Yazarlardan fethullah gülen'e sert eleştiri

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Yeni Mesaj'dan Aziz Karaca'nın makalesi:

”Adam Amerika’da oturuyor ama bütün fetvaları direkt veya dolaylı olarak Türkiye ile ilgili.
Ocağının başında oturduğu ülkenin yapıp ettiklerine dair, devirdiği çamlara dair, yaktığı ülkelere, yıktığı yuvalara dair bir fetvasını işitmedik.
Amerikan müftüsünden bugüne kadar hiç duydunuz mu ki, geçsin kameranın karşısına da bir kez olsun Amerika’nın Afganistan’da, Irak’ta işlediği cinayetleri eleştirsin.
Siyasete asla ve kata karışmadığı söylenen sayın müftünün gırtlağına kadar iç ve dış siyasetin içinde olduğu da gözden kaçmamaktadır.
Anayasa değişikliği paketinin “made in USA” bir paket olduğu sayın müftünün ilginç çıkışı ile bir kez daha belgelenmiş oldu.
AB sözcüleri “evet”çiler arasında.
Amerikan yetkilileri “evet”çiler arasında idi, şimdi bir de Amerikan müftüsü “evet”çilerden olduğunu ilan etti.
Hem de ne ilan etmek…
Eşiktekini-beşiktekini, makberdekini-mezardakini ayağa kaldırıp yollara dökerek hem ölülerden hem de dirilerden “evet” toplamak için seferber etmeyi düşünecek ve dillendirecek kadar… Sayın müftünün bu gayreti, bu celadeti ve de cevvaliyeti ocağının başında oturduğu ülkenin direktiflerinden ve dahi menfaatlerinden mütevellit olmasın sakın?..
Ne bilelim, ocağının başında oturduğu ülkenin organizesindeki haçlı işgal orduları Irak’ta bir buçuk milyon Müslüman’ı katlederken sayın müftünün servi boyunu gören olmadığı gibi sesini-soluğunu duyan da olmadı.
Her sıkıştığında derhal imdadına yetiştiği AKP iktidarı tarafından ülkenin bütün yer altı ve yer üstü zenginlikleri haraç-mezat satılırken de karşıt her hangi bir fetvasını işitmedik. Yoksa, yok pahasına alıcıların çoğu, ocağının başında oturduğu ülkenin şirketleri miydi?
Sayın müftünün bir dediğini iki etmeyen, her dediğini emir telakki eden bağlılarının,seçmen listelerine köylerindeki-kentlerindeki mezarlık nüfuslarını da ilave etme ihtimalleri karşısında Yüksek Seçim Kurulunu şimdiden uyarıyoruz.
Ya, önceki seçimlerde de bu metot uygulandı ise?”

Yine Yeni Mesaj'tan M.Emin Koç da Fethullah Gülen'i eleştirdi:

