yed-i tûlâ

Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Bazı mesajları okurken böyle bir ifade okudum.''Ömer Nasuhi Bilmen hoca, fıkıhta yed-i tûlâ sahibiydi.''
yed-i tula kelimesinin manasına baktım; En uzun el. * Geniş nüfuz. * Tam çok geniş ilim ve ihtisas. * Büyük kudret.gibi manalara geliyor.
Sorum:Ömer Nasuhi Bilmen Hoca bu ifadelere göre hangi tabaka İslam Alimi oluyor.?
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Merhum Ömer Nasuhi Hocamızı tartışmaya açmaya gerek yoktur.Yazdığı ilmihalle, Kemalizmin yok etmeye çalıştığı İslamı, kitlelere özellikle ilmihal düzeyinde öğretmiş,

alim bir zattır.
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Merhum Ömer Nasuhi Hocamızı tartışmaya açmaya gerek yoktur.Yazdığı ilmihalle, Kemalizmin yok etmeye çalıştığı İslamı, kitlelere özellikle ilmihal düzeyinde öğretmiş,

alim bir zattır.
Merhum Ömer Nasuhi Hocamızı tartışmaya açmaya gerek yoktur.
Birincisi nereden çıkardınız tartışma ifadesini.Yani biz Ömer Nasuhi Bilmen Hoca Efendiyi(Rahimullah)değil O'na böyle bir makam ve mansıb (Kaldıki Fıkıhta alimlerin tasnifinde böylebir tasnif yok.Eğer bu kelimenin manasıyla baktığımızda mutlak müctehidlik makamında olur.)bahşeden kimselerin bu ifadesini sordum veya dediğin gibi irdelemeye açtım.Yani senin anlayacağın,sorun bu zatta değil sorun bu ulufecilerde!.Tartışılaçak olanda bu ulufeciler.
Hem başka zatlar söz konusu olunca balıklama dalıyor önünü arkasını düşünmeden en kem sözleri edebiliyorsunuz değilmi.?

 

Cümle Mühendisi

Ordinaryus
Katılım
2 Tem 2006
Mesajlar
4,181
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Konum
İzmir
Web sitesi
muhammedesad.blogcu.com
Bazı mesajları okurken böyle bir ifade okudum.''Ömer Nasuhi Bilmen hoca, fıkıhta yed-i tûlâ sahibiydi.''
yed-i tula kelimesinin manasına baktım; En uzun el. * Geniş nüfuz. * Tam çok geniş ilim ve ihtisas. * Büyük kudret.gibi manalara geliyor.
Sorum:Ömer Nasuhi Bilmen Hoca bu ifadelere göre hangi tabaka İslam Alimi oluyor.?

Hüseyin Hilmi Işık ve tayfasının ulaşamayacağı bir tabakaya mensubtu Merhum Ömer Nasuhî Efendi : )
 

Cümle Mühendisi

Ordinaryus
Katılım
2 Tem 2006
Mesajlar
4,181
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Konum
İzmir
Web sitesi
muhammedesad.blogcu.com
Artık sana sahte müctehid diyebiliriz.Çünkü senin bu edebsizliklerin boyunu açtı.

"Müçtehidim" demedim ki "Sahte müçtehid" damgası vurulsun : ) Türkçe'yi düzgün kullanmak adına ikaz edeceğim, "Boyunu açmak" şeklinde bir deyim Türkçe'de yoktur. Doğrusu "Boyunu aşmak" olacaktır. Bir grup tarafından öve öve bitirilemeyen Saadet-î Ebediyye'nin sürekli tenkit edilmesi ve Ömer Nasuhi Efendi'nin ilmihalinin herkes tarafından tavsiye edilmesi bile Ömer Nasuhî Efendi'nin fıkıhtaki konumunu kanıtlar niteliktedir : )
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Hüseyin Hilmi Işık ve tayfasının ulaşamayacağı bir tabakaya mensubtu Merhum Ömer Nasuhî Efendi : )
Bu sözden şu anlaşılır.Bu adam kendini mevzubahis isimlerden daha yüksek bir merhaledeki böyle bir tasnif yapmış.YAHU SENİN İŞİN GÜÇÜN YOKMU İKİDEBİR KARŞIMA BALTA SAPI GİBİ DİKİLİYORSUN.
 

