Yeni Hicrî Yılbaşımız ve Aşure Günümüz

Alper...

MarmaranınKralı
Katılım
10 Eki 2006
Mesajlar
9,574
Tepkime puanı
452
Puanları
0
Konum
İsLamBol
Web sitesi
cennetsarayi.blogcu.com
Yeni Hicrî Yılbaşımız ve Aşure Günümüz

Not; Bu Yazı Prof.Dr.M.Esad Coşan Hocaefendinin 1995 Yılında, islam dergisine yazdığı baş makaledir...
---------------------------------------------------------
Haziran 1995

31 Mayıs 1995 Çarşamba günü hicrî yılbaşımız; yani 1 Muharrem 1416; tabii bazı Arap ve İslâm ülkelerinde bizden bir iki gün önce veya sonra olabilir. Hesaplamalar değişebiliyor; mesela, kurban bayramı Suudi takvimlerinde bizden bir gün önce idi ama sonra düzeltme yaparak bizimle aynı hâle getirdiler, bayramı beraber yapmış olduk.

Candan dileriz ki hicrî yeni yılımız, siz sevgili kardeşlerimiz ve bütün İslâm âlemi için çok hayırlı, uğurlu, mübarek ve başarılı olsun. Allahu Teâlâ müslümanlara lutfetsin; birlik ve dirlik versin; mücahid kardeşlerimizi, zalimlere karşı mansur ve müeyyed, muzaffer ve galip eylesin, bütün İslâmî çalışmalarımızı olumlu ve verimli kılsın; cümlemizi iki cihan saadetine nail buyursun... Âmîn bi-hürmeti habîbihî Muhammedini’l-emîn ve âlihî ve sahbihî ve men tebi’ahû bi-ihsânin ecma’în.

Muharrem, “el-eşhürü’l-hurum”dan, yani savaşın yapılmadığı, sulhun hâkim olduğu kutsal, mübarek, muhterem aylardandır ve içinde aşure günü gibi çok müstesna ve kıymetli bir gün de bulunmaktadır.

Abdülkâdir-i Geylânî (ks.) Efendimizin, /unyetü’t-tâlibîn kitabında belirttiği gibi Ebû Hüreyre’den (ra.) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurmuşlar ki

“Ramazan orucundan sonra en faziletli oruçlar, Allah’ın Muharrem diye adlandırdıkları ayında tutulan oruçlardır; farz namazlardan ve geceleyin kılınanlardan sonraki en faziletli namaz da aşure gününde kılınandır.”1

İbn Abbâs’tan (ra.) rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle de buyurmuşlar:

“Kim Zilhicce’nin son günü (yani bu sene 30 Mayıs Salı günü) ve Muharrem’in ilk günü (yani 31 Mayıs Çarşamba) oruç tutarsa, geçen seneyi oruçla kapatmış, gelen seneyi de oruçla başlatmış olur ve çok aziz ve çok celil olan Allah böyle hareket etmesini onun elli yılına kefaret eyler.”2

Peygamber Efendimiz, daha Mekke’de iken aşure günü oruç tutardı; Medine’ye gelince Ramazan orucu farz oldu ama dileyen aşure orucuna da devam etti. Yalnız yahudilere benzememek için Muharrem’in 9’u veya 11’i ile beraber tutmak tavsiye olundu.3

Aşure gününde, eve bol bol yiyecek, giyecek getirmek, çoluk çocuğu sevindirmek, fakirlere çok çok hayır yapmak, sadaka vermek, gusül abdesti almak, gözleri “ismid”le sürmelemek, dostlara ziyafet çekmek, gündüzü oruç tutmak, gecesini namaz ve zikirle ihya etmek, hasta ziyaret etmek gibi sevaplı işler işlemeye dikkat ve gayret ediniz; önünüzdeki bütün senenin ve hatta tüm mütebaki ömrünüzün bu minval üzere hayır ve hasenât ile; ibadet ve taat ile geçmesini Allahu Teâlâ hazretlerinden temennî ve niyaz eyleyiniz!

Vakıflarımızın, derneklerimizin, şirketlerimizin her türlü kültürel, dinî, sosyal ve ekonomik faaliyetlerine var gücünüzle katılınız! Tek başınıza, kenarda, atıl ve yalnız durmayınız, birlikten çok büyük kuvvetin doğduğunu hiç unutmayınız!