”Türk milletinin yüzde 70’ini aşkın çoğunluğu, AKP’nin paketine karşı “hayır” üzere ittifak etmiş görünüyor. Doğal olarak kamuoyu yoklamalarına bu tablo yansıyor. Öyle ki, AKP, kendi internet sitesinden anketi kaldırmak durumunda kalıyor.
Görünen şu ki, Başbakan R. T. Erdoğan, son kertede kendisi gibi gömlek değiştirmiş SP’li yeni “evet”çi yamağı Numan Kurtulmuş ile yalnız kaldı. Erdoğan’ın gerginliği, konuşmalarında açığa çıkıyor, yüzüne–sözüne vuruyor.
Erdoğan, hemen burnunun dibinde 28 Şubat ve 27 Nisan e–muhtırasının ve mimarlarının hesabı dururken; referandumu, halk nezdinde 12 Eylül ihtilalının rövanşına çevirmeye çalışıyor. Ağlıyor, gözyaşı döküyor; her türlü tiyatral vaziyete bürünüyor.
..........
.........
......
Gülen ve ekibi, hiçbir zaman siyasetle uğraşmaz, siyasete bulaşmaz; başları sağ alta yapışık elleri böğürlerindeki bağımlıları, halka öyle yansıtıyorlar. Zaman zaman en üst üstatları gibi, siyasetten Allah’a bile sığınıyorlar. Lakin Amerika’da halvete çekilen Gülen, tam yerine rast geldiğinde “vaziyetten vazife çıkartarak veya çıkartılarak” siyasetin göbeğinde zuhur ediyor. Nitekim Mavi Marmara olayında, İsrail haklıydı, ondan izin alınmalıydı, çıkışı yapıyor. Benzer çıkışını 12 Eylül referandumu için sergiliyor, ölüleri ayağa kaldırmaya bile kalkışıyor. Bu demektir ki, paket ölü bir pakettir; paketin “evet” oranı, işin “ölülere kaldı”ğının göstergesidir,
Gülen’in “ölüleri ayağa kaldırma” mesajı, hermenötik perspektiften de okunabilir. Mesela, geçen seçimin sandık kayıtları ve bilgisayarlara aktarımları üstünde yaşanan mühendislikler ve spekülasyonlar göz önüne alındığında, “kabristandaki ölü”leri ayağa kaldırma mesajının, politik–hermenötik bir şifre taşıdığı söylenemez mi? Mühür kimde ise Süleyman odur; dolayısıyla öyle olsun ki, kabirdeki ölüler bile oy kullansın, kullandırılsın, ne olursa olsun sandıktan “evet” çıkartılsın, demek olmaz mı?!
YSK ve hakimler, sandıkları, bu hermenötik tuzaktan korumalıdır, diye düşünüyorum.
...............
...........
Şöyle diyordu Gülen: “Oynanan oyunun gerçek yüz ve vahşetini ilk sezen, son karakolun kahraman bekçileri oldu… Bu, düşmanı kıskıvrak yakalama ve bir zaferdir. Böyle bir ilk tefahhüs ve sezişe, başka bir yazımızda selam durulmuş ve gaziler ocağının yiğit eri mehmetçiğe teşekkürler sunulmuştu…
Ve işte şimdi, binbir ümit ve sevinç içinde, asırlık bekleyişin tulûu saydığımız, bu son dirilişi, son karakolun varlık ve bekâsına alâmet sayıyor; ümidimizin tükendiği yerde, Hızır gibi imdadımıza yetişen Mehmetçiğe, istihâlelerin son kertesine varabilmesi dileğimizi arz ediyoruz” (Fethullah Gülen, Sızıntı, Ekim 1980, Cilt 2, Sayı 21).
Zamane şakirtlerden Faruk Mercan’ın anlattığına göre Gülen, 12 Eylül’de güya “arananlar listesi”nde bulunmasına rağmen 1 gün bile içeri alınmadı, cezaevine konmadı. 6 yıl arandı, arananlar listesinde ismi vardı; kendisini kimse bulamadı. Gülen, Türkiye’yi gezdi dolandı, sohbet etti, vaaz verdi. 6 yıl sonra Özal tarafından re’sen dosyası kapatıldı.
Gülen ve ekibiyle de röportajlar yapan Mercan, kitabında şunları anlatıyor: “12 Eylül dönemiydi ve Fethullah Gülen, gözaltına alınması gerekenler listesindeydi… İzmir’deki Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Fahrettin İçmiz Gülen’i tanıyordu. Fakat 12 Eylül 1980 ihtilalinden kısa süre önce bu komutan Ankara’ya tayin oldu. Bu komutanın İzmir’den ayrılması Gülen için sıkıntılı bir dönemin başlangıcı oldu. Çünkü İzmir’deki bir tugay komutanı olan Tuğgeneral Hayri Terzioğlu Gülen’e karşı önyargılıydı ve ihtilal gecesi kaldığı eve baskın düzenledi. Böylece ihtilalin ertesi günü Sıkıyönetim emri ile aranan bir kişi durumuna düşen Gülen, ihtilal şartlarında uzun süre cezaevinde kalırım endişesiyle teslim olmadı. Ankara’da Milli Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri Orgeneral Haydar Saltık’ın yardımcısı Tuğgeneral Hasam Sağlam devreye girdi ve Gülen için İzmir’deki komutan Terzioğlu’nu aradı. Ancak daha sonra tümgeneralliğe terfi eden Terzioğlu’nun Gülen’e karşı tutumunda bir yumuşama olmadı… Böylece altı yıl boyunca aranan Gülen bu süreçte hep Türkiye’deydi, hiç yurtdışına çıkmadı. Nihayet 12 Ocak 1986 günü Burdur’da, gözaltına alındı. Bunun üzerine dönemin Başbakanı Turgut Özal devreye girdi. Özal’ın, ‘Memlekette hala sıkıyönetim mi var. Bir suçu varsa mahkemeye sevk edilsin, suçu yoksa serbest bırakılsın’ demesi üzerine bir gece Burdur Emniyeti’nde gözaltına alınan Gülen ertesi gün İzmir’e götürülüp serbest bırakıldı.” (Bkz. Faruk Mercan, Fetullah Gülen, Doğan Kitap Yay., İst).
 

