Allah'ı Yakından Tanımak İster Misiniz?

Erhan

Profesör
Katılım
21 Tem 2006
Mesajlar
2,115
Tepkime puanı
42
Puanları
48
Konum
Ankara
Web sitesi
www.softajans.com
Sözüne, kelâmına güveneceğimiz, itimat edeceğimiz yüce varlığı iyi anlamak, iyi tanımak lâzım. Yüce Rabbimizi yanlış veya noksan bilirsek, her şeyimizde eksiklik ve noksanlık baş gösterir. Tüm peygamberler, yüce yaratıcı Hz. Allah'ı toplumlara tanıtma, anlatma mücadelesi vermişlerdir.
Peki bu yüce varlığı nasıl biliriz, nasıl tanırız?
Hiçte zor değil. Çünkü O bilinmez, tanınmaz bir varlık değildir ki. Bir insan, kendisine şah damarından yakın olan Allah'ı bilemez, tanımaz ise, bu. insan peşinen kendisini bilemiyen, tanıyamıyan bir hâle düşmüş demektir.
Yüce Allah'ı bilmenin, O'na inanmanın ve O'nu tanımanın yolu üçtür. Bu üç ana noktayı hem dağdaki çoban ve hem de bir devletin başı durumunda olan adam anlar.
Kur'an-ı Kerim'in nazil olduğu dönemde yaşayan ve Kitabımıza ilk olarak muhatap olan insanlar, Allah'ı bir mefhum, bir ıstılah olarak biliyorlardı. Bunun ötesinde bir bilgileri yoktu. Sadece zihinlerinde bir Allah mefhumu mevcuttu. Özellikleri nelerdir? Ne yapar, ne iş görür? Faaliyet alanı neresidir? Niçin karışır? Hususiyetleri, nitelikleri nelerdir?
İşte bu sorular hep zihinlerine takılıyordu.
Allah (c.c) kendisini insanlara bildirmek, tanıtmak için Allah mefhumunu izah etmeye başladı. Bu izah etme şekli sistematik bir yapı olarak eserlere zamanla yerleşmiş oldu:
Rabb olarak Allah,
İlah olarak Allah ve
İsim ve sıfat olarak Allah. Allah'ımız kendisini insanlara üç yönden anlatıyordu.

RABB OLARAK ALLAH (c.c):
Allah, bu kâinatı tek başına yaratmıştır. Yarattığı her şeyin tek sahibi de O'dur. Diriltir, yaşatır ve öldürür. Sadece hükmeden O'dur.
Özet olarak söyleyecek olursak:
Rabb olarak Allah (c.c):
1) Benzeri olmayandır,
2) Yaratma ve emretme sahibidir,
3) Terbiye eder, idare eder ve yönetir.
4) Rızık verir, her şeye ve herkese hükmeder.
Dört maddede özetlediğimiz bu özellikleri kendisinde toplayan varlık ancak Allah'tır. Öyle ise biz müslümanlar rahatlıkla diyebiliriz ki:
- Bizim Allah'ımız, aynı zamanda bizim Rabbimizdir de.
- Veya Rabbimiz, bizim Allah'ımızdır.
Allah'ımızın Rabblık vasfinı, müşrikler bile kabul etmişlerdir. Yani o dönemin Ebu Cehil'i Allah'ın Rabbhk yönüne itiraz etmemiştir. Mesela: Zuhruf suresinin 87. ayeti, onları yaratan kimdir? diye sorulsa, hemen, Allah'tır, diye cevap verdiklerini anlatır.
Peki arzı, semayı, güneşi kim yarattı? Cevap: Allah (c.c) (Ankebut: 61)
Semadan yağmuru kim indirir? Cevap: Allah (c.c) (Ankebut: 63)
İşi düzene koyup, kim yönetiyor? Cevap: Allah (c.c) (Yunus suresi: 31)
Görülüyor ki ayetlerin suallerini cevaplandıran insanlar müşrik insanlardır. Ve cevaplan hep "Allah" olmuştur. Yani Allah'ı rabb olarak kabul etmişlerdir.
Ama iş bununla bitmiyor ki. Allah (c.c), Rabbdır, Rabb olmaya da; aynı zamanda ilâhtır da.

