...

S

Sadece benja

Guest
Kahraman abimden yine mükemmel satırlar.
bu kitabı izne gittiğim zaman aldım ve evde bıraktım.
dönüp de okuyacağım zamanı bekliyorum.
çok teşekkürler sepia..​
 

mikaga

Üye
Katılım
19 Eyl 2007
Mesajlar
34
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Allah razı olsun paylaşımından dolayı çok güzel bi yazıydı...
 

Sükût_

Asistan
Katılım
26 Tem 2007
Mesajlar
346
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Eyvallah... okunulasi bir (deger) eser... Paylasim icin tesekkürler...
 

Savm

Profesör
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
3,874
Tepkime puanı
76
Puanları
0
Bu hiddet benim! Kimse sahiplenmesin! Bütün suçlar ‘yine’ benim! Kimse, nezaketini araya verip, suçtan pay çıkarmasın kendine! Nesnelerinizin, kelimelerinizin, zamanınızın, sevginizin ziyanlığına yanmayın! Hasarı tespit edin yeter! Bedelini, fazlasına canımı ekleyip ödeyeceğim! Sıyrılıp çekilirken aranızdan, ‘üstüm kalsın’ diyebileceğim! Meğer siz, nasıl da yetermişsiniz size! Bilemedim… Sağ olun, sizi sevmeme izin verdiğiniz için ve beni sevdiğiniz için… Üstüm kalsın!



Teşekkürler güzel paylaşım için




Selam ve Dua İle..
 

Sinner

"Suskun, Hüzün-Bâz..."
Katılım
1 Tem 2006
Mesajlar
7,913
Tepkime puanı
120
Puanları
0
Konum
Câh-ı Bün...
Gördüğüm yüzünüze, suların durgunluğunda bakmışım meğer. İlk gel-git’te gideceğinizi bildiğim halde. Kandım gelmenize. Kopardığım ilk fırtınada gittiniz, gelen dalganın gitmesini beklemeden gittiniz! Her şeyinizi alıp da gittiniz. Hiç gelmemiş gibi, gittiniz!

Susacak var daha.. hemde Çokça...

Eyvallah...
 

Sinner

"Suskun, Hüzün-Bâz..."
Katılım
1 Tem 2006
Mesajlar
7,913
Tepkime puanı
120
Puanları
0
Konum
Câh-ı Bün...
Zaman çok geçince ve geçmişin ömürdeki yeri artınca "kabul alanları" genişliyor. Yoklara var konuşuyor dil, gidilmezlerden gelmez oluyor ayak ve teslim oluyor insan. Sanaydı tanımlamam. İlk anın kahramanlığını giyiniyor aklım. Ellerine ve gözlerine sözüm yoktu. Başım üstünde bir çift gözdüler ve gözlerimden korunurlardı en çok. Sarılır kalırdım!

Konuştun mu, hatırladın mı, anlamadın mı içime asardım isyan bayrağımı.Susar kalırdım! Herşeyi yarıda kesecek kadar kanaatsiz olurdu öfken. Kursağım tamamına doymamış heveslerle doluyken yıktıklarının harabeliği avuçlarıma yerleşirdi. Görmezdin. Bağırırdın, dilinde sanatkâr sitemler. Dinlerdim. Sana hayran, sana kızgın..Öylece kalırdım!

Bakışlarında harp çılgınlığı, yönü kendine de çarpan seferler düzenlerdin. Kaybederdin. Kazanırdın. Sevinçsizliğin aynı kalırdı. Daha çoktu, daha başkaydı istediğin. Bulamamak için aranırdın, kaybetmek için sahip çıkardın, başarısızlık için zafer marşları ezberlerdin. Oysa bilirdim, az'a yetinmekti tek bilemediğin. Yaşadıkların kadar da, yaşatırdın! Gider kalırdım!

Kendine acımazdın ama bir yanın acınma duygusu çekerdi. Acınırsan canımca, birşeyin kalmayacaktı. Benim acıyan yanıma tatsız, renksiz, tuzlu gözyaşları sürerdin. Azalmazdı, azardı. Ağlardın. İçine çektiğin pişmanlıklar çıkarırdın. Sözler verirdin, tutacağına dair bin yeminle. Benimse, şiirsizlikti merhemim; o da, gelmezdi elimden. Yazar kalırdım!