Yeni teşekkül etmiş olan Server Sosyal Hizmetler ve Şirketler Grubumuz’a mutlaka, siz de iştirak ediniz.

Allah’ın selamı, rahmeti, ihsanı, ikramı dünya ve âhirette üzerinize olsun!
*
----------------------------------------------------------
Dipnotlar
1. Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, III, 4; IV, 290.
2. Benzer ifadeler için bk. Şerhu Süneni İbn Mâce, I, 124.
3. Hz. Âişe’den nakledilen rivayet için bk. Buhârî, “Savm”, 68; Müslim, “Sıyâm”, 19; Ahmed b. Hanbel, VI, 29, 50, hadis no: 24057, 24276.
 

Alper...

MarmaranınKralı
Katılım
10 Eki 2006
Mesajlar
9,574
Tepkime puanı
452
Puanları
0
Konum
İsLamBol
Web sitesi
cennetsarayi.blogcu.com
Yeni Yıl ve Yeni Görevler


Not; Bu yazı Prof.Dr.M.Esad Coşan Hocaefendinin 1990 yılında Kadın ve aile dergisi için kaleme aldığı baş makaledir.
--------------------------------------------------------------------------------

Temmuz 1990


23 Temmuz 1990 Pazartesi günü 1 Muharrem 1411, yani hicrî yılbaşı; bütün İslâm âlemi için hayırlı ve mübarek olsun!

Allahu Teâlâ bu yeni yılda müslümanları ihtilaf ve tefrikalardan kurtarsın; birlik ve beraberliğe; dostluk ve kardeşliğe, karşılıklı sevgi ve saygıya, iş birliği, yardımlaşma ve dayanışmaya ulaştırsın!

Dünya üzerinde takriben bir milyar müslümanız. Ah bir de şuurlu olabilsek! Her şey İslâmî eğitime bağlı. Nüfus kâğıdında “dini İslâm” yazılan kişiler, İslâm’ı iyi öğrense ve uygulasalar tüm dünya düzelecek, gülistan olacak; zulüm bitecek, sömürü bitecek, sefalet bitecek, günah ve rezalet bitecek... İnsanlık gerçek mutluluğu tadacak, bahtiyar yaşayacak...

Her şey İslâmî eğitime bağlı: Hem dünyanın huzur ve saadeti; kalkınma, yükselme, gelişme, düzen, temizlik, verim, dürüstlük, sadakat, başarı... Hem de âhiretin hayrı, sevabı, mükâfatı, saadeti, selameti, izzeti, nimeti, cenneti...

İyi bir eğitimle, tebliğ ve irşatla dünyanın öbür ucunda bir gayrimüslim hidayete eriyor, İslâm’a giriyor; has ve halis kardeş oluyor; sevgiyle bağrınıza basıyorsunuz, onun için canınızı vereceğiniz geliyor.

Kötü veya ters bir eğitim sonucu, zavallı bir müslüman evladı dinden, imandan çıkıyor; haydut ve eşkiya oluyor. Köy basıyor, cana kıyıyor; sonunda ettiğini buluyor, bir köşede, leşini yere seriyorlar, dünyası, âhireti mahvoluyor.

Ey aile reisleri! Allah (celle celâlüh) ailenizi ve çoluk çocuğunuzu sizden soracak; eğer kendinizi düşünüyorsanız, sorumluluğunuzu bilin; onları İslâm şuuru ve sağlam iman ile yetiştirin! Eğer onları seviyor ve istikballerini düşünüyorsanız, âhiretlerinin mahvolmasına meydan vermeyin, göz göre göre onları ateşe atmayın! İman ve İslâm, sizler ve onlar için hava ve sudan, yiyecek ve giyecekten de önde bir ihtiyaçtır. Önce bu ihtiyacı karşılamaya girişin, dünyaya dalıp âhireti ihmal eylemeyin!

İşte size bazı pratik tavsiyeler:

1. Hergün birkaç âyet, birkaç hadis mutlaka okuyun. Bunları hatırınızda tutmaya gayret edin; muhakkak birkaç kişiye de anlatın; kendi aile efradınıza, ya da iş ve arkadaş çevrenize tebliğ edin!