Cümle Mühendisi

Ordinaryus
Katılım
2 Tem 2006
Mesajlar
4,181
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Konum
İzmir
Web sitesi
muhammedesad.blogcu.com
Bu sözden şu anlaşılır.Bu adam kendini mevzubahis isimlerden daha yüksek bir merhaledeki böyle bir tasnif yapmış.YAHU SENİN İŞİN GÜÇÜN YOKMU İKİDEBİR KARŞIMA BALTA SAPI GİBİ DİKİLİYORSUN.

Ömer Nasuhî Bilmen Efendi, son devrin önemli alimleri arasındadır. Ve Ömer Nasuhî Efendi'nin Hüseyin Hilmi Işık'tan çok ama çok daha büyük bir alim olduğunu bilmek için müçtehid olmaya gerek yok : )
 

Cümle Mühendisi

Ordinaryus
Katılım
2 Tem 2006
Mesajlar
4,181
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Konum
İzmir
Web sitesi
muhammedesad.blogcu.com
Ö. N. Bilmen Efendi’nin en bariz vasfı, öğrenmek ve öğretmekti. Öğrenmenin yanında öğretmeye ve verdiği eserlerle dine ve ilme hizmet etmeye ömrünü vakfetmiştir. Yarım asrı geçen memleket hizmetindeki fiilî memuriyet hayatı boyunca öğretmenlik görevini de hiçbir zaman ihmal etmemiştir. Dârüşşafaka Lisesi’nde yirmi yıla yakın bir süre ahlâk ve yurttaşlık dersleri, İstanbul İmam-Hatip Okulu’nda ve Yüksek İslâm Enstitüsü’nde usûl-i fıkıh ve kelâm dersleri vermiştir. Talebelerini daima öz evlâtları kadar seven Nasuhi Hoca 1912 yılında başladığı öğretim görevini vefat ettiği 1971 yılına kadar sürdürmüştür.

Beğendiği eserleri emanet alıp bir gecede yazar ve onları -küçük yaşta öğrendiği ciltçilik sayesinde- ciltleyerek kütüphanesine koyardı. Bu yolla kütüphanesine pek çok eser kazandırmıştı. O devirde basma eserlerin azlığı ve temininin zorluğu dikkate alınacak olursa böyle bir gayreti takdirle karşılamak gerekir.

Arapça ve Farsçayı Türkçe kadar iyi bilen Bilmen bir ara Fransızcaya da merak sarmış ve onu da tercüme yapacak kadar öğrenmiştir.
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
HAKKINDA SÖYLENENLER


· “Bu memleketin (İstanbul) en büyük âlimi, aynı zaman da resmî bir sıfatı olan İstanbul müftüsü Ömer Nasuhi Efendi’dir.” Üstad Bediüzzaman



· “Ömer Nasuhi Bilmen benim hocam. İmam Hatip ve Yüksek İslam Enstitüsünde yedi sene okudum ben ondan. O, medresede okurken babamın oda arkadaşıymış. Dokuz sene aynı odada yatmışlar, kalkmışlar.” Cevat Akşit Hoca Efendi



· “Gece her zaman saat ikide kalkar, sabaha kadar ibadet eder, tefsir yazar. Ömrü böyle geçmiş bir adam. İlimle haşır neşir ve hafızası da muazzam kuvvetli idi.”Cevat Akşit Hoca Efendi



· “Ömer Nasuhi Efendi çok konuşan bir kimse değildi. Gölgesi olan bir kimse idi. Heybetli bir kimse idi.” Emin Saraç Hoca Efendi



· “Ömer Nasuhi Efendi’nin dairesinin kapısından girdiğiniz zaman üst başı ile, görünüşü ile, her şeyi ile bir müftünün oturduğunu görürdünüz.” Enver Baytan Hoca Efendi



· “O (…) çok mütevazıydi. Mesela müftülüğe bir evrak imzalatmaya gitsek, bizi güler yüzle karşılar, ayakta durdurmaz, “hoş geldiniz” der, halimizi hatırımızı sormadan evrakı imzalamazdı. Erzurum şivesiyle konuşurdu, şivesini hiç değiştirmemişti.” Enver Galip Ceylan Hoca Efendi



· “Ömer Nasuhi Efendi çok mütevazı idi. Bir mecliste oturduğu zaman zaruri olarak konuşturulmazsa, o saatlerce oturur, kelime ağzından çıkmaz, öyle bir kimse..”Emin Saraç Hoca Efendi