korakademik

Ordinaryus
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
2,236
Tepkime puanı
63
Puanları
0
abla oruç başına mı vurdu.
alıntıladığın yazar a itimat ediyorsan buyur
:D
pes yani
ablamın şifresi çalınmış galiba:D

ergenokon dan hapis yatan adamın yazısını aktarıyor...
aynı adamın Peygamberimiz hakkında atıp tuttuğu yazıyı da mı kabul ediyorsun:(
 

girdap

Ordinaryus
Katılım
8 Şub 2007
Mesajlar
2,541
Tepkime puanı
252
Puanları
0
Evet karşıtlığı bahane, FG eleştirisi şahane mi,
FG eleştirisi bahane, evet karşıtlığı şahane mi? :)
AK PARTİ'yi ve FG'yi eşit oranda eleştirmişler de Haydar Baş hocamızın müridleri, hangisini fazla topa tutmuşlar anlayamadım ben. :)
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Evet karşıtlığı bahane, FG eleştirisi şahane mi,
FG eleştirisi bahane, evet karşıtlığı şahane mi? :)
AK PARTİ'yi ve FG'yi eşit oranda eleştirmişler de Haydar Baş hocamızın müridleri, hangisini fazla topa tutmuşlar anlayamadım ben. :)

İkinci şık :p

(ama komikti değil mi :)))))))) )
 

korakademik

Ordinaryus
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
2,236
Tepkime puanı
63
Puanları
0
abla iyisin değil mi
aspirin filan lazım mı

sen doğan yayınlarına
ve diğerine ne zaman dan beri güveniyorsun.
güvenmek size kalmış :D
seçimler ya rızaya götürür ya da diğerine:D
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
PİRİNCİN İÇİNDEKİ BEYAZ TAŞ FETHULLAH GÜLEN 1
pirincin içindeki siyah taş oldukça farklı. bundan dolayı bi sorun olmasına gerek kalmadan alınır ve ayıklanır. Böylelikle sorun aşılmış olur.

söz konusu ayıklama beyaz taş için ne yazıkki pekde mümkün değil,
zira diğerlerine fazlaca benzemektedir atta ayrıt edilemeyecek kadar benzemektedir hiç sırıtmamaktadır, ama nihayetinde taştır. Ve yabancı bir maddedir.

bu vesile ile söze başlamışken islami anlamda kendini yetiştirmiş meselelerin farkında olan aydın, mütefekkir, entellektüel, hoca, alim, kanaat önderi, söz sahibi insanlar, ağalar ve duyarlı insanlar, eli kalem tutan herkes bu konuyu (fethullah hocanın gayri İslami tutumunu) merkeze oturtmalı ve bunun etrafında detaylarıyla izah etmeli ve konuyu açıklığa kavuşturmalı.
Hiç kimsenin kınamasına aldırmaksızın söyleyecek sözü olan herkes söylemeli tıpkı kadir mısırlıoğlu gibi rabbim bu konuda ecrini verecek inşallah çünkü öyle cevap verdiki bu zata hayranlıkla dinlersiniz. Http://www.islahhaber.com/showvid.php?GeriDonNo=1&VideoNo=71
Değerli kadir mısırlıoğlu hocanın dediği gibi evli bir erkeğin evli bir kadınla zina ettiği ortaya çıkınca (deniz baykalın zina videosu) sınırlar ötesinden arayarak geçmiş olsun diyor ama gazzeye mazlumlara bir çare olabilmek umudu ile yola çıkmış ve bu uğurda şehid olmuş insanların birini bile arama gereği bile duymadan eleştriyor büyük bir küstahlık göstererek.
Bu terbiyesizliğin hesabı sorulmalı bence aydınlarca ve konuya vakıf olanlar tarafından
Bu konularda programlar düzenlenmeli, kritik edilmeli, hatta tekrar olmasıda sorun değil bence kapak konusu yapılmalı dergide, dergilerde.

