Avrupa’dan küstah rapor

oguz

Yeni
Katılım
29 Eki 2006
Mesajlar
1,560
Tepkime puanı
36
Puanları
0
1208834491.jpg




301 değişikliği yeterli görülmedi
AP raporunda, Leyla Zana ile birlikte DTP üyesi 53 belediye başkanı hakkında dava açılması eleştirilirken, Türk Ceza Kanunu’nun 301’inci maddesinin değiştirilmesi de yeterli görülmedi. Küstah raporda, Ermenistan’a ambargonun kaldırılması ve bu ülkeyle sınır kapısının yeniden açılması istendi.


AP Dışişleri Komisyonu, dün iç işlerimize tam müdahaleyi içeren Türkiye raporunu kabul etti.Raporda, AKP’nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasının sonuçlarından endişe duyulacağı” ifade edildi.


Avrupa’dan Türkiye’ye yönelik dayatmaların ardı arkası kesilmiyor. Avrupa Parlamentosu (AP) Dışişleri Komisyonu, Hollandalı Hristiyan Demokrat parlamenter Ria Oomen-Ruijten tarafından hazırlanan küstah Türkiye raporunu kabul etti. Dün akşamki oylamadan, 53 “evet” 2 “hayır” ve 4 “çekimser” oy çıktı. Kabul edilen bir değişiklik önergesinde, “AKP’nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasının sonuçlarından endişe duyulacağı” ifade edildi ve “Anayasa Mahkemesi’nin kararını, hukuk devleti ilkeleri, Avrupa standartları ve Venedik Komisyonu’nun, siyasal partilerin kapatılmasıyla ilgili ölçütlerine uygun alması” temennisinde bulunuldu. Kabul edilen diğer bir değişiklik önergesindeyse, “hükümete, reformları sürdürürken, demokratik ve laik bir Türkiye’de çoğulculuk ve farklılıklara saygı göstermesi” istendi ve “ülkenin çağdaşlaşması için hükümete ve tüm siyasal partilere, önemli adımlarda yapıcı bir uzlaşmaya gitmesi” çağrısında bulunuldu. Üniversitedeki başörtüsü yasağının kaldırılmasına da atıfta bulunulan ve oylamayla kabul edilen başka bir değişiklik önergesinde de, “üniversitelerdeki başörtüsü yasağının, geniş anlamda sivil toplumun görüşlerini temel alacak, geniş çaplı bir reform paketi içinde kaldırılmamasının halkın bir bölümünde endişe ve düş kırıklığı yaratması not edildi” ifadesi kullanıldı. Kabul edilen başka bir değişiklik önergesinde, DTP milletvekillerine ve belediye başkanlarına terör örgütüyle aralarına açık bir sınır koymaları istendi. Yine başka bir değişiklik önergesinde, Leyla Zana ile birlikte DTP üyesi 53 belediye başkanı hakkında, görüşlerini açıkladıkları gerekçesiyle dava açılması eleştirildi.


TCK’nın 301. maddesi
Türk Ceza Yasası’nın 301. maddesinin değiştirilmesi yeterli görülmeyen belgede, değişiklik yetifade özgürlüğü kapsamında yeni reformların yapılmamış olması eleştiriliyor. Taslak raporda, Ergenekon soruşturmasının kararlılıkla sürdürülerek örgütün “devlet organlarındaki tüm bağlantılarının ortaya çıkarılarak örgütle ilişkisi olanların yargıya teslim edilmesi” isteniyor. Vakıflar Yasası’nın çıkarılmasından duyulan memnuniyetin dile getirildiği taslakta, “AB Komisyonu’nun metni inceleyerek gayrimüslim azınlıklarca mülklerin yönetimi, satın alınması ve üçüncü kişilere satılmış olanlar dahil geri alınmasının mümkün olup olmayacağını araştırması gerekir” deniliyor.


Kürt sorunu!
Belgede, “Türk hükümetine, Kürt sorununun kalıcı çözümü amaçlayan siyasal inisiyatifin öncelikli olarak başlatılması çağrısı yapılır” ifadesine yer verilerek, DTP’li milletvekilleri ve belediye başkanlarından “demokratik Türk devleti içinde Kürt sorununa siyasal çözüm arayışına yapıcı biçimde dahil olmaları” isteniyor. Kadına yönelik şiddetle mücadelede Türkiye’nin sağladığı ilerlemeden övgüyle sözedilen belgede, “eşit muameleyle kadınların eğitim yapabilmeleri ve ekonomik açıdan güçlendirilmeleri Türkiye’nin daha fazla ekonomik kalkınması ve refahı açısından kritik önemdedir” deniliyor. Raporda, terör örgütünün önkoşulsuz olarak derhal silah bırakması isteniyor. Rapor, Mayıs ayında genel kurulda son olarak bir kez daha tartışıldıktan sonra oylanacak. (AA)

‘Ruhban okulu açılsın’
Raporda, Vakıflar Yasası’nın kabulünün ardından Türk hükümetinin, bu olumlu adımı değerlendirerek dinsel özgürlüklerle ilgili tüm yükümlülüklerini yerine getirmesi, bu kapsamda tüm dinsel toplululuklara faaliyetleri için gerekli yasal statü, ruhani görevlilerin eğitimi, hiyerarşik seçim ve ibadet yerlerinin inşası konusunda yasal çerçeve sunulması, Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden açılması ve “ekümenik patrik” unvanının kullanımına izin verilmesi gibi isteklere yer veriliyor.