Beni bile değiştirirken zaman; sen dokundurmazdın değişmezliğine. Korurdun, adının aslını. Sevaptın, şefaattin, iyiliktin ama banaydı anlamının her tezadı. Öyle sandığımı sandım başta. Seviyordun beni. Sonra anladım ki, sanmak azdı ve ne gelirse başa, başı sevgindi! Sever kalırdım!

Faraza bu aşkta, değişmediğinle kaldın. Ben değişmezliğinle çözülüp değiştirmedim kendimi. Sabrım vardı da tükendi değil. Sabırsızdım. Sadece "kabul ettim" bana sunduğun seni. Olduğun gibi, olamadığın gibi! Olur dedim, kaldım!


Susacak var / Karaman Tazeoğlu
 

.YOLCU.

Üye
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
69
Tepkime puanı
2
Puanları
0
“Aynı suda ikinci kez yıkanmak imkânsız değil, boğulmakmış!”

AŞK 'ın karanlık sularında ...
 

Sinner

"Suskun, Hüzün-Bâz..."
Katılım
1 Tem 2006
Mesajlar
7,913
Tepkime puanı
120
Puanları
0
Konum
Câh-ı Bün...
Uyanma Küçük Kiz




Uyanma küçük kız! Uyanma ve görme kahramanın olamayışımı!

Ağlamaklı bir uykunun koynundasın. Düşten düşe düşerken nöbetleşe bir çığlık gibi irkiliyor bedenin. Bedenin titredikçe adım duyuluyor dudaklarının arasından. Sızılanır gibi, yankılanır gibi... Adım gibi eminim ki, düşlerinde bile kalabalıkların içinde kaybolmuş ruhunu bulamayan iz bilmez bir kahramanı oynuyorum. Adım gibi eminim ki, düşlerinde bile seni korkularından koruyamayacak kadar korkak bir kahramanı oynuyorum. Adım gibi eminim ki, düşlerinde bile kahramanın olmayı beceremiyorum.

Uyanma küçük kız uyanma ve görme!

Pişman değilim ama keşke soran gözlerine konuşmak yerine "susacak var" diye bakabilseydim. "Susacak var" diyebilseydim. Geç bir itiraf her şey. Geç gelen gerçek incitti içini. İçin için ağlamalara ittim seni. Kendi ellerimle, kendi sesimle... Yersiz susuşlarımdı seni itaatsiz konuşmalara boğan. Zamansız sessizliğimdi seni haykırışlara şahlandıran.

Şimdi uyanma küçük kız! Uyanma ve görme çaresiz kahramanlığımı!

Adım düşmüyor dudaklarından. Adım dökülüyor yalvaran sesinle kulaklarıma. Oysa isyandasın. Bir uyansan, meydan okuyacaksın varlığıma. Gözyaşların süzülüyor saçlarına doğru. Her bir damla dağlıyor beni. Bin parçaya ayrılmış bedenimin tek bir parçası bile dokunamıyor sana. Öyle uzağındayım ki... Ama biliyorum; beni büyütüyorsun düşlerinde.

Uyanma küçük kız! Uyanma ve daha da büyüt çocukluğunu unutmuş ruhumu.

Yazmıştım ya "yaşadığını kanıtladığın için teşekkür ederim" diye, hiçbir şeyle ödenmez bir varoluştu gülüşün. Kaç teşekkür az gelir bilsen ya da kaç bakış. Ölmüş bir kalemi dirilttiğini bilmedin ve görmedin hiç. Gereksiz bir suskunlukla gizledim bendeki senin gerçeğini. Kahramanın değildim, kahramanımdın benim. Bilemedik rollerimizi. Belki de bu yüzden hep şaşırdık repliklerimizi. Hep dil sürçmelerinde kaybettik aslımızı.

Uyanma küçük kız! Uyanma ve görme yok oluşumu.

Beni eski bir yarayla aldattığın gün anladım aslında seni ne kadar da çok sevdiğimi. "Sevmeseydim gitmezdim" dediğimde ne çok istedim seni sevmemeyi ve yanında daha çok kalmayı. Kahramanına yenilen bir yazardım ve gitmeseydim hiç yazamazdım. Ve gitmeseydim hiç yazamazdın!