bu konuda bir konsensüs oluşturulmalı kulisler yapılmalı röpörtajlar yapılmalı her daim canlı tutulmalı bu gündemler.

sadece fethullah gülen için değil gerek modern samiri yaşar nuri için, gerek Zekeriya siyah için, gerek evrenestoğlu için...

y.asma
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
PİRİNCİN İÇİNDEKİ BEYAZ TAŞ FETHULLAH GÜLEN 2

Elbette başka isimlerde var. Anlaşılsın diye islamı bulandırmaya çalışanlar kendilerine buralarda hatta hiçbir yerde yer bulamamalı kendini ifade etmeye çalıştığında bunu kimse yemez diye hesab etmeli.
bu kandırmacalara aldanan insanların ortak noktalarının ne olduğu zaaflarının ne olduğu konusunda cemaate müntesip insanlar neye bakarak kendilerini buraya nisbet ettiklerini cazip olanın ne olduğu? Konusunda Vs. v.s. fikir yürütülmeli. Analizler yapılmalı, çelişkilerinin altı kalın çizgilerle çizilerek anlatılmalı

gafları, lafları anlatılmalı bu zevatın.

Bu kadar donanımlı, bilgili insana rağmen hala buralarda kendine yer buluyorsa bu ve benzeri insanlar bence kendimizden utanmalıyız. müslümanlar olarak.

islam düşmanları veya ulusçuluk kimlik dayatıcılarınca bizlere dayatılan ulus kimliğini islami kılıklı zevatlar aracılığı ile hayata sokmaları oldukça kolaylaşıyor. Ve böylelikle islamizasyon politikalarını çok rahat yayabiliyorlar.

Hatta suyu bulandırarak saf berrak ve katışıksızlığını bozuyor.
zaten son derece uysal olan sorgulamayı kerih gören ve bilgiye oldukça muhtaç bir toplum içinde olduğumuzdan dolayı bu konuda çok samimi gördüğümüz arkadaşlar bile nalları dikiveriyor Ulusalcılık veya İslami meseleleri hakkı ile anlayamama konusunda

konuyu fethullah türkeş ile bağlamak gerekirse: bunca aymazlığa rağmen bunca haddini aşmasına rağmen hala sözümona aydınlar ve eli kalem tutan insanlar maslahat gözeterek incit(e)memeye gayret eden bir tutum içerisinde görünmektedir. elbette müslümanlar bu insanlarıda yüreklerinde mahkum etmeyi çok iyi bilirler. örnek olarak bakınız zaman gazetesinin trajının ne kadar düştüğünü anlarsınız hemen
 

korakademik

Ordinaryus
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
2,236
Tepkime puanı
63
Puanları
0
Hayır baskısı lince dönüştü
evet.jpg
Hayır cephesi, referanduma destek veren aydın ve sanatçılara karşı uyguladığı mahalle baskısını artırdı. CHP'li Süheyl Batum'un, referandumda 'evet' oyu vereceğini açıklayan Sezen Aksu'ya 'sazan' diye hakaret etmesiyle başlayan saldırılar, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Orhan Gencebay ve Orhan Pamuk gibi isimlerin sanatçılığını sorgulamasının ardından şiddete dönüştü.

