- Katılım
- 10 Mar 2014
- Mesajlar
- 4,252
- Puanları
- 63
İyiliğin ve dürüstlüğün yitirildiği bir ortamda gerçek sanat ve fazilet gelişemez. Pisagor teoremini ezberlemekle kimse insan olmayı öğrenememiştir. Bir insana gelişimi için nefes kadar vazgeçilmez şekilde lazım olan şey önce yüksek insani değerlerdir. Diğer herşey ondan sonra gelir. Sağlam ahlakın olmadığı yerde bilim de yozlaşır. Dr. Bedri RuhselmanTürkiye’deki metapsişik biliminin öncüsü olan Dr. Bedri Ruhselman, 1898 yılında, İstanbul’un Fındıklı semtinde, Setüstü’ndeki kendi evlerinde dünyaya geldi.Ruhselman ‘ın soy kütüğü, Kafkasya’da yaşayan Çerkezlerin Şapsığ koluna kadar uzanır. Babası, kıdemli yüzbaşı askeri cerrah Cemal Efendi, annesi ise Kastamonu kale kumandanı Binbaşı Hüsnü Efendi’nin kızı Safiye Hanım’dı. Ruhselman, anne ve baba tarafından asker kökenli bir aileden geliyordu. Ailece, ilkokulu bitirinceye kadar İstanbul’da Fındıklı’da oturdular. İlkokula, Şemsi Mekatip’te başladı. Çocukluğunun ilk yılları İstanbul’un Fındıklı semtinde geçen Ruhselman, 1902 yılında babasının Çanakkale’ye tayin olması nedeniyle, ilk ve ortaokulu Çanakkale’de tamamladı.
| ||
Dr. Bedri Ruhselman bu arada spiritüel araştırmalara da devam etmektedir. Teorik Ruhçuluğu çok iyi sentezleyen Ruhselman, artık uygulamalı çalışmalara geçmiştir. Ruhsal alemden ilk yüksek bilgileri, 1936 yılında ünlü müzikolog Hüseyin Sadettin Arel’in medyomluğu aracılığıyla almaya başlar. Kendisini “Üstad” adıyla tanıtan bedensiz varlık, bu celselerde oldukça yüksek bilgiler aktarmıştır. Yine bu celselerde ifade edildiğine göre, bu kadar yüksek bir ruhsal ortam ile doğrudan doğruya temas dünya üzerinde ilk kez gerçekleştirilmiştir. Bu yüksek bilgilerle, Dr. Bedri Ruhselman’ın gelecekteki bilgi çalışmalarının temelleri çok sağlam bir şekilde atılmaya başlanmıştır. 20 celse süren bir bilgi bağlantısından sonra, Üstad adlı bedensiz varlık şöyle diyecektir: “Bu irtibatın devamı, sizin ölçülerinize göre uzunca bir zaman sonra olacaktır.” Bu uzun zaman ise tam 11 yıl sürer. Bu süre içinde Dr. Ruhselman, verilmiş bilgilerin sentezini yapacaktır. Gerçekten de alınan bilgiler çok değerli olmuş ve Yeni Ruhçuluğun doğmasına zemin hazırlamıştır.Dr. Bedri Ruhselman bir süre Bakırköy Akıl Hastanesi’nde çalışır ve incelemeler yapar. Doktorluğa başladıktan sonra da Fener adlı bir dergide yazıları yayınlanır. “Yükseltici bilgiler ve sanatlardan bahseden aylık mecmua” olarak ifade edilen bu dergi, Mart 1938’de yayın hayatına başlar. Ancak parasal sorunlar yüzünden 1938 Ağustos’unda, yani altıncı sayısında kapanır.Dr. Ruhselman 1940-41 yıllarında, yedek yüzbaşı rütbesiyle doktor olarak askerliğini yapar. Askerlikten sonra, spiritüalizmle ilgili çalışmalara yine devam eder. Bu arada Afganistan, Türkiye’den doktor istemektedir. Dr. Bedri Ruhselman birkaç doktorla birlikte, 1943 Mart’ında Afganistan’a gider. Doktorlar arasında, ilk Türk spiritüalistlerinden olan Dr. Sevil Akay da vardır. Ruh ve Kainat adlı kitabında bütün ruhsal konular ele alınmıştır. Ayrıca klasik Ruhçuluktaki görüşlerle, “Üstad” celselerinin yüksek bilgileri karşılaştırılmıştır. İnsan, ruh, ötealem, tekamül, vicdan, kader gibi önemli konular hakkında bilgiler