ilke
Paylaşımcı
- Katılım
- 6 Kas 2017
- Mesajlar
- 875
- Tepkime puanı
- 188
- Puanları
- 0
Arkadaşlar !
Daha önce de sık sık ifade ettiğim gibi, bu fakir acizane bu foruma sanki müslümanlardanmış gibi takiyye yaparak üye olup, iğreti-bozuk fikirleriyle arz-ı endam edenleri henüz daha ilk mesajarından sonra anlayarak "Bu şahıs hem bu forum için ve hem de bütün dünyadaki müslümanlar için çok tehlikelidir. Lütfen yönetim bunun gereğini yapsın..." demişimdir. Şimdi de karşımıza "Hakperest" nickiyle şiddetli bir SÜNNİ müslüman, İmam-ı Azam ve 3 Hak mezhebin düşmanı bir HARİCİ çıkmıştır. Kendisine bugüne kadar yaptığı akıl-almaz falsolarından sürekli "Sen henüz müslüman olma şerefine ulaşamadın!" dediğim ve forumu bu şahsa karşı uyardığım pek çok mesajım olmuştur. Ancak, bu uyarılarıma ne ne bir üye tam destek vermiş, ve ne de yazıklarım forum yönetimince kaale alınmamıştır. Bunun sebebi gayet basittir. Çünkü, buradakilerin ve forum yönetiminin böyle takiyyeci harici zihniyetindeki kişileri bulup, tsbbit edip ortaya çıkarabilme ilimleri yoktur. Hâl böyle olunca da bu şahıslar sanki adeta yazdıklarıyla ve forumda sürekli boy göstermeleriyle forumu ayakta tutan kişiler olarak görülmektedirler ! İşte, bahsettiğim bu şahsın son olarak "Ebu Hanife Mürcie idi !" şeklindeki beyanı kendisinin forumda sürekli zehir kusan bir HARİCİ olduğunu ortaya koymuştur. Çünkü, İmam-ı Azam Efendimiz ömrü boyunca asla MÜRCİE olmadığı gibi, bu Harici kafaların ve Mezheblerle mücadele eden en önemli bir şahsiyettir. Nitekim bu konu hakkında bir akademisyen tarafından kaleme alınan bir makaleyi aşağıya sunuyorum. Bütün forum okuya, anlaya ve burada dostmuş veya müslümanmış gibi görünen koyun postuna bürünmüş domuzlardan herkesin hazer etmesini ve bu forumda salyangoz satmayı meslek edinmiş bu iğrenç yaratıkların forumla ilişiklerin derhal kesilmesi sağlansın diyorum.
İşte İmam-ı Azam Ebu Hanife Hazretlerine isnat edilen "MÜRCİE" yaftasının reddine dair S. D. Ü. ilahiyat Fakültesi Kelam Anabilim Dalı Öğretim Elemanı Ar.Gör. Galip TÜRCAN'ın hakikati ortaya koyan makalesi...
İRCA VE EBÜ HANiFE'NİN İRCA İLE İLİŞKİLENDİRİLMESİ
Ar.Gör. Galip TÜRCAN*
İrcânın Anlamı
İrca kelimesi iki asıl manayı ifade etmektedir ki, bunlardan
biri, geciktirmek, mühlet vermek, bir diğeri de ümit vermektir.
(Bkz.el-Ferahidi, Ebü Abdirrahman b. el-Halil b. Ahmed, Kitabu'l-Ayn, I-VIII, Tahkik: Mehdi Mahsumi-İbrahim Samirai, Muessetu'l-
Alemi li'l-Matbuat, Beyrut 1988/1407, VI, 174. İbn Fiiris, Ebu'l Hüseyn Ahmed, Mucmelu'lLuğa,I-II,
Tahkik: Zubeyr Abdulmuhsin, Muessetu'r-Risale, (by) 1986/1406, I,
423-424. İbn Manzfu, Cemaleddin b. Mukerrem, Lisanu'l-Arab, I-XV, Daru
Sadır, Beyrut, 1414/1994, I, 83-84 )
Mürcie, mezhep ismi olarak ele alındığında, her iki anlam bakımından da doğrulanabilmektedir. Çünkü bu adı alan topluluk, hem ameli imandan sonraya bırakarak, amel ile imanı birbirinden ayırmış, iman için ikrann yeterli olduğunu söylemiş, hem de imanla birlikte işlenen masiyetİn kişiye zarar vermeyeceğini iddia ederek, büyük günah işleyen mümine ümit vermiştir. Bununla birlikte irca, büyük günah işleyen mümin hakkındaki kararın kıyamete kadar bekletilmesi, onun mümin ya da kafir olduğuna dair bir hükmün verilmemesi şeklinde de
anlaşılmıştır. Bu takdirde Mürcie ile Vai'diyye (Mutezile ve Havâric),
karşıt iddiaları olan iki fırka biçiminde ortaya çıkmaktadır.