· “…bizim ilmimiz ilim değil, onun (Ömer Nasuhi Efendinin) ilmi ilimdir. Fakahat (fakihlik) makamı ondadır.” Bekir Hâki Efendi


ESERLERİ


Hayatının büyük bir kısmını telifle geçiren ve temel İslâmî ilimler alanında çok sayıda eser veren Ömer Nasuhi Bilmen'in başlıca eserleri şunlardır:


1- Hukuk'i İslamiyye ve Istılâhât-ı Fıkhiyye Kamusu. Mezhepler arası mukayeseli sistematik bir İslâm hukuku kitabı olup Latin harflerinin kabulünden sonra Türkiye'de İslâm hukuku sahasında kaleme alınmış ilk ve en muhtevalı eserdir. İlk olarak İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından basılan eserin daha sonra sekiz cilt halinde birçok baskısı yapılmıştır.


2- Büyük İslâm İlmihali. Akaid hakkında özet bilgilerle başlayan kitapta ibadetle ilgili konulara geniş yer verilmiş ve fıkıh kitaplarında "Kerâhiyyet ve İstihsan" başlığı altında ele alınan yeme, içme, giyim ve alışverişle ilgili dinî hükümler açıklanmıştır. Eserin son kısmı İslâm ahlâkına ve siyere ayrılmıştır. Önce fasiküller halinde neşredilen (İstanbul 1947-1948) kitap daha sonra tek cilt olarak birçok defa basılmıştır. Dilinin ağır olmasına rağmen şimdiye kadar 2,5 milyonun üstünde basılarak erişilmesi güç bir rekor kırmış bulunan eser, Türkiye'de uzun yıllar ihmal edilen halkın dinî bilgilerle ilgili ihtiyacının giderilmesinde önemli bir boşluğu doldurmuştur.


3- Kur'ân-ı Kerîm'in Türkçe Meâl-i Âlîsi ve Tefsiri. Eserde önce sûreler ve muhtevaları hakkında kısa bilgi verildikten sonra âyetlerin meali yer almakta, ardından her âyetin sade bir üslûpla izah ve tefsiri yapılmaktadır. Tefsirin daha sonra çeşitli baskıları yapılmıştır.


4- Büyük Tefsir Tarihi. İki kısımdan oluşan eserin birinci kısmı [I, 9-176] usûl-i tefsire, ikinci kısmı ise tefsir tarihine ayrılmıştır. Bu kısımda önce "mümtaz tabaka" diye adlandırdığı ashabı ele alan müellif, daha sonra, vefat tarihlerine göre on dört tabakaya ayırdığı müfessirler hakkında bilgi vermektedir. II. cildin sonunda 663 tefsir kitabıyla bunların müelliflerini ihtiva eden alfabetik bir liste vardır. Bunu kırk altı tefsire ait ek bir liste takip etmekte, daha sonra da Kur'ân-ı Kerîm'le ilgili çeşitli ilimlere dair 489 kitabı ve bunların müelliflerini kapsayan bir liste yer almaktadır. Eserin çeşitli baskıları yapılmıştır.


5- Nesâyih-i Kur’âniyye: Kur'ân-ı Kerîm'den Dersler ve Öğütler.


6- Sûre-i Fethin Türkçe Tefsîri İ'tilâ-i İslâm ve İstanbul’un Tarihçesi ve Fethi.


7- Hikmet Goncaları, 500 hadisin tercüme ve izahını ihtiva etmektedir.


8- Muvazzafı İlm-i Kelâm. Geniş bir girişle altı bölüm ve sonuç kısmından oluşan ve yeni ilm-i kelâm çığırında yazılmış olan eserde başlıca itikadı ve kelâmı konular yanında İslâm inançlarına ters düşen bazı modern felsefî akımlar da tenkit edilmeye çalışılmıştır.


9- Mülehhas İlm-i Tevhid Akaid-i İslâmiye.


10- Yüksek İslâm Ahlâkı.