verilmektedir. Tekrardoğuş konusu bilimsel açıklama ve örneklerle ortaya konmuştur. Bu eser ülkemizde bu alanda yayınlanan ilk bilimsel ve ciddi yayındır. Dr. Bedri Ruhselman 1947’de yine İzmir’de doktorluk mesleğini sürdürmektedir. Bir celse grubu kurarak ruhsal bağlantılara başlar; bir yandan İstanbul’da bulunan grupla da bağlantıyı devam ettirir. Bu arada İzmir’de, ona muayenehanesini kapattıran bir olay yaşar. Müziği bırakmaya bir anda karar veren büyük vazifeli Ruhselman, muayenehane sahibi olmayı da uzun süre yürütemeyecektir. Afganistan dönüşünde açtığı muayenehanesini, yine kendi asil karakterine uygun bir kararla kapatacaktır. Onun muayenehanesini kapatmasına neden olan olay, hekim olarak yüklendiği sorumluluk anlayışına ve Hipokrat yeminine uygun şekilde gerçekleşmiştir. Dr. Ruhselman bir hastayı ele aldığı zaman, tedavi sonuçlanıncaya kadar, günün 24 saatinde kendisini hastasından sorumlu addederdi. Hekim olarak onu izlerken, sanki Hipokrat yeminini az önce yapmış birine rastlamış gibi olurdunuz ya da bu yeminin, ateşten harflerle benliğine yazılmış olduğunu hissederdiniz. Tavsiyeleri ihmal edildiğinde hastasından çok üzülür ve hemen, “Eğer kendi sağlığınızla ilgili ihmaliniz devam ediyorsa, hekiminizi kaybetme tehlikeniz çok yüksek.” diye uyarıda bulunurdu. Bir de vizite ücreti konusundan çok rahatsız olurdu. Böyle bir öneriden adeta ödü kopar, böyle bir rica veya empozisyonla karşılaştığı zaman sıkılır ve bu sıkıntısını da hafif bir hırçınlıkla örtmeye çalışırdı. Ücret karşılığı hasta bakmaktan hep çok rahatsız olur, ücret almayı hiç içine sindiremezdi. Dr. Bedri Ruhselman’ın doktorluğu bırakmasına neden olan birden fazla olumsuz olay olduğu biliniyor. Ama bunlardan bir tanesinin, bardağı taşıran son damla olduğunu tüm yakınları söylüyor. Yeğeni Şahap Ruhselman olayı şöyle anlatıyor: “Bir gün muayenehanesinde oturuyorduk. Bir hasta geldi, elinde bir kart vardı. Kartı Bedri Bey’e uzattı, Bedri Bey de alıp okudu. Kartın üzerindeki yazı eski türkçeydi. Okudukça yüzü önce bembeyaz, sonra kıpkırmızı oldu. Ben olup bitene bir türlü anlam veremedim ve neler oluyor diye, dikkatle izlemeye başladım. Hastayı iyice muayene etti ve ‘Sende gizli sıtma var, sana şimdi kinin yazacağım; bunun ya hapını yut ya da sağlık ocağında iğnesini yaptır. Kısa zamanda sapasağlam olur, sağlığına kavuşursun. Hiç merak etme, ciddi bir şeyin yok.’ dedi. Adamcağız, ‘Aman doktorcuğum, Allah senden razı olsun.’ diyerek ellerine sarıldı ve derdini anlattı: ‘Ben yıllardır Aydın’la İzmir arasında gidip geliyorum. Bana büyük bir hastalığım olduğu ve bir türlü anlaşılamadığı söylendi. Siz gizli sıtma diyorsunuz, sakın bir yanlışlık olmasın.’ Dr. Ruhselman, ‘Madem inanmıyorsun, sen git bildiğin gibi tedavine devam et ama bana kalırsa, sen hasta filan değilsin, şu kininleri al, hiçbir şeyin kalmaz.’ dedi. Hastayı gönderdikten sonra da büyük bir üzüntü içinde bana kartı okudu. Kartta şunlar yazılıydı: ‘Aziz kardeşim Bedri. Gönderdiğim hasta Aydın’ın eşrafındandır. Ben senelerdir bu hastayı tedavi ediyorum, şimdi sana gönderdim. Sen lüzum göster, yine bana gelsin. Ben onun filmlerini çekeceğim ve böylelikle de geçimimi sağlamış olacağım!’ “ Bu olay üzerine Ruhselman kesin kararını verir, “Ben bu insanlar arasında, bu şartlar altında doktorluk yapamam, öteki çalışmalarıma ağırlık vereceğim.” der ve muayenehaneyi kapatarak İstanbul’a gider. Artık Dr. Ruhselman, bilgi çalışmalarına daha fazla zaman ayırmak istemektedir. Bu nedenle maaş karşılığı çalışabileceği bir iş aramaya başlamıştır ve böyle bir imkan da eline geçer. Akdeniz’de, Marsilya hattında çalışan Ankara yolcu gemisinde doktorluk yapmaya başlar. Böylece, odasında yoğun bilgi çalışmaları için zaman bulur. 1947-1954 arasındaki dönem, en yoğun celse çalışmalarının yapıldığı dönemdir. Ruhselman kendisini tamamen ruhsal araştırmalara yöneltmiştir artık. 1948 yılında Ankara’daki ve İstanbul’daki üniversitelerde Ruhçuluk üzerine dizi konferanslar verir. Büyük bir bölümü celse çalışmalarından oluşan Ruhlar Arasında adlı kitabını 1950’de yayınlar. Dr. Bedri Ruhselman, en büyük amacını gerçekleştirmek üzere bir dernek kurmayı hedeflemektedir. Bu nedenle, Taksim Sıraselviler’de, Billurcu Çıkmazı’nda bulunan harap bir yeri düzenleyerek kullanmaya başlar. Resmi olarak da, 30 Mart 1950’de Metapsişik Tetkikler ve İlmi Araştırmalar Derneği’ni kurar. Kurucuları; Dr. Bedri Ruhselman, Dr. Sevil Akay, avukat Suat Plevne, Muammer Bayurgil ve Nurettin Özmen’dir. Dr. Bedri Ruhselman 1951’de Allah adlı kitabını yayınlar. Aynı anda o sıralarda Ankara’da yayınlanan “İç Varlık” adlı dergiye yazılar yazmaktadır. Yine bu dönemde Metapsişik Tetkikler ve İlmi Araştırmalar Derneği, Uluslararası Spiritüalizm Ruhçuluk Federasyonu’na üye kabul edilir. Aynı yıl Stockholm’de Uluslararası Spiritüalizm Kongresi yapılmaktadır. Dr. Ruhselman bu kongreye, “Medyomluğun ve Ruhların Dünyamızdakilerle Görüşme ve Münasebetlerinin Neo-Spiritüalizma Görüşü ile İlmi İzahı” başlıklı 61 sayfalık bir rapor sunar. Böylece kongreye katılan 15 ulusun yanında Türk bayrağı da yer almıştır. Bu rapor ayrıca dünyadaki çeşitli ruhçu merkezlere dağıtılmış ve yankılar uyandırmıştır. Dr. Bedri Ruhselman’a, Londra’daki Uluslararası Spiritüalizm Federasyonu Başkanı Hitchcock’tan, hayranlık dolu bir mektup gelir. Bu rapor aynı zamanda, Medyomluk adıyla Türkçe olarak da yayınlanmıştır. Ruhselman 1952’de Ruh ve Kainat adlı bir dergi yayınlamaya başlar. Ancak dergi maddi imkansızlıklar sebebiyle 18 sayı sonra kapanmak zorunda kalır. 1953’te de Mukadderat ve İcabat adlı kitabını çıkarır. Yapılan celse çalışmalarında oldukça ilginç bilgiler elde edilmektedir; geleceğe ait kehanetler bunlara örnektir. 1953 yılı, Nisan ayının birinci gününde, Sirkeci Yedinci Noterliği’nde resmen tescil edilen bir ruhsal tebliğde şöyle denmektedir: “Türkiye böyle bir arızaya uğrayacaktır. O kaviste, (Burada Mersin körfezinden başlayarak, takriben Seyhan nehri yatağını takip eden kavis kastediliyor.) denizin içeri çekilmesi olacak.” Nitekim bu kehanet, 1966 yılının 13 Martında gerçekleşir. Söylenen bölgede deniz 31 metre çekilir. Antalya’da ise 2 metre alçalmıştır. O tarihteki gazeteler bunu “görülmemiş olay” başlığıyla manşetten vermişlerdir. Böylece 1953 yılında ruhsal kanalla alınan kehanet, 13 yıl sonra gerçekleşmiştir. Dr. Ruhselman’ın bu dönemdeki çalışmaları ve yönlendirmeleri tipik bir idealist insanın örgütleyici hareketlerine