Betül Güler / Anahtar

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Öfke

Kabil'in yüreğine öfke tohumu ekildiğinden beri yeşerip boy veren bu duygu bizler de 'kin' olarak kökleşmeye başladı. Kabil o hırsla kardeşine kıyarken bizler belki fiziksel olarak girişimde bulunmasak dahi kardeşlerimize sözlerimizle, bakışlarımızla, eylemlerimizle kıyar olduk. Vurur olduk birbirimizi.

Bir gün mizan da önümüze dürüleceğini bildiğimiz halde kardeşlerimize zarar verir olduk. Hasretle bir çoğunun arayıp bulamadığı kardeşliğimize zeval getirdik umarsızca.

Bu öfke tohumunun evvelden, Kabil kardeşimizden ekildiğini, uğrunda diğer kardeşimiz olan Habil'i kaybettiğimizi bildiğimiz halde hatta önüne geçemediğimiz sürece kayıplar yaşayacağımızı görebiliyoruz. Göz göre göre bu kayıpları davet ediyoruz hanemize. Evlerimizde bereket noksanlığı yaşıyoruz akabinde.

Peygamberimiz 'öfke şeytandandır' diye defaatle uyarmışken bizleri anlık şeytani duyguların kıskacında aklımızı yitiriyoruz. Bütün dünyayı sarmış olan zulme haykırmalıyız oysa. Kinimiz zalimlere olmalı. Bedenleri hunharca katledilen Filistin'li kardeşlerimize kalkan olmalı haykırışlarımız.

Haberlerde borcu yüzünden cinnet geçiren babalara, aile kavgalarına inat çığlıklarımız İsrail'i korkutmalı çocuklarımızı değil. Her geçen gün zalime inat çocuklarımıza düşmanlarımıza karşı beslemeleri gereken öfke duygusunu vermeliyiz. Bu duyguyu düşmana karşı doyurmalıyız ki kendi kardeşlerine kıymaya kalkmasınlar. Akıllarından bile geçirmesinler birbirlerine zarar vermeyi. İnsanlığa umut olsun nesillerimiz.


Büyüklerin başaramadığını çocuklar başarsın. Kardeşliğin sadece aynı anne babaya sahip olmaktan ibaret olmadığını anlatsınlar dünyaya. Asıl kardeşliğin din kardeşliği olduğunu ispatlasınlar yaşantılarıyla. Yüreklerin öfkeyle kilitlenmiş kafesini, Rabbin rızasını umarak raziyet anahtarıyla özgürlüğe bıraksınlar.

Filistin için Gazze için özgürlük türküleri bestelesinler. Yüreklere direnişi işlesinler. Bizler de ki kavgalara inat barışçıl bir dünya var etsinler Allah'ın inayetiyle.


Kim bilir bir gün haberler de cinnet vakaları yerine kardeşlik besteleri çalınır.

Betül Güler Bulut / Sondakika Gazetesi

 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Merhamet

Hayattaki en zorlu sınav insanın evladıyla olan imtihanı olsa gerek. Özellikle bir anne için ömrünün çoğunluğunu uğruna feda ettiği kendi kanını taşıyan ikinci yüreği tarafından sınanmak ve kaybetmek acıların tarifsizlerinden.

Yaşamın engebeli yollarında yürürken bizleri nelerin beklediğini bilemeden soluk alıp veriyoruz. Yaşama amacımızın en büyük gayesi; zamanı geldiğinde huzuruna varacağımız Rabbimize ak bir alınla varabilmek. Bu uğurda örnek almaya çalıştığımız peygamber, alimler , sadık kullar misali yeri gelince hanemizle sınava tabi tutuluyoruz. Hz Nuh (as) gemiye binmeyen oğlu için Rabbine seslendiğinde Allah Nuh(as) a oğlu için 'O senin ehlinden değil' diyerek teselli etmişti.

Bu misal malesef günümüzde bizlere tecrübe niteliğini taşımıyor. Bizler yeri geldiğinde evladımızdan vazgeçemiyoruz. Üstelik bu vaz geçmeme Rabbin hudutlarına aykırı dahi olsa. Bizlerin Nuh(as) peygamberin hayatını bildiğimiz halde eylemlerimize set çekemediğimiz duygu merhametten olsa gerek. Velakin Allah'ın daha merhametli olduğunu unutmamalıyız. Şeytan bizi Rabbimizle de aldatabilir mazallah.

