BedİÜzzaman'i Mehdİ Zannedenlere BedİÜzzaman'in Cevabi :

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Katılım
18 Ocak 2007
Mesajlar
9
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Değerli kardeşlerim.Tartışmayı kırıcı bir ifade ile sürdürmeyelim.
Bediüzzaman h.z leri Mehdi a.s'ın Türklerden olacağını ve faaliyet merkezinin İSTANBUL olduğunu bizlere bildirmiştir.
''Horasan tarafından çıkacak olan SİYAH SANCAKLILARI gördüğünüz vakit onlara katılınız.Çünkü ALLAH'IN halifesi Mehdi onların arasındadır...''hadisindeki Siyah Sancaklılar Türk Milletidir.Bediüzzaman h.z leri;H.z Peygamber a.s'ın bu hadisi rivayet ettiği zamanda Horasanda Türklerin olduğunu ve daha ANADOLU'YA göç etmediklerini ifade etmiştir.Mehdi a.s Türklerden çıkacaktır.
1000 yıldır İslam Sancaktarlığını yapmış olan TÜRK MİLLETİNİN içinden Mehdi a.s'ın çıkmasını beklemek kadar doğal birşey yoktur.
Bediüzzaman Ben KÜRDÜM diyerek Mehdi olmadığına gene işaret etmiştir.
İleride gelecek olan O ACİB ŞAHSIN(MEHDİ) pişdarıyım(neferi) diyerekte gene Mehdi olmadığını vurgulamıştır.
Mehdi a.s'ın 3 büyük vazifeden olan tahkiki iman vazifesini KENDİSİNİN siyaset ve saltanat dairelerinde yürüttüğü faaliyetlerden ötürü yapmaya zaman bulamayacağını bu 1.vazifeyi O'NDAN evvel bir TAİFENİN yapacağınıda kendisi ifade etmiştir.
Elma ile armudu karıştırıp büyük müjdeyi gölgelemeyelim aziz kardeşlerim.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Risalelerden anladığımız ve inandığımız kadariyle Mehdi hareketinin başlangıcı Üstad Bediüzzamandır. Ancak çiçeklerin baharda geleceğini saraheten açıkladığı için kendisinin Mehdi olmadığını seyan etmektedir. Ancak Üstad Mehdi olmaya layıktır. Bu sebeple kendisine Mehdi gözüyle bakan talebeleri mazurdur. Öyle zannetmelerinde gerçek Mehdi ile karşıkarşıya gelmedikçe bir mahzur yoktur.

Abim, daha önce biz de bunu şöylemişizdir: "Bu sizin ihlasınız ve zannınızdır.. Hoştur.. güzeldir.. Ama umumu bağlamaz.."

Fakad burada mesele saf bir İhlas'tan ötedir.. "Yazılana değil, has daireye mahsus sohbetlere bakın" sözü, bir eseri külliyen güvenilmez hale getirip iptal etmeye neden olacak bir sözdür.. Bir de görebilseler..

Yarın birgün, Allah gecinden versin Üstadın ilk talebelerinden hayatta kimse kalmasa; birileri onların hatıralarını yayınlasa Allah bilir bu yayınlayanlar da bir Has daire olup çıkarlar.. "Efendim, o mesele öyle değil de böyle.. Çünkü ben biliyorum.. Siz yazılanları, önceki söylenilenleri boş verin"

Bu kadar karışıklık ve karmaşaya, bu savrulmalara ve parçalanmalara ne gerek vardı bilemiyorum.. Böyle giderse, bırakın Kıyamete kadar baki kalmayı, hizmetleri Mehdi AS'a kadar dahi ulaşmaz.. Allah bilir..



 

HARIS

Asistan
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
406
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Değerli kardeşlerim.Tartışmayı kırıcı bir ifade ile sürdürmeyelim.
Bediüzzaman h.z leri Mehdi a.s'ın Türklerden olacağını ve faaliyet merkezinin İSTANBUL olduğunu bizlere bildirmiştir.

Süfyan ile Karıştırmayalım !

''Horasan tarafından çıkacak olan SİYAH SANCAKLILARI gördüğünüz vakit onlara katılınız.Çünkü ALLAH'IN halifesi Mehdi onların arasındadır...''hadisindeki Siyah Sancaklılar Türk Milletidir.

Lütfen Dikkat Ediniz ! Siyak ve Sibakı ile Düşününüz ! Büyük Alametleri İnceleyiniz !

http://www.dervisan.com/kitap/kiyamet/buyuk.htm

Bediüzzaman h.z leri;H.z Peygamber a.s'ın bu hadisi rivayet ettiği zamanda Horasanda Türklerin olduğunu ve daha ANADOLU'YA göç etmediklerini ifade etmiştir.Mehdi a.s Türklerden çıkacaktır.

Süfyandır ! Mehdi A.s. değil ! Ayrıca 3 Müceddid Kavramını İnceleyiniz !

Elma ile armudu karıştırıp büyük müjdeyi gölgelemeyelim aziz kardeşlerim.

Burası Doğrudur ! Lakin Pür Dikkat İster !