benzer. Yazılarını yayınlatmaya çalışır, broşürler bastırır, sokaklarda dağıttırır. Amacı, ruhsal bilgileri daha geniş kitlelere ulaştırabilmektir. Dr. Ruhselman aralıksız çalışmalarıyla aldığı bilgileri tamamen hazmettikten, onları kendi yaşamında uyguladıktan sonra, başka varlıklardan yeni bilgiler almaya başlar. Bu varlıklardan başlıcaları, kendilerini, “Kadri”, “Mustafa Molla”, “Şihap”, “Kemal Yolcusu” gibi adlarla tanıtmışlardır. Bu bilgilerle büyük mesafeler kateden Ruhselman, “Rehber” adlı varlığın celseleriyle ikinci büyük faaliyetine başlamıştır. Bu celselerden sonra, 1957 yılına kadar üç yıllık bir ara döneme girilir. 9 Aralık 1958 tarihinde yine bir kehanet tebliği alınmıştır. Dr. Bedri Ruhselman’ın operatörlüğünü yaptığı celse notere onaylatılmıştır. Bu kehanet,Türkiye’nin belirli yerlerinde meydana gelecek sel felaketlerini 50 gün öncesinden haber vermektedir. Ve olaylar aynen gerçekleşmiştir. Ruhsal bilgi çalışmaları artık yepyeni bir yoğunluğa girmiştir. Bu nedenle Dr. Bedri Ruhselman, 1957 yılında görevi genç arkadaşlarına teslim eder ve Metapsişik Tetkikler ve İlmi Araştırmalar Derneği’nden ayrılır. Kasım ayında “Meşale” adlı varlığın celseleriyle yeniden bilgi alınmaya başlanır. Ruhselman’ın bu yoğun çalışmalarını gerçekleştirdiği evi gayet mütevazı idi; küçük bir salon, onun yanında bir oda ve küçük bir mutfaktan ibaretti. Odasında bir gardrop ve seyyar bir yatak vardı, salonu ise kitaplarla doluydu. Çalışma masasının üzerine gelen kısmın tavanında, iplerle ucu duvardan duvara tutturulmuş beyaz bir bez geriliydi. Bu bez, kömür ve odun sobası beraber yandığı için oluşan bazı ufak kömür-odun kurumlarının kendisinin üzerine dökülmesine engel olurdu. Bütün bu yorucu çalışmalar sonucu, Dr. Ruhselman 1958 Haziranında bir kalp krizi geçirir. İki ay süreyle Cenova’da tedavi görür. Gemi doktorluğunu bırakmıştır artık. Türkiye’ye döndükten sonra, düzenli bir yaşam sürmesi gerekirken, aksine çok ağır bir tempo ile çalışmalarını sürdürür. “Meşale” celselerinden sonra, kendisini “Önder” adıyla tanıtan daha yüksek bir varlıktan bilgiler verilmeye başlanır. Bu son varlık, bütün bilgilerin toparlanmasına, anlamlandırılmasına imkan hazırlamış ve o zaman, dünyaya böyle aralıklarla verilen bilgilerin tam bir düzen içinde olduğu ortaya çıkmıştır. Dr. Bedri Ruhselman’ın ise, ilahi bir vazifeye hazırlandığı daha iyi anlaşılmıştır. “Önder” adlı bu varlığın denetimi altında, bir kitap yazdırılmaya başlanır. Tarih 1958 Eylül’üdür. Bu çalışma 1959 Ağustos’unda son bulur. Ruhselman’a, o güne kadar verilmiş olan bütün bilgilerin vardığı en yüksek realitede bir çalışmadır bu. Kendisine verilen bu büyük bilgileri derleme vazifesi sırasında, 3-4 ay süreyle, günde 20 saat çalışmış, sadece 4 saat uyumuştur. Dr. Bedri Ruhselman’ın dünyaya gelişinin gerçek hedefi, hayatının son yılı içindeki çalışmalarını oluşturan, bu bilgilerdir. Derlemiş olduğu bu bilgiler için, “Bu, hiçbir zaman benim eserim değil, Yukarı’nın eseridir.” demiştir fakat mutlaka ki, dünya gezegenini en sondaki hedefine ulaştırmak üzere verilmiş olan bu yüce, evrensel bilgilerin alınması için, bir Bedri Ruhselman olmak gerekmektedir. Dr. Bedri Ruhselman, dünya planına enkarne olmuş bütün varlıkların görüp gözeticisi, eğiticisi olan ruhsal planın temel vazifelisidir ve vazifesini de kusursuz bir şekilde yerine getirmiştir. Dr. Ruhselman son altı ayını İngilizce okuyarak, müzik dinleyerek geçirmiş ve kendisine ötealemden bildirilen ölümünü beklemiştir. Kalp rahatsızlığı da iyice ilerlemiştir artık. 