Araplar Neden Kıtlıktan Çıkmış Gibi Silahlanıyorlar? İran'ın ABD Silah Sanayiine Katkısı

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
Araplar Neden Kıtlıktan Çıkmış Gibi Silahlanıyorlar? İran'ın ABD Silah Sanayiine Katkısı

ABD ve Rusya gibi , Dünyada güçlü-gelişmiş bazı ülkeler silah satarak ekonomisini canlı tutuyorlar. Bu ülkelerin üretim ve satış yapabilmeleri için savaşların, sınır ihlallerinin, ülkeler arası gerilimlerin olması gerekiyor.

21. yüzyılda silah sanayi ileri teknoloji ve büyük maliyetler gerektiriyor. Bu nedenle de silah sanayii, üteretici ülkeye ciddi katma değer ve ekonomik getiri sağlıyor.

Silah üreticileri ve satıcıları arasında ABD açık ara öndedir.
Eylül ayı ortalarında ABD, Suudi Arabistan'a 60 milyar dolarlık silah satışı için sözleşme imzaladı. Bunun ABD hükümetinin “tarihindeki en büyük silah satışı” olduğu ifade ediliyor.

ABD'li yetkili Lipman, “Bu İranlılara bir uyarı olacak. Eğer nükleer programlarını sürdürmek konusunda ısrar etmeye devam ederlerse, bölgedeki rakipleri güçlendirilecek ve Tahran bölgedeki konumunu kaybedecek” diyor.

ABD Başkanı Barack Obama, selefi George Bush'a nazaran verdiği barışçıl mesajlarla Nobel Barış Ödülü almasına karşın, ülkesi silah satışında rekor üstüne rekor kırıyor...

Suudi Arabistan'la geçen ay imzalanan 60 milyar dolarlık silah satış sözleşmesi nedeniyle, istihdam daralması yaşayan ABD'de 75.000 kişiye ilave istihdam oluşturulacağı ve sıkıntıda olan ekonominin rahatlayacağı ifade ediliyor.

ABD'nin diğer körfez ülkelerine de önümüzdeki bir kaç yıl içinde 100 milyar dolarlık silah satmaya hazırlandığı söyleniyor. Ayrıca bu ülkelerin ordularının modernize edilmesi ve silah-techizat stoklarının yenilenmesi ABD'nin gündeminde.

Uluslararası yorumcular barış ödülü sahibi Obama'nın rekor seviyede silah satışını “barış misyonu” ile bağdaştırmanın zorluğunu aktarıyorlar. Enterasandır, ABD'nin Arap Ülkelerine yaptığı silah satışlarına İsrail'den herhangi bir tepki veya tavır gelmiyor.

Körfez ülkeleri ve Araplar neden böyle kıtlıktan çıkmış gibi silahlanıyorlar? Bütün gelirlerini silaha, orduya, techizata veriyorlar?

Pek çok Arap ülkesinde halka yansımayan, tabana inmeyen petro-dolarlar neden silaha yatırılıyor ve dışarıya çıkarılıyor?

Bunun bir kaç nedeni var. Ortadoğu'da sınırlar sun'idir. Petrole göre çizilmiş sınırlara sahip bu ülkeler, batılıların himaye ettiği bazı ailelere teslim edilmiştir.

Sun'i sınırlara, kartondan ülkelere hükmeden bu ailelerin, kendilerini o koltuklara oturtan ve orada tutanlara diyet borcu vardır.

Arap lideleri bir problem çıktığında indirilmekten, harici-dahili bir operasyona maruz kalmaktan korkarlar. Bir dostum Erdoğan'ın “one minute” çıkışından sonra İsrail ve batı korkusunu taşıyan bir Arap liderin: “Erdoğan ne yapıyor? Başına iş açacak, rüzgara karşı işiyor!..” dediğini aktarmıştı.

Arap ülkelerinin batıya, ABD-İngiltere ve onların müttefiki İsrail'e bakışları budur. Bu nedenle, Petrol Arap ülkelerinde çıkmış fakat petro-dolarlar batı bankalarına akmıştır.

Zenginlikler, patronajı devam eden ülkeyle, ülkelerle usulüne uygun şekilde paylaşılmıştır; paylaşılmaktadır. Paraların batı bankalarına yatırılması ve orada tutulması Petrol ülkelerinin zenginliklerinin batıya akmasının yollarından birisidir.

Petro-dolarların batıya, patronajı altında bulunulan ülkeye akmasının etkili bir başka yolu daha vardır: O da, “savaş” ve “düşman” tehdidiyle korkutularak egemen ülkelerden silah almaya zorlanmak.

Bu yolu çok farklı zamanlarda farklı şekillerde kullanmıştır batı. Bazen savaş çıkartarak, bazen suni gerilimler, sınır ihlallleri, naylon tehditler üreterek bu ülkelere silah satmayı ve petrol gelirlerini kasasına aktarmayı başarmıştır.