BÜYÜK MEHDİ'NİN DÖRT EHEMMİYETLİ VAZİFESİNİN VE DAHA EVVEL GELİP GEÇEN KÜÇÜK MEHDİLER BÜYÜK MEHDİ'NİN BİR KISIM VAZİFELERİNİ BİR CİHETTE (bir açıdan) İCRA ETTİKLERİNİ (yerine getirdiklerini) ve ŞERİAT-I MUHAMMEDİYEYİ (A.S.M.) (Peygamberimiz (sav)'in yolunu, Kuran ahlakını) VE HAKİKAT-İ FURKANİYEYİ (Kuran ahlakının esaslarını, hakikatlerini) VE SÜNNETİ AHMEDİYEYİ (A.S.M.) (Peygamberimiz (sav)'in sünnetini) İHYA İLE (yeniden canlandırma ile), İLAN VE İCRA İLE (herkese duyurarak ve uygulayarak), BAŞKUMANDANLARI OLAN BÜYÜK MEHDİ'NİN KEMAL-İ ADALETİNİ (yüce adaletini) VE HAKKANİYETİNİ (haktan ve doğruluktan ayrılmayışını, doğruluğunu) DÜNYAYA GÖSTERMELERİ gayet makul olmakla beraber, gayet lazım ve zaruri ve hayat-i içtimaiye-i insaniyedeki düsturların (cemiyet hayatına ait kuralların) muktezasıdır (gereğidir).

(Şualar, s. 456)

“Allah-u Teala Biz Ehl-i Beyt’e, ahireti dünyâ üzerine tercih etti. Ve muhakkak Ehl-i Beytim, benden sonra bela ve musibetlere ve zülme ve nefye maruz kalacaklardır. Tâ ki doğu tarafından siyah sancaklılar gelinceye kadar. Onlar gelince ekmek isterler, onlara verilmez (yâni maddeten sıkıntı içinde oldukları halde, onlara yardım edilmez), onlar mukatele(savaş) ederler ve galip olup, nusrete mazhar olurlar. O zaman istedikleri gıda yardımı kendilerine verilir, fakat onlar, tâ sancakları (hakimiyeti) Ehl-i Beytim’den bir adama (Mehdî) verinceye kadar onların yardımını kabûl etmezler (yani hakimiyeti bir tek Mehdî’ye teslim etmedikçe o reislerin gıda ve maddî yardımlarını kabul etmezler). Ve işi O’na teslim ederler. O Mehdî de hâkim olup, daha önce zulümle dolmuş olan yeryüzünü, adaletle doldurur. Sizden her kim ki o zamana kavuşursa, kar üzerinde, emekleyerek dahi olsa, şarktan çıkan o mücahidlere gidip tabi olsun”.

(En- Nihaye Fil Fiteni vel Melahim, İbn-i Kesir, c.1/s.25- 1/25)


(İmam Suyuti 7.17) --- Naim b Hammad, Muhammed b. Hanefi’den tahric etti, O şöyle dedi: Beni Abbas’a ait siyah bayraklı bir başka ordu çıkar. Onların sarıları siyah, elbiseleri beyaz olur. Ve başlarında Şuayb b. Salih Temimi bulunur. Süfyani’nin ordusunu yenerek Beytül Makdis’e iner. Mehdi’nin saltanatını hazırlarlar. Şam’dan üçyüz kişi de O’na yardım eder. Bu ordunun çıkışı ile Mehdi’ye saltanatın teslimi arasında yetmiş iki ay vardır.

Ka’b dan rivayet edilmiştir ki, o dedi: “Ben Mehdî’yi enbiyanın kitaplarında yazılı gördüm ki, onun amelinde ne zulüm vardır ne de ayıp. O ilk harp sancağını Türk’lere karşı** çeker. Onları hezimete uğratır ve onlardan esirler ve mallar alır. Sonra Şam’a gider, orayı fetheder. Sonra beraberindeki bütün esirleri azad eder ve arkadaşlarına kıymetlerini öder. Mehdî’den sonra Yemen ahalisinden ve “Kahtan” beldesinden biri halife olur ki, Mehdî’nin din kardeşidir. Onun ameliyle amel eder. Ve Rum şehrini fetheden ve ganimetlerini alan odur.

Ve Deccal mü’minleri Beyt-i Makdis’de muhasara eder. Orada mü’minlere öyle şiddetli bir açlık isabet eder ki, açlıktan ok yaylarının iplerini yerler. O hal üzerindeyken sabahın ilk vakitlerinde bir ses duyarlar. Derler ki “bu karnı tok bir adamın sesidir”. Bakarlar ki, o Meryem oğlu İsa’dır (A.S.). Bu esnada namaz için ikamet edilir. Müslümanların imamı Mehdî, Hz. İsa’yı (A.S.) imamete geçirmek için geri döner, İsa (A.S.) ona “öne geç, namaza senin imametin için ikamet edildi” der. O gece onlara Mehdî namaz kıldırır. Bundan sonra ise İsa (A.S.) onlara imam olur.

