Değerli kardeşlerim.Tartışmayı kırıcı bir ifade ile sürdürmeyelim.
Bediüzzaman h.z leri Mehdi a.s'ın Türklerden olacağını ve faaliyet merkezinin İSTANBUL olduğunu bizlere bildirmiştir.
Süfyan ile Karıştırmayalım !
''Horasan tarafından çıkacak olan SİYAH SANCAKLILARI gördüğünüz vakit onlara katılınız.Çünkü ALLAH'IN halifesi Mehdi onların arasındadır...''hadisindeki Siyah Sancaklılar Türk Milletidir.
Lütfen Dikkat Ediniz ! Siyak ve Sibakı ile Düşününüz ! Büyük Alametleri İnceleyiniz !
http://www.dervisan.com/kitap/kiyamet/buyuk.htm
Bediüzzaman h.z leri;H.z Peygamber a.s'ın bu hadisi rivayet ettiği zamanda Horasanda Türklerin olduğunu ve daha ANADOLU'YA göç etmediklerini ifade etmiştir.Mehdi a.s Türklerden çıkacaktır.
Süfyandır ! Mehdi A.s. değil ! Ayrıca 3 Müceddid Kavramını İnceleyiniz !
Elma ile armudu karıştırıp büyük müjdeyi gölgelemeyelim aziz kardeşlerim.
Burası Doğrudur ! Lakin Pür Dikkat İster !
BÜYÜK MEHDİ'NİN DÖRT EHEMMİYETLİ VAZİFESİNİN VE DAHA EVVEL GELİP GEÇEN KÜÇÜK MEHDİLER BÜYÜK MEHDİ'NİN BİR KISIM VAZİFELERİNİ BİR CİHETTE (bir açıdan) İCRA ETTİKLERİNİ (yerine getirdiklerini) ve ŞERİAT-I MUHAMMEDİYEYİ (A.S.M.) (Peygamberimiz (sav)'in yolunu, Kuran ahlakını) VE HAKİKAT-İ FURKANİYEYİ (Kuran ahlakının esaslarını, hakikatlerini) VE SÜNNETİ AHMEDİYEYİ (A.S.M.) (Peygamberimiz (sav)'in sünnetini) İHYA İLE (yeniden canlandırma ile), İLAN VE İCRA İLE (herkese duyurarak ve uygulayarak), BAŞKUMANDANLARI OLAN BÜYÜK MEHDİ'NİN KEMAL-İ ADALETİNİ (yüce adaletini) VE HAKKANİYETİNİ (haktan ve doğruluktan ayrılmayışını, doğruluğunu) DÜNYAYA GÖSTERMELERİ gayet makul olmakla beraber, gayet lazım ve zaruri ve hayat-i içtimaiye-i insaniyedeki düsturların (cemiyet hayatına ait kuralların) muktezasıdır (gereğidir).
(Şualar, s. 456)
“Allah-u Teala Biz Ehl-i Beyt’e, ahireti dünyâ üzerine tercih etti. Ve muhakkak Ehl-i Beytim, benden sonra bela ve musibetlere ve zülme ve nefye maruz kalacaklardır. Tâ ki doğu tarafından siyah sancaklılar gelinceye kadar. Onlar gelince ekmek isterler, onlara verilmez (yâni maddeten sıkıntı içinde oldukları halde, onlara yardım edilmez), onlar mukatele(savaş) ederler ve galip olup, nusrete mazhar olurlar. O zaman istedikleri gıda yardımı kendilerine verilir, fakat onlar, tâ sancakları (hakimiyeti) Ehl-i Beytim’den bir adama (Mehdî) verinceye kadar onların yardımını kabûl etmezler (yani hakimiyeti bir tek Mehdî’ye teslim etmedikçe o reislerin gıda ve maddî yardımlarını kabul etmezler). Ve işi O’na teslim ederler. O Mehdî de hâkim olup, daha önce zulümle dolmuş olan yeryüzünü, adaletle doldurur. Sizden her kim ki o zamana kavuşursa, kar üzerinde, emekleyerek dahi olsa, şarktan çıkan o mücahidlere gidip tabi olsun”.