2. Hergün din ve iman büyüklerinin, tarihî şahsiyetlerin başta peygamberler olmak üzere (salavâtullâhi ve selâmuhû aleyhim ecma‘în), sahâbe-i kirâmın (rıdvânullâhi teâlâ aleyhim ecma‘în), evliyâullahın, pîrân ve meşayihimizin (kaddesallâhu esrârahum), kahramanların, salihlerin, hakimlerin, başarılı şahsiyetlerin, meşhur adamların hayatlarını ve ibretli sözlerini okuyun, ezberleyin; onlardan ibretler çıkarın, kendinizi onlarla mukayese edin!

3. Türkiye içindeki ve dışındaki iyi ve uygun insanlardan yeni dostlar edinin, onları ziyarete gidin, onları evinize davet edin, mektuplaşma ve haberleşmeyi ihmal etmeyin, çünkü böyle hareketler müslümanlar arası yakınlaşmayı sağlar, çok sevap kazanmaya vesile olur.

4. Kendinizin mensup olduğu İslâmî grup dışındaki diğer zümrelerle ilgilenin, onlarla arkadaş olun, çalışmalarını izleyin, sizinkilerle mukayese edin, kimseyi hor görmeyin ve çok açık delil olmadıkça kimseyi suçlamayın, hüsn-i zanla hareket eyleyin!

5. Çevrenizden müsait ve müstaid gördüğünüz olumlu ve iyi eğilimli kişileri seçin, onları eğitmeye ve camianıza kazanmaya çalışın!

6. Günahkârlara kızmayın, onları ayıplamayın, sabırlı olun, onlara birer hasta gibi şefkatle yaklaşın, doğru yola gelmeleri için gıyaplarında dua edin. Bilin ki onlar içinde çok kıymetli cevherli olanları vardır.

7. Dış İslâm ülkelerine, uzak Türk illerine ziyaretler, seyahatler düzenleyin; onlarla dostluk, eğitim ve ticaret ilişkileri kurmaya çalışın; çeşitli ülkelerdeki azınlık müslüman grupları tanımaya ve onlara yardım etmeye gayret ve himmet edin!

Bilin ki Rusya’daki, doğu Avrupa’daki yeni yapılanma hareketleri bizler için büyük imkânlar açmaktadır.

Şuurlu müslümanlar olarak üzerimize çok büyük görevler terettüp ediyor.

Allah (celle celâlüh) bizlere tevfîkini refîk eylesin. İslâm’a en güzel tarzda hizmet etmeyi nasip buyursun ve en yakın zamanda tüm müslümanların çok daha iyi ve güzel durumlara ulaştıklarını göstersin!

Âmîn bi-hurmeti Seyyidimürselîn sallâllâhu aleyhi ve âlihî ecma‘în!

*
 

Alper...

MarmaranınKralı
Katılım
10 Eki 2006
Mesajlar
9,574
Tepkime puanı
452
Puanları
0
Konum
İsLamBol
Web sitesi
cennetsarayi.blogcu.com
Bu Yeni Hicrî Yılda Kat Kat Katmerli Gayret

Not; Bu yazı Prof.Dr.M.Esad Coşan Hocaefendinin 1995 yılında Kadın ve aile dergisi için kaleme aldığı baş makaledir.


--------------------------------------------------------------------------------

Haziran 1995


Hicrî 1416. yılınız hayırlı, uğurlu ve mutlu olsun, sevgili okuyucularım ve kardeşlerim! Size bir iki hususu arz etmek istiyorum:

Birkaç gün önce dost ve kardeş bir Kafkas ülkesinin, sayın Milli Eğitim Bakanı, beraberinde güzide bir heyetle fakirhanemizi şereflendirdiler; halklarının problemlerini, ihtiyaçlarını açıkça anlattılar. Elhamdülillah müslüman olduklarını, İslâm’ı çok sevdiklerini, ama geçen uzun yıllar baskı altında kaldıklarından dinlerini öğrenemediklerini söylediler; bizi onlara her yönden yardımcı olmaya davet ettiler; dînen mesul olduğumuzu, âhirette Allah’ın itabına uğramamamız için bu dünyadaki tüm dindaşlarımıza karşı kardeşlik görevlerimizi tam yapmamız; hele irşat, tebliğ, talim, terbiye, önderlik konularında çok fazla çalışmamız gerektiğini ciddiyetle hatırlattılar. Allah (celle celâlüh) kendilerinden razı olsun!