"Yetmez Ama Evet" Platformu'nun Taksim'de düzenlediği panelde, TKP ve İşçi Partili bir grup, aydınlara yumurta fırlattı. Platformun İzmir'deki panelinde ise Doç. Dr. Ferhat Kentel ile Taraf ya- zarı Roni Margulies boyalı saldırıya uğradı.
Hayır'cılar pakete destek verenlere terör estiriyor

Referandum için son viraja girilirken, 'hayır' cephesi Anayasa paketine destek verenler üzerindeki mahalle baskısını artırdı. CHP'li Süheyl Batum'un, referandumda 'evet' oyu vereceğini açıklayan Sezen Aksu'ya 'sazan' diye hakaret etmesiyle başlayan saldırılar, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Orhan Gencebay ve Orhan Pamuk gibi isimlerin sanatçılığını sorgulamasının ardından şiddete dönüştü. Televizyonlardaki tartışma programlarında hakarete varan ağır ifadelerle eleştirilen yazar, aydın ve sanatçılar panellerde de fiili saldırılara uğramaya başladı. "Yetmez Ama Evet" Platformu'nun önceki gün Taksim'de düzenlediği panelde, TKP ve İşçi Partili bir grup, salondaki koltukları tekmeleyerek, Yazar Adalet Ağaoğlu ile Demokrat Yargı Derneği Başkanı Osman Can'ın aralarında bulunduğu aydınlara yumurta fırlattı. Platformun İzmir'deki paneline gelen bir grup ise Doç. Dr. Ferhat Kentel ile Taraf Gazetesi Yazarı Roni Margulies'e boya ile saldırdı.
Saldırıya maruz kalanlar da yaşadıklarına sert tepki gösteriyor. Taksim'deki saldırıda üzerine yumurta gelen yazar Adalet Ağaoğlu, "Hayır demek kimseye boya atma hakkı vermez." siteminde bulunuyor. Yaşananları "Bir değişim döneminin dalgalanmaları bunlar." olarak değerlendiriyor. Yetmez Ama Evet Platformu'nun toplantılarında saldırıya maruz kalan diğer aydınların tepkisi ise şöyle:
Osman Can (Demokrat Yargı Derneği Eş- başkanı): Bu ülkede şiddet kullanma tekelini hangi yöntemle ve hangi gerekçe ile olursa olsun daima kendilerinde gören bir siyasal seçkinler sınıfı var. Şimdi Türk toplumunun ve siyasetin hiyerarşik dili, yukarıdan aşağıya doğru belirlenmiş seçkinci sınıfın dayattığı dil değişiyor. Bu sürecin referandumda evet çıkmasının ardından çok hızlı bir şekilde çözüleceğini görmek lazım. Bu bugünün gerginliğidir. Daha fazla gerginlik yaratmamak için iki üç programı iptal etmek zorunda kaldım.
Ferhat Kentel (Yazar-sosyolog): Bu kutuplaşma Türkiye'deki siyasal kültürün vesayetçi bir zemin üzerine oturmasından kaynaklanıyor. Devletin toplumla ilişkisi hep otoriter bir şekilde olmuş bir ülkede yaşıyoruz. İnsanlar başkalarının gücünü yok edebilmek için çaresizlik içinde şiddete başvuruyorlar. Son günlerde üç tane kelimenin etrafında kutuplaştık, evet, hayır ve boykot. Ancak bunun aksine darbelere karşı daha demokratik bir Türkiye özlemiyle bir araya gelen insanlar var. Onlar kutuplaşmayı kırıyor.
Roni Marguiles (Taraf Gazetesi Yazarı): Kemalist solun söyleyecek bir şeyi yok. 30 yıldır değişmesi gerekir dedikleri anayasayı şimdi birileri değiştiriyor ve bunlar hayır diyorlar. Bunun hiçbir makul açıklaması, izahı olamaz. Dolayısıyla kalkıp konuşacak argümanları olmayınca şiddet kullanarak ancak kendilerini ifade ediyorlar. Şu halde bile bazı gazeteler, 'Evet diyenlerden linç girişimi' diye yazdılar. Biz eğer böyle bir şey yapsaydık ne olurdu, onu siz düşünün.
Yıldız Önen (Yetmez Ama Evet aktivisti): Demokrasiden yana olanlarla her şeyi bildiklerini, her şeye sahip olduklarını iddia edenler arasındaki bir ayrışma bu. Biz bugüne kadar standımıza gelip bizi sözlü olarak taciz edenlere karşı bile fiziksel şiddet uygulamadık. Ortalıkta hep evetçiler hayırcıları susturuyor iddiası dolaşıyor. Bunun olmadığını ispat eden yapılan saldırılardır.
Referandumda 'evet' diyeceğini açıklayan sol partilerden EDP'nin İstanbul İl Başkanı Mehmet Rasgelener ise, "Referanduma dair düşüncelerini özgürce açıklamak üzere bir araya gelen yurttaşların toplantılarını engellemek isteyen ve bu insanları zor kullanarak susturmak gayesiyle hareket eden bir zihniyetin sol düşünce ve etikle bir ilgisi olamaz. Fikir ve tercihlerdeki bazı farklardan dolayı düşmanlıklar üretip, yurttaşların bir bölümünü ötekileştirmekte tereddüt etmeyenler, geleceğin barışçı ve demokratik Türkiyesi'nin inşasında hiçbir olumlu rol oynayamazlar." diye konuşuyor.

