Yeni Akit Yazarı Mustafa Çelik: “Başkanlık Değil Raşid-i Hilafet”

leylinur

ARŞ.YAZAR,RADYO PROG
Katılım
26 Haz 2010
Mesajlar
2,329
Tepkime puanı
102
Puanları
0
Konum
ankara
Yeni Akit Yazarı Mustafa Çelik: “Başkanlık Değil Raşid-i Hilafet”

Bir Batı Kurumu ve projesi olan “Başkanlık Sistemi”ne geçiş için algı oluşturuluyor. Altını çizerek diyoruz ki; “Başkanlık Sistemi” değil, Raşid-i Hilafet
kokludegisim.netYeni Akit Yazarı Mustafa Çelik “Raşid Halifeliğe dönmekten başka çaremiz yoktur(2)” başlıklı yazısında “Başkanlık Sistemi” değil, Raşid-i Hilafet diyerek ezber bozmaya devam ediyor ve ekliyor; “Her şey kendi aslına döndüğü gibi, Müslümanlar da ergeç kendi asılları olan Hilafete döneceklerdir.”İşte o makale;
Raşid Halifeliğe dönmekten başka çaremiz yoktur(2)
Hilafetin ilgasıyla birlikte merkez üssü Türkiye olmak üzere İslâm coğrafyasında bir Şirk depremi meydana geldi. Hilafetin kaldırılmasıyla oluşan fay hattından dolayı meydana gelen Şirk depreminden kaynaklanan Demokrasi; bağrında batılın her çeşidini barındıran bir tsunami olarak İslâm âleminin üzerine geldi. Önüne çıkan her kutsalı darmadağın etti. Müslüman kalmanın derdine düşenler içinDemokrasiyi tarihin çöplüğündeki yerine atmaktan başka çare yoktur.El- Hilafetü’r Raşide; Kelime-i Tevhid’in bir muktezası olarak Allah’ın şeriatıyla hükmetmek üzere “Hz. Peygamber (sav)’e halef olma” ve “tüm ümmeti kapsama” ilkesi üzerine kurulmuş inkıta’/kesinti kabul etmeyen şer’i müessesenin adıdır. Hilafetin varlık sebebi, hayatın Şeriatullah ile idare edilmesidir. Hilafetin ilgası, Şeriatın, İslâm’ın ilgasıdır. Kur’ân’ın mehcur bırakılması, mahkûm edilmesidir. Müslümanlara yapılacak en büyük iyilik, Müslümanların “el- Hilafetü’r Raşide”yi yeniden ihya etmelerine yardımcı olmaktır.Asrımızda Müslümanların; bayrak olup semalarda dalgalanacak, şiir olup mısralarda okunacak, kardeşlikle geçen asırların duası olacak imanın sedası, ümmetin sevdası, insanlığın kurtuluş adası bir hilafet nizamına, bir halifeye su gibi, hava gibi ihtiyaçları vardır.Hilafetin ilgasından sonra “Tek Ümmet” inancı zayi oldu. Müslüman Türklerin bağrından kafatasçılık yapan Türkçüler türedi. Müslüman Kürtlerin bağrından dinsizliği bayraklaştıran Kürtçüler çıktı. Müslüman Arabların bağrından Arapçılık yapan Baasçılar çıktı. Bunlar dâhili ve harici yani mürted ve harbi müstevliler tarafından tasarlanmış planlar neticesinde Hilafetin yerine geçsin diye ortaya çıkarılmış Hilafeti Müslümanlara unutturacak şer güçlerdir. Bunlar bulundukları yerlerde Müslümanların başlarına belâ oldular. Katliamlar yaptılar. Masum insanların kanlarını akıttılar. Bugün ise bunlardan kurtulmak için çareler aranıyor. Projeler üretilmeye çalışılıyor. Derdin dermanını aramak, bir erdemdir. Tağutlaşmış, Firavunlaşmış yapının taşlarını yerinde oynatmak, bir tekâmül merdivenidir. Ama bizi dilhun eden şey şudur: Batmaya mahkûm olan Batı’nın kokuşmuş reçetelerinin çare olarak tartışılmasıdır. Batıdan tercüme yoluyla aktarılan siyaset nazariyeleri, tıpkı