Zaman nedir?

vahdet

Üye
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Zaman nedir? herkese göre degişirmi? yoksa her insan ın zaman kavramı farklımıdır?
 

"haTTat"

Paylaşımcı
Katılım
18 Tem 2006
Mesajlar
356
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
Konya-Ankara
Zaman nedir? herkese göre degişirmi? yoksa her insan ın zaman kavramı farklımıdır?
Aslını isterseniz bu soruya fizikçiler bile bir cevap veremediler bu güne kadar. Varsayımlar üzerine gidiyorlar hep. Yalnız itibari olduğu doğru. Belki kolumuzdaki saat 10 dakikanın geçtiğini gösteriyor ancak aslında bize göre 1 saat geçmiş olabiliyor. Anlayacağınız biraz karışık bir mesele..
 

hamide

Profesör
Katılım
22 Eki 2006
Mesajlar
2,282
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Yaş
34
Konum
gaziantep
zaman herkese göreceli bir kavram ama

bana göre şuan su gibi akan bir şey gibi geçiyor
 

dagcan_33

Paylaşımcı
Katılım
15 Eki 2006
Mesajlar
322
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
istanbul
zaman bence sonlu hayattan sonsuz hayata geçene kadar geçen süre yani kıyamete kadar sonrasını allah bilir.
 

gunduzalp

Kısıtlı Erişim
Kısıtlı Erişim
Katılım
26 Eki 2006
Mesajlar
2,954
Tepkime puanı
33
Puanları
0
Zaman mekan ile alakalı bir kavramdır.Mekan olmasaydı zamandan bahsetmek olanaksız olurdu.Bizim için bir gün demek dünyanın kendi ekseni etrafında bir tur atması demek.Veyahutta bir yıl demek dünyanın güneşin ekseni etrafında bir kez tur atması demek.Dünyanın kendi etrafında 365 kez dönmesi güneşin etrafında bir tur atmasına eşit oluyor.Yani dünya kendi etrafında dönerken aynı zamanda da güneşin etrafında dönüyor.Bir örnek verecek olursak:

Hz.Isa'nin(as) doğumundan günümüze kadar dünya güneşin etrafında 2005 kez döndü ve bu senenin sonunda 2006. dönüşünü tamamlayacak.

Eğer ortada bir Dünya veya Güneş olmasaydı bizim için ne gün,ne yıl, ne de hafta olurdu.Zaman mekana bağlı bir kavramdır.Eskilerin tabiri ile zaman, mekandan damıtılmıştır.Eğer mekan ve o mekandakiler ebedileşirse zamanda ebedileşir.Kıyamet'in vakti neden bilinmez?Çünkü kıyamet koptuğu anda dünya yok olacak ve zaman diye bir mevhumdan bahsetmek olanaksızlaşacak.İnsan ebediliği veya sonsuzluğu kavrayamaz.İnsanın aklı ve duyu organları sınırlı olduğu için sonsuzluk diye bir kavramı anlaması imkansızdır.Mesela insan aklından geçebilecek en büyük sayıı yazsa,o sayıdan bir fazlası onun için sonsuz olur.Çünkü insanın en fazla göreceği çokluk sayabildikleri kadardır.Sayamadıkları şeyler olduğunu bilir ama onları kavrayamaz.İnsada aynen bu örnekte ki gibi bu dünya da geçici yaşadığından dolayı sonsuzluğu kavrayamamakdadır.Sonsuzluğu kavrayabilmesi için sonsuz bir hayat yaşaması gerekmekdedir.Buda ancak ahirette mümkün olacakdır.

Kuran-ı Kerim de zaman ile alakalı geçen kavramlara bakacak olursak:

İnsan (henüz) anılır bir şey değilken (yaratılmamışken) üzerinden uzunca bir zaman geçti.
Hel eta alel'insani "hinüm" mined "dehri" lem yekun şey'en mezkura.(Dehr-İnsan/1(bu surenin iki ismi var))
Ayet'in içinde geçen "dehr" kelimesi normal bir şekilde geçen zaman olarak tercume edilirse yanlış anlaşılma olabilir.Dehr insanın yaratılıp,kıyametin kopacağı zamana kadar geçen süredir.Ayet'in içinde geçen bir diğer zamanla alakalı kavram ise "hin" kelimesidir.(hel ata alel insani hinüm)Hin belirli bir zaman demek.Yani insanin dünyada geçirdiği zaman "hin"dir.Daha geniş bir açıklama yapacak olursak "hin" "dehr"'in içinde geçen bir zaman dilimidir.
Kuran-ı Kerim de sık sık insanlara dünya hayatının geçiciliği hatırlatılır
Kullu men 'aleyha fanin,Ve yebka vechu rabbike zulcelali vel'ikrami
Yeryuzunde bulunan herşey yok olacakdır,Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacaktır (Rahman/26,27)