İşte o sözlü ve fiili saldırılar


  • Taksim'de bir araya gelen Darbelere Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu üyeleri "Ey Anayasa Mahkemesi siyasetten elini çek" pankartı arkasında açıklama yaptı. Bu sırada İşçi Partili bir kadın grubun yanına yaklaşarak parmağıyla kafa kesme işareti yaptı.
  • CHP Merkez Yürütme Kurulu üyesi Süheyl Batum, Esenler Gençlik Kolları tarafından düzenlenen panelde referandumda 'evet' oyu vereceğini açıklayan Sezen Aksu için şu ifadeleri kullandı: "Sezen Aksu vardı. Biz ne bilelim onun 'Sazan Aksu' olduğunu o zamanlar."
  • CNN Türk'teki 'Ne Oluyor?' programına katılan CHP PM üyesi Mehmet Faraç, Sezen Aksu için 'deve kuşu' benzetmesi yaptı:. "Minik Serçe'den deve kuşuna terfi etmiş sanatçıyı mı diyeyim..."
  • CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Habertürk Gazetesi'ne verdiği röportajda 'evet' oyu vereceklerini açıklayan Orhan Pamuk ve Orhan Gencebay'ı 'baskıya evet diyorlar' şeklinde suçladı. "Ben sanatçıyı toplumu ileri taşıyan kişiler olarak düşünürüm. Ama Sayın Orhan Pamuk acaba gerçekten bunları biliyor mu? Aynı sorularım Orhan Bey içinde geçerli. Biliyor da bu Anayasa'ya evet diyorsa, baskıya 'evet' diyor demektir. Baskıya 'evet' diyen sanatçı değildir." şeklinde konuştu.
  • Mersin'in Gözne ilçesindeki 30 Ağustos'ta konser veren Arif Sağ'ın gelini Pınar Sağ, referandumda 'evet' oyu kullanacak olanları koyun sürüsüne benzetti. Eşi Tolga Sağ da 'namuslu' insanların referandumda 'hayır' oyu vereceklerini söyledi.
  • Boykot kararı alan BDP'nin Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 'evet' diyeceğini açıklayan Diyarbakır'daki 14 sivil toplum kuruluşunu 'ahlaksızlıkla' suçladı.
  • Cumartesi günü Yetmez Ama Evet Platformu'nun Taksim'deki toplantısında TKP ve İşçi Partili bir grup sandalyeleri tekmeledi. Katılımcılara yumurta fırlattı.
  • Pazar günü Yetmez Ama Evet Platformu'nun İzmir'deki toplantısında bu sefer ÖDP'li grup, katılımcılara boyalı saldırıda bulundu.

ZAMAN
 

ubeyd_el_turki

Doçent
Katılım
28 Mar 2007
Mesajlar
720
Tepkime puanı
16
Puanları
0
Bu yeni mesaj laz partisinin gazetesi değil miydi ?
Şu Haydar Baş mı neydi ? Azerbaycandan parayla ilahiyat diploması alan ?

Geçen tv de rast geldik bir düğün salonuna düşmüş halka konuşuyor "Ya ben sizin adamınızım, bana niye oy vermiyorsunuz,bakın ben kurtaracağım, şöyle yapacağım,böyle yapacağım...." inanın oradaki lazlar bile bunun haline katıla katıla gülüyordu...Referandumda "HAYIR" dedirtiyordu oradakilere, çocuklarda koro halinde "HAYIR" diyordu ama büyükler ve yaşlılar kah kah gülüyordu bu adamın haline...