İLAH OLARAK ALLAH (c.c):
İşte insanların çoğunun kâfir olduğu, dinden çıktığı ve Allah'a şirk koştuğu husus buradadır. Yani Allah'ın ilâh olarak kabul edilmemesinde. Eğer insan, kalple veya sözle veya amelle Allah'ın ilâhlığını kabul etmezse bu adam müşriktir.
Allah'ı ilâh olarak da kabul etmiş olanlar, Yüce Allah'a kalp ve azalar ile ve kendisinin belirlediği ibadet şekilleriyle ibadet etmek mecburiyetindedirler.
Allah'ı ilâh olarak kabul edenler, zahiri ve batini tüm ibadetlerini sadece Allah için yaparlar. Hiç bir ibadeti Allah'tan başkası için yapmazlar.
Şimdi özet olarak şu gerçeği görmemiz lâzım. Bir insan inandığı Allah'ı, Rabb kabul ettiği gibi, ilâh da kabul etmesi gerekir. Öyle ise ilah olarak Rabbimizin hususiyetleri nelerdir?
1) Tüm ihtiyaçları giderir,
2) Çalışanların karşılığını O verir,
3) İnsana sükunet yani; huzur verir,
4) Ancak kendisine ibadet ve dua edilir,
5) Koruyucu olarak ancak O vardır.
6) Tanzim edilen ve teşbih edilen sadece O dur.
Yukarıda altı madde olarak özetlediğimiz hususiyetler, Allah'ımızı İlâh olarak anlatan özelliklerdir. Bu özellikleri kim kabul etmez ise bilsin ki o insan Allah'a ortak koşmaktadır.
Biri dese ki, ben Allah'ın Rabblık yönünü kabul ediyorum, amma, ilâhlık yönü beni bağlamaz. İşte bu adam müşriktir.
Veya "Ben Allah'ın ilâhlık yönünü kabul ettim ama, Rabblık yönü bana göre değil" o da müşriktir.
Şimdi diyebiliriz: Bizim Allah'ımız, aynı zamanda bizim İlâhımızdır.
Allah'ımız, hem Rabbimiz ve hem de ilahımızdır.
Günümüzdeki ateistleri, inkarcıları, hatta lâik zihniyeti hangi tarafa yerleştirmek lâzımdır, onu siz çözün.
Allah'ımız Rabb ve ilâh olarak kendisini işte böyle bildiriyor. Acaba iş burada bitiyor mu? Hayır. Üçüncü bir husus kaldı. O husus da bilinmeli ki, insan tam olarak Allah'a inanmış olsun. İnanmış olsun ki O'nun kelamını sözlerini, vahyini baş tacı yapsın.

İSİM VE SIFAT OLARAK ALLAH (c.c):
Allah'ın (c.c) kendisine has bir takım isim ve sıfatlan vardır. Kendisine layık olan isim ve sıfatlan ve kendisine layık olmayan isim ve sıfatlan bir bir saymıştır. Müslüman insana düşen vazife eksiltmeden ve fazlalaştırmadan bu güzel isim ve sıfatlan kabul etmektir.
Tüm varlıklar, Allah'ımızın isim ve sıfatlarının tecellisidir. Mesela, Allahımız konuşur. Onun konuşması kelâm sıfatıdır. Kulların konuşmasına benzemez. Allah'ımızın konuştuğunun belgesi, Kur'an-ı Kerimdir. Kur'an Allah kelâmıdır.
Aynen bunun gibi, tüm varlık O'nun zatinin değil, isim ve sıfatlarının tecellisidir. Dağ, taş, toprak, çiçek, yağmur, ırmak, göl, bulut, şimşek, ot, ekin, su, el, ayak, baş, göz, uzuvlar. Evet bütün bunlar Rabbimiz ve İlâhımız olan Allah'ın isimlerinin tecellisidir.
Bütün varlıklar Rabbimize tam bir itaatla ibadet etmektedir. Hayvan kuş, bitki, canlı ve cansız varlıkların hepsi için ibadet etmek mecburdur. Ancak insan hariçtir. Hiç bir varlık fıtratı dışına çıkıp Allah'a isyan etmezken, İnsan bu güce sahip olarak yaratılmıştır, ve imtihan halindedir.
İşte Rabbimizi yakinen tanımanın üç yolu. Rububiyette, Uluhiyette, isim ve sıfatlarda Allah'ı bilmek ve O'na, Onun kabul edeceği, şekilde inanmak.
Şimdi konuyu bir başka açıdan ve bir başka şekille izah edelim.
Allah'tan vahiy, kulundan ibadet hususunun anlaşılması için, bu meseleleri bilmek ve üzerinde durmuk gerekir
 
Üst