1960’ın Şubatında, bu dünyadaki büyük vazifesi için kullanmış olduğu bedeninden ayrılır. Son beşeri kimliğiyle, Dr. Bedri Ruhselman olarak yaşayan bu büyük vazifeli varlığın derlemiş olduğu bilgiler, bilinen tabiriyle Bilgi Kitabı’nı oluşturmuştur. Bu kitap dünyamızı, üzerinde yaşayan tüm varlıklarıyla birlikte, büyük bir realite sıçraması yaptıracak bir güce ve enerjiye sahiptir. Evrensel boyutlarda değişime yol açacak olan bu kitap koruma altındadır ve zamanı gelince de insanlığa sunulacaktır. Dünya tekamül öğretim kadrosu içinde aldığı kutsal vazifesini, noksansız ve en iyi şekilde yerine getirerek, büyük inisiyelerin çağlar boyu sürdürdükleri vazife halkalarından birini de Türkiye’de tamamlayan, Metapsişik Tetkikler ve İlmi Araştırmalar Derneği’nin kurucusu ve Türkiye’deki metapsişik biliminin öncüsü Dr. Bedri Ruhselman, her şeyden önce bilgi, hakikat ve vazife insanıydı. O ilme, ilkelere, hakikati araştırmaya; doğruluğa, fazilete, erdeme büyük önem verir ve bu konudaki görüşlerini şöyle belirtirdi: “İyiliğin ve dürüstlüğün yitirildiği bir ortamda, gerçek sanat ve fazilet gelişemez. Pisagor teoremini ezberlemekle, kimse insan olmayı öğrenmemiştir. Bir insana gelişimi için nefes kadar vazgeçilmez şekilde lazım olan şey, önce yüksek insani değerlerdir. Diğer her şey ondan sonra gelir. Sağlam ahlakın olmadığı yerde, bilim de yozlaşır.” Dr. Bedri Ruhselman, insanları seven, neşeli, çekingen, çalışkan, arkadaş canlısı, azimli, ilkelerine bağlı, kibar, yardımsever, yasalara son derece bağlı; eline aldığı bir konuyu çok iyi inceleyip, mantık süzgecinden geçirip sonuca varmadan bırakmayan, üstünkörü iş yapmayı sevmeyen, kendisine verilen görevi ne olursa olsun en iyi şekilde yapmaya çalışan, yapmadığı zaman son derece üzülen; eşyaya, gösterişe önem vermeyen; ruhsal çalışmaların dışında son derece toleranslı, Tanrı sevgisiyle dolu olan bir kişiliğe sahipti. İnsanlarla olan ilişkileri son derece yumuşaktı. Karşısındaki insanlara son derece saygılı ve içten davranırdı. Çok zeki ve uyanık bir insandı. Kendisine anlatılanları büyük bir dikkatle dinler, yerinde ve inandırıcı cevaplar verirdi. Doğruluğuna inandığı konuları taviz vermeden savunurdu. Çok nazik, samimi ve mütevazı bir insandı; neşeli ve hoşgörülüydü. Herkesle herkes olmasını bilir, hiçbir zaman üstünlük iddiasında bulunmazdı. Ruhsal çalışmalar sırasında ise çok titiz, çok disiplinli, katiyen taviz vermeyen bir anlayışla çalışır, karşısındaki insanlardan da aynı ciddiyeti, dikkati ve özeni göstermelerini isterdi. Ruhsal irtibatlar sırasında son derece şüpheci ve titiz davranırdı. Gelen varlığın bilgisinden emin oluncaya kadar sorular sorar, bilgisine güven duyduktan sonra irtibata geçer ve celse yapardı. O, hem faziletli bir bilim adamı, hem de eşsiz bir metapsişikçiydi. Hayatının her anı bir bilgiye, idrake ve ilkeye bağlıydı. kaynak : http://www.spiritualizm.com/bedribeyhayat.html |