ALEVİ MÜSLÜMANLAR NEDEN CAMİYE GİTMİYOR?
Öncelikle şunu en başa büyük harflerle yazalım.
ALEVİLERİN CAMİYE GİTMEMESİNİN NEDENİ HZ. ALİ’NİN CAMİDE ŞEHİT EDİLMİŞ OLMASI DEĞİLDİR.
İslamiyet’in ilk yıllarında Ehlibeyt (as) yandaşı olan/olmayan her Müslüman aynı mescitte ve aynı imamın arkasında ibadet ediyordu. Hz. Muhammed (s.a.a.v)'in vefatı ve sonrasında hilafet makamının Hz. Ali (a.s)'nin elinden alınmasıyla birlikte halk arasında ayrışmalar başladı. Ancak Alevilerin mescitlerden kopmaları Muaviye döneminde başladı. Çünkü Muaviye döneminden başlamak üzere 1001 ay (yaklaşık 83 yıl) camilerde Hz. Ali (as)'ye lanet okundu.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.a.v.)'in; “Her kim Ali’yi severse, beni sevmiş olur; beni seven de Allah’ı sevmiş olur. Ali’ye kim düşmanlık ederse, bana düşmanlık etmiş olur; bana düşmanlık eden de Allah’a düşmanlık etmiş olur.” dediği Hz. Ali’ye (as.) ve Ehlibeyt’ine (as) yaklaşık 83 yıl boyunca camilerde hem de Cuma namazlarında lanet edilmiştir.
Hz. Muhammed (s.a.a.v)'in hadisini iyi inceleyecek olursanız, bu lanetin aynı zamanda peygambere ve Allah’a da düşmanlık etmek anlamına geldiğini anlayabilirsiniz. Böyle bir camide ibadet etmeyi bırakın, bu binaya ibadethane denmesi dahi caiz değildir.
83 yılın kaç nesle denk geldiğini düşünecek olursanız camilerin yavaşça Alevilerin hayatından nasıl çıktığını tahmin edebilirsiniz.
Daha sonra Aleviler kendi mescitlerini yapmak istemişlerdir, ancak yapılan katliamlar Alevilerin şehirlerden uzaklaşmalarına ve kendilerine ait ibadethane yapmalarına engel olmuştur.
Özellikle Yavuz Sultan Selim’in yapmış olduğu katliamlardan sonra Aleviler iyice dağlık bölgelere çekilmişler, bırakın kendilerine ibadethaneler inşa etmeyi yiyecek ekmeği dahi zor bulmuşlardır. Bu şekilde bin yıldan fazla bir zaman geçmiştir. Dile kolay bin yıl… Bin yıldır camilerden uzaklaştırılmış bir toplum şimdi camiyi nasıl kabullenebilir?
Ayrıca günümüz camilerinde de iki temel sorun söz konusudur. Birincisi imam meselesi… Arkasında namaz kılınacak imamın itikadı çok önemlidir. İmam temiz (doğru yolda) değilse arkasında namaz kılınamaz.
İkincisi günümüzde Emevi zihniyetinin dine ne kadar hâkim olduğunu ve her alanına nüfuz ettiğini bilmeyen yok.
Teoride her ne kadar uygulanan din Hz. Muhammed (s.a.a.v)'in dini gibi görünse de Sünni ilahiyatçıların dahi “bu Emevi dinidir” dedikleri din kurallarına göre uygulama yapan bir imamın arkasında nasıl namaz kılınabilir? Özellikle Ehlibeyt (as)'in katillerine “hazreti” denmesinin moda olduğu bu günlerde böyle bir imamın arkasında namaz kılmak nasıl caiz olabilir? Böyle şahsiyetlerin anıldığı mescitlere nasıl gidilebilir?
Şimdi Tevbe Suresi 107. ve 108. ayeti dikkatlice okuyalım.
Tevbe süresi 107. ayette;
“Zarar vermek, küfre sapmak, müminler arasında ayrılık çıkarmak için ve önceden Allah ve Resulüne karşı savaşanlara üs olsun diye mescit yapan kimseler vardır. “İyilikten başka bir niyetimiz yok” diye yemin ederler. Ama Allah, onların yalan söylediklerine şahittir.”
Ayetin devamında, yukarıda açıklanan vasıflara uyan camilerde namaz kılmayı, Allah men etmiştir.
HANGİ MESCİTTE NAMAZ KILINIR?
Tevbe Suresi 108. ayette;
“Asla orada namaz kılma! Şüphesiz, ilk günden takva üzerine kurulan mescit, içinde namaz kılınmaya daha layıktır. Orada arınmayı seven kişiler vardır. Allah Tahirleri (arınanları) sever.”
Bu ayetten anlaşılacağı üzere “ibadeti hak eden mescit Allah’ın kendilerini Tahir, tertemiz pak eylediği Ehlibeyt (as) mescididir.
Demek ki; bir Müslüman’ın bir mescitte namaz kılabilmesi için başta oradaki imamın Ehlibeyt’e (as) kalben ve fiilen bağlı olması, onları seveni sevmesi, onların düşmanına düşman olması gerekir. Ayrıca orada okunacak ezan, kılınacak namaz Ehlibeyt’in (as) emrettiği usulde olmalıdır.
Özetle burada iki şart yerine gelmelidir. Birincisi; İmam, Ehlibeyt (as) yolunda yürüyen bir imam olmalıdır. İkincisi; mescitte yapılan ibadetler Ehlibeyt (a.s.) fıkhına uygun olmalıdır.