11- Dinî Bilgiler. Diyanet İşleri Başkanlığı'nda çeşitli görevler için yapılan imtihanlara girecek kimseler için sorulu cevaplı olarak hazırlanmış bir eser olup tefsir, hadis, kelâm, usûl-i fıkıh, vakıf, ferâiz ve siyer konularını ele almaktadır. Eserin daha sonra da birçok baskısı yapılmıştır.
Beyânülhak, Sırât-ı Müstakim ve Sebîlürreşâd mecmualarında çeşitli makaleleri yayımlanan Ömer Nasuhi Bilmen'in ayrıca gençlik yıllarında Farsça olarak yazıp Türkçe'ye çevirdiği Nüzhetü'l-ervâh adlı bir divançesiyle 1322'de (1904) yazdığı İki Şükûfe-i Taaşşuk adlı bir romanı da vardır.”


12- Sualli-Cevaplı Dinî Bilgiler, Müftülük, Vâizlik ve Hayrat Hademeliği İmtihânına Girecekler için Yardımcı Kitap.


13- Nazarî ve Amelî, Ahlâk-ı İslâmiyye Dersleri.


14- Dinî ve Felsefî Ahlâk Lügatçesi.


15- Nüzhetü’l-Envâr: Fârisî Divançe ve Tercümesi.


16- Ashâb-ı Kirâm Hakkında Müslümanların Nezîh İ’tikadları: Hazret-i Muâviye Hakkındaki Suallere Cevaplar.


17- İki Şukûfe-i Taaşşuk.


MAKALELERİ


1- “Adâlet-i Şer’iyye”, Beyânü’l-Hak, 108 (1327), s. 1992-1996.


2- “Ta’addüd-i Zevcât Müessese-i İçtimâiyyesi”, Sebîlürreşâd, XXIII: 590 (22 Recep 1342/28 Şubat 1340 [28 Şubat 1924]), s. 274-277; 591 (29 Recep 1342), s. 292-296; XXIII: 594, s. 345-7, 356-8.


3- “Müslümanlıkda İftirâk-ı Zevceyn”, Sebîlürreşâd, XIII: 577 (5 Cemaziyelûla 1342/13 Kasım Kânunuevvel 1339 [13 Aralık 1923]), s. 116-119.


4- “Sıkt ve Iskât-ı Cenîn Fâciaları”, Sebîlürreşâd, XIII: 588 (1 Recep 1342/7 Şubat 1340 [7 Şubat 1924]), s. 242-5.


5- “Ahkâm-ı Şer’iyye ve Ahkâm-ı Fıkhıyye”, İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü Dergisi, II, 1964, s. 55-72.


6- “Yeni Hukûk-ı Âile Lâyihası Hakkında Mütâla’a”, Sebîlürreşâd, XXV: 627 (29 Rabî’ulâhır 1343/27 Teşrîn-i sânî 1340 [27 Kasım 1924] ve müteâkib nüshalar, s. 39-41, 55-7, 85-8, 102-5, 119-123, 131-5, 151-4, 200-203, 218-220, 233-36.


7- “İntişâr-ı İslâm Tarihi”, Sebîlürreşâd XXV: 635 (26 Cemâziyelâhir 1334/22 Kânûn-i sânî 1341) s. 168-170, T. W.


8- “Kâinât’a Bir Nazar”, Beyânü’l-Hak (kısaca: BH), IV: 93 (15 Muharrem 1329-3 Kanun-ı Sânî 1326), s. 1751-1753.


9- “Mehâsîn-i Edeb”, BH, IV: 96 (7 Safer 1329), s. 1800-1801.


10- “Bir Levha-i İbret”, BH, N: 99 (28 Safer 1329), s. 1851-52.


11- “İslâmiyet ve ‘Ulûm ve Fünûn”, BH, IV: 101 (11 Rebîulevvel 1329), 1882-1885.


12- “Terceme-i Hâl: Mehmed Hâzık Efendi”, BH, s. 1929-1930.


13- “Şiirler: Diyânet”, BH, s. 1986-87 “Bir Tahmis”, Bh, s. 2098; “İki Gazel”, Bh, s. 2758; “Bir Kıt’a”, BH, s. 2825; “Levha-i Tabî’at”, BH, 2839-40; “Üstadımın Kabrinde”, BH, s. 2870 (Erzurum Nakîbü’l-Eşraf-ı Abdürrezzâk İlmî Efendi merhum); “Leyle-i Regâib”, Bh, s. 2890-91.


14- “Adalet-i Şer’iyye”, BH, V: 108 (24 Cemaziyelevvel 1329-18 Nisan 1327), s. 1992-1996.