Bir adam Şam’a ve bir diğeri de Mısır’a hakim olduklarında, bu Şamî ve Mısrî arasında bir harb olur. Şam ahalisi Mısır’dan bazı kabileleri esir eder. Doğudan bir adam küçük siyah sancaklarla Şam’ın sahibine doğru gelir, işte o Mehdî’ye itaati te’min edecek kimsedir.***”

** Yani hakiki Türkler değil, belki Türk namı altında Süfyanî, Ye’cüc ve Me’cüc’lerdir. Tafsili daha sonra gelecektir.

*** Bütün bunlardan anlaşılıyor ki; meşrîkte çıkan siyah sancaklıların ordusu Süfyanî’yi mağlub eder, Irak ve Suriye’yi fetheder ve Filistin’e kadar gider. Hem o ordu Hz. Mehdî’nin de ordusudur ve ona zemin hazırlar. Mehdî ise Hz. İsa’ya (A.S.) işi teslim eder. Hem Hz. İsa (A.S.)’ın Hz. Mehdî arkasında namaz kılmasını söylemekle işaret eder ki; Hıristiyanlardan bir cemaat İslâm’ı kabul eder ve Müslümanlarla ittifak eder. Hz. İsa da bu kuvvetle Deccaliyet’i mahveder.

(Fetava-yi Hadîsiyye, İbn-i Hacer-i Heytemi, s.42)

• İbni Kesir’in bu konuyla ilgili görüşü

Bu siyah bayraklılar Ebu Müslim-i Horasani’nin kendisi Emevi devletini yıktığı siyah bayraklar değildir. Bu siyah bayraklar Hz. Mehdi’ye öncülük edeceklerdir.
 

ORHANCAN

Ordinaryus
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
2,536
Tepkime puanı
80
Puanları
0
Konum
-İSPARİT-
Süfyan ile Karıştırmayalım !

*** Bütün bunlardan anlaşılıyor ki; meşrîkte çıkan siyah sancaklıların ordusu Süfyanî’yi mağlub eder, Irak ve Suriye’yi fetheder ve Filistin’e kadar gider. Hem o ordu Hz. Mehdî’nin de ordusudur ve ona zemin hazırlar. Mehdî ise Hz. İsa’ya (A.S.) işi teslim eder. Hem Hz. İsa (A.S.)’ın Hz. Mehdî arkasında namaz kılmasını söylemekle işaret eder ki; Hıristiyanlardan bir cemaat İslâm’ı kabul eder ve Müslümanlarla ittifak eder. Hz. İsa da bu kuvvetle Deccaliyet’i mahveder.

HARİS KARDEŞİM SİZLER BU KONUDA GÜZEL BİLGİLERİ ULAŞMIŞSINIZ MAŞAALLAH..

HEM RİSALE-İ NURA VE HEMDE DİĞER ESERLERDEN ALINTILARINIZ YERİNDE VE UYGUNDUR..

BİR DE ŞU YUKARDAKİ ALINTINIZ HAKKINDA TAFSİLATLI BİLGİLERİ VEREBİLİRSENİZ SEVİNECEĞİM...SELAMLARIMLA...

,,
 

HARIS

Asistan
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
406
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Kardeşim Tafsilatlı Bilgileri vermek isterim Lakin İhtilaf ve Fitneye sebeb olmak istemem... Sadece Acizane Yanlış/Eksik/Hatalı bilgilerde Kardeşlerimizi Siyak ve Sibak Açısından Ani uyarılarla bilgilendirmek ve Düşünmeye sevk etmek Gayesi ile Katılmak yerinde olur...
 
Katılım
18 Ocak 2007
Mesajlar
9
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
hicri 10.asrın Mehdisi olan İMAM RABBANİ h.z leri'nin sözlerinede yer verelim.Bediüzzaman h.z'lerinin sözlerini çarpıtan kardeşlerim İmam rabbaninin sözlerinide çarpıtmasınlar.
Geleceği vaad edilen MEHDİ, velayetin ekmeliyetini alacaktır. Bu Tarikat-ı Aliyye üzerine gelecek ve bu Silsile-i Aliyye'yi tamam ve tekmil edecektir. Zira bütün velayet nisbetleri, bu Nisbet-i Aliyye'nin altında bulunmaktadır. ("Mektubat-ı Rabbani", c. 1, 251. Mektup, s. 550, 554)

Mehdi a.s NAKŞİBENDİ TARİKATINDAN İCAZETLİ OLACAK.
Bediüzzaman h.z leri ise Üveysi olarak KADİRİ TARİKATINDAN icazetlidir.
Gelin bunuda çarpıtın.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
:D

Başka kaynaklardan beslenenler nasıl da kendilerini belli ediyorlar.. Teşekkürler Haris abi.. Orada bir "sarıları" ifadesi var.. O "Sarıkları siyah" olacak.. Harf hatası olmuş..

Bir de Hadislere bakarsanız iki siyah bayraklı ordu vardır.. Biri Horasandan çıkar.. Biri de Irak'tan (Ben-i Abbas).. Horasandan çıkan siyah bayraklı ordunun kumandanı Şuayb'tir.. Onlara bir Haşimi gencin liderlik ettiği başka bir ordu katılacaktır.. Şuayb'ın ya da bu Haşimi gencin sağ avucunda bir ben olacaktır, tam hatırlayamadım.. Yani ortada üç ordu var.. İkisi Siyah bayraklı, biri de Haşimi gencin ordusu.. Haşimi genç ile birleşen Siyah bayraklı ordu Beyt-i Makdis'e kadar olan coğrafyayı fethederek gelecektir.. Allahu alem..

Hadis-i Şerifleri okursanız daha bir ayrıntısını öğrenebilirsiniz..

