Torunlarım yeni bir elbise aldıklarında bize gelirlerken annesine ve babasına "Şimdi dedem bizim elbiseleri görünce "Oooo bu güzel elbiseyi nerden aldınız? Bana da yerini haber verin ben de bir şeyler alayım" diyecek" derlermiş.
Onlar kapıdan girince ben "Oooo" derken onlar gülmeye başlarlar.
Güldürmek iyi şeydir.
Allah sizi iki cihanda güldürsün.
Somurtan insanlar arasında sizin gülmeniz mümkün değil.
Eğer ölü evinde herkes ağlarken bir gülen görürseniz o da delidir, ne yaparsa yeridir.
Dostunuzun olumlu işlerini takdir ediniz.
"Marifet iltifata tabidir, müşterisiz mal zayidir" demiş atalarımız.
Takdir onun işleyen eline verilen gaz demektir.
Fikirlerini takdir et ve senin ondan daha fazla akıllı olduğunu anlatma tarafına gitme.
Onun maden gibi olan aklının, fikrinin akmasına ve dünya yüzüne çıkmasına yardım et.
Anladığını onun kelimeleri ile ona özetle.
Dinlerken hareketlerinle de onu açmaya çalış.
Önünü açacak soru sor.
Yanlış iş üzerinde durma.
Yanlışa sevk eden sebep üzerinde dur.
Hanımının süslenmesini isteyen kendisi süslensin.
Çözüm üretirken hayal aleminde yaşama.
Olayları gör ve mevcut imkanlarla çözüm üret.
Konuşurken onlara içlerinden soruyu sordur ve hemen cevabını da ver.
Aynı olaya birçok yönden bakılabileceğini öğret karşındakine.
En iyi bildiğini dahi karşındakiyle istişare ediyormuş gibi yaparsan daha iyi anlamasını ve kabul etmesini sağlarsın.
Fikir sanki onunmuş gibi olur ve ona sahip çıkar.
Karşındakine en sevdiği ismiyle hitap et.
Adını unutma.
Sinek gibi her kötü şeye balıklama dalma.
Karamsar gözlüklerle bakma etrafına.
İnsanların eline bakma.
Gönül gözünü sevgiyle sürmele.
İlimle şüphelerden arın.
Kur'an'la gönlünü doyur.
Kafa patlatma.
Balona patlatıncaya kadar üfleme.
Halinden şikayetçi isen, "Kimse beni sevmiyor" dersen,
Asık suratlı çatık kaşlı olursan,
Kara gözlüklerle dünyaya bakarsan her tarafı asık suratlı ve karanlık görür kendini korkutursun
Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.
Millete acı gelecek bir gerçeği tatlandırarak vermek gerekir.
Herkese en tatlı kelimelerle hitap etmeli.
Rabbimiz, Musa ve Harun aleyhisselamları Firavunun yanına gönderirken "En yumuşak kelimelerle konuş" diye uyarır. (Ta-Ha süresi ayet 44)
Sözünüz yumuşak olurken davranışlarınız da nazik olsun.
Çiğ yemekte lezzet olmaz, yaş kamıştan ney yapılmaz.
Ashabı Kiram, sevgili Peygamberimizi anlatırken "Ben onu hep gülümserken gördüm" diyorlar.
"Ben, ben" diyerek bencilliği öne sürme.
Rabbimiz, Fatiha süresinde bizi "İyyake na'büdü/Biz, ancak sana kulluk ederiz" dedirterek "Biz" demeyi öğretir.
Düğün evinde sevinmesini ölü evinde üzülmesini bileceğiz ve topluma yabancı kalmayacağız.
Yaptığımız bir iyilik için teşekkür beklemeyeceğiz ama biz en küçük gibi görünen iyiliklere teşekkür edeceğiz.
İnsanların kendileri hakkında söylenen isimlerinden hangisi hoşuna gidiyorsa o ismiyle ona hitap edeceğiz.
Sınırı aşmayan övgülerle gönlünü hoş edeceğiz.
Dostlarımıza sevdiğimizi bildireceğiz.
İnsanların yanlışını gördüğümüzde veya duyduğumuzda "galiba ben yanlış görüyorum veya ben yanlış anlıyor ve duyuyorum" diyerek hüsnü zanda bulunacak ve kendisinden doğrusunu öğreneceğiz.
Çam sakızı da olsa muhabbetimizin artması için hediyeleşeceğiz.
Dostlarla karşılaşıldığında selamdan sonra muhabbetle tokalaşacağız ve yarasına merhem olmak veya sevincini paylaşmak için halini hatırını soracağız.
Her olayın olumlu ve iyimser tarafından bakacağız.
Somurtup sessizce oturmak olmadığı gibi gevezelik de yapmayacağız.
Bencil değil, sencil olacağız.
Kimseyle dalga geçmeyeceğiz, deli bile olsa aşağılamayacağız.
Her işi yokuşa sürenlerden değil kolaylaştıranlardan olacağız.
"Hayır, No, değil, olmaz" diyenlerden değil, "Araştıralım, bakalım, olabilir, soralım, mümkündür" diyenlerden olalım.
İyiliklere, güzelliklere, hayırlara anahtar olalım, kötülüklere, çirkinliklere, şerlere kilit olalım.
