Ali Bulaç’tan Liberallere nankör suçlaması

oguz

Yeni
Katılım
29 Eki 2006
Mesajlar
1,560
Tepkime puanı
36
Puanları
0
12034611172.jpg


Ali Bulaç, 2. Cumhuriyetçi arkadaşları için “Merkezci medya size kapıları kapatırken biz açtık”diye yazdı

Bulaç’tan nankör suçlaması
ABD ve AB güdümündeki lirebarller, düne kadar ittifak halinde oldukları iktidarı bugün eleştirirken, AKP yanlısı yazarlar tarafından da yalnız bırakıldılar. Liberallere en sert tepki Zaman gazetesi yazarı Ali Bulaç’tan geldi. Hafta sonu “Liberal aydınlara ne oldu?’başlıklı yazısında 28 Şubat sürecine karşı duran liberallere AKP medyasının kapılarını sonuna kadar açtığını belirten Bulaç, şunları yazdı:
El üstünde tutuldular
Merkezci medya kapılarını sımsıkı kapatırken, dini hayatlarını ciddiye alan çevreler, gazete köşelerini, televizyon ekranlarını ve tartışma platformlarını bu yeni ve liberal yazar ve sol demokrat aydınlara açtılar, el üstünde tuttular, durum böyleyken onlar yan çizdi, AKP’yi zor zamanda tabiri caizse yarı yolda bıraktılar...” Önceki günkü yazısında da liberal aydınları 5 kategoriye ayıran ve AKP’nin iktidara geldiğinde bu her beş grubun üzerine şemsiye açtığını ileri süren Bulaç, şöyle devam etti: “Belki de tarihlerinde ilk defa liberal aydınlar bir iktidar tarafından el üstünde tutuldu, merkezci medya zaman tüneline girip yüzyıl öncesine dönerken, bu dönemde liberaller altın çağlarını yaşadı. (...) AKP’yi zor zamanda ” bir kısım liberaller ve demokratlar “ tabir caizse neden yarı yolda bıraktılar? Yan çizen liberaller AKP’den daha özgürlükçü bir iktidar mı bekliyorlar? CHP’ye mi umut bağlıyorlar? YDH gibi bir parti mi kurup özgürlükleri sağlayacaklarını mı düşünüyorlar?(...)”


İktidarın liberalleri yıkan düşüncesi “Ben ittifak yapmadım, sen yaptın”
Yeni Şafak gazetesi yazarı Ali Bayramoğlu, Vatan gazetesinden Ruşen Çakır’a verdiği röportajda, AKP’nin kendilerini nasıl düş kırıklığına uğrattığını şu cümle ile anlattı: Biz “Son seçimlerde muhtıraya karşı AKP ile ittifak yaptık” diye düşünüyoruz ama o bir şey söylemese bile şu duyguyu veriyor: “Ben ittifak yapmadım, sen yaptın!” Röportajda Başbakan Erdoğan’a da eleştiriler yönelten Bayramoğlu, AKP’ye şu cümleleri ile yüklendi.

Endişelerim var
* AKP’nin önümüzdeki dönemde zorluklar yaşayacağını, aynı rahatlıkla reformlar yapabileceğini sanmıyorum. l AKP’nin refleksleri ve soluğunun tıkanabileceği konusunda çok ciddi endişelerim var.

AKP, fazla umut vermiyor
* Hükümetin aydınları yanında tutması lazım ama AKP böyle düşünüyor mu, emin değilim.

* Çok dinleyen bir parti, dinleyen bir lider değil. Çok kapalı bir parti. Çok cemaat dünyası içinde kalan bir parti. Dolayısıyla çok fazla umut vermiyor.

Erdoğan’ın azarladığı yazar eleştiriyi sürdürüyor
“Başbakan bizi kurşun asker mi sanıyor” diyen Mehmet Altan, Vatan’dan Mine Şenocaklı’ya verdiği röportajın ikinci bölümünde şunları söyledi:
* AKP içe döndü. Bunun sebebi bence şu; yerelleşmeye, diğer siyasi partilerden biri haline gelmeye başladı.
* Referansınız evrensel hukuk olmadığı vakit sorun çıkar. Maalesef türban meselesinde bunu muallakta bıraktılar.
* AKP, demokratikleşme ve muhafazakarlaşma arasındaki dengeyi kaçırdı.