Sonra biz bir yurt içi gezisine çıktık, şimdiye kadar görüp tanıyamadığımız bazı bölgelerde incelemeler yaptık. Ben halkımıza çok hüsn-i zan besliyor ve oraları çok temiz, çok mazbut kalmış yöreler sanıyordum. Yanımdaki bilgili, görgülü dostlar;

“Maalesef o kadar iyi değil hocam!” dediler. Meğer oralar, Türkiye’nin en çok içki tüketen yerlerinden imiş.

Bir köye uğradık, bir zamandan beri imam yokmuş, ezan okunmuyormuş. Gittik anahtarı aldık, camiyi açtık, ezan okuduk, namaz kıldık. Bazı köylülerin gözleri yaşarmış, duygulanmış, ağlamışlar. Biz, “Olmaz böyle şey!” dedik, “Mutlaka biriniz ezan okusun, cahil de olsa birisi namazı kıldırsın; yoksa şeytan buralara hâkim olur, çok cezalara, belalara uğrarsınız...”

Bir kasabadan geçtik, şirin mi şirin! Bolluk, yeşillik, temiz hava, şahane manzara... Fakat son zamanlarda intiharlar çok fazlalaşmış, kasaba halkı dinî yönden çok gevşemiş vs.

Temenni ettik ki:

“İnşaallah fırsat bulursak bir iki haftada bir buraya gelelim, vaazlar verelim, kültürel, sosyal müspet çalışmalar yapalım, halkı uyarmaya, canlandırmaya çalışalım; veyahut bir talebemizi gönderelim; o çalışsın, çabalasın, bu kötü gidişi durdurmaya gayret etsin...”


Amacımız karamsar, kötümser, moral çökertici bir tablo çizmek değil; şüphesiz etrafımızda iyi, güzel gelişmeler de oluyor; kötü, üzücü, korkutucu, uyarıcı olaylar da...

Şurası çok kesin ki:

Bu yeni hicrî yılda, evvelce olduğumuzdan çok daha fazla, çok daha verimli, çok daha azimli çalışmaya mecburuz; hem kendi kalkınmamız, gelişmemiz, korunmamız, savunmamız için hem de bizden medet uman, yardım bekleyen dost, ırkdaş, dindaş, ülküdaş insanlar ve ülkeler için...

Hem kendimiz, Rabbimiz’in rızasını kazanmak için iyi, temiz, tam, olgun, salih, kâmil bir kul olmalıyız; hem de gafil, cahil, muhtaç, müstazâf, mazlum, masum diğer insanları kurtarmak şevkiyle çalışan eğitici, öğretici, yönetici, yardım edici, muslih, mürşit, mükemmel ve mükemmil bir has eleman...

Hem tüm müslümanların dünyada huzur, sürur, rahat, nusret, emniyet, izzet, saadet ve selameti için koşturacağız; hem kendimizin âhirette fevze, necata, felaha, cennette derecât-ı âliyâta, rıdvânullâh-ı ekbere ermesi için elimizden geldiğince var gücümüzle çalışacağız.

Allahümme eyyidnâ bi-nusretike ve kavvinâ bi-imdâdik.

Rabbenâ âtinâ fidünyâ haseneten ve fi’l-âhireti haseneten ve kınâ azâbe’n-nâr ve edhilne’l-cennete meal-ebrâr bi-ğayri sebki azâbin ve ikâb!..

*
 

Alper...

MarmaranınKralı
Katılım
10 Eki 2006
Mesajlar
9,574
Tepkime puanı
452
Puanları
0
Konum
İsLamBol
Web sitesi
cennetsarayi.blogcu.com
Hicrî 15. Asır İçin


--------------------------------------------------------------------------------

Diyanet Gazetesi, sy. 225 (15 Kasım 1979), s. 4, 11.



Hicrî ondördüncü asrın son senelerindeyiz. 9 Kasım 1980’de Hicrî onbeşinci asra girmiş olacağız. Bu müstesna vakıa dolayısıyla dikkate değer bir zamandır. Hicrî yılbaşı ile birlikte Hz. Peygamber’in (sas.) şahsiyetine, hicret hadisesinin tarihî ve mânevî ehemmiyetine, İslâm dininin mahiyet ve prensiplerine yönelmiş bulunuluyor. Geçtiğimiz günlerde bu münasebetle birkaç beynelmilel toplantı da akdedildi. Bazı kitap ve mecmua yayınlanmaya başlandı. Yeni bir İslâmî faaliyet havası esmeye, heyecan dalgası yayılmaya başladı. Hâlen birçok İslâm ülkesi, bazı kuruluş ve dernekler kutlama programları ve faaliyetleri üzerinde çalışıyor.

