bilen varsa ltf..

fecr_13

Üye
Katılım
11 Haz 2006
Mesajlar
8
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bediüzzaman Said Nursi Hz. lerinin siyasetle ilgili yazılarının hangi risalelerinde nerde olduğunu yollayabilirmisiniz...

Allah razı olsun selametle
 

kadem

Profesör
Katılım
19 Ağu 2006
Mesajlar
1,622
Tepkime puanı
2
Puanları
0
bildiğim kadarı ile lahikalarda olması lazım
 

şevin

Üye
Katılım
10 Haz 2006
Mesajlar
186
Tepkime puanı
4
Puanları
0
asa-yı musada ve lahikalarda bulabilirsiniz
 
Katılım
9 Ağu 2006
Mesajlar
184
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Kardeşim Üstadımız - euzübillah mineşşeytan vessiyaset - deyip şeytandan ve siyasetten Allaha sığındığı ve talebelerini de şiddetle men ettiği halde ne yapacaksın siyasete temas eden cümleleri anlamadım..

Nur talebelerinin vazifesi siyaseti takip etmek değil imana Kurana hizmet etmektir..

Umuma selam..
 

fecr_13

Üye
Katılım
11 Haz 2006
Mesajlar
8
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Kardeşim Allah razı olsun siyasetin şerrinden elbetteki Allah'a sığınırız ama hayrından da faydalanmamız daha iyi olmaz mı ?

Unutmayalım ki efendimiz de bir devlet başkanıydı..

Allah korkusu olan ilim irfan sahibi birilerinin başımızda olmasını kim istemez ki herkes sizin gibi düşünmüyor Allah'tan yoksa siyonistlere sabataistlere kalırdı tüm meydan....
 
Katılım
9 Ağu 2006
Mesajlar
184
Tepkime puanı
0
Puanları
0
fecr_13' Alıntı:
Kardeşim Allah razı olsun siyasetin şerrinden elbetteki Allah'a sığınırız ama hayrından da faydalanmamız daha iyi olmaz mı ?

Unutmayalım ki efendimiz de bir devlet başkanıydı..

Allah korkusu olan ilim irfan sahibi birilerinin başımızda olmasını kim istemez ki herkes sizin gibi düşünmüyor Allah'tan yoksa siyonistlere sabataistlere kalırdı tüm meydan....

Aziz kardeşim ben de demiyorum ki siyonistlere sabataistlere bilmem ne itlere kalsın diye.. Belki diyorum ki Nur talebeleri siyasete karışmamak için Üstadı muhteremin pek çok ikazları var diyerek o noktaya dikkatleri çekiyorum. 16.mektubun baş taraflarında Üstadımız bir parça izah etmiş. Hem lahikalarda daha pek çok yerde aynı hususu nazara veriyor Üstad hazretleri.. Bir iki misalini nazara verelim..

Aziz kardeşlerim, siz kat i biliniz ki, Risale-i Nur ve şakirtlerinin meşgul oldukları vazife, ru-yi zemindeki bütün muazzam mesailden daha büyüktür.. Onun için, dünyevi merak aver meselelere bakıp, vazife-i bakiyenizde fütur getirmeyiniz. Meyvenin Dördüncü Meselesini çok defa okuyunuz; kuvve-i maneviyeniz kırılmasın..

Evet, ehl-i dünyanın bütün muazzam meseleleri, fani hayatta zalimane olan düstur-u cidal dairesinde, gaddarane, merhametsiz ve mukaddesat-ı diniyeyi dünyaya feda etmek cihetiyle, kader-i İlahi, onların o cinayetleri içinde, onlara bir manevi cehennem veriyor..

Risale-i Nur ve şakirtlerinin çalıştıkları ve vazifedar oldukları fani hayata bedel, baki hayata perde olan ölümü ve hayat-ı dünyeviyenin perestişkarlarına gayet dehşetli ecel celladının, hayat-ı ebediyeye birer perde ve ehl-i imanın saadet-i ebediyelerine birer vesile olduğunu, iki kere iki dört eder derecesinde kat i ispat etmektedir. Şimdiye kadar o hakikati göstermişiz..