Ancak unutulmamalı ki hadisler rumuzlu olduğu için doğrudan anlaşılmaları kolay değildir
 
Katılım
18 Ocak 2007
Mesajlar
9
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
DOĞU TARAFINDAN çıkacak olan SİYAH SANCAKLILAR TÜRK ORDUSUDUR.
Kahraman TÜRK ORDUSU şuan hayatta olan Mehdi a.s'ın komutasındadır.Çok yakın zamanda Mehdi a.s zuhur edecek.Alın size bir hadis daha;

Hicretten 1400 sene sonraki akidlerden (*) iki veya üç akid say. O vakit Mehdi-i Emin çıkar... (Esme-l Mesalik Lieyyam-il Mehdiyy-il Meliki Li Küll-id Dünya Biemrillah-il Malik, Kelde bin Zeyd, 216)
* Bir akid on senedir
Mehdi a.s hicri 1420 ile 1430 yılları arasında zuhur edecektir.
1428'e giriyoruz.
Bediüzzaman nasıl BÜYÜK MEHDİ oluyor ki hala dünyada müslümanların kanı oluk oluk akıyor.siyonizm ve evangelizm Büyük İsrail Krallığı için at koşturuyor.
Muhyiddin arabi h.z lerinin dediği gibi Mehdi a.s bir gecede ZULÜMATI DAĞITACAK.
Bediüzzaman hangi zulmü dağıtmış.Lütfen yanlışta ısrar etmeyin.
 

HARIS

Asistan
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
406
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Risale-i Nur'un şahs-ı manevisini (cemaatini) haklı olarak Hz. Mehdi telakki ediyorlar (şahsi bir görüş olarak kabul ediyorlar). O şahs-ı manevinin de bir mümessili (temsilcisi), Nur şakirdlerinin (talebelerinin) tesanüdünden (dayanışmasından) gelen bir şahs-ı manevisi ve o şahs-ı maneviden bir nevi mümessili (temsilcisi) olan BİÇARE TERCÜMANINI ZANNETTİKLERİNDEN, BAZEN O İSMİ (Hz. Mehdi ismini) O'NA VERİYORLAR. Gerçi BU, BİR İLTİBAS (karıştırma) BİR SEHİVDİR (hatadır, yanılmadır), fakat onlar onda mes'ul değiller. ÇÜNKİ ZİYADE HÜSN-Ü ZAN, ESKİDEN BERİ CEREYAN EDİYOR VE İTİRAZ EDİLMEZ. Ben de o kardeşlerimin pek ziyade hüsn-ü zanlarını bir nevi dua ve bir temenni ve Nur talebelerinin kemal-i itikadlarının (imanlarının faziletinin) bir tereşşuhu (yansıması) gördüğümden onlara çok ilişmezdim... (Tılsımlar Mecmuası, s. 201) (Emirdağ Lahikası, s. 248)
 

Satuk Buğra

Profesör
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
1,121
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
mübarek kardeşim..

sizce Hz. Üstad vefat edince RİSALE-İ NUR HİZMETİ sekteye mi uğradı yoksa devam mı ediyor...?????

Üstad hz.. nin ekser talebelerinin hocaefendi hakkında görüşleri ortada iken sizlerin bu abilerimize katılmama sebebleriniz nedendir..?????

yoksa sizlerde onlar kadar zahmet ve eziyet çekmediğiniz halde ve meselelere bu kadar abiler kadar vakıf olmadığınız halde neden keskin kelimelerle olaya yaklaşıyorsunuz..????

sizce dahildeki risale-i nur hizmeti mi önemli hariçdeki iran meselesi mi...???

soruları artırmak mümkündür ama sizden gelen cevaplara göre tekrar ele alırız inşaallah...

,,

Risalei Nurun gelmesi Kuranı sekteye uğratmadığı gibi, Sahifei Nurun gelmesiyle Üstadın ölmesiyle Risale sekteye uğramadı, bununla birlikte yeni zaman için ilave olarak sahifei nur geldi, bunlar birbiri ile çelişkili değil.

Mevlana Hazretlmerinin binlerce talebesi vardı ancak o sadece kendisinİ Şemsi Tebrizinin anladığını söylüyordu. ÜSTADINDA TALEBELERİ ÇOK ANCAK Üstadıda sırf onunla beraber olmuş diye talebe sayılanlar gereği gibi anlayamamış olabilirler, anlamış olsalardı f. güleni tanırlardı.

Biz kendimizi bir şey sanmıyoruz. Bizlerde Üstadın gerçek talebesi olup onun varisi olduğuna inandığımız Üstad Hilmi Malatyevinin irşadı üzre hareket etmekteyiz. Varsa kusurum bana ait varsa güzellik ona aittir.

Sizler dahili, harici neye göre belirlersiniz. Sizde bilirsinizki risalei Nur evrenseldir, cihanşümuldur, dahil hariç kabul etmez, bütün cihanla ilgilidir. İşte İmam Humeyni ve Sahifei Nurda öyledir. İranda, Anadoluda İslam toprağıdır Elhamdülillahki Üstad Bediüzzamanın müjdesi doğu tarafındaki nur İran İslam İnkılabı gerçekleşti ve İRAN İslami bir devlete kavuştu, darısı Anadolunun başına.
 

