“Allah gökte” demek küfürmüdür?

Hattabi

Ordinaryus
Katılım
24 Ara 2013
Mesajlar
2,452
Tepkime puanı
36
Puanları
0

أما الرؤية في المنام فقد حكيت عن كثير من السلف، ولا خفاء في أنها نوع مشاهدة تكون بالقلب دون العين

Taftazânî ,Şerhul Akâid adlı eserinde şöyle diyor:Rüyada Allah'ı (c.c.) görmek Selefin bir çoklarından hikâye edilmiştir. Rüyada Allah'ı görüş, bir çeşit müşahededir ki, kalp ile olur, göz ile değil

Şerhul Akaid,Taftazâni,Arapça Nüsha,Word:Sayfa:73
 

Hattabi

Ordinaryus
Katılım
24 Ara 2013
Mesajlar
2,452
Tepkime puanı
36
Puanları
0

واما الرؤية فى المنام فقد

حكيت عن كثير من السلف كأبى حنيفة وعن ابى يزيد رحمه الله رأيت ربى فى المنام فقلت له كيف الطريق إليك فقال اترك نفسك ثم تعال

İsmail Hakkı Hazretleri , Ruhul Beyan adlı tefsirinde şöyle diyor:
Rüyada Allah'ı (c.c.) görmek Ebu Hanife gibi Selefin bir çoklarından hikâye edilmiştir.

Ebu Yezid(rahimehullah) diyor ki : Rüyada Rabbimi gördüm.Ona ''Ya Rabbi Sana Ulaşmanın yolu nasıldır?''dedim.Yüce Allah ''Utruk Nefseke(Nefsini Terket) sonra Gel '' buyurdu.

[İsmail Hakkı Bursevî,Ruhul Beyan,Cilt:3 , Sayfa:80]
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,191
Tepkime puanı
3,197
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
insan genel geçer (avam) algısına göre nerededir sorusuna verilecek cevabın muhatabının kavrayışı dolayısıyla,
Allah cc göklerdedir demekte sakınca olmasa gerek.

Gerçekte ise (bilinçli sorguda) Allah cc zaman ve mekan kapsar (zaman ve mekandan beridir)
ona bir yer ve zaman tayin etmek onu mücessemleştireceğinden (haşa ve kella)
inanca kısmi zarar verecektir.

Allah cc orda burda yakıştırma ve suali yerine
Huvel Evvelu - O Evvel dir
Huvel Ahiru - O Sonra dır
Huvez Zahiru - O Açık tır
Huvel Batinu - O iç tir
şeklinde zikredip
şanını yüceltmek daha yerinde olacaktır
zira mekan ve zaman algısına mahkum insan beyninin hakkıyla kavrayacağı bir durum değildir.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Soru: "... O halde onu âzad etmeyeyim mi?" dedim. "Bana bir getir hele!'' dedi. Ben de câriyeyi ona getirdim. Ona: "Allah nerde?" diye sordu. Cariye: "Semâda!" diye cevap verdi. Bu sefer: "Ben kimim?" diye sordu. O da: "Sen Resûlullah'sın!'' diye cevap verdi. Bunun üzerine aleyhissalatu vesselam: "Onu âzad et, çünkü mü'mine'dir" buyurdu." Müslim, Mesâcid 33, (537); Ebu Dâvud, Salât 171, (930, 931 ); Nesâî, Sehv 20, (3, 14-1 8).

.....

CARİYE HADİS-i ŞERİFİNİN MANASI:

Bu hadis muztaribtir (karışıktır). Bunun sahih olduğunu bildiren varsa da, yine de bu Allah'ın (Celle celaluhu) gökte olduğu anlamına gelmez.

İmam Nevevi hadisi açıklarken şöyle demiştir:

"Eynellah (Allah Celle celaluhu nerede) sözü, mekan hakkında değil şan hakkında bir sorudur."

Bu demektir ki, senin Allah'ı (Celle celaluhu) yüceltmek bakımından itikadın nedir? O cariyenin: "Göktedir" demesi ise şanı pek yücedir anlamındadır. O halde Rasulullah’ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) o cariyeye mekan hakkında sorduğuna inanmak da caiz değildir, o cariyenin Allah'ın (Celle celaluhu) gökte bulunduğunu kastettiğine inanmak da caiz değildir.

Ebu'l Kasım El-Kuşayrinin "Kuşayriyyeh risalesi" kitabında Hz. Ali'nin efendimizin şöyle dediği geçmektedir:

"Mekanları yaratan hakkında nerededir denilmesi söz konusu olamaz".

