Allah Korkusu mu? Allah Sevgisi Mi?

EkreM.

Üye
Katılım
22 Ağu 2010
Mesajlar
68
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Yaş
38
Konum
İzmit, Kocaeli
Dinimiz İslâma göre,kul,Allah’ı hem sevmeli hem de Ondan korkmalıdır.
Cenab-ı Hakk, insan ruhunda korku ve sevgi denilen iki mühim his yaratmıştır. İnsan bu hisleri yaratılış gayesine uygun kullandığı takdirde dünya ve ahiret saadetine nail olur. Cenab-ı Hakk’ın Cemal ve Rahmeti muhabbeti icap ettiği gibi, Celal ve Azameti de korkuyu iktiza eder.
Kul, Cenab-ı Hakk’ı sevmekle rahmetine mazhar olduğu gibi Ondan korkmakla da azabından kurtulur.
Allah’ı sevmenin ölçüsü emirlerine riayet etmek, korkunun ölçüsü ise yasaklarından sakınmaktır. Bunların her ikisi de insanın saadet ve necatına vesile olurlar. Böylece insan ne Allah’ın rahmetinden ümit keser, ne de azabından emin olur.
İnsan Allah’ı sevmekle kalben tatmin olur ve vicdanen huzur bulur. Muhabbetin en önemli üç kaynağı “kemal, cemal ve ihsandır”. Cenab-ı Hakk’ın bütün sıfatları hem sonsuz kemalde, hem de nihayet derecede güzeldir; ihsan ve keremi ise sonsuzdur. Buna göre, aklen ve vicdanen, insan muhabbetini ancak Allah’a hasretmelidir. Onun yarattığı mahlukatı sevmek ise Onun namına olduğu takdirde Allah katında makbuldür.
İnsan, korku hissini de ancak Allah’a hasretmelidir. Çünkü Allah nihayetsiz celal, azamet ve kudret sahibidir. Öyle ise Allah’tan korkmak da hem aklın, hem de vicdanın gereğidir. Bir insanın kalbinde, Allah korkusu kemaliyle hakim olunca başka türlü korkulara mahal kalmaz. Zira Allah’tan korkan bir adam, hiçbir zaman başkasının hukukuna tecavüz etmez, hiç kimsenin canına, malına namusuna dokunmaz.

Peygamber Efendimiz (sav) bu konuda şöyle buyururlar: “Hikmetin başı Allah korkusudur.” (El-Münâvî, Feyzü’l-Kadir-3:574)

Toplum hayatının nizam ve ahengi Allah korkusuyla kaimdir ve onunla devam eder. Hak ve hukuk tanımamanın cezası, dünyada zillet ve ahirette İlâhî azaptır.


Alıntıdır.

Allah sevgisi, diğer sevgilerden farklı olduğu gibi,Allah korkusu da diğer korkulardan,mesela düşman korkusundan çok farklıdır.
Allahü teâlâ bizi yoktan var etmiş, bize sayılamayacak kadar çok nimet vermiştir. Bunların en kıymetlisi olarak da bize hidâyet vermiştir. Dostlarına büyük nimetler verdiği gibi, düşmanlarından da intikam alır ve hiç kimseden de çekinmez. Bu yüzden, Allahü teâlâyı hem sevmek, hem de Ondan korkmak gerekir. Bir hadis-i şerif meali: (Eğer kul, Allahü teâlânın ne kadar affedici olduğunu bilseydi, haram işlemekten çekinmezdi. Azabının da ne kadar şiddetli olduğunu bilseydi, hep ibadet eder, hiç günah işlemezdi.) [Nesefi]

Allahü teâlânın istediği gibi, Allah’tan korkmaya, takva denir. Takva, Allah’a iman edip, Onu sevmek, Ona kulluk etmek, yani Onun emir ve yasaklarına riâyet etmektir. Düşmandan korkmak, takva olmaz. Düşmana iman edilmez. Düşmanın Cennete ve Cehenneme koyma yetkisi de yoktur. Düşmanın, sadece zarar vermesinden korkulur. Şu halde, iki korku arasında çok fark vardır. Bir âyet-i kerime meali:

(Eğer iman etmişseniz, onlardan [düşmanlardan] değil, benden korkun.) [Âl-i İmran 175]

Hiçbir ibadet, Allah korkusundan daha tesirli değildir. Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:

(Allah korkusu, her hikmetin başıdır.) [Taberani]

Allah’tan korkmak, bir zalimden korkmak gibi değildir. Bu korku, saygı ve sevgiyle karışık olan bir korkudur. Âşıkların, mâşuklarına [sevdiklerine] karşı yazdıkları şiirlerde, böyle korku içinde olduklarını bildiren şiirleri az değildir. Mâşukunu [sevgilisini] kendinden pek yüksek bilen bir âşık, kendini o sevgiye layık görmeyerek, hislerini böyle korkuyla anlatmaktadır. Kişi, bilmediği şeyi, gereği gibi sevemez ve ondan gereği gibi korkmaz. Mesela bir bebek, parayı, kıymetini bilmediği için yırtabilir. Yılanı da, oyuncak zannedip eline alabilir. Allah’ı iyi tanıyan da, hem Onu çok sever, hem de Ondan çok korkar. Allah’ı en iyi tanıyan da Resulullah olduğuna göre, en çok korkan da elbette Odur. Bir hadis-i şerifinde buyuruyor ki: (İçinizde, Allah’tan en çok korkan benim.) [Buhari]

Resulullahtan sonra Allah’tan en çok korkan, Onun vârisleri olan Ehl-i sünnet âlimleridir. Bir âyet-i kerime meali: (Allah’tan, kulları içinde, ancak âlimler [gereği gibi] korkar.) [Fatır 28]

Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanları saadete kavuşturan iki kanat gibidir. Allahü teâlâdan korkan mümin, onu çok sever. Bir âyet-i kerime meali: (İman edenlerin Allah sevgisi çok sağlamdır.) [Bekara 165]




fetihov8.jpg



Sahip olduklarınızın sizin olduğunu düşünüyorsanız muhtaçsınız demektir.
Varlık içinde yokluğu görmemişseniz, yoksulsunuz demektir.
Cesaret, Allah'tan hakkıyla korkmaktır; korkmuyorsanız korkaksınız demektir.
Kelimeler kalbinde hikmetler taşır, hikmeti görmüyorsanız cahilsiniz demektir.
İnfak etmek, azametle bilinir; vermeye güç yetirirken veremiyorsanız âcizsiniz demektir.
Ama bir ömrün kavşağında durup geçmişe set çekebiliyorsanız cesursunuz demektir.
Sebeplerin ardındaki sebebi, her şeyin üstündeki müsebbibi arıyorsanız ârifsiniz demektir.
Vazgeçilmez olan için kendinizden bile vazgeçtiğinizde hazırsınız demektir.
Ve bir gün her şeyiniz hiçbir şey olduğunda, gemileri yakmak için imkansızı düşlerken… ALLAH SİZE YETER…

Doğumla ölüm arasında, gecenin karanlığında, bir şafak aydınlığında, dört mevsim yedi iklimde… ALLAH BİZE YETER

İhtiyacı yaratan, hiçbir şeye muhtaç olmayan, lütfeden, ihsân eden ALLAH BİZE YETER.

Kimsesiz kaldığımızda, mutluluğumuz alındığında ellerimizden, yalnız bırakıldığımızda, suçlandığımızda, kınandığımızda; bir seccadenin şefkatinde dualar kalbimize deyip geçerken, dil ile ikrar edilen kalp ile tasdik olunduğunda…
ALLAH BİZE YETER


Allah nerede?
palmiye2.jpg

Allah'ın yerini bulmak için neler yapmalıyız?
Allah neyin merkezinde duruyor?
Camiler, kiliseler, havralar, cem evleri Allah'a dua edenlerle dolu.

Neden ve niçin dua ediyorlar?

“Allah'ım bana bir ev nasip et!”
“Allah'ım bana bir araba nasip et!”
“Allah'ım çocuklarıma iş, aş nasip et!”
“Allah'ım üniversiteye girmeyi bana nasip et!”
“Allah'ım bana bir çocuk nasip et!”
“Allah'ım tarlama yağmur yağdır!”
“Allah'ım beni varsıl et!”

Bu böyle sürüp gider.
Peki, bu denli istek niçin?

Kapitalist sistemde/yarışta herkes varsıl (zengin) olmak ister.
Bu yarışta önemli olan en önde gitmektir.
Bu yarışta güçlü güçsüzü her süre yener.
Bu sistemde/yarışta/toplulukta ne ülkenin çıkarı ne de toplumun çıkarı vardır.
Herkes kendi çıkarı için yaşar.
Kimse kimseyi sevmez.
Ama herkesin sevdiği biri vardır.

Allah!

Birbirini sevmeyen bu topluluklar neden Allah'ı sevmişlerdir?
Hiçbir şeyi paylaşmayanlar neden Allah'ı aralarında paylaşmışlardır?

Allah, düşünmenin sonu demektir.
Allah, ölümden sonrasının güvencesi demektir.
Allah, ev, araba, ün demektir.
Allah, hükmetmek, sömürmek demektir.
Allah, para demektir.
Ne denli çok Allah, o denli çok para, ün, mevki.

Para, Allah’ın en büyük sıfatlarından biri mi yoksa?
Para nedir?

Para, her türlü gücün kapısını açar.
Paran varsa toplulukta adam yerine koyulursun.
Paran varsa seni bir şey sanırlar.
Paran varsa istediğin kadını/erkeği elde edersin
Paran varsa istediğin gibi gülersin, neşelenirsin, sevinirsin,
Paran varsa üretmeden, paylaşmadan sıkıntısızca yaşarsın,
Paran varsa yoksulların haline uzaktan bakarsın.
Paran varsa daha çok uyursun.
Paran varsa ev alırsın, araba alırsın.
Paran varsa yeryuvarlağında hiçbir sorunu düşünmezsin.
Ne yoksulun sorunları, ne ülkenin sorunları, ne de yeryuvarlağının sorunları var!
Paran varsa daldıkça dalarsın uykuya.
Paraya ulaşmak Allah'ı sevmekten geçiyor.

Sistem çok güzel işliyor.
Birileri durmadan varsıllaşırken, birileri durmadan yoksullaşıyor.
Ve yoksullar sürekli varsıl olma düşü kuruyor.
Bu düş'ü gerçekleştirecek olan da Allah'tır

Ne denli çok Allah'a sarılırsan o denli çok umutlanırsın.
Ne denli çok umutlanırsan yaşadığın ortamdan yakınmazsın.
Ne denli çok yakınmazsan o denli çok birileri sömürür.
Ne denli çok birileri sömürürse o denli yoksulluk olur.

Görüldüğü gibi yeniden başa döndük.
Bir kısır döngü ve azılı bir katilin yüzü gibi…
Yüzyıllardır Allah'tan ses gelmiyor.
Yoksullar çoğaldıkça Allah'ı diline dolayan da çoğalıyor.
Sevgi yok, düşünme yok, üretme yok, paylaşma yok, okuyup bilgilenmek yok.
Oysa Allah; yoksulun dilinde, varsılın cebinde.

Kolay gelsin.
 
Üst