HARIS

Asistan
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
406
Tepkime puanı
0
Puanları
0
İMAM ALİ’NİN (R.A.) İŞARETLERİ


İmam Ali (R.A.) meşhur divanında Hz. Mehdî ve bazı ahirzaman hadîsatından bahsetmiştir. Bu divanın Müştakzade şerhinden aldığımız bir kısmı şöyledir:



بنى اذا ما جاشت الترك فانتظر * ولاية مهدى يقوم و يعدل



Tercümesi: Âyâ oğlum! Türkler cûş ettiklerinde (kaynadığında, karıştığında, yani haddini aştığında) Mehdî-i Âdil’e muntazır ol...

...Kudemadan Şeyh Sa’deddin Muhammed Hamuli (K.S.) zuhur-u Mehdî hakkındaki takribeleri



اذا بلغ الزمان على حروف * ببســـم الله فالمهدى قاما

و دوران الخروج عقيب صوم * الاَ بلغه من عندى سلاما



Yani “Zaman huruf üzre besmele ile tamam adedi miktarına baliğ olsa Mehdî kaim ola.

Savm-ı Ramazan akabinde hurucuna tesadüf olundukta benden ona selam isal eyle” demek olur. Hesabı bindörtyüz tarihini tecavüz eder ki; muhakkikin لاَ يَلْبَثُونَ خِلافَكَ إِلاَّ قَلِيلاً



Yani taht-el lafz : “Habibim! Senden sonra onların devam-ı ihtilat ve ülfetleri kalildir.”

Pes mükerreratı hazf ile 1399 olup sinin-i kameriyenin müddet-i merkumede küsurunu zam ile hicretten 1422 yıl 3 ay 24 gün olur**.



** Ehl-i velayet Hz. Mehdî’nin huruc zamanını bu ayetten keşf etmişler. Fakat hadîsat vuku bulmadan evvel bu ayet ile Mehdî arasında münasebet görülemiyordu. Bu ayetin evvelinde Cenab-ı Hak Resul-i Ekrem (A.S.M.)‘a mealen şöyle hitab ediyor: “Kafirler sana vahy ettiğimiz şeyden seni çevirmek istiyorlar ki eğer sen ta’viz verirsen seni dost tutacaklar. Sakın onların hevalarına uyup taviz verme, yoksa sana dünya ve ahirette kat kat azab ederiz. Ve sen ta’viz vermediğin için seni memleketinden çıkaracaklar. Ama senin ardından o memleketlerinde fazla kalamayacaklar (İsra Sûresi: 73-76).” İşte bu ayetler işaret ediyor ki Hz. Mehdî’ye zemin hazırlayan ve onun bayraktarı olan insanlar, hiçbir kimsenin kınamasından korkmadan, bütün dünyanın hücumlarına rağmen tavizsiz bir şekilde Şeriat-ı Muhammediye’yi tatbik ettikleri için memleketlerinden çıkarılacaklar. Fakat o Süfyanîler ve bid’atçılar onların arkasından o memlekette fazla ülfet edemeyecekler.

Burada Mehdî’nin kıyamı hakkında verilen tarih olan hicretten 1422 yıl 3 ay 24 gün sonrası ise; hicrî 1423 tarihinin 3. ayı ve 25. günü etmektedir. Bu da miladî 2002 yılının 6 Temmuz tarihine tekabül etmektedir. Fakat metinde de belirtildiği gibi bu ve bunun gibi istikbalden haber veren tarihler takribîdir, tahdidî değildir. Bu sebeble birkaç ay yahud birkaç sene evvel veya ahir olması haberin doğruluğuna zarar vermez. Bununla beraber tam bu tarihden itibaren bu hâdisenin emareleri görülmeye başlamıştır.


وذل ملوك الارض من ال هاشم * و بويع منهم يلذ و يهزل



Tercüme: Zelil-i Âl-i Haşim ola şâhân, hevakare edeler biatı kul. (Yani; bütün yer yüzünün melikleri, Âl-i Hâşim ve Mehdî’ye karşı zelil oldular. Ahirzamanın melikleri millet tarafından seçilmiş öyle kimselerdir ki, şehvetleri tahrik edip, kendileri de şehvete tabi’dirler).
 
Katılım
18 Ocak 2007
Mesajlar
9
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Hicretten bin dört yüz (1400) sene sonraki akidlerden iki veya üç akid say; o vakit Mehdî-i Emin çıkar ve bütün dünya ile harb eder. Dalalete düşenler ve Allah’ın gadabına uğramış olanlar ve münafıklar, İsra ve Mi’raç beldesi olan Kudüs’teki “Meciddun Dağları”nda onun için toplanırlar. Bütün dünyanın ve bütün hilelerin melikesi de Mehdî’ye karşı çıkar ki onun ismi zaniyedir (Amerika). Bu melike o gün bütün dünyayı dalalet ve küfre sevkeder. Yahudiler de o gün dünyaca en yüksek makamdadırlar. Bütün Kudüs’e, mukaddes beldeye hakimdirler. Bütün dünya denizden ve havadan Mehdî’nin üzerine hücum eder. Ancak çok soğuk ve çok sıcak beldeler müstesna. Mehdî bakar ki bütün dünya çirkin hile ve planlarla aleyhinde ittifak ettiklerini görür. Fakat bilir ki Allah daha şiddetli mekr sahibidir ki, onların bütün hilelerini akim bırakır. Ve bütün kainat onun mülküdür ve ona dönecektir ve merci yalnız odur. Ve bütün dünya aslı ve fer’iyle onun bir hilkat şeceresidir. İşte bu kudrete malik olan Cenab-ı Hak, Mehdî’ye nusret için en şiddetli bir darbe ile onları vurur ve karayı, denizi ve semayı onlar üzerine yandırır. Ve Sema da onların üstüne şiddetli yağmurunu yağdırır. O gün bütün ehl-i arz küffara lanet eder. Allah da bütün küfrün zevalini irade eder”.