Demokrasi gibi, Laiklik gibi, Liberalizm ve Sosyalizm gibi Müslümanları ifsad etmekten başka bir şeye yaramazlar. Bir Batı kurumu ve projesi olan “Başkanlık Sistemi”ne geçiş için algı oluşturuluyor. Altını çizerek diyoruz ki; Müslüman Türkleri Türkçülükten, Müslüman Kürtleri de Kürtçülükten koruyacak ve kurtaracak olan Şeytan Amerika’nın icad ettiği “Başkanlık Sistemi” değil, Rahmeten Lil Âlemin olan Hz. Muhammed (sav)’in emir ve tavsiye ettiği “el- Hilafetü’r Raşide” yani “Raşid Halifelik” sistemidir. Raşid Halifeliğe dönmek, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav)’e olan imanımızın icaplarından olduğu gibi, “Biz de Müslüman’ız” diyenlere “el- Hilafetü’r Raşide’ye dönün” çağrısını yapmakta Hz. Muhammed (sav)’e olan imanımızın icaplarındandır. Hiç kimse bu çağrıyı yapmamızı küçümsemesin ve aşırılık cümlesinden saymasın. Biz imanımızın gereğini yapıyoruz; fuzuli olanın değil, farz olanın peşindeyiz.İslâm topraklarında Müslümanların çağdaş Firavunlara yenik düşmeleri, Hilafetin ilgasından sonraya tekabül eder. Hilafetsiz ve Halifesiz günler geçiren Müslüman topluluklar, kendi Firavunlarını kendileri ürettiler. Allah’ın Şeriatıyla mukayyed olma anlamına gelen Raşid Hilafeliğe dönmek istemeyenler, ya kendileri Firavunlaşır veya Firavunlaşmış birilerini bulup ona kul ve köle olurlar.El-Hilafetü’r Raşide’den korkmamak lazımdır. İnsan olarak, Müslüman olarak bizim aslımız Hilafete dayanır. Her şey kendi aslına döndüğü gibi, Müslümanlar da ergeç kendi asılları olan Hilafete döneceklerdir. Çünkü insanın fıtratı bunu gerektiriyor. El- Hilafetü’r Raşide dışında yürürlüğe koyacağımız veya yürürlükte tutacağımız her sistem, her yönetim biçimi bizim Cehennem’deki azabımızı artıracaktır. Çünkü yukarıda gördük ki; el- Hilafetü’r Raşide, Hz. Muhammed (sav)’in bize gösterdiği bir adrestir. Peygamber (sav)’in gösterdiği adrese gitmeyenlerin dinde bir itibarları olmaz.Nübüvvet minhacı/metodu üzere hilafete dönmek, Rabbi tarafından imtihan edilen ve imtihanı başarıyla tamamlayan Hz. İbrahim (as)’a Allahû Teâla’nın, “Ve İbrâhîm’i Rabbi kelimelerle imtihan etmişti. Nihayet (imtihan) tamamlanınca da (Allah şöyle) buyurdu: ‘Muhakkak ki Ben, seni insanlara imam kılacağım.’ (İbrâhîm): ‘Benim zürriyetimden de (imamlar kıl)’ deyince; (Allah): ‘Benim ahdime (imamlık ve önderlik rahmetime, senin zürriyetinden olan) zâlimler nail olamaz” buyurdu.” (Bakara Sûresi/ 124) yapmış olduğu bu vaadine inanmak ve güvenmek manasına geldiği için Allah’ın muradına uygun davranışta bulunmakla birlikte aynı zamanda Allah’ın rızasını kazanmaktır. El- Hilafetü’r Raşide’ye dönenler, Hz. İbrahim (as)’in Allahû Teâla’dan taleb ettiği İbrahimî zürriyete mensubiyetlerini kendi hür iradeleriyle tescil ettirmiş olurlar. Dolayısıyla “Biz İbrahim Milleti’ndeniz” diyenlerin imandan sonra ilk gündemleri Hilafettir ve de Hilafet olmalıdır. Aksi halde Raşid Halifeliği gündemlerine almayanlar, iftira ve ihtilaflardan kurtulamazlar.yeniakit.com.tr / Mustafa Çelik
 
Üst