Hey gözünü sevdiğim Konyam,
De bakim biye, Zehremi gördüy mü? Kaç asır oldu bilmiyem ben Zehremi arayalı. Bakhmadıgım bucah, galdırmadıgım daş kalmadı. Ama yok, yok işte.
Merak ediyem ki ay bir gün benım de üstıme başka dogacakh mı? Güneş bi başka ışıldatacakh mı gözlerimı? İçim bele gıpır gıpır olacakh mı sacdaki ekhmah kimin? Şu gözlerim gapanmadan bu dünyaya, görecah mı seni Zehrem?
Bilmiyem. Vallah pek bi yorduy beni. Ben seni ne vakıt buldum da hangi arada kaybettim Zehrem? Şairin dedıgı kimin işte; seni aramakhtan vaz geçtim de, bulmaktan vaz geçemedim be Zehre!
Dolapta duran ak tülden kefen biçtim siye. Ne edim? Dura dura sararmış eyice. Dedim bu tül Zehreme yaraşır. Seniy için alınmamış mı idi zaten? Madem ki gelmiysan, madem melhem sürmiysan yüregımın taaaaa içindeki şirlere, biye başka yol bırakmiysan Zehrem.
Ben seni dünya gözüyle heç görmemişsemse de göynümün gözü ile görmüş idim. Biliydim gözlerinın nasıl ışıl ışıl, kalbinin nasıl pırıl pırıl oldugını. Lakin bunca bekletecağını beni, bunca üzecagını bilmiydim. Vışşşşş, ömrümün dadı duzı senmişsen meger! Hani nerde şimdi içimdeki o garip gıprantı? Ne zaman gelecah acep deyi beklemelerim nerde?
Göriy misan nasıl kızdırdıy beni? Nasıl yağtiy kül ettiy özümı? Ah benim sürme gözlüm, limon kokulum; şimdi siye belesine çıkışiyem ya, sonra daha da bir gıziyam kendime! Bi örgenemedim bazen susmah lazım geldigını!!! Dilim gonuşmiy lakin göynüm fışkıranda. Sebep mi ariysan? Sebep; sebep sensen be Zehrem...
Ey insanlar, dinleyin beni! Zehremi bulursayız bir gün, ona deyin, deyin ki... Susun, bilmesin hiç bir şeyi, demeyin. Kırgınam ben ona. Bunca vakıt nerdeydiy Zehrem? Nerdeydiy?
Ey ahâli, duydıkh duymadıkh demeyin!
Zehremi kaybettim, hükümsüzdür...
Urfa Tutkunu
De bakim biye, Zehremi gördüy mü? Kaç asır oldu bilmiyem ben Zehremi arayalı. Bakhmadıgım bucah, galdırmadıgım daş kalmadı. Ama yok, yok işte.
Merak ediyem ki ay bir gün benım de üstıme başka dogacakh mı? Güneş bi başka ışıldatacakh mı gözlerimı? İçim bele gıpır gıpır olacakh mı sacdaki ekhmah kimin? Şu gözlerim gapanmadan bu dünyaya, görecah mı seni Zehrem?
Bilmiyem. Vallah pek bi yorduy beni. Ben seni ne vakıt buldum da hangi arada kaybettim Zehrem? Şairin dedıgı kimin işte; seni aramakhtan vaz geçtim de, bulmaktan vaz geçemedim be Zehre!
Dolapta duran ak tülden kefen biçtim siye. Ne edim? Dura dura sararmış eyice. Dedim bu tül Zehreme yaraşır. Seniy için alınmamış mı idi zaten? Madem ki gelmiysan, madem melhem sürmiysan yüregımın taaaaa içindeki şirlere, biye başka yol bırakmiysan Zehrem.
Ben seni dünya gözüyle heç görmemişsemse de göynümün gözü ile görmüş idim. Biliydim gözlerinın nasıl ışıl ışıl, kalbinin nasıl pırıl pırıl oldugını. Lakin bunca bekletecağını beni, bunca üzecagını bilmiydim. Vışşşşş, ömrümün dadı duzı senmişsen meger! Hani nerde şimdi içimdeki o garip gıprantı? Ne zaman gelecah acep deyi beklemelerim nerde?
Göriy misan nasıl kızdırdıy beni? Nasıl yağtiy kül ettiy özümı? Ah benim sürme gözlüm, limon kokulum; şimdi siye belesine çıkışiyem ya, sonra daha da bir gıziyam kendime! Bi örgenemedim bazen susmah lazım geldigını!!! Dilim gonuşmiy lakin göynüm fışkıranda. Sebep mi ariysan? Sebep; sebep sensen be Zehrem...
Ey insanlar, dinleyin beni! Zehremi bulursayız bir gün, ona deyin, deyin ki... Susun, bilmesin hiç bir şeyi, demeyin. Kırgınam ben ona. Bunca vakıt nerdeydiy Zehrem? Nerdeydiy?
Ey ahâli, duydıkh duymadıkh demeyin!
Zehremi kaybettim, hükümsüzdür...
Urfa Tutkunu