Ermenistan’la diyalog istediler
Raporda, “Türkiye’ye karşı terörist eylemlerde topraklarının üs olarak kullanılmasına izin vermemeleri konusunda “Irak hükümetine ve Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetime çağrı yapılarak, bu kapsamda Türkiye ile Irak arasındaki diyalogdan memnuniyet duyulduğu belirtiliyor. Küstah raporda, “Türkiye’nin, ekonomik ambargoyu sona erdirerek Ermenistan ile sınır kapısını yeniden açması, Türk ve Ermeni hükümetlerinin geçmişteki olaylarla ilgili açık ve samimi tartışmaya izin vererek uzlaşma sürecini başlatması ve AB Komisyonunun bu süreci kolaylaştırması” çağrıları yapılıyor.







22/04/2008
 

oguz

Yeni
Katılım
29 Eki 2006
Mesajlar
1,560
Tepkime puanı
36
Puanları
0
Elin gâvuru akıl verdi

1208819255.jpg




Avusturya Dışişleri Bakanı Ursula Plassnik, Ankara’daki basın toplantısında AB için neler yapmamız gerektiğini anlattı!

AKP’ye övgü yağdırdı
Avusturya Dışişleri Bakanı Plassnik, iktidarın teslimiyetçi politikalarına alkış tuttu.
Avusturya Dışişleri Bakanı Ursula Plassnik, Türkiye’nin AB sürecini desteklemeye devam edeceklerini belirterek AKP’nin teslimiyetçi politikalarını övdü. Ankara’yı ziyaret eden Avusturya Dışişleri Bakanı Ursula Plassnik, Dışişleri Bakanı Ali Babacan’la yaptığı görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında, Türkiye’nin AB üyelik sürecini değerlendirdi. Plassnik, Türkiye’nin AB sürecinin kendisine önem verdiklerini kaydetti. Plassnik, süreçte istenen sonuç açısından belli noktalarda ya da zamanlama açısından farklılıklar olabileceğini belirterek, “Ama bizim en çok önem verdiğimiz şeylerden bir tanesi bu sürecin kendisi” dedi.

Laikliğe dil uzattı

Türkiye’nin çok etkileyici bir reform süreci geçirdiğini söyleyebileceğini kaydeden Plassnik, bu reformların Türkiye’nin ekonomisi ve toplumu ile siyasi sistemin gelişmesi açısından çok önemli olduğunu kaydetti. Plassnik, bunu Avusturya’nın çıkarına olduğu kadar AB’nin çıkarına olduğu için de yapacaklarını, ama hepsinin ötesinde bunun Türkiye’nin çıkarına olduğunu kaydederek, “Türklerin bu süreci sahiplenmesi çok önemli” diye konuştu. Plassnik, AKP hakkındaki kapatma davasına ilişkin olarak “Türkiye’nin, laikliğe ilişkin çağdaş anlayışı, açıklığa kavuşturulmalı” dedi.

Bize akıl verenlere bakın!..
AB, Türklüğe hakarete ceza öngören TCK’nın 301.maddesinin kaldırılması için başlatılan çalışmaları överken üye ülkelerdeki benzer uygulamalara ses çıkarmıyor

AB, Türklüğe küfürün serbest bırakılması için AKP iktidarına dayatmalarını sürdürürken, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde de benzer düzenlemeler dikkat çekiyor. AB’nin bunlara ses çıkarmaması, “Bizdeki 301, sizdeki 404 mü” yorumlarına yol açıyor. AB Genel Sekreterliği, AB ülkelerindeki 301 benzeri düzenlemelerle ilgili bir çalışma hazırladı. Buna göre, bazı Avrupa Birliği ülkelerindeki TCK 301 benzeri düzenleme ve uygulamalar şöyle:


ALMANYA
Almanya’da 301 benzeri düzenleme, 13 Kasım 1998 yılında yürürlüğe girdi. Düzenlemeye göre, Federal Cumhurbaşkanını kamuya açık bir şekilde sözlü ve yazılı bir biçimde aşağılayan kişiye 3 aydan 5 yıla kadar hapis cezası veriliyor. Bu tür eylemler ise Cumhurbaşkanının izniyle kovuşturuluyor. Federal Almanya Cumhuriyeti’ni eyaletlerini ya da anayasal düzenini kamuya açık bir şekilde sözlü olarak ya da yayın yoluyla aşağılayan kişi de üç yıldan fazla olmamak üzere hapis ya da para cezası ile cezalandırılıyor. Almanya’daki istatistiklere göre, 301 benzeri düzenleme uygulamada fazla kullanılmazken, verilen mahkumiyet sayısı da sınırlı.


İTALYA
İtalya’da, Cumhuriyete, yasama organına, hükümete, Anayasa Mahkemesi’ne, adli düzene veya silahlı kuvvetlere karşı, alenen hakaret, sövme veya aşağılayıcı sözler sarf etme bin eurdan 5 bin euroya kadar para cezası ile cezalandırılıyor. İtalya’da 2000-2004 yılları arasında bu suçlardan mahkumiyete rastlanmazken, 5 yılda sadece 4 kişi “aşağılama” suçundan para cezası ile cezalandırıldı.







22/04/2008
 
Üst