(Esme-l Mesalik Lieyyam-il Mehdîyy-il Meliki Li Küll-id Dünya Biemrillah-il Malik, Kelde bin Zeyd-216)
 
Katılım
18 Ocak 2007
Mesajlar
9
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
2 VEYA 3 akid mana olarak ne tam 20 ne de 30 yıl sonra oluyor.2.akidin sonuna 3. akidin başına doğru bir anlam ifade eder.
Mehdi a.s'ı tanımasam bana Bediüzzamanı Büyük Mehdi olarak yutturacaksınız :)
İSA a.s'da şuan hayatta.O da İnkarı uluhiyyet fikrini öldürmeye devam ediyor.
Ne büyük lütuf! EL-HAMDULİLLAH
 

HARIS

Asistan
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
406
Tepkime puanı
0
Puanları
0
mehdi14008km.jpg


mehdi140013um.jpg


fthatlmekkiye29zq.jpg


medinealimildrecek9cd.jpg
 

HARIS

Asistan
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
406
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Naim b. Hammad, İbni Mesud’dan tahric etdi:
Ticaret ve yolların kesildiği ve fitnelerin çoğaldığı zaman, muhtelif beldelerden yedi alim her birinin beraberinde üçyüz on küsur kişi olduğu halde, birbirlerinden habersiz bir şekilde Mekke’de bir araya gelirler. Biri diğerine “Burada ne arıyorsun?” diye sorar. Ona şöyle derler: “Biz O şahsı aramak için geldik ki, fitneler Onun eliyle sönebilir. Konstantiniyye O’nunla fethedilir. Biz O’nun Mekke’de olduğunu da biliyoruz. “Bu yedi alim bu konuda birleşirler. O’nu ararlar ve Mekke’de bulurlar. Ve kendisine “Sen falan oğlu falansın” derler. O ise “Ben sadece Ensar’dan birisiyim” der. Onların elinden kurtulur. O’nu tanıyan ve bilenlere anlatırlar, bunun üzerine “aradığınız sahibiniz O’dur ve Medine’ye gitmiştir” denilir. Bu defa O’nu ararlar, halbuki O tekrar Mekke’ye dönmüştür. O’nu tekrar Mekke’de bularak yine, “Sen falan oğlu falansın, annen de filan kızı filanedir, sende şu şu alametler vardır, birinci defa bizden kurtuldun uzat elini sana biat edelim” derler. Bunun üzerine O “Ben aradığınız değilim” der ve tekrar Medine’ye gider . Medine’de yine aranınca tekrar Mekke’ye döner. Mekke’de kendisini Rükün da bularak şöyle derler: “Eğer biatlarımızı kabul etmezsen, bizi aramakta olan ve başında Haddam’dan birisinin bulunduğunu Süfyani ordusuna karşı korumazsan, günahlarımız Senin üzerine ve kanlarımız da boynuna olsun” derler. Bunun üzerine Mehdi, Rükun ile Makam arasına oturur ve elini uzatarak biatları kabul eder.
Dani, Katade’den tahric etti:
Fitne içindeki insanlar kan akıtıldığı bir zamanda evinde oturmakta olan Mehdi’ye gelir ve “Bizim için kalk artık”der. O ise kabul etmez, ancak ölümle tehdit edildikten sonra onlar için kalkar. Ondan sonra artık kan dökülmez.
Naim b. Hammad, Zühri’den tahric etti:
Hz.Fatima’nın soyundan gelen Mehdi, Mekke’de meydana çıkarılır ve istemediği halde kendisine biat edilir.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman 52,53
 

ORHANCAN

Ordinaryus
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
2,536
Tepkime puanı
80
Puanları
0
Konum
-İSPARİT-
hicri 10.asrın Mehdisi olan İMAM RABBANİ h.z leri'nin sözlerinede yer verelim.Bediüzzaman h.z'lerinin sözlerini çarpıtan kardeşlerim İmam rabbaninin sözlerinide çarpıtmasınlar.
Geleceği vaad edilen MEHDİ, velayetin ekmeliyetini alacaktır. Bu Tarikat-ı Aliyye üzerine gelecek ve bu Silsile-i Aliyye'yi tamam ve tekmil edecektir. Zira bütün velayet nisbetleri, bu Nisbet-i Aliyye'nin altında bulunmaktadır. ("Mektubat-ı Rabbani", c. 1, 251. Mektup, s. 550, 554)

Mehdi a.s NAKŞİBENDİ TARİKATINDAN İCAZETLİ OLACAK.
Bediüzzaman h.z leri ise Üveysi olarak KADİRİ TARİKATINDAN icazetlidir.
Gelin bunuda çarpıtın.

