Alper...
MarmaranınKralı
- Katılım
- 10 Eki 2006
- Mesajlar
- 9,574
- Tepkime puanı
- 452
- Puanları
- 0
- Konum
- İsLamBol
- Web sitesi
- cennetsarayi.blogcu.com
YILBAŞIMIZ HAKKINDA İLERİ GERİ KONUŞMAYALIM !
Bismillah.Elhamdulillah.Allahu Teala’ya Celle celaluhu Sonsuz hamdu senalar olsun.Habibi,Hazreti Muhammed Mustafa’ya Sallallahu aleyhi vessellem sonsuz salatu selamlar olsun.Ehli beyte ,Halife-i Raşidine ve Ashab-ı kirama selamlar olsun dedikten sonra,Bu yazıyı yazma amacımı özetle belirtmek istiyorum ki, oda şudur.Bazı Müslümanların Hicri yılbaşını ihya etmenin önemini kavrayamadıklarından , sürekli “ ne önemi var, niçin bu güne has dua ve namaz çıkartıyorsunuz” diyorlar.İşte bu makale,Allahın izniyle bu sorulara cevap mahiyetinde olacaktır.
Tevbe suresinde mealan Cenabı Allah hazretleri buyuruyor ki; “İman edip de Hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler, rütbe bakımından Allah katında daha üstündürler. Kurtuluşa erenler de işte onlardır.” Asrı saadet devrinde , hicretin en büyüğü, Hazreti Peygamberin Ebu Bekir Radıyallahu anh ile birlikte, Mekke-i mükerremeden Medine-i münevvereye hicretidir. Hem mallarıyla gerekse de hicret yolculuğunda canlarıyla ,fisebilillah uğruna hicret ettiler.
Dinlerinin gereğini yerine getiremeyeceklerini bildikleri,anladıkları mekandan, uzaklaşmak gerekir.Allah resulu aleyhisselam da aynen öyle yaptı ve uzaklaştı mekkeden.Fakat giderken şöyle diyordu ; “Ey Mekke! Vallahi sen Allah katında yeryüzünde en hayırlı yerisin. Vallahi eğer buradan çıkmaya mecbur edilmeseydim çıkmazdım.”Dinini yaşamasına izin verilmeyen yer Mekke bile olsa, oradan ayrılmak şarttır.Zira bu ayrılık, terk değil, kuvvetlenip geri gelmek demektir.
Fisebilillah uğruna çekilen sıkıntıları düşünmek.O zamanın insanlarının yaşadıkları işkenceleri hayal etmek.İmkanların kısıtlılığını idrak etmek gerek.Bütün bu olumsuzluklar karşısında, bir mücadele ve amacı tek.Sadece Allahın dinini insanlığa duyurmak.Başka bir amaç ve gaye gütmeksizin.Sırf Allah rızası için,yaşadığın memleketi terk etmek.Belki bir daha gelmemek üzere terk etmek…
Belki hicret demek,ölümü göze almak demektir.Ölümü bile bile göze almak demektir.Tıpkı Hazreti Ali kerremallahu veche gibi.Cesaretin timsali,ilmin kapısı olan O yüce zat gibi,hiç terettüt etmeksizin,gözünü bir an bile kırpmaksızın, En sevgili uğruna hayatını seve seve vermektir…Düşünün kapıda yüzlerce mızraklı adam ve sonucunda ölüm var.
Bir rivayette nakledilir ki, Yüce Allah Hazreti Cibril ve Hazreti Mikaile vahyedip derki, “Sizi kardeş eyledim. Birinizin ömrünü diğerinden uzun eyledim. Hanginiz diğerine ömrünü verir” söylediklerinde hiç biri diğerine ömrünü vermeye yanaşmaz. Bunun üzerine Cenabı Allah kendilerine şu emri veriri. “Gidiniz Ali’yi müşriklerin zararından koruyunuz. Siz birbirinize ömrünüzü vermediniz ama Ali ömrünü benim Habibime ,peygambere feda etti. Ölümü bile bile tereddütsüz kabul etti.” Der.
Hicret,mağarada güvende olmak demektir,Örümcek ağı ve güvercin yuvasının arkasında muhafaza olunmaktır.Düşman bir adım daha atsa,örümcek ağını delip içeri girse,aradıklarıyla karşı karşıya geleceklerdi ama Allah,imkan vermediğinde, bir örümcek ağı mani olur.Bir güvercin engel olur…Yasin-i şerifte mealen buyuruyor ki Allahu Teala “Biz onların önlerine bir set, arkalarına da bir set çekip gözlerini perdeledik. Artık onlar göremezler.” Evet,göremediler, nasipsizdiler.Gözlerine ve kalplerine perde inmişti.Allah onlara mühür vurmuştu.