İnsanoğlu çoluk çocuğa karışınca aile mefhumunu daha fazla idrak ettiği gibi anne-liğin, baba-lığın ehemmiyetini de yine evlat sahibi olduğunda anlayabiliyor. Hatta kimi zaman bu önemseme çocuk belli bir yaşa gelip başından talihsiz bir olay vuku bulduğunda da olabiliyor. Yetişkinler evlatlarıyla büyüyor. Zamanında kendi ailelerine karşı bir çok zorluğu göğüsleyen ebeveyn çocuğunu bu zorluktan mahrum bırakınca isyankar bir birey filizlenmiş oluyor ülkenin bağrında.

Toplumumuzda yaptıklarından aileyi haberdar eden bir nesil göremiyoruz. Çocuklar bırakın eve haber bırakmayı izin almaktan bile uzaklaşmış durumda. Köteksiz bir nesil olduğu kadar söz dinlemez bir nesil var çağa inat. Çocuklar annelerini, babalarını tehdit ederek yaşıyorlar. Aynı aile de birden fazla fikir akımı oluşuyor , fikirsel ayrılıklar bireyleri birbirine karşı iyice soğutuyor. Her fert kendi akımında ki arkadaşlarını kardeşten öte görüyor ve öyle muamele ediyor.

Allah'ın ölçüsü dahilinde yetişen, yetişmeye azmeyleyen çocuklar bile yeri geliyor nefsani duygulara gem vuramayışlarından, beşer olma hasebiyle dünya da birbirlerine zulüm edebiliyorlar.

Ebeveynler nerede hata yaptıklarını defaatle gözden geçirmeli, ömürlerinin son demlerini kavgalarla geçirmek yerine birbirine saygı ve sevgi gösteren aile ortamı oluşturmalıdırlar.Merhamet sadece anne ve baba da kalırsa her şahıs yalnızca kendi etrafında ki çocuklarına karşı affedici olur. Islah için insanlığı affeden bir yürek büyütmek lazım.Yüreğin acımasızca kilitlenmiş hanesini Rahman'ın teslimiyet anahtarıyla açmak lazım.

İphonelar ceplere girdiğinden beri kitaplar kütüphaneler de raflarda mahkum kaldı.Okumayan beyin gelişemez, değişemez. İlmi gelişim için de ilmi birikim gerekir. Diploma için okuyan çocuklarımıza hayat üniversitesi mezuniyetini veremiyoruz. Hayatın yalnızca bu dünyadan ibaret olmadığını hem kendimize hem hanemize anlatmalı kavratmalıyız. Yoksa vay bize , vay geleceğimize, vay ahiretimize...

Betül Güler Bulut
Son dakika gazetesi

 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Karmaşık Olan Bizler!

Tanıştığı fikirler insanın hayatına benimseme olarak yerleştiği andan itibaren belli bir akımın müntesibi olmuş şahsiyetler ortaya çıkıyor.