(Bkz. eş-Şehristani, Ebu'l- Feth Muhammed b. Abdilkerim, el-Milel ve 'n-Nihai, I-III, Kutubu'l-İlmiyye, Beyrut 199211413, I, 137.
Maturl'di (ö.333/944), büyük günah konusunu ele alırken, bu iki yaklaşım arasındaki temel ayırım noktasını şöyle izah etmektedir: Mutezile ve Hariciler vaid ayetlerinin umumi aniaşılmaya
uygun olduğunu iddia etmiş, Mürcie ise va'd ayetlerinin umumi anlaşılması gerektiğini savunmuştur. el-Maturidi, Ebu Mansur Muhammed b. Muhammed b. Mahmud, Kitabu't-Tevhfd, Tahkik: Fetbullah Huleyf, el-Mektebetu'l-İslamiyye, İstanbul 1979, 342)
Ayrıca, Hz. Ali'yi hilafet sırasında dördüncülüğe indirenler, yani onun hilafetini geriye bırakarak, kendinden önce geçen ilk üç halifeyi meşru kabul edenler de irca ile nitelenmiş ve Mürcie adını almışlardır? (eş-Şehristanı, I, 137 ) Şehristanı (ö. 548/1153), ilk mürcil olarak Hz. Ali'nin soyundan gelen Hasan b. Muhammed b. Ali b. Ebi Talib'in gösterildiğini belirtmektedir. ( eş-Şehristan1, I, 141 )
Bu çalışmanın sınırları dahilinde, özellikle Mürcie içindeki farklı bakış açıları Mezhepler Tarihi kaynakları yardımıyla belirlenerek, Mürcie'nin genel iddiaları tespit edilmeye çalışılacaktır.
Daha sonra bir problem olarak Ebu Hanife (ö. 1501767)'nin mürcie
diye nitelenmesi üzerinde durulacaktır. Ayrıca Eşari ö.324/935)'nin
Ebu Hanife'yiircâile ithamı, bu ithamın tutarlılığı ele alınacak,
neticede de söz konusu itham Ebu Hanife'ye nispet edilen metinler
açısından değerlendirilecektir. Burada bizim ilgimizi asıl olarak
yönelttiğimiz husus, diğer bir çok kimse gibi Ebu Hanife'nin de
özellikle belli bir dönemde mürcii diye adlandınlmış olması değil, söz
konusu bu mürcii adı altında Ebu Hanife'ye nispet edilen görüşlerin
hangi ölçüde Ebu Hanife'ye ait olduğu konusudur.
I-Iariciler, harici olmayanları, Mutezile de mutezili olmayanlan
mümin saymamaktadır. Buna karşılık Mürcie, geniş bir iman tarifiyle,
Hariciler ve Mutezile de dahil olmak üzere birçok mezhep sahibini
mümin olarak adlandırmaktadır. Mürcie'nin bu yaklaşımı dolaylı da
olsa siyasi bir netice doğurmuş ve Mürcie'nin varlığı, yöneticiler
açısından problemli bir durum teşkil etmemiştir. Bu nedenle Mürcie,
Hariciler ve Mutezile'nin uğradığı siyasi takibe uğramamıştır.
(Ahmed Emin, Duha 'l-islam, I-III, Matbaatu Lecneti't-Te' lif ve't-Terceme ve'nNeşr, Kahire 1952/1371, III, 324 vd.)
Mürcie'nin siyasi karakteri, Haridierin aksine, büyük günah sahibi
hakkında kesin bir hüküm vermekten kaçınmasıyla oluşmuştur. Hatta
denilEbuir ki, Mürcie'nin teolojik karakteri bu siyasi karakterinden
daha sonra belirginleşmiştir. (Ahmed Emin, Duha 'l-islam, I-III, Matbaatu Lecneti't-Te' lif ve't-Terceme ve'nNeşr,
Kahire 1952/1371, III, 324 vd.) Ancak biz, Mürcie'nin siyasi boyutunu
da bu çalışmanın sınırlan haricinde tutarak, konuyu Mürcie'nin daha
ziyade teolojik tarafına yönlendirmek istiyoruz. Çünkü Ebu Hanife'nin
irca ile ithamına dair tartışmalar, ircanın teolojik yanı ile ilgili
bulunmaktadır.
