Beyaz Eşek, Erbakan Ve Erdoğan...

Demirci Mehmet

Asistan
Katılım
26 Ağu 2007
Mesajlar
330
Tepkime puanı
2
Puanları
0

ÖNCE, BAŞLIKTA nezih kaçmamış gibi duran “beyaz eşek”ten başlayalım. Hayvanat-ı ehliye içinde insanlık târihine eşek kadar iştirak etmiş kaç hayvan var? Bilmiyorum... Ama şurası muhakkak ki, bilhassa teknoloji öncesi zamanlarda hayatımızın o çok çileli taraflarından birini nisbeten kolaylaştıran hayvanların başında gelir. Munisliği, itaatkârlığı, rakiblerine göre mebzuliyeti ve ucuzluğu, tabiat şartlarına intibak ve direnci, yem tercihlerinde nazlı olmayışı gibi bir çok unsurun vazgeçilmez kıldığı eşeğin tâlihsizliği, kıymet bilmez insanoğlu tarafından bin türlü tahkire mazhar olmasıdır. Mâlûm, “eşek!” hitabı, bir çoğunu saymaktan sarf-ı nazar ettiğimiz meziyetlerini bir kalemde hiçe indiren bir tahkirâtı ifâde eder...

Sanırım, eşeğin takdire şâyân taraflarını tahayyül ettirip, sıcacık bir köy hayatını bir sevgi bestesiyle ilân ederek o kadar sevdiren Manço, insanlık adına “Arkadaşım Eşek”le bu güzel gözlü cefâkar hayvandan bir nevi özür dilemişti. İnsanlık târihinin bu vazgeçilmez hayvanının bütün meziyetlerini gölgede bırakan tahkirât sebebiyle “beyaz eşeğe” başlıkta yer vermiş değilim. Anlatayım:

Henüz ilk mektebe yeni başladığım yıllardı... Kara gözlü, up uzun kirpikli, beyaz mı beyaz bir eşeğimiz vardı. Köyden üç-beş kilometre mesafedeki tarala ile ev arasında bütün gün bir şeyler taşırdı. Tek kusuru, yoncaya düşkünlüğü idi... Zaptedemediğimiz zamanlarda başımıza işler açar, başkasının tarlasına dalar; ya bir kavgaya sebep olur, ya da bizi çileden çıkartırdı. Kar yüksekliğinin bir kaç metreyi bulduğu Kış ayları hariç, yılın her mevsimi beyaz eşeğin çilesi devam ederdi...

Gecikmiş bir sonbahar gününde, tarladan sırtında ağır bir odun yüküyle köye dönmekte olan eşeğimiz, biraz da sırtındaki ağır yükten bir an önce kurtulmak “düşüncesiyle!” olsa gerek ki, âdetâ koşuyor. Arkasında çamurda düşe kalka yetişmeye çalışan babamın imdadına eşeği parangalayan çamur yetişir. Hayvan mevsim sularının balçığa çevirdiği bir çamura saplanmış, kurtulayım diye çırpındıkça da iyice batmış ve nihâyet tökezleyip kalmıştır.

Bu acı tecrübe, beyaz eşeğin “hâfızâsı!”na, silinmesi imkânsız bir şekilde kazınmış olmalı ki, aradan onbeş yılı aşkın bir zaman geçtiği halde, Yaz’ın en sıcak günlerinde, hayvanların ayaklarından kalkan toz dumanın nefesimizi tıkadığı vakitlerde bile, beyaz eşek, düştüğü noktaya geldiğinde önce kısa bir an duraklar, iri gözleri çamurla boğuştuğu yere odaklanır; sonra yolunu değiştirerek, en az on metrelik bir sapma ile o hazîn hatırasının mekânına bir daha asla basmadan devam ederdi.

Babam merhum, ¬ bir yanlışı ikinci defa tekrarladığımızda bu hâtıranın telkinatıyla lâfı yapıştırırdı:

“Eşek bile eşekliğiyle, aynı çamurda ikinci defa düşmez!..”

Babam’ın mütebessim bir çehre ile sarfettiği bu söz, bir hakaretin ifâdesi değil, bir hakikatın telkiniydi. Mahcub olurduk, beyaz eşek kadar bile olamamış olmak bir taraflarımızı acıtırdı... Bir daha aynı dersi tâlim etmemek için de daha dikkatli olmaya çalışırdık...

* * * * * * *

Bu çocukluk hâtırasını yâd etmemin sebebi, AK Partiye açılan kapatma dâvâsı... AK Parti için bu ilk tecrübe olacak... Ya kendisinden önce yaşanmış tecrübeleri unutup aynı çamurda düşecek, ya da bu tecrübeyi yaşamadan çamurun arzettiği tehlikeyi bertaraf edecektir.