Her daim doğrunun arayışı içinde kıvranıyoruz. Öyle bir an geliyor ki doğruluğuna kani olduğumuz durum, benliğimizi himayesine alıyor.
Hakimiyeti altında ki fikirlerimiz insanlığa faydalı ise ne ala diyerek manen bizi yıpratsa bile olağan durumun değişmesi için çaba sarf etmiyoruz. İlim sahalarının genişlemesi bizi tembelliğe sevketmiş olmalı.
Yüzlerce akım ve yüzlerce bu akımların sahibi fikir babaları bizlerin kaosa düşmesinde önemli rol oynamakta. Kim hangi fikir babasına saygı ve hayranlık duyuyorsa yaşantısını o minvalde yaşamaya özen göstermekle kalmıyor kamusal ortamını da oluşturuyor. Kargaşa farklı babalara duyulan saygının ‘Benim babam senin babanı döver’ sloganını atmasıyla ortaya çıkıyor. Eskiden çocuklar kendi aralarında böyle bir cümle kullanarak hayallerinde babaları dövüştürürlerdi. İnsanlar şimdi muhataplarıyla fikirlerini dövüştürüyorlar.
Yüzlerce doğru mu var? Diye bir soru gelebilir aklımıza. Esasında doğru tektir. Ama o doğruya varılacak yollar çeşitlidir. Ve insanlar hangi yolu tercih etmişlerse hele ki bu yolun mutlak surette doğru olduğuna inanıyorsa başka fikirlere açık olamazlar. Başka neşriyatlardan da faydalanamazlar.
Bu minvalde hayatımıza yön vermeye çalıştığımız, Rabbimizin bizim için seçtiği dinin buyruklarını razı olduğu şekilde yaşamaya çalışırken fıkıhsal alanda ki farklılıklar biz Müslümanları birbirimize düşürdü. Ne yazık ki sevgilerimizi gösteremez, merhametlerimizi uygulayamaz olduk. Yabancılara gösterdiğimiz töleransı manevi kardeşlerimize karşı gösteremez olduk. Bu hususta hassaslık gösterenleri de eleştirdik. Ilımlı kimliğine soktuk.Kim bilir bu ılımlı kimlikleri biz oluşturduk.
Kargaşaya dönüşen hayatlarımız fikirlerimize kadar indi.Düşüncelerimiz karmaşık hal aldıkça çözemez, çözümlenemez olduk. Kendi problemlerimizin rehavetinde boğulduk. Teselli edemez olduk yüreklerimizi, kimseyi de teselli edemedik yasa boğulmuş zamanlarda. Oysa imanın en belirgin özelliklerinden biri ‘Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız’ ikazıydı. İmanı tehlikeye sokan heyulamız da cehennem çukurlarına kürek attığımızı bilemedik.
Geçtiğimiz günlerde bir bacıyla tanışmıştık. Nişanlısı kendisine izdivaç için mollalarına danışması gerektiği söylemiş. İstihareye yatıldıktan sonra genç delikanlı nişanı atmış. Nişan faslı duygusal bağı kuvvetlendirdiğinden ötürü genç kız durumdan çok etkilenmiş. Helalleşmişler. Oysa Allah gönül kırgınlıklarının hesabını da soracak. İnsan hayati kararları böyle bir hassasiyeti varsa en baştan analiz ederek uygulamaya geçmeli. Belki her ikisi için de hayır olan durum budur. Gönül imtihanları en zor imtihanlar arasında yer alır. Beynin meşgul olmasını istemezsiniz ama ne çare ki düşüncelerinizin hakimi olmuştur duygular.
Her ne olursa olsun Allah’ın bizlerden razı olduğu yaşam biçimini öğrenmek, uygulamak ve bu hususta kamusal bir alan oluşturma çabası içerisine girmek durumundayız. Yeter ki bu hedefimiz olsun. Yollarını Rabbimiz bize açacaktır. Dünyanın duyarsızlığa gömülmüş ruhunu merhamet kilidiyle açabilmek için bol bol mağfiret dilemeliyiz…

Sondakika Gazetesi
 

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
...
Geçtiğimiz günlerde bir bacıyla tanışmıştık. Nişanlısı kendisine izdivaç için mollalarına danışması gerektiği söylemiş. İstihareye yatıldıktan sonra genç delikanlı nişanı atmış. Nişan faslı duygusal bağı kuvvetlendirdiğinden ötürü genç kız durumdan çok etkilenmiş. Helalleşmişler. Oysa Allah gönül kırgınlıklarının hesabını da soracak. İnsan hayati kararları böyle bir hassasiyeti varsa en baştan analiz ederek uygulamaya geçmeli. ...
Sondakika Gazetesi

evet, bu kısmı beğendim. doğruya isabetli biçimde değinmişsiniz.
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
[video]http://www.sondakikagazetesi.com/author_article_detail.php?article_id=1097[/video]

TahammüL...
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
[video]http://www.sondakikagazetesi.com/author_article_detail.php?article_id=1167[/video]

Yazı Yayınlanmış...

Mekanın Cennet Olsun Annem
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
[video]http://www.sondakikagazetesi.com/author_article_detail.php?article_id=1167[/video]


Yazı Yayınlanmış...