Kuran-ı Kerimde zamanla alakalı geçen başka kavramlarda şunlardır:
Yevm kelimesi gün manasına gelmekdedir.Yalnız Kuran-ı Kerim de kullanılan yevm kavramlarının farklı farklı manaları vardır.Mesela :
Vetteku yevmel la teczı nefsün an nefsin şey'ev ve la yukbelü minha şefaatüv ve la yü'hazü minha adlüv ve la hüm yünsarun
Öyle bir günden sakının ki o gün hiç kimse bir başkası adına bir şey ödeyemez. Hiçbir kimseden herhangi bir şefaat kabul olunmaz, fidye alınmaz.Onlara yardım da edilmez.(Bakara/48)

Ayet'in içinde geçen yevm kelimesi bir günden bahsetmekdedir ama burda kastedilen 24 saatlik zaman dilimi değildir,bahsedilen gün ahirette insanların toplandığı andır.

Yine ahiretten bahsederken başka bir ayette:
Yevme tüblesserair.
Bütün sırların yoklanacağı günü hatırla! (Tarık/9)

Yani bu ayette insanlara bütün sırların açığa çıkacağı günü unutmamaları söyleniyor.

Kuran-ı Kerimde yüzyil olarak bilinen "asr"dan bahsedilmekdedir.
Asr'ın bir manası daha vardır.O da güneşin yukardan yavaş yavaş inmeye başladığı zamana denir.Yani ikindi vaktine de Asr denir.
Andolsun zamana ki, insan gerçekten ziyan içindedir.. Ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka (Onlar ziyanda değillerdir)
Vel asrİnnel insane le fi husr İllellezıne amenu ve amilus salihati ve tevasav bil hakkı ve tevasav bis sabr(Asr/1,2,3)

Yani bu surede de insanların hangi asırda hangi yüzyilda hangi devirde hangi zamanda yaşarlarsa yaşasınlar salih amel işleyip birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler ve imanı olanlar haricinde ziyanda ve hüsranda olduklarını belirtmekdedir.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55


Tasavvuf ehli zamana “meşgul olunması gereken en güzel şeyle geçirmek, alaka ve meşgaleden sıyrılmak” şeklinde vasıflandırır.

Yine tasavvuf ehli, zamanı, “kendisi zamana uyan değil, zamanı kendisi kullanan, zamanı idare eden manasında "ebul vakt"; anının ve halinin vakti hakimi manasında "ibnül vakt" olarak değerlendirir. Zamanın hakimi değil, mahkumu olanları da vaktin, halin ve zamanın esiri manasında, “ebnayı vakt” olarak isimlendirir. Salik (hak yolcusu) daima içinde yaşadığı anın hükmü altındadır, vakit onu ne yana sürüklerse o yana gider. Salik, ibnül vakt (vaktin çocuğu), yani anı yaşayan kişilerdir. Salikin hali vakte göre değişir; bazen kabz, (sıkıntı, kesiklik) bazen bast (sevinç ve ferahlık) halinde bulunur. Ayrıca ibnül vakt olmak, geçmiş ve geleceğin üzüntülerini ya da umutlarını bir yana bırakarak anı değerlendirmeyi gerektirir. Sufiler, ilahi tecellilerin gönülde doğuşuna yada bu doğuşu gerçekleştiği zamana da vakt derler.

Muhiddin Arabi Hazretlerine göre zaman bir an’dan ibarettir (an-ı daim).

AbdulHalik Gücdivani (k.s.) Hazretleri tasavvufi istilahlarda Vukuf-i Zamanı ve Huş Der Dem düsturları ile vakti kullanmada bizleri her an muhasebeye davet etmektedir.