İran-Irak savaşı bunun başarılı bir örneğiydi. 1. Körfez Savaşı, Arap'ı Arap'a kırdırarak silah satmanın, sonra da yardıma yüklü faturalar çıkarmanın karlı ve akıllıca yoluydu.

II. Dünya Savaşı'ndan sonra bölgenin patronajını İngiletere'den devralan ABD, 1990'larda Saddam'ı Kuveyt'e girmeye cesaretlendirmiş; girince de bir güzel cezalandırmıştı.

ABD, sattığı silahların dışında, Saddam'a karşı korumak için yaptığı bütün masrafları, askerlerin don lastiğine kadar Kuveyt ve Körfez ülkelerinden almıştı.

Savaş sonrası da düzenlemeler, ağır anlaşmalar yapıp geri çekilmişti.

ABD son zamanlarda Arap sermayesini çekmek için başka bir yol deniyor. İran tehdidini kullanıyor.

Bir taraftan Arap ülkelerindeki Şii unsurları harekete geçiriyor, ayrılıkçı hareketleri destekliyor ve bunların İran'la iltisakını kuruyor; Arap kralların İran tehdidini sınırlarında hissetmesini sağlıyor. Diğer taraftan İran'ı bölgede bir “heyula”, “canavar” halinde göstererek, zayıf ama zengin Arap ülkelerindeki güvenlik zaafına, güç dengesizliğine dikkati çekiyor; Arapların korkularını körüklüyor.

ABD, özellikle Körfez ülkelerine karşı “İran tehdidi” kozunu çok iyi geliştirdi ve kullandı. Arapları bu tehdide karşı tebir almaya, silahlanmaya ikna etti. Şimdi bu politikaların meyvelerini devşiriyor.

Arap ülkelerine devasa bütçelere ulaşan silahlar satıyor.

Zor durumdaki ekonomisini bununla toparlamayı umuyor. Bir ülkeye yüksek teknolojili silah satmak, sadece o silahı satmakla kalmıyor; onun yedek parçası, eğitimi, modernizasyonu, vs. arkasından bir sürü maliyet geliyor.

Peki alınan silahlar Körfez Ülkeleri'ni İran tehdidinden veya başka bir tehditten koruyabilir mi?

Hiç sanmıyorum. Çünkü bir savaşta sadece silahlar savaşmaz. Disiplinli ve güçlü ordular gerekir.:clap2:

Maalesef bunlar Arap-Körfez Ülkeleri'nin ordularında olmayan şeyler. Bunun yanında modern silahlarda kullanılan teknoloji ve yazılım her zaman o silahı satan ülke tarafından bloke edilebilir, kullanım dışı bırakılabilir.

Dolayısıyla aldığınız milyon dolarlık uçaklar, silahlar demir yığınına dönebilir. Türkiye dahil olmak üzerere, savunma sanayisi dışa bağımlı pek çok ülkede bu sıkıntı vardır. Silah üretmeyen, savunma teknolojisini ve bunun yazılımlarını geliştirememiş ülkelerin savunma sistemi ve orduları silah aldığı ülkeye bağımlı hale gelmektedir. O nedenle Arapların çok silah alarak korunacaklarını düşünmeleri bir yanılsamadan ibarettir.

Meselenin bir başka boyutu da, dünyaya ve bölge ülkelerine İran'ı tehdit olarak sunan, gerilimli bir hava yansıtan ABD ve batının İranla en büyük ticaret ortağı olmalarıdır.

ABD İran'a “düşman” ve “hasım” gibi görünmektedir. Ancak bu güne kadar İran'a ciddi bir yaptırımları olmamıştır. Uluslararası kuruluşları devreye sokarak aldırdıkları ambargo uygulamalarını delenler en başta ABD ve batı olmuştur.

Komşu ülkelerin alışverişini, ticaretini engellemeye çalışan batı-ABD, ambargonun oluşturduğu cazip piyasayı dolaylı yollardan kendisi ele geçirmiş ve silah olmak üzere pek çok ürününü çeşitli yollarla İran'a sokmuştur.

Türkiye'nin İranla işbirliğinden rahatsız olan ve bunu Türkiye için “eksen kayması” şeklinde sunan ABD ve batı, İranda büyük yatırımlara, güçlü firmalara sahiptirler. İran'daki yabancı sermayenin tamamına yakını batılı firmalardır.

İran ABD tarafından Arap ve Körfez ülkeleri için bir “sopa” haline getirilmiştir. ABD, İran sopasını ve tehdidini gösterek Körfez ülkelerine, Araplara büyük rakamlarda silah satmakta, hem ekonomisini hem silah sanayiini düzeltmektedir.

ABD için bu coğrafyada oluşturulan suni gerilimin getirisi sadece silah satmaktan, o ülkenin sıcak parasını çekmekten ibaret değildir. Bu gerilimler ABD'ye siyasi düzenlemeler yapma, ülkeler üzerindeki siyasi-ekonomik etkisini-hegemonyasını devam ettirme imkanı da vermektedir.

Mahmut AKPINAR
 
Üst