Bazıları dedim,anlamadıklarından mı? Yoksa anlamamazdan geldiklerinden mi? Bilmiyorum.Soruyorlar.Niçin hicreti kutluyorsunuz,acaba Yahudi ve hristiyanların yaptığı gibi miladi yılbaşını kutlayamadığınızdan, o ihtiyacınızı uydurma bir yılbaşıyla mı kutluyorsunuz?
Estagfirullah…Biz Müslümanların yılbaşı,Hicri yılbaşıdır.Tabiki bu günde birbirimizle hediyeleşeceğiz,sevineceğiz,müjdeleneceğiz.Zira Yepyeni,taptaze bir seneye daha kavuşmanın,özellikle sıhhat ve afiyet üzere bir kere daha kavuşmanın mutluluğunu ailemizle,arkadaşlarımızla,ihvanlarımızla paylaşacağız.
Bu gocunulacak bir olay değil.Bu , hicretin her an akıllarda taze kalmasına vesile olan bir anış,bir yad ediştir.Hem bu vesileyle islamın ilk zamanlarını ve Müslümanların çektikleri ızdırap ve sıkıntıları akabinde ise kavuştukları devleti ve nimeti hatırlıyoruz.Sıkıntı içerisinde olan ümmetin, ileri de bu sıkıntıları üzerinden atıp,bertaraf edeceğini umuyoruz.Onun için dua ediyoruz.
Şimdi denebilir ki, siz sade dua edin zaten,cihat etmeyin.Ben , Müslüman sadece dua etmeli,sonra yan gelip yatmalı mı dedim.Hayır öyle bir şey demiyorum.Bilindiği üzere, duanın iki çeşidi vardır.Bunlardan biri sözlü diğeri de fiili duadır.Sözlü dua, dil ile yapılır.Fiili duada işi eyleme dökmek demektir.
Mesela,Bir hicret etmek için yada bir şeyi yapmak için onun alt yapısını hazırlamak gerekir.Bu alt yapı hazırlığı fiili duadır,alt yapıyı hazırlarken bir yandan da mevladan, sonucun hayırlı olması için yapılan duaya da sözlü dua denir.Bu iki dua çeşidi hem birbirinin aynıdır.Hem de birbirinden ayrıdır.Karıştırmamak gerekir.
1 Muharrem ,Hicri yılbaşı olarak ne zaman anılmaya başlandı diyecek olursanız.Ona da kısa bir cevap vermek istiyorum zira,anlayana sivri sinek saz,anlamayana davul zurna az demişler.Ne kadar yazsak,isterseniz cilt cilt kitaplar neşretsek yine de “ama,neden,niçin,nasıl” gibi sorulara muhatap olacağız.O yüzden kısa kesmekte fayda var.Allah anlayış kabiliyeti nasip etsin her birerlerimize.
Hicretin üzerinden 17 yıl geçtikten sonra, Hazreti. Ömer'in radıyallahu anh halifeliği esnâsında, Hazreti . Peygamber'in aleyhisselam hicret ettiği yılın 1 Muharrem'i olan 16 Temmuz 622 tarihi "Hicri-Kamerî Takvim" için "takvim başı" olarak kabul edilmiştir.
Hicreti anmanın bir sakıncası vardır diyecek biri yoktur sanırım.Zilhecce ayını dualarla namazlarla ,oruçlu bir hal üzere uğurlamak, geçen senenin muhasebesini yapmanın. İki günü eşit olan ziyandadır rivayetince ,gerekliliğine ve gelecek olan muharrem-i şerif ayını da yine oruçlu bir hal üzere ve dua ve namazlarla karşılamanın ve gelecek seneyi dini mubini İslam çerçevesinde yaşamaya çalışmak için söz vererek hazırlanmanın da bir sakıncası vardır diyecek kişinin olduğunu düşünmüyorum.Zaten bu günlerde, Çam ağacı dikip, Hindi pişirip,tonbala, tavla oynayıp,dansöz oynatıp,şarap içmeyeceğimize göre, bir haramlığı nerde olacak. Aksine siyerden bahsetmek,tefsirden bahsetmek,Sahabe hayatlarını anlatmak, hanelerimizi , ilim meclisi,cennet bahçesi haline getirmek, faziletlidir.