Başbakan’ın liberallere ihtiyacı kalmadı...
Vatan gazetesi yazarı Mehmet Tezkan, AKP ile liberaller arasındaki çatlağı analiz ettiği yazısında şu değerlendirmeyi yaptı: Köprüler atıldı.. Bundan sonra artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak.. Olamaz.. AKP liberal aydınlarını kaybetti.. Kaybetmeye de devam ediyor.. Kaleler birer birer düşüyor.. Başbakan sözünü söyledi kenara çekildi.. Tavrını koydu.. Dün de belirttim, Başbakan’ın o sözü kırılma noktası oldu.. Sevsinler seni diye başlayan, milleti aldatmayın, dürüst olun diye azarlaması ile noktalanan sözleri tarihi ayrışmanın ilk işaretiydi.. Şimdi sorulması gereken soru şu: Başbakan’ın liberal demokratlara ihtiyacı var mı? Bence yok...

Bumin, iktidar yanlısı gazeteleri eleştirdi
Liberaler yazarlar eleştiri oklarını, iktidarla birlikte AKP yanlısı gazetelere de çevirdiler. Hatta yazarı oldukları gazeteleri bile eleştirmeye başladılar. Yeni Şafak’ın liberal yazarı Kürşat Bumin türbanlı kadınlar tarafından imzaya açılan bildirinin İslamcı basında yer bulmamasını eleştirdi. Bildiriye Hürriyet’te şöyle bir değinildiğini, Vatan’ın ve NTV’nin ise iyi yer verdiğini belirten Bumin “İslamcı basın -haklı olarak- nasıl bayram ediyordu” diyerek yazısının devamında şu eleştirilerde bulundu: “(...) Gazetelerin adlarını sıralamaya gerek yok herhalde; en çok satanından en az satanına kadar hiçbiri bırakın heyecanlanmayı, bildirinin adını bile ağza almıyordu. (Yeni Şafak da dahil!)..

20/02/2008
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Özgürlükçü köklere dönüş...

Meğer 'ittifakın çatlaması' Ak Parti'ye yakınlık duymadığı gibi 'liberal' de olmayan birileri için hayati önem taşırmış. Gazetelerinde “Ak Parti-liberaller ittifakı çatladı” türü haberlerden geçilmiyor. Hepsi de sevinçle karşılıyor bu gelişmeyi. Neşeleri üzerlerinden akıyor adeta. Bir zil takıp oynamadıkları kaldı.

Unuttukları bir şey var: Ak Parti 'özgürlükçülük' anlamına liberalliği istese de bırakamaz. CHP'nin düştüğü hal de gösteriyor; Türkiye'de özgürlükler iktidara oynayan partiler için ihmal edilmeyecek kadar önemlidir çünkü... Kuruluş beyannamesi, seçim beyannameleri, hükümet programları ortada Ak Parti'nin; hepsinde de 'temel hak ve özgürlükler' vurgusu yerli yerinde. Her seçimde artırdığı desteğini, halk, Ak Parti'nin kendi iddialarına bakarak ve özgürlükçü söyleminden ikna olarak verdi.

Bu sebeple, özgürlükçü çizgiden ayrılması Ak Parti'nin varlığını inkâr etmesi anlamına gelir. 'Bir kısım liberal'in desteğini kaybetmesi herhalde tahammül edilebilir bir durumdur iktidardaki bir parti için; iktidar partisinin tahammül edemeyeceği tek durum halkın desteğini kaybetmektir.

Bir kısım liberalin de kavramakta zorlandığı bu zaten: Ak Parti 2001 yılından beri verdiği bir sözü yerine getirmek için 'türban/başörtüsü yasağı'nın kalkması için çaba gösteriyor. MHP ile birlikte hareket etmesi de en başta koyduğu 'toplumsal ve siyasal uzlaşma' şartı için gerekli bir yaklaşım; MHP'nin de katıldığı çözüm formülü, hep birlikte gördük, yalnızca CHP'nin dışarıda kaldığı geniş bir destek gördü Meclis'ten...

Keşke özgürlükler alanına giren her konu bu denli geniş bir destekle çözüme kavuşturulsa...

Ak Parti ile liberaller arasında var olduğu ve şimdilerde de çatladığı düşünülen ittifak bazı çevreler için neden önemli acaba? Yalnızca sütunlar dolusu yorum ve haber konusu olmuyor bu gelişme, biri “İttifak mutlaka bozulmalı” tezini işleyen bir kitap da kaleme almış... Kitap yazarı yeni gelişmeye ne kadar sevinmiş, bir bilseniz...