Elhasıl: Ehl-i dalalet, muvakkat hayata karşı mücadele ediyorlar. Bizler, ölüme karşı nur-u Kur’ân ile cidaldeyiz. Onların en büyük meselesi-muvakkat olduğu için-bizim meselemizin en küçüğüne-bekaya baktığı için-mukabil gelmiyor. Madem onlar divanelikleriyle bizim muazzam meselelerimize tenezzül edip karışmıyorlar; biz, neden kudsi vazifemizin zararına onların küçük meselelerini merakla takip ediyoruz?..

Bu ayet La yedurrukum men dalle izehtedeytüm ve usul-ü İslamiyetin ehemmiyetli bir düsturu olan Erradı biddarar la yünzeru leh yani, "Başkasının dalaleti sizin hidayetinize zarar etmez; sizler, lüzumsuz onların dalaletleriyle meşgul olmayasınız"; düsturun manası: "Zarara kendi razı olanın lehinde bakılmaz. Ona şefkat edip acınmaz."

Madem bu ayet ve bu düstur, bizi, zarara bilerek razı olanlara acımaktan men ediyor; biz de bütün kuvvetimiz ve merakımızla, vaktimizi kudsi vazifeye hasretmeliyiz. Onun haricindekileri malayani bilip, vaktimizi zayi etmemeliyiz. Çünkü elimizde nur var, topuz yoktur. Biz tecavüz edemeyiz. Bize tecavüz edilse, nur gösteririz. Vaziyetimiz bir nevi nurani müdafaadır.

Bu tetimmenin yazılmasının sebeplerinden birisi:
Risale-i Nur’un bir talebesini tecrübe ettim. Acaba bu heyecan, şimdiki siyasete karşı ne fikirdedir diye, Boğazlar hakkında bir boşboğazlığı münasebetiyle bir iki şey sordum. Baktım, alakadarane ve bilerek cevap verdi. Kalben, "Yazık!" dedim. "Bu vazife-i nuriyede zararı olacak." Sonra şiddetle ikaz ettim.
Euzü billahi mineşşeytani vessiyaset bir düsturumuz vardır. Eğer insanlara acıyorsan, geçmiş düstur onlara merhamete liyakatini selb ediyor. Cennet adamlar istediği gibi, Cehennem de adam ister.

Bununla beraber Üstadımız ille de siyasetle meşgul olmak isteyen hamiyetli kardeşlerimize şöyle söylüyor..

Kahraman Burhan ın Serbest Fırkasının reisine verdiği cevap güzeldir. Evet, Nurcular, siyasetlerle alakaları olmaz. Yalnız İmân hakikatleriyle bütün hayatları bağlıdır. Şimdiye kadar gizli komiteden, siyaseti dinsizliğe ve zındıkaya alet edenler, istibdad-ı mutlakla Nurcuları ezdiler. İnşaallah, bir sebep çıkar o istibdadı kıracak, masum ve mazlum Nurcuları kurtaracak..

Fakat çok dikkat ve ihtiyat lazımdır.. Risale-i Nur, dünyada her cereyanın fevkinde bulunması ve umumun malı olması cihetiyle, bir tarafa tabi ve dahil olmaz. Belki mütecaviz dinsizlere karşı haklı tarafa yardımcı olur ve dost olur ve ihtiyat kuvveti hükmünde onlara bir nokta-i istinat olur..

Fakat siyaset hesabına değil, belki Nur ların intişarı ve maslahatı hesabına, bazı kardeşler, Nurlar namına değil, belki kendi şahısları namına girebilir. Hususan, mübarek Isparta nın şimdiye kadar Nurlar medresesi olması ve muarızların dahi ona çok ilişmemesi noktasında, dahilde tarafgirane vaziyet almamak, muterizlerin nedametine ve hakikate dönmelerine bir vesile olabilir. Siz daha iyi bilirsiniz.