En önemlisi tatlı dilli, güler yüzlü, bal gibi sözlü, yumuşak huylu, yanık yürekli olalım.
Mahmut Toptaş
Onlar kapıdan girince ben "Oooo" derken onlar gülmeye başlarlar.
Güldürmek iyi şeydir.
Allah sizi iki cihanda güldürsün.
Somurtan insanlar arasında sizin gülmeniz mümkün değil.
Eğer ölü evinde herkes ağlarken bir gülen görürseniz o da delidir, ne yaparsa yeridir.
Dostunuzun olumlu işlerini takdir ediniz.
"Marifet iltifata tabidir, müşterisiz mal zayidir" demiş atalarımız.
Takdir onun işleyen eline verilen gaz demektir.
Fikirlerini takdir et ve senin ondan daha fazla akıllı olduğunu anlatma tarafına gitme.
Onun maden gibi olan aklının, fikrinin akmasına ve dünya yüzüne çıkmasına yardım et.
Anladığını onun kelimeleri ile ona özetle.
Dinlerken hareketlerinle de onu açmaya çalış.
Önünü açacak soru sor.
Yanlış iş üzerinde durma.
Yanlışa sevk eden sebep üzerinde dur.
Hanımının süslenmesini isteyen kendisi süslensin.
Çözüm üretirken hayal aleminde yaşama.
Olayları gör ve mevcut imkanlarla çözüm üret.
Konuşurken onlara içlerinden soruyu sordur ve hemen cevabını da ver.
Aynı olaya birçok yönden bakılabileceğini öğret karşındakine.
En iyi bildiğini dahi karşındakiyle istişare ediyormuş gibi yaparsan daha iyi anlamasını ve kabul etmesini sağlarsın.
Fikir sanki onunmuş gibi olur ve ona sahip çıkar.
Karşındakine en sevdiği ismiyle hitap et.
Adını unutma.
Sinek gibi her kötü şeye balıklama dalma.
Karamsar gözlüklerle bakma etrafına.
İnsanların eline bakma.
Gönül gözünü sevgiyle sürmele.
İlimle şüphelerden arın.
Kur'an'la gönlünü doyur.
Kafa patlatma.
Balona patlatıncaya kadar üfleme.
Halinden şikayetçi isen, "Kimse beni sevmiyor" dersen,
Asık suratlı çatık kaşlı olursan,
Kara gözlüklerle dünyaya bakarsan her tarafı asık suratlı ve karanlık görür kendini korkutursun
Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.
Millete acı gelecek bir gerçeği tatlandırarak vermek gerekir.
Herkese en tatlı kelimelerle hitap etmeli.
Rabbimiz, Musa ve Harun aleyhisselamları Firavunun yanına gönderirken "En yumuşak kelimelerle konuş" diye uyarır. (Ta-Ha süresi ayet 44)
Sözünüz yumuşak olurken davranışlarınız da nazik olsun.
Çiğ yemekte lezzet olmaz, yaş kamıştan ney yapılmaz.
Ashabı Kiram, sevgili Peygamberimizi anlatırken "Ben onu hep gülümserken gördüm" diyorlar.
"Ben, ben" diyerek bencilliği öne sürme.
Rabbimiz, Fatiha süresinde bizi "İyyake na'büdü/Biz, ancak sana kulluk ederiz" dedirterek "Biz" demeyi öğretir.
Düğün evinde sevinmesini ölü evinde üzülmesini bileceğiz ve topluma yabancı kalmayacağız.
Yaptığımız bir iyilik için teşekkür beklemeyeceğiz ama biz en küçük gibi görünen iyiliklere teşekkür edeceğiz.
İnsanların kendileri hakkında söylenen isimlerinden hangisi hoşuna gidiyorsa o ismiyle ona hitap edeceğiz.
Sınırı aşmayan övgülerle gönlünü hoş edeceğiz.
Dostlarımıza sevdiğimizi bildireceğiz.
İnsanların yanlışını gördüğümüzde veya duyduğumuzda "galiba ben yanlış görüyorum veya ben yanlış anlıyor ve duyuyorum" diyerek hüsnü zanda bulunacak ve kendisinden doğrusunu öğreneceğiz.
Çam sakızı da olsa muhabbetimizin artması için hediyeleşeceğiz.
Dostlarla karşılaşıldığında selamdan sonra muhabbetle tokalaşacağız ve yarasına merhem olmak veya sevincini paylaşmak için halini hatırını soracağız.
Her olayın olumlu ve iyimser tarafından bakacağız.
Somurtup sessizce oturmak olmadığı gibi gevezelik de yapmayacağız.
Bencil değil, sencil olacağız.
Kimseyle dalga geçmeyeceğiz, deli bile olsa aşağılamayacağız.
Her işi yokuşa sürenlerden değil kolaylaştıranlardan olacağız.
"Hayır, No, değil, olmaz" diyenlerden değil, "Araştıralım, bakalım, olabilir, soralım, mümkündür" diyenlerden olalım.
İyiliklere, güzelliklere, hayırlara anahtar olalım, kötülüklere, çirkinliklere, şerlere kilit olalım.
En önemlisi tatlı dilli, güler yüzlü, bal gibi sözlü, yumuşak huylu, yanık yürekli olalım.
Mahmut Toptaş
