Yüreğin Gücü..

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
Günümüzün sosyologlarına: Barış sürecine gelmekte en etkili unsur nedir, diye sorduğunuz zaman çoğu ''PKK'nın silah kullanması'' diyecektir. Eğer PKK şiddet yolunu seçmeseydi Kürtlerin hakları akla bile gelmezdi, bu şiddet, topluma bir şeyleri fark ettirdi, derler. İlk etapta düz mantık olarak düşündüğünüz zaman bu doğru gibi gelebilir lakin iş öyle dışarıdan bakıldığı gibi değildir.

Kimsenin şimdiye kadar görmediği bir noktaya dikkat çekeceğim. Muradullah ve Rızaullah perspektifinden, yani tasavvufi bir bakış açısından işi ele alacağım.

İki yol vardır. Birisi dünyevi, diğeri ise rahmanidir. Dünyevi olan yol, nefs-i emmarenin yoludur. Yani bildiğiniz hayvan-i yol; bildiğiniz doğa kanunları. Nedir o? Güç ve şiddet yolu, tabiyat kanunu, orman kanunu. Bugün ki dünya düzeni bu felsefenin temel dinamiklari üzerinden yürür. Hatta fikir geliştirmekte kullanılan şablonlar bile bu bağlamdadır. Bu maddeci felsefe Darwin'in Evrim Teorisi'nden kendine güçlü argümanlar bulur.

Gel gelelim çoğu insanın fazla üzerinde durmadığı, unuttuğu, rafa kaldırdığı ikinci yola. Rahmani olan yol. Aşk yolu. Muhabbet yolu. Gönül yolu. Bu yol artık İslam-i camiyada bile unutulmuştur. Yazık. Oysa Allah'ın üzerine bereket yağdırdığı, elinden tuttuğu, kaldırdığı yol budur. İslamın yeryüzüne yayılmasında rol oynayan ana dimamikte budur. İslam dini, bereketini sanıldığı gibi kılıçtan değil, bu yoldan almıştır. Kalp yolunu takip edenlere Allah perdeler arkasından yol açar.
Eğer bereket, sanıldığı gibi şiddette olsaydı tarihî süreçte Moğol istilaları geven ateşi gibi çabukca parlayıp sönmezdi.

Aşk ve vecd yolun kuralı şudur: Din, dil, ırk gözetmeden zalimin karşısında, mazlumun yanında yer alacaksın. Bu misyonu her kim yüklenirse Allah'ı yanına almış olur.

Arkadaşlar şimdi bu Kürt sorununun çözülmesinde kimsenin görmediği noktaya bakalım. Yani şiddetin değil, yüreğin yolunu bir arayalım bakalım ne göreceğiz.

Soruyorum: Sizce Recep Tayyip Erdoğan'ın zindana düşmesi, orada Ahmet Kaya'nın türküleriyle teselli bulması, bir mazlum olan Ahmet Kaya'nın Tayyip Erdoğan'a ta o dönemde destek olması, yanında durması. Onun adına konser vermesi sizce tesadüf müdür yoksa rahman-i bir cilve midir? Ahmet Kaya deyip geçmeyin. Bu adam işte yukarıda anlattığım misyonu yüklenmiş birisiydi. Mazlumun siyasi fikrine bakmayan tek adamdı. Yani aslında bizim olmamız gereken ayarda birisiydi. Biz bu güneşi kaybetmişken islamla alakası olmayan birisinin ayağına bu güneş takıldı, ne olduğunu bilmeden bu adam bu güneşi sevdi ve sahip çıktı. Belki adını da bimiyordu ama sahip çıktı; bereketini buldu. Tıpkı Bişr-i Hafi'nin sarhoş haliyle çamurdan kaldırdığı besmeleyle şereflenmesi gibi bir durum bu.

Sonuç olarak diyorum ki: Ahmet Kaya'ya ve türkülerine muhabbet beslemiş bir kişiyi ta zindan çukurundan çıkartıp hakimiyet tahtına oturtan her halde PKK'nın kullandığı şiddet yolu olmasa gerek.

Kim ne derse desin bu barış sürecinin kahramanı ne PKK'dır ne de Abdullah Öcalan. Bilakis Ahmet Kaya'nın yüreğinden çıkan türkülerin hakikat mahkemesinde verilen hükmüdür.

Hep öyle değilmidir? Tarhih hep şiddeti kullanan kahramanları yazar. Onların hakkı bu dünyada bu yolla veriliyor. Bir de gönül kahramanları vardır. Asıl kahramanlar onlardır. Tarih onları yazmaz zira rahman-i perspektiften bakmıyor tarih. Olsun dert değil. Gerçek kahramanların defterini melekler bile bilmez. O defteri bizzat Allah tutar.

Melâmet hırkasını giyen nice yürekler vardır, kendisi bile farkında olmadan..
 

ihvanistanbul

AkhenAton
Katılım
4 Eki 2009
Mesajlar
7,657
Tepkime puanı
2,337
Puanları
113
Konum
istanbul
Kırk yıl düşünsem çözüm sürecini amet kayay bağlamak aklıma gelmezdi. Seviyorum seni abi. Doğru yalnış tartışmam ama zihin açıyorsun/açıyorsunuz ;)
 
Üst