Umuma selam ederim..
 

hakkı

Üye
Katılım
15 Eki 2006
Mesajlar
22
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Konum
şanlıurfa
Fcr-13 KardeŞİm ÜstAdin SİyAsetle İlgİlİ Yazilari ;muhakemat Rİsalesİ Yanİ Eskİ Saİd DÖnemİ,,, Bİrde Hutbe-yİ Şamİye Rİsale Sİne Bakmanizi Önerİrİm.
 

ORHANCAN

Ordinaryus
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
2,536
Tepkime puanı
80
Puanları
0
Konum
-İSPARİT-
Aziz Sıddık Kardeşlerim!


Sakın dünya cereyanları, hususan siyaset cereyanları ve bilhassa harice bakan cereyanlar sizi tefrikaya atmasın, karşınızda ittihad etmiş dalâlet fırkalarına karşı sizi perişan etmesin. "Elhubbu Fillâh" "Velbuğzu Fillâh" düstur-u Rahmânî yerine -el'iyâzü billâh- "Elhubbu fissiyaseti velbuğzu lissiyaseti" düstur-u şeytanî hükmederek, melek gibi bir hakikat kardeşine adavet ve "el-hannâs" gibi bir siyaset arkadaşına muhabbet ve tarafdarlıkla zulmüne rıza gösterip cinayetine mânen şerik eylemesin.
Evet, bu zamandaki siyaset, kalbleri ifsad edip asabî ruhları azab içinde bırakır. Selâmet-i kalb ve istirahat-ı ruh istiyen adam, siyaseti bırakmalı. Evet, şimdi küre-i arzda herkes ya kalben, ya ruhen, ya aklen, ya bedenen gelen musibetten hissedarlıktan azab çekiyor, perişandır. Bilhassa ehl-i dalâlet ve ehl-i gaflet merhamet-i umumiye-i İlâhiyyeden ve hikmet-i tâmme-i Sübhaniyeden habersiz olduğundan, nev'-i beşere rikkat-i cinsiye, alâkadarlık cihetiyle kendi eleminden başka nev-i beşerin şimdiki elîm ve dehşetli elemleri ile dahi müteellim olup azab çekiyor. Çünki lüzumsuz ve mâlâyâni bir surette vazife-i hakikiyelerini ve elzem işlerini bırakıp âfâkî ve siyasî boğuşmalara ve kâinatın hadiselerini merakla dinleyerek karışarak ruhlarını sersem, akıllarını geveze etmişler. "Zarara razı olana merhamet edilmez" mânasında ......kaide-i esasiyesiyle, şefkat hakkını ve merhamet liyakatını kendilerinden selbetmişler. Onlara acınmayacak ve şefkat edilmez ve lüzumsuz başlarına belâ getiriyorlar.
Ben tahmin ediyorum ki, bütün küre-i arzın bu yangınında ve fırtınalarında selâmet-i kalbini ve istirahat-ı ruhunu muhafaza eden ve kurtaran bu memlekette Risalet-ün-Nur dairesine
--- sh:»(ST:194) ¯ -------------------------------------------------------------------------------------------
sadakatle girenlerdir. Çünki onlar, Risalet-ün-Nur'dan aldıkları îman-ı tahkikî derslerinin nuriyle ve göziyle herşeyde rahmet-i İlâhiyyenin izini, özünü, yüzünü görüp herşeyde kemal-i hikmetini, cemal-i adaletini müşahede ettiklerinden, kemal-i teslimiyet ve rıza ile -Rububiyet-i İlâhiyyenin icraatından olan musibetlere karşı- teslimiyetle gülerek karşılıyorlar, rıza gösteriyorlar ve merhamet-i İlâhiyyeden daha ileri şefkatlerini sürmüyorlar ki elem ve azab çeksinler. İşte bu hakikata binaen, değil yalnız hayat-ı uhreviyenin, belki dünyadaki hayatın dahi saadet ve lezzetini istiyenler, hadsiz tecrübelerle Risalet-ün-Nur'un îmanî ve Kur'ânî derslerinde bulabilir ve buluyorlar.

SİKKE-İ TASDİK-I GAYBÎ
 
Üst