İmam Ebu Hanife "El Fikhu'l Ebsat" isimli kitabında:

"O mekandan önce var iken mekan ve mahlukat diye bir şey yoktu. O ise her şeyi yaratandır." demiştir.

Allah (Celle celaluhu) şöyle buyurmuştur:

لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَىْءٌ (Şura / 11)

Manası: Onun benzeri hiç bir şey yoktur.

Hadis-i şerif mealen: "Allah celle celaluhu ezelde var iken kendisinden başka hiç şey yoktu."

Bunu Buhari rivayet etmiştir.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Rasulullah Efendimizin cariyeye "nerede" suali hangi mekanda olduğunu kast etmiş olmayıp ancak onun akıl seviyesine göre bu suali buyurmuştur.

Şeriat hükümleri bazen alemdekilerin dillerine uygun tarzda iner.

Nitekim cenabı Allah sure-i İbrahim de şöyle buyurur.

وَمَا أَرْسَلْنَا مِن رَّسُولٍ إِلاَّ بِلِسَانِ قَوْمِهِ لِيُبَيِّنَ لَهُمْ فَيُضِلُّ اللّهُ مَن يَشَاءُ وَيَهْدِي مَن يَشَاءُ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ

Ve biz her gönderdiğimiz peygamberi, ancak bulunduğu kavminin diliyle gönderdik ki, onlara iyice açıklasın; sonra da Allah dilediğini sapıklık içinde bırakır, dilediğini de hidayete erdirir. Ve O, öyle her şeye galip, tam hüküm sahibidir. (İbrahim suresi 4.ayet-i kerime)

Rasulullah efendimiz halkın hükümleri anlaması için onların akılları seviyesine iner. Şayed bu soruyu Rasulullah’dan başkası sormuş olsaydı onun cahilliğine delil olurdu.

Zira Allah Teâlâ için aslında eyniyyet yoktur. İnsan anlayışı kusurlu olduğu için ancak nerede diye sorulması ile şehadet ifade eder.

Cariyenin yaratana akıl erdirmesi onun kuvveti dahilinde değil idi. o ancak kendi nefsinde tasavvur ettiği şekilde anlayabilirdi.

Şayed Rasulullah efendimiz ona kendisinin alışmış bulunduğu ve nefsinde tasavvur etmesinin dışında bir üslub ile hitap etmiş olsaydı istenilen fayda ortadan kalkmış olur ve ondan İslamiyet’i kabul etme fikri hasıl olmazdı.

Sualin bu tarzda sorulmuş olması, efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in hikmetindendir. Bu incelikten dolayı cariye semayı işaret ettiğinde efendimiz "o mümindir" buyurdu.

Yani, cariye Allah'ın gökte (de) mabud olduğunu tasdik etmiş bulunmaktadır.

Nitekim cenabı Allah bir ayetinde şöyle buyurmaktadır.

ve hüvAllahu fissemavati ve fi'l ard..

O Allah hem göklerde hem de yerde (ibadete layık mabud) dur..

kaynak: şevahidu'l hak şeyh yusuf nebhani / ibni arabi k.s el futuhatu mekkiye 385. bab
 

Cevheri

Üye
Katılım
28 Haz 2014
Mesajlar
17
Tepkime puanı
0
Puanları
0
İbn Teymiyye'ye göre, Kur'an anlaşılır bir kitaptır. Kur'an'daki birçok ayete göre, Kur'an anlaşılmak üzere apaçık bir kitap olarak nazil olmuştur. Kur'an'ın anlaşılmasıyla ilgili olarak İbn Teymiyye şöyle der: "Ümmetin Kur'an'ı anlamaya olan ihtiyacı pek fazladır. Zira O (Kur'an), Allah'ın kopmak bilmeyen İpidir. Zikr-i Hakimdir ve Sırat-ı Müstakimdir. Öyle bir yol ki, heva ve hevesler karışmaz, diller batıl ile şaşırmaz. Çok çok tekrar edilmesine rağmen okunmakta birlikte hiç bir zaman tazeliğini kaybetmez. O'nun hayret uyandıran gerçekleri de hiç bir zaman son bulmaz. O'nun hükümleriyle hareket eden adalet yapmış olur. Kim Ona çağırırsa dosdoğru yola iletilmiş olur. Zorba ve zalimlerden kim de Onu bırakırsa Allah onun iki yakasını bir araya getirmeyip perişan eder.
 
Üst