Mekanın Cennet Olsun Annem

Allah rahmet eylesin. Mekanı, makamı cennet olsun. Yazınızı okudum, maşallah, bizleri de "tefekkür"le an be an yaşattınız "ölüm"ün hüznü ve nasihatiyle... Kaleminize kuvvet...
Sizlere de tekraren sabr-ı cemil'ler niyaz ederim...
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Çalkantılarımız

Var olduğumuz sürece bitmeyen ihtiraslarımız eşiğinde kavgalarımız daimi olacaktır. Varoluş bilincine sahip insanlık birbirini görmezden gelmeye başladığı an’da duyarsızlık baş gösterdi. Bizleri birbirine bu denli hasım eden dürtüyü bırakın hissetmeyi mevcudiyetini inkar eder olduk.

Toplumdan soyutlandıkça toplumu oluşturan ana kriterde ki aile mefhumunun içini boşalttık.Boşluğa sevk ettik. Gerilim çağını açtık hanelerimize. Gerilen yüreklerimiz acımasızca saldırır oldu etrafına. Gözler de nem çoğaldı ,rahmet nazarları yerine hiddet bakışları ruhumuzda derin izler bıraktı.

Dağıldık.. Okyanusa atılan taş misali dalgalar uçsuz bucaksız koylara doğru sürükledi her birimizi. Direnişi yitirdik,ayağa kalkamaz olduk,savrulduk. Kapitalizme yenildik emperyalist savaşçısı olduk evlerimizin. Global cümlelerle aşağılamaya başladık muhatablarımızı. Bilgimizi birbirimize nisbet etmek için kullanır olduk. Riya oturdu en güzide mekanlarımıza. Öteledikçe ötelendi duygularımız nebevi bakışlarımız…

Yalnızlaştık. Kaldırımlarda yalnız gezinen, düştüğünde el uzatılmayan ,vermek için elini yüreğine dahi götürmeyen bireylere dönüştük. Ensar olamadık ki muhaciri görebilmek için. Muhacir olamadık ensari gönüller için. Kavgalarımıza entel sloganlar yerleştirdik. ‘ Ataerkil baba morartır, feminist modern anne kızartır’ terennümleriyle ev içi şiddeti meşrulaştırdık.
Fikriyatının despot babası muhatabını her bakımdan morartma güdümüne , annesi ise kızartma teorilerine kapıldı. Komşu,akraba ,arkadaş ilişkileri hatta sosyal medya bile bu durumdan nasibini aldı.

Şimdi dünya hegomonyasının feodal güce dönüştüğü mekanlarımızda kendimizle çatışıyoruz. Vahyi hayatımızdan çıkardığımız sürece özümüze dönemeyeceğimizi bilmeliyiz. Birileri bizlere önceliğimizin rızayı ilahi olduğunu gerekirse kafamıza tokmak vurarak hatırlatmalı. Nebevi metodun bitmeyen ilkesi rahmet nazariyesini bünyesinde taşımayıncaya dek Rahman’ın razı olacağı bir kul olamayacağını bildirmeli. Hikmet ve güzel sözün tebliğde esas inzali,tebessümün sadaka olan sünnetiyesi ile yeniliğe açılmalı kalplerimiz. Önce kendimiz yaşamalıyız ki toplumda ki insanlara tesiri olabilsin.

İbn Haldun toplumların insanlar gibi doğma, büyüme ve çökme aşamalarından geçtiğini söyler. Asrı saadet dönemi ,halifeler dönemi ve önceki peygamberlerin dönemlerini incelediğimizde bu söylemin hakikati barındırdığına şahit oluyoruz. Şimdiki asır çökme döneminde ise kalkınmak için masumiyet çağı diye isimlendirebileceğimiz doğum evresine Rabb’in inayeti olmadan geçemeyiz. Bu geçiş için önce tevbe etmeliyiz. Allah’ın bizlerden günahsız bir toplumdan ziyade ölçüsünde , sınırlarında kısaca hayatının her aşamasında kendisinin unutulmamasını ,tercihin tayin ettiği ölçüler doğrultusunda olmasını istiyor.

Vahiysiz ve Muhammedsiz (sav) hayat bedbaht olmaya mahkumdur.


