saliha kalem
Profesör
- Katılım
- 3 Kas 2010
- Mesajlar
- 1,705
- Tepkime puanı
- 125
- Puanları
- 0
AGD'den Erdoğan'a: MGV'nin hakkını ver!!!
MGV'nin el konulan malları iade edilmelidir
HEYBELİADA'daki Rum Erkek Yetimhanesi'nin Fener Rum Patrikhanesine iadesini hatırlatan Tongüç, "Bu olay Türkiye'deki çifte standardı açık bir şekilde ortaya koydu. Hatırlanacağı üzere bu ülkede senelerdir hayırlı faaliyetleriyle adını duyuran Milli Gençlik Vakfı da benzer bir şekilde kapatılmış ve gayrimenkullerine el konulmuştu. Tapuyu teslim alan Avukat "Dışişleri ve Adalet bakanlıklarının yaptığı yazışmalar bu doğrultuda bir kararın alınmasında son derece etkili oldu. Siyasi irade olmasa bu çözülmezdi" demiştir. Bu açıklamayı Milli Gençlik Vakfı'nın beraat kararını bozdurup vakfın kapatılmasına ve mallarına el konulmasına sebebiyet veren yetkilere ithaf ediyoruz. Yetiştiği kurumun hakkını değil, azınlıkları hakkını savunanlara açık bir derstir. Azınlıklara verilen bir hak bu milletin asli unsuru olan Müslümanlardan esirgenemez. Hakkında birçok şayia ortaya atılan bu yetimhanenin iadesi hususunda adeta seferber olan hükümet üyelerinin, faydaları herkesçe malum olan MGV konusunda bugüne kadar duyarsız kalmaları bizleri üzmektedir. Aynı duyarlılığı 28 Şubat sürecinin olağanüstü şartlarını kurbanı olan MGV için de bekliyor ve el konulan gayrimenkullerin yasal yollarla gerçek sahiplerine iade edilmesini talep ediyoruz." dedi.
AB rüyasIndan uyanmalIyIz
AB rüyasından uyanmamız gerektiğini altını da çizen Tongüç, son olarak şunları kaydetti: "Dünyayı sarsan Wikileaks'in açıkladığı belgelerdeki bir kriptoda AB'nin önemli bir ülkesi olan Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin ABD'li diplomatlara, sonucu ne olursa olsun 70 milyon Müslüman'ın Avrupa'ya girişine izin vermeyeceğini söylediği belirtiliyor. Sarkozy bu beyanıyla niyetini açık etmiştir. Bizi ne AB'ye alacaklar ne de AB'nin temsil ettiği medeniyetten bize hayır gelir. Durum böyleyken bizim AB rüyasından uyanmamız artık şarttır. AB'nin temsil ettiği medeniyetin insanlığa saadet getirmeyeceği zaten ortadadır. Çözüm kendi medeniyetimize dönmekten geçer. Bizler asırlardır insanlığa huzur ve barış getirmiş bir medeniyetin çocuklarıyız. Avrupa Birliği hayalini bir kenara bırakarak kendi medeniyetimizi yeşertmenin ve bu medeniyet etrafında birleşmenin zamanı gelmiştir."
Füze kalkanının tezkereden farkı yoktur
NATO tarafından Türkiye'de konuşlandırılması düşünülen füze savunma sistemi hakkında konuşan Tongüç, "Bu proje ile sömürgeci zihniyetin ürünü olan NATO ve AB ülkeleri ile aynı çatı altına girilmiş; ABD'nin Orta Doğu'yu işgalini kolaylaştıracak önemli bir adım atılmış ve İsrail'in de ilerdeki güvenliğini tehlikeye sokacak tehditlerin önüne bir set kurulmuştur. ABD Füze kalkanı projesiyle cinayetlerine Türkiye'yi de ortak etmeye çalışmaktadır. Türkiye bu projede taşeron olarak kullanılmak istenmektedir. Topraklarımız kullanılarak Müslüman coğrafyayı tehdit altında alınmaktadır. Hiçbir gerekçe, mazeret ya da kılıf İslam ülkelerine karşı Türkiye'nin bir savaş rampası haline getirilmesini meşrulaştıramaz. Türkiye bu oyuna alet olmamalıdır. Bu projenin Irak'ın işgali öncesi gündeme gelen tezkere ile bir farkı yoktur. Onun için Türkiye tek ses olmalı bu projeye karşı durmalıdır. Nasıl ki 1 Mart tezkeresi milletimizin duyarlılığı ile geçmemişse aynı duyarlılık bu konuda da gösterilmelidir" dedi..
