Bediüzzaman deccalin dört evresi olduğunu söylemektedir. İlk evresi fikirlerini propoganda evresidir. Daha ziyade gizlidir. İkinci ve üçüncü evreleri en güçlü oldukları dönemdir. Halkın değerlerinie apaçık düşmanlık yapma cesareti bulmuşlardır. Zulümler ve katliamlar işlemişlerdir.
Bu dönem Militarist Deccal dönemi olarak adlandırlabilir.
Lakin, gelişen hürriyet akımları ve iletişim neticesi Militarizm miadını doldurdu. Deccal ölmeye yüz tutmuş iken son dönemine girdi. Yani, adileşitiği durumu muhafaza için münafıklık perdesine girdiği dönemdir.
Bu dönemin Bakara Suresi 204-205'de işaret edildiğini ve deccalin Müslümanların dünya görüşüne uygun tarz-ı hareket benimsediğini anlıyoruz.
Artık Militarizm ölmüştür. Ancak, deccal pek çok milaitarist komiteye sahiptir. Bunların lağv edilmesi icab etmektedir. İşte Türkiye'de de aynı süreçi görmekteyiz.
Eski Militaris Deccal ölmüş, Sivil veya dindar Deccal (Mesihiddeccal bu sebebten denir) manasını kazanmıştır.
Sivil veya dindar Deccalizm şudur:
Alem-i İslam'da hürriyet akımları neticesi ağalık, beylik, şeyhlik(siyasi manada);diktatörlük can çekişmektedir. Zaten, bu istibdat Militarist Deccalle beraber ölmektedir.
İki ihtimal görünmüştür:
Alem-i İslam; ya Kur'an'ın tefsiri Risale-i Nur'un gösterdiği hürriyet akımları ile ihya olacak, ya Deccalin kendi koyduğu hürriyet kanunları ile sömürülmeye devam edecek.
Yani, İslam, Yecüc ve Mecüc'ün şahs-ı menevisi olan kominizm ve Kapitalizm ile barışacak yada dünyaya hakim olacak.
Bunun için büyük bir plan ortaya koymak lazımdır. Buna BOP diyebiliriz. Yada dini tabir ile Ilımlı İslam
Bu projeye göre Militarist Deccal taktiğinin yapamadığını Sivil veya Dindar Deccal yapacaktır. Müslümanları zorla kominist ve kapitalist yapamadıkları için münafıkane plan ile severek ve isteyerek dahil edecektir.
Bu plana göre: müslümanlar ismen kapitalizm ve kominizme düşman gözükseler de kaide olarak ona tabi olacaklar. Hem de severek ve isteyerek tabi olacaklar.
Mesela, Türkiye'de satılan dairlerin yüzden 99'u faiz ile alınmıştır. Bu sisteme Müslümanlar da severek dahil olmuştur.
Hürriyet akımlarında bir örnekse,içkiye yaşam biçimi adını vermektir.
Oysa Bediüzzaman'ın hürriyet anlayışında içki zararlı bir alışkanlık ve ruhi bir hastalıktır. Tedavi edilmesi ve kanunlarca önü kesilmesi elzemdir.
İşte dün içki içmeyi serbest bıraktığı için düşman oldukları hürriyete bugün deccalin sevdirmesi ile ve kaideleri ile dost olmaktadırlar.
Müslümanlara dendi ki: Ecnebiler çağdaş hayata dahil olarak medeni oldu, müslümanlar ise katı kurallar sebebi ile geri kaldı. (Yani, Deccalin birinci dönem propogandası olan Avrupa top top diyerek ileri gitti, biz Allah Allah diyerek geri kaldık hezeyanını söylemenin asra ugun şekli)
Dinde katı kural yoktur, helal dairesi geniştir, kaidesini kendilerince tevil ettiler.
Böylece tesettürlü hanımlar vur patlasınlarda boy göstermeye başladı. Müslüman tüccarlar amaç için her yol mübahtır. İslam hakimiyeti için güç ve para lazımdır diyerek talana fetva aldı. Faiz sistemini mübah gördü. Faiz tıpkı alışveriş gibidir diyerek, Allah ve Peygamberine savaş açtı.
Deccal mübarek beldelere Militarist sistemle girememiştir. Lakin dindar gözükerek girecektir. Emareleri Suudilerin daha fazla para kazanmak manasında Kapitlizme bir nevi kapı açtı, tarihi talan edip lüx oteller kurdu. Dubai, kapitalizmin cenneti haline getirildi.
Hadislerdeki Kabenin yıkılması hadisesinin bir nevi tevili gözüktü.
İlaveten:
Deccalin ikinci ve üçüncü evrelerinde ona tabi olanlar mecbur bırakıldıkları için günahkar dahi olmadılar. Lakin, adileştiği dönem münafıkane olduğu için ona tabi olanların ahiretleri tehlikededir.
Evet, deccal son döneminde müslümanlara dünyayı vaad etmiş ve Müslümanlarda bunu severek ve istiyerek benimsemiştir.
tıpkı Deccalin yalancı cenneti ve cehennemi olma hadisesi gibi.
bu zamanda eğer Deccalin sistemine dahil olmaz isen dünyan cehenneme dönüyor. Ama ahiretin cennet oluyor.
Eğer yalancı cennetine girsen ahiretin cehennem olacaktır.
Hafazanallah