15- “Muhît-i İslâmiyet”, BH, V: 188 (13 Recep 1329), s. 2152-55.


16- “Şuhûr-ı Selâse Münasebetiyle: Nasîhât”, BH, V: 121 (4 Şaban 1329), s. 2200-2202.


17- “Sultan Selîm’i Ziyâret”, BH, VI: 154 (27 Rebîulâhir 1330), s. 2739-41.


18- “Hikmet-i İslâmiyye”, BH, VII: 157 (19 Cemâziyelevvel 1330), s. 2778-80.


19- “Muhterem Beyânü’l-Hak İdâre-i Âliyyesine İnegöl’den Mektub”, BH, VII: 176 (11 Şevval 1330-10 Eylül 1328), s. 3092-3094.


20- “Amerikalıların Suallerine Cevaplar”, Sebîlürreşâd, X: 227 (Muharrem 1376/Ağustos 1956), s. 19-21, 33-6, 50-2, 71-82-3, 98-99.


21- “Afrika’da İslamiyet”, c. VI, Aded 154 (İstanbul 27 R. Âhir 1330), s. 2730-2732.


22- “Vaaz ve Vaizler”, Sebîlürreşâd, c. XXIII, Aded 589 (İstanbul 15 Recep 1342), s. 265-267.


23- “Kesret-i Nüfûs (Nüfusun Çoğalmasına Müslümanlığın Verdiği Büyük Ehemmiyet), Sebîlürreşâd, c. XXIII, Aded 592 (İstanbul 7 Şaban 1342) s. 318-320; Aded 593 (İstanbul 14 Şubat 1342) s. 324-327.


24- “İzdivâc Müessese-i İctimaiyesi”, Sebîlürreşâd, c. XXIII, Aded 594 (İstanbul 21 Şaban 1342), s. 345-347; Aded 595 (İstanbul 28 Şaban 1342), s. 356-358.


25- “Nasâyih-i Kur’âniye (Mü’minûn 115-116)”, Sebîlürreşâd, c. XXIII, Aded 596 (İstanbul 6 Ramazan 1342), s. 371-376.
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Merhum Ömer Nasuhi Hocamızı tartışmaya açmaya gerek yoktur.Yazdığı ilmihalle, Kemalizmin yok etmeye çalıştığı İslamı, kitlelere özellikle ilmihal düzeyinde öğretmiş,

alim bir zattır.
Kemalizmin yok etmeye çalıştığı İslamı, ..
Yahu yazdığını iyi irdele de öyle yaz.Kemalizmin emrinde olan devlitin bir memuru olmak!ve aryiyeten bu kamalist devletin ldarecilerine ne gibi bir marufta bulunmuş yüzlerine,( hani siz diyorsunuzya en büyük çihat zalim idareciye karşı yapılandır diye bu yazdıklarım size göre tenkit edilmesii lazım gelen hususlar)
Benim Ömer Nasuhi Bilmen Efendiyle bir zorum yok.Kendisi mukallid bir ehli Sünnet ailmidir.O'na fıkıh kitaplarında olmayan bir ünvan ki manasına baktığımızda ançak yüksek (Müctehid)İslam Alimleri için kullanılaçak bir paye verilmesini konu etmiştim.Sanki biz u beyefendiler kadar bilmiyor ve tanımıyormuşuz ve kendisine (Saygısızlık asla etmem)bir tenkit yapaçakmışız gibi hemen savunma refleksine geçmişler.

 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Önce sen şu yazdığın yazıyı anlamlı hale getir.O kadar cümle , kelime hataların varki, hangisini düzeltmeli...

Ayrıca düşünmeden çalakalem yazıyorsun.Panik yapma.''En büyük cihadın zalim idarecilere, hakkı ,adaleti söylemek '' olduğu sözü bize ait değilki, bununla bizi tenkid etmeye kalkıyorsun.

Bu söze karşı bir diyeceğin, itirazın varsa, adres Allah Rasulüdür! Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh' den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Cihadın en faziletlisi, zâlim sultanın karşısında hakkı ve adaleti söylemektir."

Ebû Dâvûd, Melâhim 17; Tirmizî, Fiten 13. Ayrıca bk. Nesâî, Bey'at 37; İbni Mâce, Fiten 20

Ömer Nasuhi Efendi ve ilmihali, Tam ilmihal ve yazarıyla asla mukayese edilemez.
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Önce sen şu yazdığın yazıyı anlamlı hale getir.O kadar cümle , kelime hataların varki, hangisini düzeltmeli...

Ayrıca düşünmeden çalakalem yazıyorsun.Panik yapma.''En büyük cihadın zalim idarecilere, hakkı ,adaleti söylemek '' olduğu sözü bize ait değilki, bununla bizi tenkid etmeye kalkıyorsun.

Bu söze karşı bir diyeceğin, itirazın varsa, adres Allah Rasulüdür! Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh' den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Cihadın en faziletlisi, zâlim sultanın karşısında hakkı ve adaleti söylemektir."

Ebû Dâvûd, Melâhim 17; Tirmizî, Fiten 13. Ayrıca bk. Nesâî, Bey'at 37; İbni Mâce, Fiten 20

Ömer Nasuhi Efendi ve ilmihali, Tam ilmihal ve yazarıyla asla mukayese edilemez.
Önce sen şu yazdığın yazıyı anlamlı hale getir.O kadar cümle , kelime hataların varki, hangisini düzeltmeli...
Bu hususta son derece haklısınız,bunun nedeni kılavye cin malı!,bozulmuş.(Şu an internet kahveden yazıyorum,evdeki bozuk.)Bazen yazdığımı ters,bazen a yı e gibi farklı yazıyor.Düzeltme yapmak istediğimde yanlış kısmı yakın görme propleminden dolayı ya göremiyorum,yada düzeltme yapamıyorum.Bundan dolayı gerçekten sizden ve tüm okuyucudan özür dilerim.
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Önce sen şu yazdığın yazıyı anlamlı hale getir.O kadar cümle , kelime hataların varki, hangisini düzeltmeli...

Ayrıca düşünmeden çalakalem yazıyorsun.Panik yapma.''En büyük cihadın zalim idarecilere, hakkı ,adaleti söylemek '' olduğu sözü bize ait değilki, bununla bizi tenkid etmeye kalkıyorsun.

Bu söze karşı bir diyeceğin, itirazın varsa, adres Allah Rasulüdür! Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh' den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Cihadın en faziletlisi, zâlim sultanın karşısında hakkı ve adaleti söylemektir."

Ebû Dâvûd, Melâhim 17; Tirmizî, Fiten 13. Ayrıca bk. Nesâî, Bey'at 37; İbni Mâce, Fiten 20

Ömer Nasuhi Efendi ve ilmihali, Tam ilmihal ve yazarıyla asla mukayese edilemez.
Ayrıca düşünmeden çalakalem yazıyorsun.
Tevecühünüz,doğrudur.Denmişki biz kırk kişiyiz,birbirimizi biliriz.Sizde kusura bakmayın aynen böylesiniz.
''En büyük cihadın zalim idarecilere, hakkı ,adaleti söylemek '' olduğu sözü bize ait değilki, bununla bizi tenkid etmeye kalkıyorsun.
Haşa,kim Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Aleyhisselamın sözünü tenkit edebilir.Efed bu söz,beşer içinde sözlerin engüzelini söyleyen Efendimize ayit,yani Hadis-i Şerif.Fakat sözden anladığınızı zan ettiğiniz kısımlar size ait.Kaldıki önceki mesajlarımı okuma zahmetinde bulunsaydın böyle bir çıkışı bana yapmazdın.
Bende zaten sizin anladığınız manalarda Merhum zatın bunu niye yapmadığını soruyorum
.
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Ayrıca düşünmeden çalakalem yazıyorsun.
Tevecühünüz,doğrudur.Denmişki biz kırk kişiyiz,birbirimizi biliriz.Sizde kusura bakmayın aynen böylesiniz.
''En büyük cihadın zalim idarecilere, hakkı ,adaleti söylemek '' olduğu sözü bize ait değilki, bununla bizi tenkid etmeye kalkıyorsun.
Haşa,kim Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Aleyhisselamın sözünü tenkit edebilir.Efed bu söz,beşer içinde sözlerin engüzelini söyleyen Efendimize ayit,yani Hadis-i Şerif.Fakat sözden anladığınızı zan ettiğiniz kısımlar size ait.Kaldıki önceki mesajlarımı okuma zahmetinde bulunsaydın böyle bir çıkışı bana yapmazdın.
Bende zaten sizin anladığınız manalarda Merhum zatın bunu niye yapmadığını soruyorum.
İşte ''Cihadın en büyüğü zalim sultana karşı yapılandır'' başlığı altında acılan konuya aktardığım başka geniş mesajlar olduğu gibi,birini tekrar aktarıyorum;Bak bir de ben altı çizileçek kısımları aktarayım Rahmetli Esat Çoşan Hoca Efendi'den ;''Aslına bakılırsa nasihate, irşada, terbiyeye, mürşide en çok bu mevki makam sahiplerinin ihtiyacı vardır.''demekki kim yapaçakmış bunlara emriibilmarufu alim ve mürşit (yani evliya;Alim veEvliyanın sözünde Rabbani tesir vardır.)olanlar yoksa çapulcular değil.