Allah muharrem-i şerif ayımızı hakkımızda mübarek eylesin.Hicretin ve Yılbaşımızın hakkında ileri geri konuşmayalım.
8 Aralık 2010
2 Muharrem 1432
Çarşamba
Alper...
Bismillah.Elhamdulillah.Allahu Teala’ya Celle celaluhu Sonsuz hamdu senalar olsun.Habibi,Hazreti Muhammed Mustafa’ya Sallallahu aleyhi vessellem sonsuz salatu selamlar olsun.Ehli beyte ,Halife-i Raşidine ve Ashab-ı kirama selamlar olsun dedikten sonra,Bu yazıyı yazma amacımı özetle belirtmek istiyorum ki, oda şudur.Bazı Müslümanların Hicri yılbaşını ihya etmenin önemini kavrayamadıklarından , sürekli “ ne önemi var, niçin bu güne has dua ve namaz çıkartıyorsunuz” diyorlar.İşte bu makale,Allahın izniyle bu sorulara cevap mahiyetinde olacaktır.
Tevbe suresinde mealan Cenabı Allah hazretleri buyuruyor ki; “İman edip de Hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler, rütbe bakımından Allah katında daha üstündürler. Kurtuluşa erenler de işte onlardır.” Asrı saadet devrinde , hicretin en büyüğü, Hazreti Peygamberin Ebu Bekir Radıyallahu anh ile birlikte, Mekke-i mükerremeden Medine-i münevvereye hicretidir. Hem mallarıyla gerekse de hicret yolculuğunda canlarıyla ,fisebilillah uğruna hicret ettiler.
Dinlerinin gereğini yerine getiremeyeceklerini bildikleri,anladıkları mekandan, uzaklaşmak gerekir.Allah resulu aleyhisselam da aynen öyle yaptı ve uzaklaştı mekkeden.Fakat giderken şöyle diyordu ; “Ey Mekke! Vallahi sen Allah katında yeryüzünde en hayırlı yerisin. Vallahi eğer buradan çıkmaya mecbur edilmeseydim çıkmazdım.”Dinini yaşamasına izin verilmeyen yer Mekke bile olsa, oradan ayrılmak şarttır.Zira bu ayrılık, terk değil, kuvvetlenip geri gelmek demektir.
Fisebilillah uğruna çekilen sıkıntıları düşünmek.O zamanın insanlarının yaşadıkları işkenceleri hayal etmek.İmkanların kısıtlılığını idrak etmek gerek.Bütün bu olumsuzluklar karşısında, bir mücadele ve amacı tek.Sadece Allahın dinini insanlığa duyurmak.Başka bir amaç ve gaye gütmeksizin.Sırf Allah rızası için,yaşadığın memleketi terk etmek.Belki bir daha gelmemek üzere terk etmek…
Belki hicret demek,ölümü göze almak demektir.Ölümü bile bile göze almak demektir.Tıpkı Hazreti Ali kerremallahu veche gibi.Cesaretin timsali,ilmin kapısı olan O yüce zat gibi,hiç terettüt etmeksizin,gözünü bir an bile kırpmaksızın, En sevgili uğruna hayatını seve seve vermektir…Düşünün kapıda yüzlerce mızraklı adam ve sonucunda ölüm var.
Bir rivayette nakledilir ki, Yüce Allah Hazreti Cibril ve Hazreti Mikaile vahyedip derki, “Sizi kardeş eyledim. Birinizin ömrünü diğerinden uzun eyledim. Hanginiz diğerine ömrünü verir” söylediklerinde hiç biri diğerine ömrünü vermeye yanaşmaz. Bunun üzerine Cenabı Allah kendilerine şu emri veriri. “Gidiniz Ali’yi müşriklerin zararından koruyunuz. Siz birbirinize ömrünüzü vermediniz ama Ali ömrünü benim Habibime ,peygambere feda etti. Ölümü bile bile tereddütsüz kabul etti.” Der.
Hicret,mağarada güvende olmak demektir,Örümcek ağı ve güvercin yuvasının arkasında muhafaza olunmaktır.Düşman bir adım daha atsa,örümcek ağını delip içeri girse,aradıklarıyla karşı karşıya geleceklerdi ama Allah,imkan vermediğinde, bir örümcek ağı mani olur.Bir güvercin engel olur…Yasin-i şerifte mealen buyuruyor ki Allahu Teala “Biz onların önlerine bir set, arkalarına da bir set çekip gözlerini perdeledik. Artık onlar göremezler.” Evet,göremediler, nasipsizdiler.Gözlerine ve kalplerine perde inmişti.Allah onlara mühür vurmuştu.