İslâm muhalif ve muarızları ile birçok mülhid ve münkirin geçen asırdaki hakim zannı, umumiyetle dinlerin ve özellikle İslâmiyet’in, modern ilmî ve teknolojik buluşlar ve gelişmeler karşısında er geç gerileyeceği ve zamanla sosyal hayattan silineceği merkezindeydi. Şimdi aradan geçen zaman, bu zann-ı fâsidin boş ve batıl olduğunu göstermiş bulunuyor. Artık din ve mâneviyatın insanlar ve cemiyetler için ferdî ve içtimâî, huzur ve mutluluk için taşıdığı önem, komünist ülkelerde bile kabul edilmekte ve din varlığını sürdürmeye devam edecek görünmektedir.

Hele İslâmiyet, bunca açık ve gizli emperyalist baskıya, maddî, mânevî ve kültürel hücuma rağmen yine taptaze ve dipdiri ayakta durmaktadır. Asırlar ve ilmî gelişmeler onu yıpratmamış, aksine teyit ve takviye etmiştir. İslâm, günümüzde, İslâm ülkelerinde olduğu kadar diğer ülkelerde, Avrupa, Afrika ve Amerika’da gerçeği arayan bütün insanların yegâne ümidi ve nihaî

melcei haline gelme yolundadır. İnsanlığı kurtaracak yolu, hak dini ve rûha huzur verecek sağlam mânevî kaynağı arayan birçok kimse, gerçek teselliyi, en nihayet onun, bir ana kucağı gibi sıcak ve samimi bağrına atılmakta buluyor.

Fertler gibi bazı devletler de buhranlardan kurtuluşu, İslâm nizamına yönelmek ve dönmekte bulmaya başlamışlardır. Çünkü denedikleri diğer beşerî, siyasî sistemler, milletlerini madde ve mânalarıyla adalet ve hakkaniyet ölçüleri içinde saadete

ulaştırmakta yeterli olamamışlardır. Dünyanın pek çok yeri çalkantı, kargaşalık ve buhran içinde çırpınmakta, huzursuzluk azalacak yerde yaygınlaşmaktadır.

Bugün artık pek çok kimse, net ve rahat bir şekilde, beşeriyetin kurtuluşunu İslâm’da görmekte, onun cihanşümul, adil ve kâmil prensiplerinin değerini anlamış bulunmaktadır.

Bu, fevkalade mühim bir merhale ve iyi bir fırsat zeminidir. Bütün şuurlu ve samimi müslümanlar, bu oluşu kolaylaştırıcı,
yeni bir mesuliyet anlayışını benimsemeli, kendine teveccüh eden vazifeleri görüp ona göre çalışmalıdır.

Kısaca söylemek gerekirse onbeşinci hicrî asra yeni bir şevk, şuur ve canlılık içinde girmek için elden geleni yapmalıyız.
Bunun için önce kendi düşünüş ve davranışlarımıza yeniden çeki düzen vermek, sonra da diğer insanlara İslâm’ı tanıtmak ve
benimsetmek için kuvvetli bir kampanyaya girişmek gereklidir.

Hicret kutlamaları ve onbeşinci hicrî asrı karşılama çalışmaları kaçınılmaz bir fırsat ve güzel bir vesile olabilir. Bütün din görevlilerini ve aktif müslümanları bu hususun detaylarını düşünmeye ve fırsatları değerlendirmeye davet ediyoruz. Şunu unutmamalıyız ki bu konu bize göre şahsi ve mânevî kazancımız için olduğu kadar millî bekâmız, necat ve selametimiz için de tek çare ve yegâne devadır.


Uğraş, didin, düşün, ara, bul, koş, atıl, bağır!

Durmak zamanı geçti, çalışmak zamanıdır.209

--------------------------------------------------------------------------------

Dipnotlar
1. Tevfik Fikret’e ait bu beyit için bk. Tevfik Fikret: Hayatı, Sanatı, Şiirleri, s. 84.
 
Üst