KARDEŞ AYRICA iMAM- RABBANİ HAZRETLERİ MİRZA BEDİÜZZAMANA DİYE İKİ MEKTUP YAZMIŞ VE ÜSTAD 28. MEKTUBDA ŞÖYLE ANLATIYOR:

****

İşte, Hazret-i Şeyh bana der ki: "Sen kendin hastasın. Kendine bir tabip ara."
Ben dedim: "Sen tabibim ol." Tuttum, kendimi ona muhatap addederek, o kitabı bana hitap ediyor gibi okudum. Fakat kitabı çok şiddetliydi. Gururumu dehşetli kırıyordu. Nefsimde şiddetli ameliyat-ı cerrahiye yaptı. Dayanamadım, yarısına kadar kendimi ona muhatap ederek okudum; bitirmeye tahammülüm kalmadı. O kitabı dolaba koydum.
Fakat sonra, ameliyat-ı şifakârâneden gelen acılar gitti, lezzet geldi. O birinci üstadımın kitabını tamam okudum ve çok istifade ettim. Ve onun virdini ve münâcâtını dinledim, çok istifaza ettim.
Sonra İmam-ı Rabbânî’nin Mektubat kitabını gördüm, elime aldım. HÂlis bir tefe’ül ederek açtım. Acaiptendir ki, bütün Mektubat’ında yalnız iki yerde "Bediüzzaman" lâfzı var. O iki mektup bana birden açıldı. Pederimin ismi Mirza olduğundan, o mektupların başında "Mirza Bediüzzaman’a Mektup" diye yazılı olarak gördüm. "Fesübhânallah," dedim. "Bu bana hitap ediyor." O zaman Eski Said’in bir lâkabı Bediüzzaman idi. Halbuki Hicretin üç yüz senesinde, Bediüzzaman-ı Hemedânî’den başka o lâkapla iştihar etmiş zatları bilmiyordum. Halbuki İmamın zamanında dahi öyle bir adam vardı ki, ona o iki mektubu yazmış. O zâtın hali

1 Ölüm kesin bir gerçektir.
2 Sen dârü’l-hikmettesin; önce, kalbini tedavi edecek bir tabip ara.
****
 

ozdemir

Üye
Katılım
14 Ara 2006
Mesajlar
53
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
68
Web sitesi
www.antiarabesk.com
:) kim attı mehdi diye,her asırda bu tip şeyler çıkar,üstad belirtse bile hala mehdidir diyenler var...

ama zorlamamak lazım,herkes her şeyi anlamak zorunda değil,bazılarının anlyışının kıt olduğunukabul etmek lazım...
 

ORHANCAN

Ordinaryus
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
2,536
Tepkime puanı
80
Puanları
0
Konum
-İSPARİT-
Risalei Nurun gelmesi Kuranı sekteye uğratmadığı gibi, Sahifei Nurun gelmesiyle Üstadın ölmesiyle Risale sekteye uğramadı, bununla birlikte yeni zaman için ilave olarak sahifei nur geldi, bunlar birbiri ile çelişkili değil.

Mevlana Hazretlmerinin binlerce talebesi vardı ancak o sadece kendisinİ Şemsi Tebrizinin anladığını söylüyordu. ÜSTADINDA TALEBELERİ ÇOK ANCAK Üstadıda sırf onunla beraber olmuş diye talebe sayılanlar gereği gibi anlayamamış olabilirler, anlamış olsalardı f. güleni tanırlardı.
Biz kendimizi bir şey sanmıyoruz. Bizlerde Üstadın gerçek talebesi olup onun varisi olduğuna inandığımız Üstad Hilmi Malatyevinin irşadı üzre hareket etmekteyiz. Varsa kusurum bana ait varsa güzellik ona aittir.
Sizler dahili, harici neye göre belirlersiniz. Sizde bilirsinizki risalei Nur evrenseldir, cihanşümuldur, dahil hariç kabul etmez, bütün cihanla ilgilidir. İşte İmam Humeyni ve Sahifei Nurda öyledir. İranda, Anadoluda İslam toprağıdır Elhamdülillahki Üstad Bediüzzamanın müjdesi doğu tarafındaki nur İran İslam İnkılabı gerçekleşti ve İRAN İslami bir devlete kavuştu, darısı Anadolunun başına.

Kardeş Allah (C) razı olsun..

şimdi anlayamadığım Üstadın vakti gelmediği için yazılmadığını söylediği üstte kırmızıyla aldığım **SAHİFE-İ NUR** la ilgili bilgi ve site linki varsa verebilir misiniz...ÜSTAD (RA) varisolarak 9 yıl Ahmet Hüsrev Abinin devam edeceğini daha sonra ise başka birisinin R.NURLARA baz alarak devam edeceğini anlatıyor sikke-i tasdiki gaybide...

Hilmi MALATYEVİ Abimiz hakkında bilgi verirseniz de memnun olurum...dahili derken şimdiki meselemize gelelim sonra diğer harici konuya ele alalım anlamında demiştim...

...görüşmek üzere sağlıcakla kalınız...

,,
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
2 VEYA 3 akid mana olarak ne tam 20 ne de 30 yıl sonra oluyor.2.akidin sonuna 3. akidin başına doğru bir anlam ifade eder.
Mehdi a.s'ı tanımasam bana Bediüzzamanı Büyük Mehdi olarak yutturacaksınız :)
İSA a.s'da şuan hayatta.O da İnkarı uluhiyyet fikrini öldürmeye devam ediyor.
Ne büyük lütuf! EL-HAMDULİLLAH

Nur mensubu kardeşlerimle müşerref olduğumdan beridir öğrendiklerimden yola çıkarak; ne demek istediğinizi çok iyi anlıyorum..