İşte Din adamlığının değerini düşüren kafa bu kafa...

Allah hidayet versin...

Fetullah Gülen ile dertleri bizi ilgilendirmez.Müslümana savaş açan müslüman bizim gözümüzde bedbahttır,cahildir.Üstelikte bir de TSK yanlısı,derin devlet yanlısı...Ergenekon günlüklerinde bile kullanılacak hazırda bekleyen DİN ADAMI olarak adı geçiyor...
 

manifesto

Yasaklı
Katılım
23 Ara 2006
Mesajlar
0
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Konum
Kocaeli
Çok üzüldük şimdi yemi mesajın eski kafaları Gülen'i eleşrtirmiş.Sebep hani sen siyaset yapmıyordun 12 eylül de Evet e bukadar güçlü destek niye çıktın? dertleri bu..Gülen doğru olanı yaptı Türkiye için hayati bir referandum da tavrını ortaya koydu.siyasetse siyaset yaptı..
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
abla oruç başına mı vurdu.
alıntıladığın yazar a itimat ediyorsan buyur
:D
pes yani
ablamın şifresi çalınmış galiba:D

ergenokon dan hapis yatan adamın yazısını aktarıyor...
aynı adamın Peygamberimiz hakkında atıp tuttuğu yazıyı da mı kabul ediyorsun:(

EMRA KONGAR ı referans yapan düşünce tarzından başka şey beklemek bence HAYAL ötesidir.

NoT : Emra KONGAR ı doğru yazmışmıyım.
 

korakademik

Ordinaryus
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
2,236
Tepkime puanı
63
Puanları
0
bu yazıları
aklıma
hocaya dokunan yanıyor
lafını hatırlattı:D
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Kesinlikle bu mesajım ŞİKAYET değil.

Nesini şikayet edeceğim Düşünce yapısı belli olan yazdığı mesajlarla konular ile kendini çürüten kişi için.

Bu konunun kilitlenen http://www.ihvanforum.org/showthread.php?t=88255&p=839191&viewfull=1#post839191 konu ile aynı parelel anafikri yokmu ?

İşte yazdıran kim Emre KONGAR ı & Milliyet gazetesiniz & Haydar BAŞ ın gazetesin ve yazarlarını REFERANS YAPAN kişinin yani bu konuyu açan kişinin diğer mesaj ve konularına bakarsanız KİŞİ yi yani bu Konuyu açan KİŞİNİN DÜŞÜNCE YAPISINI ANLARSINIZ.

Bu kişinin diğer özelliği ise ŞEKİLCİLİK e önem vermesi ANA FİKRE cevap veremeyince KELİMELERE takılır.

ORTARİTE & KOGAR mı neyse.
 

ıtri

Üye
Katılım
30 Ağu 2009
Mesajlar
1,235
Tepkime puanı
153
Puanları
0
Yaş
37
Konum
Ankara
Elbet hoca ya dokunan yanacak..
Ne yani Ali baba nın çiftliği mi burası?

İşin başka yönü ise: Daha bu yanış işin dünya boyutu...
Bakalım siyasi yağcılıkla İslam alimlerine utanmadan her lafı-iftiraları söyleyen o şahıslar ahirette nasıl hesap verecek?
"Haydar Baş hoca kurtarır" diye düşünüyorlarsa,
Allah bilir ama Haydar hoca kendini zor kurtarır..
 

Azimli

Ordinaryus
Katılım
6 Nis 2008
Mesajlar
2,408
Tepkime puanı
252
Puanları
0
Konum
bursa
Elbet hoca ya dokunan yanacak..
Ne yani Ali baba nın çiftliği mi burası?

İşin başka yönü ise: Daha bu yanış işin dünya boyutu...
Bakalım siyasi yağcılıkla İslam alimlerine utanmadan her lafı-iftiraları söyleyen o şahıslar ahirette nasıl hesap verecek?
"Haydar Baş hoca kurtarır" diye düşünüyorlarsa,
Allah bilir ama Haydar hoca kendini zor kurtarır..
bunları sizmi söylüyorsunuz?
önce kendiniz uygulasanız diyorum
 
Üst