Genç Birikim Dergisi
Betül Güler Bulut
@Hakperest yazı çıkmış ... Eleştirilerini beklerim...
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,170
Tepkime puanı
3,188
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
yazıda, hedeflediğiniz hasıl olur; okuyucu kitlenizin beklentisini, karşılıyor ise bana diyecek pek bir şey kalmaz.

yazı biraz şiirsel ve biraz da post-modern karmaşa ve duygular mevcut
düzlüğe çıkamayan ve sonuçta semere alamama var gibi
gerçi kadının grift duygu dünyasını çözemeyip postmodernlikle suçlamış da olabilirim

bana göre, modernizme isyan postmodern gri(flu) duygularla olmamalı
yenilmişlik, tükenmişlik, flu sahneler edebiyatta nefsi mest etse de
zamanın bireyselleşmiş insanları narkoz halinde
tatlı tatlı uyumalarına da vesiledir

öyleyse şiirsel anlatım duygusal yaklaşımlar
ayağı yere basan, göğe yükseklerek bir anıt gibi durmalı
okuyucunun elinde net bir semere, sonuç, kanıt, yol haritası olmalı

Başarılar @Büşra hocam
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
bana göre, modernizme isyan postmodern gri(flu) duygularla olmamalı
yenilmişlik, tükenmişlik, flu sahneler edebiyatta nefsi mest etse de
zamanın bireyselleşmiş insanları narkoz halinde
tatlı tatlı uyumalarına da vesiledir

Ne yazık ki derginin okuyucu kitlesi belli ... Biz bu durumu yıkamadığımız sürece
yol alamıyoruz.. Biraz aceleciyimdir iki sayfa hedeflese idim daha güzel olabilirdi..

teşekkür ederim.. Üst cümlelerinizi anlamakta zorlandım :)
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,170
Tepkime puanı
3,188
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::


Ne yazık ki derginin okuyucu kitlesi belli ... Biz bu durumu yıkamadığımız sürece
yol alamıyoruz.. Biraz aceleciyimdir iki sayfa hedeflese idim daha güzel olabilirdi..

teşekkür ederim.. Üst cümlelerinizi anlamakta zorlandım :)

yazar, sahnede olandır dolayısıyla tribünlerdeki seyircileri görendir
herkesin kafasında olanla
ve yüzlerinde olanla alakadar olandır
bu yüzden yazıya ya da kurduğunuz cümlelerden ziyade
karşınıza aldığınız benlere ( okuyucun aslında bir bakıma sendir)
şekle sokan ya da başkaların eziyet ederek koyduğu şekilden çıkarandır

şekle koyduğun sürece yada şekillerden çıkardığın sürece
yol alıyorsunuz demektir
ama bunu yaparken geç kalmayın, okuyucu dermansız kalır
ve acele etmeyin, okuyucu hırpalarsınız

kolay gelsin
misafirliğe gittim bu gece
bugünkü ünitemi bitirmeyi düşünüyorum :gl
 

Âwdil

Mim Lâmelif Vâv
Katılım
26 Eki 2006
Mesajlar
1,397
Tepkime puanı
312
Puanları
0
Konum
Endülüs
Güzel yazı.Lakin makale yazarken vereceğiniz örnekler tarihten ise ilgi çekecek veya bir çok kişinin aklın da yer edinmiş olaylardan olmalı.Bu sayede hem yazının içeriği zenginleşmiş olur,hem de yazı okurun dimağın da güzel bir tat bırakır.Ki bu tat sonrasın da kaleme alacağınız yazılar için çok önemlidir.

Ayrıca imla kurallarına biraz daha ihtimam göstermeniz gerek Büşra hanım.
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
Toplum, şikayetlendiğiniz yöne doğru neden sürüklendi..? Toplum, kendi değerlerinden "batıl"a bu denli nasıl savrulabildi, kimliğini ve özünü neden kaybetti..?

Kaybedenler üzerinden "söz" eylemek kolaydır... "Zor"u kuşanınız derim... :)

"Kaybettirenler" de önemlidir, ki bu da yetmez, onlar da (kaybettirenler de) bundan rahatsız olmuşlardır, onların pisliklerini "değerlerine sadık kalmak isteyenler" temizliyorlar üstelik iyi mi..? Onlar da hayasızca bundan "mutlu" oluyorlar...

Cidden, bence "netamali" bir konu seçmişsiniz... Ama üzerine istenilen şekliyle gidememişsiniz...

Kalemi kuşananlar "kefen"i de kuşanmışlardır...

Allah, istidanızı arttırsın... Allah, yar ve yardımcınız olsun... Başarılar dilerim...
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Teşekkürler arkadaslar inş daha dikkatli olayım emekler zayi olmasın
 
Üst