Fakat, bir kısmını tenzih etmekle birlikte ihlasta ve bağlılıkta ifrada varmış bu kardeşlerimi Allah için uyarmaya malesef gücüm yetmiyor!

Ne yapalım Takdir-i Ezel böyleymiş..

Söylenilebilecek her söz de az çok söylenmiştir.. Bundan ötesi muhtemelen okuyanları bayacak ve bayıltacak..

Bu mevzuda son bir söz söyliyem inşallah:

Anadolu'da bu kadar Meşayih var.. Bir çoğu da Kiramdandır.. Ey, Mehdi AS. mevzusu dahil bir çok konuda ifrada düşmüş aziz kardeşlerim.. Lütfen, cemaat kalkanlarını indirip bu Meşayihe bu mevzuları bizzat giderek danışıp istişare ediniz.. İstişare etmek sünnettir.. Sünnet işleyen de asla yanılmaz.. Bu konuda bir emr-i şerife müracaat edelim:

"Meselelerinizi ehl-i zikirden sorunuz"

Ves-selam..

 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Naim b. Hammad, İbni Mesud’dan tahric etdi:
Ticaret ve yolların kesildiği ve fitnelerin çoğaldığı zaman, muhtelif beldelerden yedi alim her birinin beraberinde üçyüz on küsur kişi olduğu halde, birbirlerinden habersiz bir şekilde Mekke’de bir araya gelirler. Biri diğerine “Burada ne arıyorsun?” diye sorar. Ona şöyle derler: “Biz O şahsı aramak için geldik ki, fitneler Onun eliyle sönebilir. Konstantiniyye O’nunla fethedilir. Biz O’nun Mekke’de olduğunu da biliyoruz. “Bu yedi alim bu konuda birleşirler. O’nu ararlar ve Mekke’de bulurlar. Ve kendisine “Sen falan oğlu falansın” derler. O ise “Ben sadece Ensar’dan birisiyim” der. Onların elinden kurtulur. O’nu tanıyan ve bilenlere anlatırlar, bunun üzerine “aradığınız sahibiniz O’dur ve Medine’ye gitmiştir” denilir. Bu defa O’nu ararlar, halbuki O tekrar Mekke’ye dönmüştür. O’nu tekrar Mekke’de bularak yine, “Sen falan oğlu falansın, annen de filan kızı filanedir, sende şu şu alametler vardır, birinci defa bizden kurtuldun uzat elini sana biat edelim” derler. Bunun üzerine O “Ben aradığınız değilim” der ve tekrar Medine’ye gider . Medine’de yine aranınca tekrar Mekke’ye döner.

Mekke’de kendisini Rükün da bularak şöyle derler: “Eğer biatlarımızı kabul etmezsen, bizi aramakta olan ve başında Haddam’dan birisinin bulunduğunu Süfyani ordusuna karşı korumazsan, günahlarımız Senin üzerine ve kanlarımız da boynuna olsun” derler. Bunun üzerine Mehdi, Rükun ile Makam arasına oturur ve elini uzatarak biatları kabul eder.

Dani, Katade’den tahric etti:

Fitne içindeki insanlar kan akıtıldığı bir zamanda evinde oturmakta olan Mehdi’ye gelir ve “Bizim için kalk artık”der. O ise kabul etmez, ancak ölümle tehdit edildikten sonra onlar için kalkar. Ondan sonra artık kan dökülmez.
Naim b. Hammad, Zühri’den tahric etti:
Hz.Fatima’nın soyundan gelen Mehdi, Mekke’de meydana çıkarılır ve istemediği halde kendisine biat edilir.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman 52,53

Allah razı olsun Haris abim.. Bunlar çok kıymetli metinler.. İmam Suyutinin Mehdi AS ile ilgili eserinde de bunlar naklediliyor..

Alıntıda anlatılanlar ile ilgili daha önce bilgi vermiş ve "bunları nereden uyduruyorsun" şeklinde bir soruyla karşılaşmıştım.. Demek bu kaynaktan okumuşum.. Bu kaynağın Süleymaniye Kütüphanesinde bulunduğunu zannediyorum.. Çünkü bendeki sonradan kaybettiğim fotokopiler Süleymaniye Kütüphanesinden bir kitabın fotokopileriydi.. Tercümesi yapılmış bir haldeydi..

İşte bakınız orada "Medine" geçiyor.. Medine, bugünki Medine evet ama asıl ismi Yesrib'tir.. Yani o Medine Yesrib olmayabilir! Yine Resulullah Efendimize soruluyor:

"Medine neresidir Ya Resulullah?"

"Medine, Konstantiniyye'dir.."

Yani İstanbul.. Hz. Resulullah'ın mübarek sancağı da şu an İstanbul'da Topkapı sarayında.. Bu sancağı Allahu alem Mehdi AS. oradan alacaktır..

Mehdi AS.'ın Mehdiliğini kabul etmemek için Mekke ile İstanbul arasında kaçarak mekik dokuyacağını da burdan anlamıştım.. En doğrusunu ise tabi ki Allah bilir..

O yüzden diyoruz ki Mehdi AS.'ın kim olduğundan emin olamasak da kim olmadığından eminiz:

"Ben Mehdi'yim" diyen kim varsa işte onun Mehdi AS. olmadığından emin olunuz..

Alıntıdaki kalınlaştırılmış yerleri bir daha okumanızı istirham ederim..
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst