Yaşar Kemal Kitapları

kardem

Asistan
Katılım
22 Ağu 2007
Mesajlar
490
Tepkime puanı
22
Puanları
0
975080736-7.jpg


Demirciler Çarşısı Cinayeti birbirini yok etmek için tüm hünerlerini, olanaklarını, güçlerini, bundan da öte akıllarını, nefretlerini ve kinlerini kullanan iki derebeyinin ayakları altında ezilen toprağın, toprağın insanlarının ve yeşerttiği doğanın büyük efsanesidir. Lanet, çıktığı bağrı vuracaktır. "Yaşar Kemal sadece Mitterrand'ın kalbindeki sevgili halk ozanı değil. Yaşar Kemal edebiyatın bir devi." - Andre Clavel, Nouvelles Litteraires, (Fransa) "Demirciler Çarşısı Cinayeti birbirlerini yok etme amacıyla tüm hünerlerini kullanan iki karşıt grup arasında kalan ülkenin kaderi üzerine dev lanet okumayı konu ediyor." - Alain Bosquet, (Fransa)

Yaşar Kemal ’in “Akçasazın Ağaları ’’üçlüsünün birinci kitabı olan Demirciler Çarşısı Cinayeti romanında ‘’O iyi insanlar, o güzel atlara bindiler, çekip gittiler…’’ cümlesi, dillere pelesenk olmuş, bir berceste gibi kullanılmış, çoğu zaman bir diyarın mazisi ile bugününü karşılaştırmada nihai söz olarak kullanılagelmiştir.


Kitabı okuduğumda beni en çok etkileyen ve romanın birinci bölümünde ele alınan bu cümle his dünyam da hüzzam makamında tınılansa da düşünce dünyamda başka çağrışımlar yaptı.

‘’Göl yerinde daim sular bulunur Yine vardır deyu ümit olunur’’ beyiti geldi aklıma ilkin. Sonra tanıyabildiğim kadarıyla, içlerindeki bahar esintilerini, bu eşsiz diyarın florasını (bitki varlığı, bitki örtüsü) etrafa sunan, hayatına diğer insanların mutluluğu gibi hedefler yüklemiş, atları her zaman eğerli, taşıdıkları yükleri değerli, koştukça coşan, coştukça koşan bu toprağın en kıymetli madeni, en lezzetli meyvesi olan, o güzel insanlarını geçirdim, hafızamın penceresinden…

Hayır dedim iyi insanlar vardılar ve hep var olacaklar… Nurettin Topçu beyefendinin Yarınki Türkiye kitabında da belirttiği üzere bu memlekette kıymetli yeraltı madenleri olduğu gibi insan madeni de vardır…

Ve hep var olacaktır… Doğup büyüdüğüm, gezip yürüdüğüm, oturup kalktığım, okuyup yazdığım ve halen yaşadığım bu eşsiz topraklarda, vatan deyince yüreği coşan, bayrak deyince gözleri dolan, devlet deyince hürmet, insan deyince saygı duyan, acıyan, el uzatan, kol kanat geren, affeden, hoş gören, eğiten, öğreten, fukarası tok, zengini cömert, omzuna aldığı hayat vazifesini şerefiyle, haysiyetiyle, insafıyla, bihakkın yerine getirmeye çalışan ve sayıları azımsanmayacak kadar çok insanlar tanıdım ve onlar hala buradalar ve atları da burada…

Azgın sularda sağa sola çarpıp duran kütükleri, emin bir kıyıya çıkarmak için çabalayanlar, zekâsını, parasını, gücünü, tecrübelerini, bulundukları memuriyetlerini insanlara yardımcı olmak için birer araç sayanlar, bu eşsiz diyarın iyi insanlarıdır ve onlar hala buradadır…

Güzel atlar ülkesi anlamına gelen Kapadokya da bu toprakların bir parçasıdır ve bu güzel atların sahibi bu iyi insanlar her zaman aramızda ve yanımızdadır…

Bakmayın siz televizyonlar da özellikle haber saatlerinde onlardan bahsedilmediğine, hepimizin yazmaya çalışsak, ciltlere sığdıramayacağı kadar çok, güzel atlı iyi insanlarımızın kahramanlıkları, destanları, hikâyeleri vardır ve onlar hep buradadır. Ve evvel giden ahbaba selam olsun dostlar...
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
975080721-9.jpg


Kuşlar da Gitti, İstanbul'un çürüyen, kirlenen yüzünün ve insanlığın da şehirle birlikte yok oluşunun romanıdır. Kuşların bir zamanlar mekan tuttuğu İstanbul'da çocuklar onları yakalayarak cami, kilise ve sinagogların kapılarında "azat buzat beni cennet kapısında gözet" diyerek satarlar. Ancak çocuklar satamadıkları kuşları yemek zorunda kalırlar. "Sağlam bir kitap, yoğun bir insan sevgisi ve şiir, tam bir başyapıt." - La Croix, (Fransa) "Saklanacak, tekrar tekrar okunacak, üstünde günlerce düşünülerek, bütün zamanların, bütün ülkelerin en güzel edebiyat yapıtlarının yanına konacak bir kitap..." - Jeremy Brooks, The Independent, (İngiltere)
 
Üst