Yılbaşının Ardından

saf deha

Profesör
Katılım
26 Kas 2007
Mesajlar
1,306
Tepkime puanı
120
Puanları
63
Konum
ankara-kayseri
Yılbaşının Ardından

Bir medya televizyon kuruluşuna üyeyim. İçinde bir çok sinema kanalı bulunmakta ve bu kanallar için para ödemediğim için üyeliğimde serbest değil. Her ay bu paralı kanallardan bir tanesini üyelerine bedava seyrettirerek bir nevi alınmasına teşvik ve reklam amaçlı bedava sunuyor. Buraya kadar sorun yok. Ama bu ay verdiği sinema kanalında yayınladığı filmlerde, yılbaşı dolayısıyla amacını anlamak için fazla kafa yormaya gerek olmadı. Çünkü son bir aydır gösterdiği %80 film, yılbaşı, Noel Baba ve Hıristiyan dinini övücü filmlere yer verildi. Bir üye olarak görmek istediğim farklı ve kaliteli filmleri izlemekti. Ne yazık ki, amaç farklıymış.

Bu kanalı merak unsuru ön plana çıkarak, yayınladığı birçok filmi izledim. Gerçekten bir misyonerlik çalışması ve bilinçaltına yerleştirilen simgeler, sevgi ve içtenlikle işleniyor. Bu filmleri izleyen ve İslam dini hakkında çok fazla bilgisi olmayan Müslüman kimliğine ne kadar zarar verecektir kim bilir. Mehmet Akif Ersoy’un dediği gibi, “Zengin birine gelmişler, ondan Avrupa’da fakir bir çocuğun eğitim görmesi için para istemişler, o da, kendi paramla İslam düşmanı mı yetiştireceğim.” diyerek, para vermemiş. Şimdi kendi memleketimde bu yayın kanalı, üstelik paramızı alarak bunu yapıyor ya… Ünlü şairin kemikleri sızlıyordur mezarında.

Ülkemde, Kur’anı okuyup, Allah’ın bize öğüt verdiği mesajı kaç kişi baştan sona okumuştur acaba. Bu soruya cevabı Diyanet’in 2010 tarihli araştırması cevap veriyor ve buna göre kutsal kitabımızı okumayan kişilerin oranı %80 olarak tespit edilmiştir. Ayrıca bu araştırmada %20’lik kesimin eline hiç Kur’anı almadığı çok korkutucudur. İnsan Müslüman’ım diyor ama bu araştırmada %80’i, Müslüman olmak nedir, Allah yüce kitabımızda ne mesajı verir, emir ve yasakları nedir, ahlaki boyutu nasıldır, bilmiyor. İnsanlar genellikle öğrenmek istediklerini başkalarından, onun ne derece bilgisi doğru olduğu tartışılır, öğreniyor. Bu çerçevede dini objelere karşı ön yargılı ve bilinçsiz bir toplum olduk.

Bunun göstergeleri de, mesela yılbaşı geldi, Hıristiyan inancında bile olmayan, tamamen hayal ürünü ve satışlarını artırmaya yönelik geliştirilen Noel Baba, çam süsleme… gibi görselleri benimsediğimizden anlaşılıyor. Her AVM’de, alış veriş yerlerinde, şehir merkezlerinde Noel Babalar, tıpkı bir Hıristiyan ülkesinde yaşarmışız gibi görmeye aşina oluyoruz. Çocuklar öyle özentiyle resim çektiriyorlar ve ebeveynler de bunu destekliyor ki, bu çekilen resimlerden gurur duyuyorlar.

Ormandan çam kökleyen kişileri engellemek için, sayıları artırılmış orman bekçilerinin takibi konusunda haber programı yapıldı. Çamı ucuza almak isteyenlere çamı satarak nemalanmak isteyen hırsızlar-aslında caniler her çam dibinde didik didik aranıyordu. Seyrederken içim cız etti, üzüldüm. Nerede çevreciler, nerede çam kesiliyor diye ayaklanan kalabalıklar…

Her inancın, imanı destekleyen ve yaşama dönüşmüş kültürü vardır. Dinimizde de oldukça fazlaca bunları görebiliriz. Bu yaşam kültürü dinin pratiklerinin toplumda nasıl yaygınlaştığını sergiliyor. Yıllarca bu gibi filmlerin verdiği zarar, bir nevi yozlaşma erozyonu sayesinde, namaz denilince sadece Cuma namazı ya da bayram namazı, giyim denilince Avrupai-modern giyim! Yiyecek denilince pizza, suşi, Çin yemekleri… İçi başka dışı başka, yepyeni bir Müslüman kimliği doğdu.

Bir Müslüman olarak her dine, inanca, yaşam biçimine, özgür seçime elbette saygımız mevcut. Konu olan bu yayın kanalının mesajına da saygılıyım. Sonuçta bir şeytanın varlığı nasıl varsa mümininde varlığı o derece doğrudur. Herkes görevini tam manasıyla yapıyor. Sorun bizim insanımızda, çok az okuyor ve o cahilliğimize mum ışığı aramıyoruz, karanlık beyinlerimize. O mum ışığı bu gibi filmlerin örneklerinde yanıyor yaşantımızda. O zaman güneşin altında gölgede dolaşır gibi, üşüyerek yaşıyoruz, doyumsuz ve günahkâr olarak.

Lütfen size sunulan ilahi mesajı okuyarak, yaşamınızda benimseyerek pratik ediniz. Eğer okuyan ve bunu hayatına yansıtarak, bundan başkasına prim vermeyen duyarlı halk olursa, bu gibi filmler bize zarar veremez ve Müslüman çöplüğünde de asla yaşayamaz.

Saffet Kuramaz
 
Üst