İyi de, ya bu sevincin temel varsayımı yanlışsa? İttifak çatlayınca Ak Parti'nin kendi başına kalacağı, farklı bir kimliğin ön plana çıkacağı ve bu yüzden de 'kolay lokma' haline dönüşeceği varsayımına dayalı bu sevinç; ya beklenen olmazsa? Ya Ak Parti liberal desteğin zayıflamasını telâfi için kendisini daha 'özgürlükçü' gösterecek adımları büyük bir cesaretle atmaya başlarsa ne olacak?

Böyle bir gelişme yalnızca oyun bozmakla kalmaz, ezberleri de bozar.

Hrant Dink cinayeti dosyasının bir kez daha açılıp soruşturmanın yeniden başlatılması size ne anlatıyor? Başbakan Tayyip Erdoğan'ın atv mülâkatında “Çetelerin üzerine gideceğiz” kararlılığı sergilemesi? Azınlık vakıfları ile ilgili düzenlemeden hemen sonra, Meclis'in, bu defa TCK 301. maddeyi ele almak üzere harekete geçmesi? TRT'nin tam gün Kürtçe yayına hazırlanması?

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de Türkiye için Avrupa Birliği'nin vazgeçilmezliğini vurgulama amacıyla olacak, geçen hafta, âniden önce Dışişleri Bakanlığı'na gitti, sonra da Avrupa Birliği Genel Sekreterliği'ne...

Peki, geriye 'liberal gündem' olarak ne kalıyor? AB, TCK 301, Hrant Dink ve Ergenekon hassasiyeti öncelikle ele alındığına göre?

Kimse liberal kan kaybını kazanım olarak görmüyor, görmemeli de; ancak iktidar partisi liberal kanattan aldığı desteğin bir miktarının kaybını telâfi etmek için kuruluşunda belirlediği 'özgürlükçü' köklerine daha sıkı sarılacaksa, AB projesine daha samimi sahip çıkacaksa, bu durumu itirazcı liberaller bile herhalde takdir edeceklerdir.

Türkiye doğru zeminde ilerliyor

Fehmi Koru
 

oguz

Yeni
Katılım
29 Eki 2006
Mesajlar
1,560
Tepkime puanı
36
Puanları
0
AB-ABD sevdalısı işbirlikçi liberallerden kimseye yar olmadığı böylece anlaşılmış oldu...
 

manifesto

Yasaklı
Katılım
23 Ara 2006
Mesajlar
0
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Konum
Kocaeli
AB-ABD sevdalısı işbirlikçi liberallerden kimseye yar olmadığı böylece anlaşılmış oldu...

Böylece nasıl anlamış olduk bilmiyorum doğrusu

Ancak bende şunu söyleyebilirim ki Liberaller Reformlar konusunda çok teşvikçi oldular
Yani gerek başörtüsü yasağının kalkmasında gerek Kürt sorununun çözümlenmesinde
gerek darbelere karşı duruş ve demokrasiye sahip çıkma adına çok destek oldular bu açık
Şimdi de bu destekleri sürüyor aslında

Medya eskiden AKP yi hedef alırdı şimdi hedef liberaller tek fark bu

liberal-akp ittifakını çatlatmaya çalışıyorlar ancak buna her ikiside cesaret edemez
 

girdap

Ordinaryus
Katılım
8 Şub 2007
Mesajlar
2,541
Tepkime puanı
252
Puanları
0
Sorun şu ki liberaller fanatik AKP'li sanılıyor...Basında liberal diye tabir edilen insanların çoğu geniş ufuklu,AB destekçisi,özgürlükçü insanlar.AK PARTİ de kurulduğundan bu yana bu doğrultuda siyaset izlediği için doğal olarak AKP-liberal yakınlaşması,kaynaşması başladı..Daha sonra liberal kesimin bazı yazarları AKP'nin bu yoldan saptığını sezip (doğru mu yanlış mı tartışılır) desteklerini azalttılar.Buna nankörlük denmez bence,insanlar düşünüp karar veriyorlar.Saygı göstermek gerek..Bu isimleri de işbirlikçi falan diye karalamak hoş değil bence,çünkü hepsi okuyan,düşünen birikimli insanlar.Bir Mehmet ALTAN,Atilla YAYLA, Ali BAYRAMOĞLU...Bunlar kalitesiz insanlar mı?
 

faruk

Üye
Katılım
26 Eki 2006
Mesajlar
286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Liberal denilen yazarların bilgi birikimleri,entellektüel bakış açıları elbetteki takdire
şayan. Bunlardan bazılarının AK Partiye ciddi destek verdikleri de
muhakkak...Ancak Ali Bulaç'ın dediği gibi bu alışveriş asla tek taraflı olmadı...
Ayrıca bu yazarlar için henüz AKP dışında başka bir alternatif hareket de ortada bulunmuyor.