Erbakan, 28 Şubat utancını yaşamamak için cesur ve ferâsetli davransaydı, partisinin kapanışına zelilâne şahid olmak mecburiyetinde kalmazdı. 28 Şubat kararları diye bilinen millet ve demokrasinin idâm ilâmı karşısında takındığı küçültücü tavır, partisinin ve kendisinin de mevtini netice verdi. Erbakan’ın asıl hatası, siyasî dehâsı ve hukukçularının ummanları andıran bilgisiyle mahkemede suçsuzluğunu ispatlayacağına inanmasıydı. Muhatablarını iyi niyetli farzeden bu zehabla hakikati son ana kadar görmek istemedi, göremedi. Baş savcının bugünkü iddianameden de uçuk, tahkirâtla dolu, her biri insanda ölüm sancıları meydana getiren ifâdelerini sineye çekti. Halbuki yapacağı tek şey vardı: Savcının bütün tahkirâtını aynı şekilde suratına çarpıp millete dönmek. Yapmadı, yapamadı... Yapamadı çünkü birileri kulağına alttan alırsa, doğru da bir hukukî müdafaa yapacak olursa kurtulabileceğini fısıldıyordu. Dost görünen, bu işbirlikçi muarızlarının sesine kulak vermekte beis görmeyen Erbakan’ın hazîn âkibeti ortada.

Refah’ın düştüğü çamur Fazilet partisi için hiçbir şey ifade etmemiş olmalı ki, üstâdlarının hatalarını aynıyla tekrarlayıp aynı âkibete dûçar oldular... Şimdi sıra AK Parti’ ye gelmiş... Senaryo aynı, sahne aynı, tezgahlayıcılar aynı... Sadece kurban yeni.. Affınıza sığınarak hakikati bir de çıplak ifade etmek istiyorum:

Aynı yol, aynı çamur; ama eşek farklı... Cidden farklı mı? Göreceğiz...

AK Partililer, hukukî müdafaa faaliyetlerini başlatmışlarsa, abesle iştigâl... Onun yerine kendilerine âcizane tavsiyemiz, partilerinin defin ve taziye merasiminden sonra işsiz kalmamaları için İşçi Kurumu’na bir dilekçe vermeleri. Mâlûm, ekonomik kriz de kapıya dayanmış zorluyor, artan çatırdılar kapının kırılacağının habercisi...

Yok, ders aldık, bu çamurda düşmeyeceğiz, diyorlarsa; yapılacaklar yine belli... Önce Avrupa Birliği hedefini bütün unsurlarıyla canlandırıp tahkim etmek.. Sonra da Anayasa’nın antidemokratik bütün hükümlerini değiştirip, partilerin kapatılmasını şiddet şartına bağlayarak referanduma sunmak ve referandumla birlikte erken genel seçime gitmek. Referandum o kadar hayatî ki, mecliste referandumsuz değişiklik sayısı yakalansa bile yine de referanduma gidilmeli... Milleti yok sayanların hakkettiği tokadı millete attırmak, haysiyet kurtarıcı olur...

Erdoğan ve ekibinin bu taaffün etmiş pis bataklığa girmeyeceğini ve düşmeyeceğini ümid ediyorum. Bu bataklığa adım atmaktansa milletin mazlum sinesine sığınmak aklın muktezâsıdır... Takdir, bataklığa sürülmek isteyenlerin. Allah ferâset versin...

06/04/2008
© 2007 karakalem.net, Hüseyin Yılmaz
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
yapılacaklar yine belli... Önce Avrupa Birliği hedefini bütün unsurlarıyla canlandırıp tahkim etmek.. Sonra da Anayasa’nın antidemokratik bütün hükümlerini değiştirip, partilerin kapatılmasını şiddet şartına bağlayarak referanduma sunmak ve referandumla birlikte erken genel seçime gitmek.

Kesinlile doğru. Erken seçim kozu hükümetin elinde karşı taraf için önemli bir koz. MHP -CHP ikilisi için bu çok korkunç gelişmelere yol açacak. Onların bu süreçte takıntıdkları antidemokratik tavırlar seçimde karşılığını bulcak.
 

okur

Doçent
Katılım
6 Ocak 2007
Mesajlar
603
Tepkime puanı
13
Puanları
0
Eşekle yarışmamak lazım :)
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Yani kısacası yazının ana fikri nedir Demirci Mehmet çok uzun okuyamayacağım şimdi :D
 
Üst