(En- Nihaye Fil Fiteni vel Melahim, İbn-i Kesir, c.1/s.25- 1/25)
(İmam Suyuti 7.17) --- Naim b Hammad, Muhammed b. Hanefi’den tahric etti, O şöyle dedi:
Beni Abbas’a ait siyah bayraklı bir başka ordu çıkar. Onların sarıları siyah, elbiseleri beyaz olur. Ve başlarında Şuayb b. Salih Temimi bulunur. Süfyani’nin ordusunu yenerek Beytül Makdis’e iner. Mehdi’nin saltanatını hazırlarlar. Şam’dan üçyüz kişi de O’na yardım eder.
Bu ordunun çıkışı ile Mehdi’ye saltanatın teslimi arasında yetmiş iki ay vardır.
Ka’b dan rivayet edilmiştir ki, o dedi: “Ben Mehdî’yi enbiyanın kitaplarında yazılı gördüm ki, onun amelinde ne zulüm vardır ne de ayıp. O ilk harp sancağını Türk’lere karşı** çeker. Onları hezimete uğratır ve onlardan esirler ve mallar alır. Sonra Şam’a gider, orayı fetheder. Sonra beraberindeki bütün esirleri azad eder ve arkadaşlarına kıymetlerini öder. Mehdî’den sonra Yemen ahalisinden ve “Kahtan” beldesinden biri halife olur ki, Mehdî’nin din kardeşidir. Onun ameliyle amel eder. Ve Rum şehrini fetheden ve ganimetlerini alan odur.
Ve Deccal mü’minleri Beyt-i Makdis’de muhasara eder. Orada mü’minlere öyle şiddetli bir açlık isabet eder ki, açlıktan ok yaylarının iplerini yerler. O hal üzerindeyken sabahın ilk vakitlerinde bir ses duyarlar. Derler ki “bu karnı tok bir adamın sesidir”. Bakarlar ki, o Meryem oğlu İsa’dır (A.S.). Bu esnada namaz için ikamet edilir. Müslümanların imamı Mehdî, Hz. İsa’yı (A.S.) imamete geçirmek için geri döner, İsa (A.S.) ona “öne geç, namaza senin imametin için ikamet edildi” der. O gece onlara Mehdî namaz kıldırır. Bundan sonra ise İsa (A.S.) onlara imam olur.
Bir adam Şam’a ve bir diğeri de Mısır’a hakim olduklarında, bu Şamî ve Mısrî arasında bir harb olur. Şam ahalisi Mısır’dan bazı kabileleri esir eder. Doğudan bir adam küçük siyah sancaklarla Şam’ın sahibine doğru gelir, işte o Mehdî’ye itaati te’min edecek kimsedir.***”
** Yani hakiki Türkler değil, belki Türk namı altında Süfyanî, Ye’cüc ve Me’cüc’lerdir. Tafsili daha sonra gelecektir.
*** Bütün bunlardan anlaşılıyor ki; meşrîkte çıkan siyah sancaklıların ordusu Süfyanî’yi mağlub eder, Irak ve Suriye’yi fetheder ve Filistin’e kadar gider. Hem o ordu Hz. Mehdî’nin de ordusudur ve ona zemin hazırlar. Mehdî ise Hz. İsa’ya (A.S.) işi teslim eder. Hem Hz. İsa (A.S.)’ın Hz. Mehdî arkasında namaz kılmasını söylemekle işaret eder ki; Hıristiyanlardan bir cemaat İslâm’ı kabul eder ve Müslümanlarla ittifak eder. Hz. İsa da bu kuvvetle Deccaliyet’i mahveder.
(Fetava-yi Hadîsiyye, İbn-i Hacer-i Heytemi, s.42)
• İbni Kesir’in bu konuyla ilgili görüşü
Bu siyah bayraklılar Ebu Müslim-i Horasani’nin kendisi Emevi devletini yıktığı siyah bayraklar değildir. Bu siyah bayraklar Hz. Mehdi’ye öncülük edeceklerdir.