Cihadın en üstünü zalim idareciye hakkı söylemektir
Evet doğru peki doğruyu en doğru şekilde Şu ayetin hükmünce:Kur’an-ı kerimde mealen buyuruldu ki:
(Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle çağır! Onlarla en güzel şekilde tartış!) [Nahl 125]Bu emri en güzel şekilde kim ifa edebileç kendi nefsini yenmiş,nefsi Mutmain olmuş sözünde Rabbani tesir olan ve İslami bilgilere son derece vakıf ne söyleyeceğini bilen,sorulana en güzel çevabı vereilbeçek bir şahsiyet,yoksa adı mühendiise çıkmış gafil değil.Hem ne durur bu sanal mücahid,idacerilerin karşısına dikilsin kükresin;Ulan Allah'ın hükümleriyle hükmedin yoksa siz kafirsiniz.Kafirlerle savaşmakta bana farz olduğu için sizi öldürürüm desin!,yanınada Ümmühan hanımı almayı unutmasın.!
Büyükler lafı bilp konuşan ve yazan kimselerdir.Onların sözlerini kendi sözü gibi zanedip,kafasına göre ahkam çıkarmak bazılarının işi olsa gerek.
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Bu hadisten ne anladığımı ifade etmedimki, tenkide mahal olsun.Ayrıca ayet tefsirsiz, hadiste şerhsiz anlaşılmaz anlayışımda olduğum için , hadis şarihleri ne dediyse onlara tabiyim.Yani ateş ederken nişan almıyorsun.Rastgele atışlar insana zarar verebilir.
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Bu hadisten ne anladığımı ifade etmedimki, tenkide mahal olsun.Ayrıca ayet tefsirsiz, hadiste şerhsiz anlaşılmaz anlayışımda olduğum için , hadis şarihleri ne dediyse onlara tabiyim.Yani ateş ederken nişan almıyorsun.Rastgele atışlar insana zarar verebilir.
Bu hadisten ne anladığımı ifade etmedimki, tenkide mahal olsun.
Bak ben siz derken cümle mühendisi ile dirsek temasınızı (Yanılıyor olabilirim öyle hissettim.)kast ederek siz dedim.Evet doğru sade şahsın adına o konu başlığı altında bir mesajın yok.Dolayısıyla haklısın.Burda bir tefrik yapmam lazım iken,yapmamışım.Bu yanılmamı kabul eder özür dilerim.

 

Cümle Mühendisi

Ordinaryus
Katılım
2 Tem 2006
Mesajlar
4,181
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Konum
İzmir
Web sitesi
muhammedesad.blogcu.com
Benim Ömer Nasuhi Bilmen Efendiyle bir zorum yok.Kendisi mukallid bir ehli Sünnet ailmidir.O'na fıkıh kitaplarında olmayan bir ünvan ki manasına baktığımızda ançak yüksek (Müctehid)İslam Alimleri için kullanılaçak bir paye verilmesini konu etmiştim.

Bir kimseye ünvan verilirken illâ fıkıh kitaplarında yer alacak diye bir kaide mi var? Ömer Nasuhi Bilmen Hazretleri'nin 1000 tane Hüseyin Hilmi Işık'ı - ilmî manada - cebinden çıkarabileceğini insaf sahibi her insan bilir. Şu bile yeter ki Ömer Nasuhi Bilmen'in İslâm İlmihali herkes tarafından tavsiye edilip muteber bir eser olarak kabul edildiği halde, Saadet-î Ebediyye'de yer alan yanlışlıklar hakkında birçok makale yazılmştır.
 
Üst