Başörtüsü tartışması, liberal denilen bazı yazarların aslında hiç bir zaman liberal olmadıklarını sadece "kendine liberal" olduklarını ortaya koydu.
Soğuk savaşın akabinde ortada kalan eski komünistlerden bir çoğu liberalliğe sığındı.Fakat bu onların eski kafalarını bıraktıkları anlamına gelmiyordu.Mesela Mehmet Ali Birand,Ahmet İnsel,Ahmet Altan gibi isimleri Atilla Yayla,Mustafa Erdoğan yada İhsan Dağı gibi "liberal" adı altında tanımlamak liberalliğe hakaret sayılabilir . Onlar eskiden beri küfrettikleri kemalizmden ekmek yemeleri artık mümkün olmadığı için liberal gözükmek zorundaydılar belki de...

Son tartışmalar bu tür liberal geçinenleri de ortaya koyduğu için gayet işe yaradı diyebiliriz...Aslında AKP liberallere muhtaçmış gibi bir hava ortaya konuyor ama bence bu işten sözkonusu liberallerin bizzat kendileri oldukça karlı
çıktı...Yenişafak,Zaman,Kanal7,STv,Mehtap gibi kanallarda geniş kitlelere adlarını
duyurdular.Ondan önce mesela Mehmet Altan "ikinci cumhuriyet" adıyla bir web sitesi ve gazete köşesi dışında sesini nereye duyurabiliyordu.En hafifinden diğer arkadşları gibi ortalıkta "dönek" sıfatıyla geziniyordu...

Liberallerin son başörtüsü tartışmalarda çekimser durmasının,yasakçı tavırlara destek vermelerinin önemli bir sebebi olarak Hürriyet Gazetesi ve Ertuğrul Özkök'ün psikolojik savaşın etkisinden söz edebiliriz.
Özellikle "ulusalcılık" adı altında oluşturulmaya çalışılan aksiyoner fikir akımını entellektüel açıdan zaafa uğratan liberaller, mason locaları tarafından hedefe alındı ve tam saha prese alınarak etkilerinin kırılması amaçlandı.
Bu psikolojik harekatın ilk fişeği sivil anayasa tartışmaları sırasında Haluk Şahin'in "Liberallerin desteği nereye kadar?" adlı yazısıyla başladı.Bu pası alan Ertuğrul Özkök liberallere ağır psikolojik baskı uygulamaya başladı. Medya'da hedef alınan liberaller için takım kuruldu. Ve bu takımdakiler gazete ve tvlerde sorgulandıkça adı geçenler birer birer savunmaya geçti, ve son tartışmalarda da bu baskı meyvesini verdi.AKP'ye kayıtsız şartsız destek vermediklerini ispatlamak için başörtüsü tartışmalarında çekimser kaldılar.Daha sonra karizmalarının fena halde bozulduğunu gördüklerinden dolayı bunların bir kısmı üçüncü görüş adıyla oluşturulan yeni bir imza kampanyasına imza atarak zevahiri kurtarmaya çalıştılar.

Altan kardeşler,Ahmet İnsel,Cengiz Çandar,Şahin Alpay,Cengiz Aktar gibi isimler son tartışmalarda çekimser durdular ve tutarsızlık sergilediler.
Onlara katılmayanlara mesela Gülay Göktürk hanıma açıkoturumlarda ne zaman çarşafa gireceği? yollu alay edilirken, Eser Karakaş'a da bir yalan haber vasıtasıyla Hürriyet Gazetesi saldırdı.Cumhurbaşkanı'nın Katar gezisine katılmayan Karakaş, güya gezideymiş ve emirden saat hediye almış gibi yalan haber yapıldı...Ertuğrul Özkök'te özür dileyerek durumu kurtarmak istedi.Eser Karakaş çıktığı açıkoturumlarda,yazılarında dik durmaya devam etti...

Herşeye rağmen bir kaç fire verilse de gerçek liberal yazarların duruşlarını ben
beğeniyorum. Atilla Yayla,Mustafa Erdoğan,İhsan Dağı,Eser Karakaş, Şahin Alpay,Gülay Göktürk,Ali Bayramoğlu,Etyen Mahçupyan,Hasan Cemal,Ferhat Kentel,Emre Aköz,Mustafa Akyol,Engin Ardıç...gibi yazarları severek okuyorum.
 
Üst