Uyanma küçük kız! Uyanma ve dinlensin kahramanımın küçük ve yorgun bedeni.
Seni öyle seviyorum ki...

Kahraman Tazeoğlu'nun "susacak var" adlı son romanından...
 

benja

Asistan
Katılım
1 Ara 2007
Mesajlar
282
Tepkime puanı
5
Puanları
0
yargidiyortc9.jpg


Ayrılık elemanları ‘giden’ ve ‘kalanın’, bir senarist tarafından yazılmış gibi hiç değişmeyen veda repliklerini dile getirirken, kendi içlerinden gelen ama senaryoda yer almadığı için sustukları sözler vardır. Söylense, veda sahnesi uzar; söylense, giden kalır; söylense, kalan geride kalmaz ve belki de ayrılık olmaz. Bir günlük geçmişten dokunaklı olmasa da hüzünlü bir veda sahnesi yaratıyorduk kendimize. Şimdi giden bendim ve uğurlayan oydu. Oysa o gidendi ve şimdi geçici bir ev sahiplilikle kendini giden olmaktan kurtarıyordu.

kahraman tazeoğlu ~ susacak var
 

mina

Üye
Katılım
27 Tem 2007
Mesajlar
50
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yalnızlık, ilerisine asla bakamayacağın bir pencere gerisinde; yağan karı, inen geceyi ve yükselen dağları izlerken, senin, yanımda olduğunu hissetmektir. Hayalini yanımda taşımak, yanında varlığımı unutmaktır. Küçük bir ben içinde, koca bir sensizliği yaşamaktır yalnızlık! Yaşamak ve şikâyet etmemek...

 

benja

Asistan
Katılım
1 Ara 2007
Mesajlar
282
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Düş'tüm, dedim elinin tersinde.
Hayır dedi, kesince.
Düş olsan, fark etmezdim seni !

Sevgim sana güç veriyor mu, diye sordum.
Başını çevirdi, yüzünde kalmamış takatle.
Hayır dedi, inatla !
Öyle olsa, yıkılmazdım her 'Seni Seviyorum' deyişinde !

Özledin mi beni, dedim.
Sustu !
Nefesini en derinden aldı ve,
Özlenmez mi, dedi !

Git dedim !
Git !
Sen kalınca genişliyor bu dünya ve kayboluyorum uçsuz bucaksızlığında !
Hayır, dedi, sertçe!
Gidersem, kahraman olurum!
Kalırsam, senin!

Küserim, dedim, kırılgan çocukluğum sitemimde.
Hayır, dedi gülerek..
Küsmek, susmayı göze almaktır.
Ama sen korkarsın kendi sessizliğinden ve susamazsın!

Gel, dedim, o zaman!
sesim fısıltı gürültüsünde.
Gel..
Durdu!
Hayır, dedi,
GELİRSEM BİTER AŞK !!!


Kahraman Tazeoğlu ~ Susacak Var
 

benja

Asistan
Katılım
1 Ara 2007
Mesajlar
282
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Düşmek olası bir eylemdir ayrılığın elinde. içten dışa,dıştan içe... Hayat kayar parmaklarınızın arasından. Hayattaki yeriniz yersiz gelir. Her şey en gerideki yerini alırken siz seyirci kalırsınız sahip olduklarınızı kaybetmeye. Kurtaramadığınız gibi kurtaranınızda olmaz. Kahramanların gücünü aşar kahrınız. Yok oluş kaplar göğünüzü ve mavi silinir umutlarınız içinden. Yalvarmalar etkisizdir, gözyaşları kuru. Ayrılığa inanmaya zorlarsınız kendinizi. Ki sonrasında yaşamayı kabul etmeniz vardır ve en sonda da "sevgilisizlik" bekler sizi. Yüzünü nadiren gören gözleriniz artık görmemeyi, sesine alışık kulaklarınız onun sessizliğini duymayı öğrenmelidir.

"Hiçbir şeyin hatırı yok mu, şimdi ben senin için hiçbir şey miyim, hiç mi insafın yok, hiçbir şeye bile sahip değilim..."

Terk edilmek herkesin kaderinde yeri belli ve değişmez bir çizgidir. Terk edeni olduğunuz aşklar bir 'ah' salar ardınızdan ve o 'ah' gelir vurur sizi çok başka aşkta, çok başka bir adamda. Ama siz "ah" edemeyecek kadar çok seversiniz zira siz, sizi silmiştirsiniz aşkta ve terk edeninize kötü hiçbir şeyi yakıştıramazsınız; yanan canınızın dile gelmek için çırpınan beddualarına rağmen.