Vukuf-i Zamanı, salikin, müridin her an halinden haberdar olmasıdır. Bunun manası şimdiki zamana vakıf olmak ve geçmiş zamanı muhasebe etmektir. Salik için lazım olan, her vaktini gözetip gereğince amel etmesi yani gündüzün hesabını akşam, gecenin hesabını sabah görmesi, kendisini hesaba çekmesidir. “Günüm veya gecem Allah’a itaat ile mi, yoksa isyan ile mi geçti?” sualiyle kendisini muhasebe etmesidir.

Vaktini tamire ve zayi olan geçmişi telafiye çalışmalıdır. Mutasavvıflar bu bapta, “Musibetler çoktur fakat musibetlerin en büyüğü vakti boşa geçirmektir” buyururlar.

Huş Der Dem, Allah’taan gafil olmayıp, her nefes muteyakkız olmaktır. Nefes alıp verirken huzurda Allah ile olmaktır.

Hazreti ÖmerAllah’ım! Senden zamanın iyisini ve vakitleri bbereketli kılmanı niyaz ediyorum” diye ilticada bulunmuş. Vakitlerin boşa geçirilmemesi hususunda “Ben sizden birini boş görmeyi istemiyorum. Ya dünya yada ahiret işi...” tavsiyesinde bulunmuşlardır. “İş bir vakit geri kalırsa, hiçbir vakit ilerlemez” uyarısı da Hz. Ömer (r.a.)’e aittir.

İmam-ı Rabbani hazretleri “Vakitleri korumak tarikatin zaruri hallerindendir.” buyurmaktadır. Çeşitli mektuplarında da aylakların sohbetini semmün katilin (öldürücü zehir) olarak vasıflandırmış ve onların sohbetinden kaçınmayı tavsiye etmiştir.

Meşhur eseri Mektubat-ı Şerif’te bu hususla alakalı bahisler vardır:

* Fırsatı ganimet bilip, boşa harcamamak gerekir. Merasimlerle, adetlere uyup zamanı boşa geçirmekle bir şey hasıl olmaz. Zarar ziyan ve hüsrandan başka birşeyde artırmaz.

Muhbir-i Sadık PeygamberimizErteleyenler (Yarın, sonra yaparım diyenler) helak oldu” buyurdular.

• Mevcut “ömür sermayesi”ni mevhüm (vehimli, hayalli, kuruntulu) işe harcamak ve mevhüm için mevcudu elden çıkarmak (kaçırmak) çok çirkindir. Vakit sermayesini ehem (en önemli, en kıymetli) işe sarfetmek icap eder. Asıl lazım olan işi düşünmeli lüzümsuz, faydasız şeylerden tamamen yüz çevirmelidir.

• Ey muhip (bizi seven kardeşim)! Vakit keskin kılıçtır. Yarın fırsat ele geçer mi geçmez mi bilinmez. Muhim işleri bugün yapmalı, mühim olmayanları yarına bırakmalıdır. Aklın hükmü ve iktizası da budur.

• Bir kimsenin iyi müslüman olduğu lüzumlu şeylerle meşgul olup, faydasız şeylerden uzaklaşması ile belli olur. Zamanın boş şeylerle telef olmaması için insanın vakitleri muhafaza etmesi lazımdır. İnsan öyle yaşamalıdır ki yanında bulunanlarda dayınıklıktan, başı boşluktan, malayaniden kurtarıp toparlasın. Zira zaman nutuk çekecek, dedikodu yapacak zaman değildir.

İmam-ı Şarani Hazretleri, “Alelade bir insan zamanı nasıl bitireceğini, akııllı bir insan ise zamanı nasıl kullanacağını düşünür” buyurdular.

Abdulkadir Geylani Hazretleri, “Ben yemekle meşgul olduğum her defasında canım çıkıyormuşçasına ruhumda sıkıntı duyuyorum. Çünkü zikrime mani oluyor” buyuruyorlar.

İmam-ı Azam Hazretleri ise, “Felaketlerin en büyüğü vakti boşa geçirmektir” buyuruyorlar.

İmam-ı Malik Hazretlerinin helada geçecek zamanı asgariye düşürme yolları aradığına, bu maksatla üç günde bir defa helaya gidecek şekilde yeme ve içmeyi azaltığına şahiit oluyoruz.

