Zeynep Özmen
Kevok_84
- Katılım
- 7 Haz 2006
- Mesajlar
- 3,306
- Tepkime puanı
- 11
- Puanları
- 0
"Bir gün Züleyha, arkalığına beyaz sümbül dallan işlenmiş tahtırevanımla
geçiyordu kütüphanelerin ve tapınakların kenti olan kentinin sokaklarından.
Görkemli bir alayla geldiğini görenler saygı ve hayranlıkla kenara çekiliyor
ve Züleyha'ya yol açıyorlardı. Zengin ve güçlüydü, en fazla da güzeldi. Ve
kimse kırmızı gülleri saçına Züleyha gibi takamazdı.
Birden bir meczub, ehil arslanları, atları ve arabaları aşarak Züleyha'nın
tahtırevanının önünde dikiliverdi, yürüyüş durdu. Züleyha tül cibinliği
aralayarak bu duraklamanın nedeninin anlamak istedi.
Gözlerini kaldırarak Züleyha'nın yüzüne bakmaya başladı meczub, Züleyha.."
dedi, "sevindir beni!" Züleyha kölelerine meczubun sevindirilmesi için
işaret etti.
Köleler mor renkli kadife bir keseyi uzattılar avucuna; ama meczub oralı
bile olmadı.
"Züleyha..." dedi, "Sevindir beni, bana gülümse! Başka bir şey istemem."
Züleyha bu sesi hatırladı ve yüzüne dikkatlice bakınca, aşkını reddettiği
silik bir yığın sima arasından bir zamanların ordu kumandanını tanıdı.
Usulca gülümsedi. (...)
Başını önüne eğen meczub sessiz ve sakin geldiği gibi çekiliverdi.
O günden sonra Mısır'ın lisanına "sadaka vermek" anlamına gelen yeni bir
deyim yerleşti: Züleyha'nın gülümsemesi."
……….
Ve Züleyha isek tebessümden sorulacağız bir gün. Dilenci, Züleyha'ya
gülümseyecek duruma gelmeden
İskender PALA
geçiyordu kütüphanelerin ve tapınakların kenti olan kentinin sokaklarından.
Görkemli bir alayla geldiğini görenler saygı ve hayranlıkla kenara çekiliyor
ve Züleyha'ya yol açıyorlardı. Zengin ve güçlüydü, en fazla da güzeldi. Ve
kimse kırmızı gülleri saçına Züleyha gibi takamazdı.
Birden bir meczub, ehil arslanları, atları ve arabaları aşarak Züleyha'nın
tahtırevanının önünde dikiliverdi, yürüyüş durdu. Züleyha tül cibinliği
aralayarak bu duraklamanın nedeninin anlamak istedi.
Gözlerini kaldırarak Züleyha'nın yüzüne bakmaya başladı meczub, Züleyha.."
dedi, "sevindir beni!" Züleyha kölelerine meczubun sevindirilmesi için
işaret etti.
Köleler mor renkli kadife bir keseyi uzattılar avucuna; ama meczub oralı
bile olmadı.
"Züleyha..." dedi, "Sevindir beni, bana gülümse! Başka bir şey istemem."
Züleyha bu sesi hatırladı ve yüzüne dikkatlice bakınca, aşkını reddettiği
silik bir yığın sima arasından bir zamanların ordu kumandanını tanıdı.
Usulca gülümsedi. (...)
Başını önüne eğen meczub sessiz ve sakin geldiği gibi çekiliverdi.
O günden sonra Mısır'ın lisanına "sadaka vermek" anlamına gelen yeni bir
deyim yerleşti: Züleyha'nın gülümsemesi."
……….
Ve Züleyha isek tebessümden sorulacağız bir gün. Dilenci, Züleyha'ya
gülümseyecek duruma gelmeden
İskender PALA