Yedi ayrı unsurdan meydana gelen ilaç!

cicek demeti

Sükut
Katılım
7 Ocak 2011
Mesajlar
11,683
Tepkime puanı
3,778
Puanları
0


ya_sabir.jpg



YEDİ AYRI UNSURDAN MEYDANA GELEN İLAÇ!

Zamanın birinde zalim bir yargıç vardı. Salih bir adamdan rahatsız oluyordu. Onu zor durumda bırakmak, kızdırmak, sıkıntı ve üzüntüye sokmak istedi. Bu amaçla tutuklanmasını emretti. Tutuklattıktan birkaç gün sonra bu salih kişinin nasıl bir sıkıntı ve zorluk içinde olduğu hakkında bilgi edinmek için cezaevine bir adam gönderdi. Yargıç bu salih kişinin büyük bir üzüntü ve sıkıntı içinde olduğu yolunda haber alarak gönlünü rahatlatmak istiyordu. Tam tersine salih kişi tutuklu bulunduğu yerde güven ve gönül rahatlığı içinde, rahat ve neşeli olduğunu gören adam bu duruma hayret eder o salih kişiye:

-Biz senin büyük bir sıkıntı ve üzüntü içinde olacağını tahmin ediyorduk. Ama sen gayet rahat ve neşelisin. Bunun sebebi nedir? Diye sorar.

Salih adam yargıcın gönderdiği kişiye şu cevabı verir:

-Ben, her gün yedi ayrı unsurdan meydana gelen bir ilaç alıyorum. İşte bu ilaç beni şu gördüğün hal üzere tutuyor.

Yargıcın adamı:
-Peki, o ilacı oluşturan yedi unsur nedir? Diye sorar.
Salih adamda onları şu şekilde sıralar:

Birinci unsur: Allah’a güvendir. Ben Yüce Allah’a mutlak bir güven ile güveniyorum. Bu güven dıştan fena gibi görünse de, Yüce Allah’ın benim için takdir etmiş olduğu her şeyin benim yararıma olacağı konusunda gönlüme rahatlık vermektedir. Nitekim Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’inde şöyle buyurmaktadır: “Hoşlanmadığınız bir şey sizin iyiliğinize olabilir ve sevdiğiniz bir şey sizin kötülüğünüze olabilir. Siz bilemezsiniz, Allah bilir.” ( Bakara: 2/216 )

İkinci unsur: Yüce Allah’ın takdir etmiş olduğu her şeyin mutlaka yerine geleceğini, ondan asla kurtuluş olmadığını bilmemdir. Hiç kimse Allah’ın hükmettiğinin uygulanmasına engel olamaz. Allah’ın takdir ettiğini geri çeviremez. Benim görevim de Yüce Allah’ın takdir etmiş olduğuna rıza göstermek ve ondan dolayı sıkılmamaktır.

Üçüncü unsur: İçerisinde bulunduğum durumun Allah katından bir imtihan olduğunu ve bu imtihanı kazanmanın da ancak sabırla ve başıma gelenlerden dolayı Allah katında ecir kazanacağını ummakla olacağını bilmemdir. Yüce Allah’ın bu çektiğim sıkıntılara karşılık gerek dünyada gerekse ahirette bana daha büyük hatırlar vereceği konusunda büyük bir ümit besliyorum. Böylelikle benden üzüntü ve sıkıntı gidiyor. Tutuklu bulunduğum yerde tam bir gönül rahatlığı ve huzur içinde ibadetlerimi yerine getiriyor, uykumu uyuyor ve yemeğimi yiyorum.

Dördüncü unsur: Sabretmemem durumunda bağırıp isyan etmemin bana ne yarar sağlayacağı sorusunu kendime sormamdı. Bu soruya verilecek cevap gayet açıktı. Bağırıp isyan etmek üzüntü ve kederi daha da arttıracaktı. Böyle sabretmeyip isyan eden insanlar kendilerini daha büyük bir sıkıntı ve darlık içinde hissedeceklerdi. Tatlı bir uyku uyumayacak, huzurlu bir şekilde yemeklerini yiyemeyecek ve gönül rahatlığı içinde ibadetlerini yerine getiremeyeceklerdi.

Beşinci unsur: İçinde bulunduğum beladan daha büyük bir bela da başıma gelebilirdi diye düşünerek içerisinde bulunduğum hale şükretmemdi. Nitekim bir atasözünde: “Başkalarının başlarına gelen belalar üzerinde düşünen için kendi başına gelen hafif görünür.” Denilmiştir.

Altıncı unsur: Başıma gelen musibetin Müslümanlığımdan dolayı başıma geldiğini bilmemdir. Çünkü asıl musibet, kişinin dininden bir şeyler kaybetmesi şeklindeki musibettir. Bir insanın sapıklığa düşmesi, fasık olması ve küfür yoluna girmesi musibetlerin en büyüklerindendir. Bunların dışında kalan ve kişinin malına, çocuklarına veya bedenine gelen musibetler hafif musibetlerdir. Bu gibi musibetlerin etkileri de dini yönden olan musibetlerin etkilerine göre hafiftir. Bu yüzdendir ki, Resülullah (s.a.v) bize bu konuda bir hatırlatmada bulunarak dualarımızda “Ey Allah’ım! Bizim başımıza gelecek musibetleri dinimizle ilgili eyleme” (Tirmizi - 5/993 hadis no:3502) diye söylememizi öğütlemiştir.

Yedinci unsur: Bu sonuncu unsur da Yüce Allah katından gelecek rahatlığın bugün yarın oluşacağının beklentisi içinde olmamdır. Bütün işler Allah’ın elindedir. İçerisinde bulunduğu-muz durumun devam etmesi imkânsızdır. Nitekim Yüce Allah (c.c.) ayeti kerimesinde şöyle buyuruyor: “Biz bugünleri insanlar arasında dönüştürür dururuz (bazen bir tarafı, bazen diğer tarafı üstün kılarız)”
Yargıcın gönderdiği kişi bu salih adamın verdiği cevabı dinledikten sonra o zalim yargıcın yanına giderek gördüklerini ve dinlediklerini aynen anlatır. Bunun üzerine zalim yargıç:
-O’nu serbest bırakın. Benim ona ve onun gibilere yapabileceğim bir şey yoktur. Diye söyler.

“Âşık der incidenden incinme, incitenden kemalde noksan imiş incinen incitenden.”


Alıntı..​
 
Üst