İmam-ı Birgivi Hazretlerine kafeste bülbül ve kanarya gibi kuşları beslemenin cazip olup olmadığı sorulmuş. Cevap olarak, "kıymetli zamanı faydasız işleri harcayıp israf etmenin caiz olmadığını" beyan etmiştir.

Gençlerin kuş ibtila (tutkusu)sının sardığı dönemlerde devrin alimleri bunu önlemek için damda güvercin beslemeyi yasaklamışlardır, kıymetli vakitlerini böyle faydasız şeylere harcayanlara "hapis cezası" fetvası vermişlerdir.

Fudayl Bin İyad Hazretlerini ziyarete gidenler “Yoksa seni meşgul mü ettik?” dediler. O da çekinmeden şu cevabı verdi. “Doğru söylediniz kitap okuyordum. Sizin sebebinizle okumayı bırakmak zorunda kaldım.

Hacı Bayram Veli Hazretleri: “Boş gezenler zengin bile olsa arkadaşları şeytan, kalpleri şeytan konağı olur.”

Şakik-ı Belhi’ye, “İnsanları hangi şeyler helak eder?” diye sorulmuştu. Cevaben, “İnsanları iki şey helak eder: Biri tövbe ederim diyerek günah işlemeleri, diğeri de, zamanında yapması gereken tövbeyi geçiktirmeleri....” dedi.

Fahreddin-i Razi Hazretleri ders okuturken buz satan birisi “sermayesi eriyen bu şahsa yardım edin” diye geçiyordu. Fahreddin-i Razi Hazretleri talebelerine dönerek şöyle ikaz etti: “İnsana verilen ömürde bir buz gibi hızla erimektedir”.

Fahreddin-i Razi Hazretleri “Allah’a yemin olsun ki, yemek saatlerinde ilimle iştigali kaçırdığım için çok üzülürüm. Zira, vakit çok kıymetlidir”; Ebul Vefa Hazretleri ise “Ben yemek vaktini kısaltmak için ekmeği ufalayıp tirit şeklinde yemeği tercih ediyorum. Çünkü ikisini arasında çiğneme için kaybedilen zaman farkı vardır” buyurmuşlardır.

Davut Et-Tai Hazretleri de, Ebul Vefa Hazretleri gibi ekmeği tirit şekliyle yemiş, sebebini de tirit ile normal yemek arasında elli ayet okuyacak kadar fark olmasıyla izah etmiştir.

Akrep ile Yelkovan birbirini kovalaya dursun,
Güneş ile Ay..
Her şey yaşanmış ve bitmiş ,son perdesi zaman

Ben Zamanım... Zaman da Ben

--------------------

Edebten Melekler Nurlandı, Edebsizlikten Şeytan Huzurdan Kovuldu

Unutmayin;
Yediklerimiz degil, hazmettiklerimiz bizi guclu yapar.
Kazandiklarimiz degil, biriktirdiklerimiz bizi zengin yapar.
Okuduklarimiz degil, hatirladiklarimiz bizi bilgili yapar.
Baskalarina verdigimiz ogutler degil,
Bizzat uyguladiklarimiz bizi insan yapar...

(alıntıdır)
 

&Ta-Ha&

Doçent
Katılım
18 Ağu 2006
Mesajlar
1,044
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Web sitesi
hayattanizler.spaces.live.com
zaman olayların belirli bir sıraya sokulmasıdır... zamanın göreceli olduğu bir gerçektir.mesela uyurken rüyamızda bir sürü işler yaparız onları normal hayatta belki 1 ayda yapamayız.Mesela Peygamberimiz(sav)miraçta ebed alemine girdi oranın 1 saniyesi buranın belki yıllarına eşit.. o yüzden hadiste geçmiş ki bir anda gitmiş ve gelmiş... yatağı bile daha sıcakmış... yani zamanda bir yaratıktır yavaşlar hızlanır...

muhabbetle
 

qwets

Üye
Katılım
16 Eki 2006
Mesajlar
34
Tepkime puanı
0
Puanları
0
"iki karanlık ortasında yanan mum ışığıdır"
"ne zaman duracağı bilinmeyen bir şimendiferdir"
 

Masmavi_

Paylaşımcı
Katılım
14 Ara 2006
Mesajlar
199
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaşadığımız anların peşpeşe dizilimidir.
 
Üst