Daha önce de sık sık ifade ettiğim gibi, bu fakir acizane bu foruma sanki müslümanlardanmış gibi takiyye yaparak üye olup, iğreti-bozuk fikirleriyle arz-ı endam edenleri henüz daha ilk mesajarından sonra anlayarak "Bu şahıs hem bu forum için ve hem de bütün dünyadaki müslümanlar için çok tehlikelidir. Lütfen yönetim bunun gereğini yapsın..." demişimdir. Şimdi de karşımıza "Hakperest" nickiyle şiddetli bir SÜNNİ müslüman, İmam-ı Azam ve 3 Hak mezhebin düşmanı bir HARİCİ çıkmıştır. Kendisine bugüne kadar yaptığı akıl-almaz falsolarından sürekli "Sen henüz müslüman olma şerefine ulaşamadın!" dediğim ve forumu bu şahsa karşı uyardığım pek çok mesajım olmuştur. Ancak, bu uyarılarıma ne ne bir üye tam destek vermiş, ve ne de yazıklarım forum yönetimince kaale alınmamıştır. Bunun sebebi gayet basittir. Çünkü, buradakilerin ve forum yönetiminin böyle takiyyeci harici zihniyetindeki kişileri bulup, tsbbit edip ortaya çıkarabilme ilimleri yoktur. Hâl böyle olunca da bu şahıslar sanki adeta yazdıklarıyla ve forumda sürekli boy göstermeleriyle forumu ayakta tutan kişiler olarak görülmektedirler ! İşte, bahsettiğim bu şahsın son olarak "Ebu Hanife Mürcie idi !" şeklindeki beyanı kendisinin forumda sürekli zehir kusan bir HARİCİ olduğunu ortaya koymuştur. Çünkü, İmam-ı Azam Efendimiz ömrü boyunca asla MÜRCİE olmadığı gibi, bu Harici kafaların ve Mezheblerle mücadele eden en önemli bir şahsiyettir. Nitekim bu konu hakkında bir akademisyen tarafından kaleme alınan bir makaleyi aşağıya sunuyorum. Bütün forum okuya, anlaya ve burada dostmuş veya müslümanmış gibi görünen koyun postuna bürünmüş domuzlardan herkesin hazer etmesini ve bu forumda salyangoz satmayı meslek edinmiş bu iğrenç yaratıkların forumla ilişiklerin derhal kesilmesi sağlansın diyorum.
İşte İmam-ı Azam Ebu Hanife Hazretlerine isnat edilen "MÜRCİE" yaftasının reddine dair S. D. Ü. ilahiyat Fakültesi Kelam Anabilim Dalı Öğretim Elemanı Ar.Gör. Galip TÜRCAN'ın hakikati ortaya koyan makalesi...
İRCA VE EBÜ HANiFE'NİN İRCA İLE İLİŞKİLENDİRİLMESİ
Ar.Gör. Galip TÜRCAN*
İrcânın Anlamı
İrca kelimesi iki asıl manayı ifade etmektedir ki, bunlardan
biri, geciktirmek, mühlet vermek, bir diğeri de ümit vermektir.
(Bkz.el-Ferahidi, Ebü Abdirrahman b. el-Halil b. Ahmed, Kitabu'l-Ayn, I-VIII, Tahkik: Mehdi Mahsumi-İbrahim Samirai, Muessetu'l-
Alemi li'l-Matbuat, Beyrut 1988/1407, VI, 174. İbn Fiiris, Ebu'l Hüseyn Ahmed, Mucmelu'lLuğa,I-II,
Tahkik: Zubeyr Abdulmuhsin, Muessetu'r-Risale, (by) 1986/1406, I,
423-424. İbn Manzfu, Cemaleddin b. Mukerrem, Lisanu'l-Arab, I-XV, Daru
Sadır, Beyrut, 1414/1994, I, 83-84 )
Mürcie, mezhep ismi olarak ele alındığında, her iki anlam bakımından da doğrulanabilmektedir. Çünkü bu adı alan topluluk, hem ameli imandan sonraya bırakarak, amel ile imanı birbirinden ayırmış, iman için ikrann yeterli olduğunu söylemiş, hem de imanla birlikte işlenen masiyetİn kişiye zarar vermeyeceğini iddia ederek, büyük günah işleyen mümine ümit vermiştir. Bununla birlikte irca, büyük günah işleyen mümin hakkındaki kararın kıyamete kadar bekletilmesi, onun mümin ya da kafir olduğuna dair bir hükmün verilmemesi şeklinde de
anlaşılmıştır. Bu takdirde Mürcie ile Vai'diyye (Mutezile ve Havâric),
karşıt iddiaları olan iki fırka biçiminde ortaya çıkmaktadır.