HEYBELİADA'daki Rum Erkek Yetimhanesi'nin Fener Rum Patrikhanesine iadesini hatırlatan Tongüç, "Bu olay Türkiye'deki çifte standardı açık bir şekilde ortaya koydu. Hatırlanacağı üzere bu ülkede senelerdir hayırlı faaliyetleriyle adını duyuran Milli Gençlik Vakfı da benzer bir şekilde kapatılmış ve gayrimenkullerine el konulmuştu. Tapuyu teslim alan Avukat "Dışişleri ve Adalet bakanlıklarının yaptığı yazışmalar bu doğrultuda bir kararın alınmasında son derece etkili oldu. Siyasi irade olmasa bu çözülmezdi" demiştir. Bu açıklamayı Milli Gençlik Vakfı'nın beraat kararını bozdurup vakfın kapatılmasına ve mallarına el konulmasına sebebiyet veren yetkilere ithaf ediyoruz. Yetiştiği kurumun hakkını değil, azınlıkları hakkını savunanlara açık bir derstir. Azınlıklara verilen bir hak bu milletin asli unsuru olan Müslümanlardan esirgenemez. Hakkında birçok şayia ortaya atılan bu yetimhanenin iadesi hususunda adeta seferber olan hükümet üyelerinin, faydaları herkesçe malum olan MGV konusunda bugüne kadar duyarsız kalmaları bizleri üzmektedir. Aynı duyarlılığı 28 Şubat sürecinin olağanüstü şartlarını kurbanı olan MGV için de bekliyor ve el konulan gayrimenkullerin yasal yollarla gerçek sahiplerine iade edilmesini talep ediyoruz." dedi.
AB rüyasIndan uyanmalIyIz
AB rüyasından uyanmamız gerektiğini altını da çizen Tongüç, son olarak şunları kaydetti: "Dünyayı sarsan Wikileaks'in açıkladığı belgelerdeki bir kriptoda AB'nin önemli bir ülkesi olan Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin ABD'li diplomatlara, sonucu ne olursa olsun 70 milyon Müslüman'ın Avrupa'ya girişine izin vermeyeceğini söylediği belirtiliyor. Sarkozy bu beyanıyla niyetini açık etmiştir. Bizi ne AB'ye alacaklar ne de AB'nin temsil ettiği medeniyetten bize hayır gelir. Durum böyleyken bizim AB rüyasından uyanmamız artık şarttır. AB'nin temsil ettiği medeniyetin insanlığa saadet getirmeyeceği zaten ortadadır. Çözüm kendi medeniyetimize dönmekten geçer. Bizler asırlardır insanlığa huzur ve barış getirmiş bir medeniyetin çocuklarıyız. Avrupa Birliği hayalini bir kenara bırakarak kendi medeniyetimizi yeşertmenin ve bu medeniyet etrafında birleşmenin zamanı gelmiştir."
Füze kalkanının tezkereden farkı yoktur
NATO tarafından Türkiye'de konuşlandırılması düşünülen füze savunma sistemi hakkında konuşan Tongüç, "Bu proje ile sömürgeci zihniyetin ürünü olan NATO ve AB ülkeleri ile aynı çatı altına girilmiş; ABD'nin Orta Doğu'yu işgalini kolaylaştıracak önemli bir adım atılmış ve İsrail'in de ilerdeki güvenliğini tehlikeye sokacak tehditlerin önüne bir set kurulmuştur. ABD Füze kalkanı projesiyle cinayetlerine Türkiye'yi de ortak etmeye çalışmaktadır. Türkiye bu projede taşeron olarak kullanılmak istenmektedir. Topraklarımız kullanılarak Müslüman coğrafyayı tehdit altında alınmaktadır. Hiçbir gerekçe, mazeret ya da kılıf İslam ülkelerine karşı Türkiye'nin bir savaş rampası haline getirilmesini meşrulaştıramaz. Türkiye bu oyuna alet olmamalıdır. Bu projenin Irak'ın işgali öncesi gündeme gelen tezkere ile bir farkı yoktur. Onun için Türkiye tek ses olmalı bu projeye karşı durmalıdır. Nasıl ki 1 Mart tezkeresi milletimizin duyarlılığı ile geçmemişse aynı duyarlılık bu konuda da gösterilmelidir" dedi..