Terk edilmenin kabulü imkansızdır.ölümden beter, dedikleri şeydir. Bilirsiniz ölen artık yok! Bir daha göremeyeceksiniz, dokunamayacaksınız. Bir yaşayana ölü mualemesi yapmaktır terk edilmek. Onun bir yerlerde nefes aldığını bildikçe onu nasıl ölü sayarsınız ? Ona dokunabilecek kadar yakın olduğunuz zamanlarda parmaklarınızı ısırarak ne kadar dayanabilirsiniz. Terk edilmek, terk edeni değil kendinizi öldürdüğünüz takdirde yaşayabileceğiniz bir yaşam şekli olur.

Son kez görmeye ödeyeceğiniz bedele sınır koyamazken yeni bir başlangıcı ister ama düşünü bile kuramazsınız. Karşınızdaki 'sizsizliği' seçmiştir, size karşılığında 'onsuzluğu' bıraktığını hesap etmeden. Terk ediliyorsunuzdur ve yapabildiğiniz tek şey; hiç birşeydir...


Kahraman Tazeoğlu ~ Susacak Var
 

benja

Asistan
Katılım
1 Ara 2007
Mesajlar
282
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Aslında duvarlar kapılara örülüyor. Pencereler ki, doğuştan demirli! "Güneş alsın kâfi" zihniyeti bir inşaat şekliyken böyle yapılmış evlerde yaşadıkça bir hayat felsefesi oluyor! "Güneş alsın kâfi!"

Bir kentin ufuk çizgisinde bitmediğini anlamak için "gitmek" değilmiş gerekli olan. Büyümek de istermiş sınırları görebilmek. Büyüdük! Büyüdükçe, büyüdü dünyamız ve daha da yükseldi tel örgülerimiz. Bir gün "aşarım" dedin, bir gün "aşarım" diyorum. Kendi geleceğimizi ütopyalarla ipotek altına alıyoruz ve "yapacaklarımız" dolu yarınımıza şimdiden "düş" gözüyle bakıyoruz. Benden yıllarca önde olan adam; tel örgülerin ilerisi mayın tarlası değilse, neden hala bu duruşumuz? Büyüdükçe korkak mı oluyoruz? Büyüdükçe, alışıp sınırlarımıza tel örgülere mi yeniliyoruz yoksa onlara sevdalanıyor muyuz?

Duvar örülü kapıların gerisinde özgürce büyüdük ama anlamadın, anlamadım büyüdükçe büyüyen esirliğimizi, azalan özgürlüğümüzü! Kaçmak adına yapabildiğimiz en büyük firar, bir yüreğe sığınmak oldu. Kaçtığımızı sandık oysa tutsak düştük bir aşka! Gönüllü esaretimizde unuttuk, yeryüzünün uzaklarının da olduğunu. Unuttuk başkalarını. Başkalaştığımıza inandığımız aşkta, en önce, inandıklarımızı reddettik. Sen ve benden "biz" oldukça, göremedik, aslında senin nasıl da "ben" olduğunu; benimse, senin haricini tanımadığımı. Gözlerinde olup bitenin farkında değilsin. Farkında değilim bakışlarının elini ayağını bağladığımın.

Ben senin, kaçmak istediğinde açabileceğin ve sonrasında dünyanın yüzüne çarpıp gidebileceğin bir kapıyım! Gel, aç ve kaç... Bir gün bırakıp gitmek istediğinde her şeyi; kitaplar dolusu rafları, masa üstünde sayfalara meydan okuyan kalemini, duvarlara yapıştırdığın ve unutulmaya yüz tutmuş dipnotlarını, yalnızlık döşeli evini ve belki de kendini ve belki de beni, terk etmek istediğinde ardına geçebileceğin bir kapıyım! Gel, aç ve kaç!


Kahraman Tazeoğlu ~ Susacak Var
 

Leylifer

Kıdemli Üye
Katılım
7 Ocak 2011
Mesajlar
5,987
Tepkime puanı
1,626
Puanları
113
Bu kitabı okumak istiyorum :)
 
Üst