Bazıları dedim,anlamadıklarından mı? Yoksa anlamamazdan geldiklerinden mi? Bilmiyorum.Soruyorlar.Niçin hicreti kutluyorsunuz,acaba Yahudi ve hristiyanların yaptığı gibi miladi yılbaşını kutlayamadığınızdan, o ihtiyacınızı uydurma bir yılbaşıyla mı kutluyorsunuz?
Estagfirullah…Biz Müslümanların yılbaşı,Hicri yılbaşıdır.Tabiki bu günde birbirimizle hediyeleşeceğiz,sevineceğiz,müjdeleneceğiz.Zira Yepyeni,taptaze bir seneye daha kavuşmanın,özellikle sıhhat ve afiyet üzere bir kere daha kavuşmanın mutluluğunu ailemizle,arkadaşlarımızla,ihvanlarımızla paylaşacağız.
Bu gocunulacak bir olay değil.Bu , hicretin her an akıllarda taze kalmasına vesile olan bir anış,bir yad ediştir.Hem bu vesileyle islamın ilk zamanlarını ve Müslümanların çektikleri ızdırap ve sıkıntıları akabinde ise kavuştukları devleti ve nimeti hatırlıyoruz.Sıkıntı içerisinde olan ümmetin, ileri de bu sıkıntıları üzerinden atıp,bertaraf edeceğini umuyoruz.Onun için dua ediyoruz.
Şimdi denebilir ki, siz sade dua edin zaten,cihat etmeyin.Ben , Müslüman sadece dua etmeli,sonra yan gelip yatmalı mı dedim.Hayır öyle bir şey demiyorum.Bilindiği üzere, duanın iki çeşidi vardır.Bunlardan biri sözlü diğeri de fiili duadır.Sözlü dua, dil ile yapılır.Fiili duada işi eyleme dökmek demektir.
Mesela,Bir hicret etmek için yada bir şeyi yapmak için onun alt yapısını hazırlamak gerekir.Bu alt yapı hazırlığı fiili duadır,alt yapıyı hazırlarken bir yandan da mevladan, sonucun hayırlı olması için yapılan duaya da sözlü dua denir.Bu iki dua çeşidi hem birbirinin aynıdır.Hem de birbirinden ayrıdır.Karıştırmamak gerekir.
1 Muharrem ,Hicri yılbaşı olarak ne zaman anılmaya başlandı diyecek olursanız.Ona da kısa bir cevap vermek istiyorum zira,anlayana sivri sinek saz,anlamayana davul zurna az demişler.Ne kadar yazsak,isterseniz cilt cilt kitaplar neşretsek yine de “ama,neden,niçin,nasıl” gibi sorulara muhatap olacağız.O yüzden kısa kesmekte fayda var.Allah anlayış kabiliyeti nasip etsin her birerlerimize.
Hicretin üzerinden 17 yıl geçtikten sonra, Hazreti. Ömer'in radıyallahu anh halifeliği esnâsında, Hazreti . Peygamber'in aleyhisselam hicret ettiği yılın 1 Muharrem'i olan 16 Temmuz 622 tarihi "Hicri-Kamerî Takvim" için "takvim başı" olarak kabul edilmiştir.
Hicreti anmanın bir sakıncası vardır diyecek biri yoktur sanırım.Zilhecce ayını dualarla namazlarla ,oruçlu bir hal üzere uğurlamak, geçen senenin muhasebesini yapmanın. İki günü eşit olan ziyandadır rivayetince ,gerekliliğine ve gelecek olan muharrem-i şerif ayını da yine oruçlu bir hal üzere ve dua ve namazlarla karşılamanın ve gelecek seneyi dini mubini İslam çerçevesinde yaşamaya çalışmak için söz vererek hazırlanmanın da bir sakıncası vardır diyecek kişinin olduğunu düşünmüyorum.Zaten bu günlerde, Çam ağacı dikip, Hindi pişirip,tonbala, tavla oynayıp,dansöz oynatıp,şarap içmeyeceğimize göre, bir haramlığı nerde olacak. Aksine siyerden bahsetmek,tefsirden bahsetmek,Sahabe hayatlarını anlatmak, hanelerimizi , ilim meclisi,cennet bahçesi haline getirmek, faziletlidir.
Allah muharrem-i şerif ayımızı hakkımızda mübarek eylesin.Hicretin ve Yılbaşımızın hakkında ileri geri konuşmayalım.
8 Aralık 2010
2 Muharrem 1432
Çarşamba
Alper...