Yılanın, Resulullah Efendimize Olan Aşkı İştiyakı

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Hz. Ebu Bekir (R.A.)'in Mağarada Ayağını Yılan Sokması

Nakl edilmiştir ki bu esnada Fahr-i alem sallallahu Teala aleyhi ve sellem, hazreti Ebu Bekir Sıddık radıyallahu anhın mübarek yüzlerinde değişiklik görüp, sual etdikte, meydana gelen hadiseyi anlattı:

Mağarada olan delikleri bir bir tıkayıp, lakin, cübbe parçası bir deliğe yetmedi. O delik de açık kalmasın diye tabanımı dayamıştım. Bir yılan, birkaç defa tabanımı soktu. Ayağımı delikten çekmeye korktum ki o yılan delikten dışarı çıkıp zat-ı şerifinize bir elem verip, ısdırab eder, diye cevab verdi.

Resulullah sallallahu Teala aleyhi ve sellem “Onunla benim aramı aç, bırak çıksın” buyurdu. O an Ebu Bekir Sıddık radıyallahu anh mübarek ayağını delikten çekti. İçeriden görünüşü hüzün ve gam veren zehirli bir yılan çıktı. Fahr-i alem sallallahu Teala aleyhi ve sellem: “Ey utanmaz yılan! Benim mağara arkadaşımı ve esrarıma vakıf olanı, Allah Tealadan korkup, benden haya etmedin mi, ayağını sokarak eziyet ettin” diyerek hitab edip, azarlayınca, yılan cevaba kadir olup dedi ki:

“ya Habib-i Rahman! Ey insanların ve cinnin Peygamberi! Senin aşığın sadece insanlar değildir. Belki hayvan zümresinden kuşlar, yılanlar, karıncalar, cemaline aşıktır. Hatta ben kulun, birçok yaşlı, gözü nemli, kendi cinsimiz olan büyüklerimizden yüksek vasıflarınızı dinleyip, ışık saçan yüzünüzü görmeğe müştak ve hayran ve kendinden geçmiş, şaşkın şekilde ağlayarak, mal ve mülkünü terk edip, aşık divanen olmuştum. Bu mağarayı şereflendireceğini öğrenmiştim. Onun için nice zamandan beri, bu sıkıntılı mağarada gece-gündüz demeyip, yolunuzu bekliyordum. Böylece, sizin buraya teşrifiniz ile ayrılık acısına ve içimdeki derde merhem edeyim. Çünkü en mesud bir zamanda, bu karanlık mağarada, arkadaşın (mağaraya girince), sabah güneşi gibi zahir olup, devlet güneşim doğdu. Amma ne var ki arkadaşın yine perde oldu. Bu sebeble, korku ve haya ben kulundan kalkıp, zaruri olarak, bu küstahlık benden vaki oldu”

diye özür dileyince, Seyyidü’s Sakaleyn, dünya ve ahirette bulunanların şefaatçisi, yılanın özrünü kabul etti. Hazreti Ebu Bekrin yarasına, mübarek ağızlarının suyundan sürdü. O anda acısı şifa buldu.
 
Üst