(Bkz. eş-Şehristani, Ebu'l- Feth Muhammed b. Abdilkerim, el-Milel ve 'n-Nihai, I-III, Kutubu'l-İlmiyye, Beyrut 199211413, I, 137.
Maturl'di (ö.333/944), büyük günah konusunu ele alırken, bu iki yaklaşım arasındaki temel ayırım noktasını şöyle izah etmektedir: Mutezile ve Hariciler vaid ayetlerinin umumi aniaşılmaya
uygun olduğunu iddia etmiş, Mürcie ise va'd ayetlerinin umumi anlaşılması gerektiğini savunmuştur. el-Maturidi, Ebu Mansur Muhammed b. Muhammed b. Mahmud, Kitabu't-Tevhfd, Tahkik: Fetbullah Huleyf, el-Mektebetu'l-İslamiyye, İstanbul 1979, 342)
Ayrıca, Hz. Ali'yi hilafet sırasında dördüncülüğe indirenler, yani onun hilafetini geriye bırakarak, kendinden önce geçen ilk üç halifeyi meşru kabul edenler de irca ile nitelenmiş ve Mürcie adını almışlardır? (eş-Şehristanı, I, 137 ) Şehristanı (ö. 548/1153), ilk mürcil olarak Hz. Ali'nin soyundan gelen Hasan b. Muhammed b. Ali b. Ebi Talib'in gösterildiğini belirtmektedir. ( eş-Şehristan1, I, 141 )
Bu çalışmanın sınırları dahilinde, özellikle Mürcie içindeki farklı bakış açıları Mezhepler Tarihi kaynakları yardımıyla belirlenerek, Mürcie'nin genel iddiaları tespit edilmeye çalışılacaktır.
Daha sonra bir problem olarak Ebu Hanife (ö. 1501767)'nin mürcie
diye nitelenmesi üzerinde durulacaktır. Ayrıca Eşari ö.324/935)'nin
Ebu Hanife'yiircâile ithamı, bu ithamın tutarlılığı ele alınacak,
neticede de söz konusu itham Ebu Hanife'ye nispet edilen metinler
açısından değerlendirilecektir. Burada bizim ilgimizi asıl olarak
yönelttiğimiz husus, diğer bir çok kimse gibi Ebu Hanife'nin de
özellikle belli bir dönemde mürcii diye adlandınlmış olması değil, söz
konusu bu mürcii adı altında Ebu Hanife'ye nispet edilen görüşlerin
hangi ölçüde Ebu Hanife'ye ait olduğu konusudur.
I-Iariciler, harici olmayanları, Mutezile de mutezili olmayanlan
mümin saymamaktadır. Buna karşılık Mürcie, geniş bir iman tarifiyle,
Hariciler ve Mutezile de dahil olmak üzere birçok mezhep sahibini
mümin olarak adlandırmaktadır. Mürcie'nin bu yaklaşımı dolaylı da
olsa siyasi bir netice doğurmuş ve Mürcie'nin varlığı, yöneticiler
açısından problemli bir durum teşkil etmemiştir. Bu nedenle Mürcie,
Hariciler ve Mutezile'nin uğradığı siyasi takibe uğramamıştır.
(Ahmed Emin, Duha 'l-islam, I-III, Matbaatu Lecneti't-Te' lif ve't-Terceme ve'nNeşr, Kahire 1952/1371, III, 324 vd.)
Mürcie'nin siyasi karakteri, Haridierin aksine, büyük günah sahibi
hakkında kesin bir hüküm vermekten kaçınmasıyla oluşmuştur. Hatta
denilEbuir ki, Mürcie'nin teolojik karakteri bu siyasi karakterinden
daha sonra belirginleşmiştir. (Ahmed Emin, Duha 'l-islam, I-III, Matbaatu Lecneti't-Te' lif ve't-Terceme ve'nNeşr,
Kahire 1952/1371, III, 324 vd.) Ancak biz, Mürcie'nin siyasi boyutunu
da bu çalışmanın sınırlan haricinde tutarak, konuyu Mürcie'nin daha
ziyade teolojik tarafına yönlendirmek istiyoruz. Çünkü Ebu Hanife'nin
irca ile ithamına dair tartışmalar, ircanın teolojik yanı ile ilgili
bulunmaktadır.