yardım namaz konusunda:(

emmargah

Profesör
Katılım
17 Haz 2006
Mesajlar
3,348
Tepkime puanı
6
Puanları
0
arkadaşlar ;arkadaşımın namazla ilgili sorunları var.bende kendi ağzımla ona yardımcı olamıyorum ne yazık:( sizden yardım istiyorum.bende namaza başlarken bi yığın zorlukla karşılaştım ama hamd olsun ablalarım vesilesiyle aştım gibi.ama genede bazen sorunlarım oluyor.şimdi napmam gerek.ona en iyi şekilde nası anlatabilirim namazı.elinizde namaza dair bi yazı varmı ona okutturabileceğim.ve bende faydalanabileceğim.yardımcı olursanız sevinirim arkadaşlar
 

leyli

Paylaşımcı
Katılım
7 Tem 2006
Mesajlar
208
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
mağara :)
Namazın önemi
23.06.2005 von Yavuz

Sual: Namazın dindeki yeri nedir?

CEVAP

Namazın önemi çok büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Namazın dindeki yeri, başın vücuttaki yeri gibidir.) [Taberani]



(Kıyamette kulun ilk sorguya çekileceği ibadet, namazdır. Namazı düzgün ise, diğer amelleri kabul edilir. Namazı düzgün değilse, hiçbir ameli kabul edilmez.) [Taberani]



(Namazı doğru kılanın, ağaçtan yaprakların döküldüğü gibi günahları dökülür.) [İ.Ahmed]



(Allah buyuruyor ki, "söz veriyorum ki, namazlarını vaktinde, doğru olarak kılana azap etmem, onu sorgu-suale çekmeden Cennete koyarım") [Hakim]



(Her peygamberin ümmetine son nefeste vasiyeti namazdır.) [Gunye]



Namaz kılmak böyle büyük bir ibadet olduğu için terk edilmesi de çok büyük günahtır. Hanbeli’de namazı terk eden küfre düştüğü için, Şafii ve Maliki’de büyük günah işlediği için ceza olarak katli gerektiği fıkıh kitaplarında yazılıdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Namaz dinin direğidir, terk eden dinini yıkmış olur.) [Beyheki]

(Namaz kılmayanın dini yoktur.) [İbni Nasr]



(Namaz kılan, Kıyamette kurtulacak, kılmayan perişan olur.) [Taberani]

(Namaz kılmayan, Kıyamette, Allahü teâlâyı kızgın olarak bulur.) [Bezzar]



(Namazı kasten bırakanın ibadetleri kabul olmaz ve namaza başlayana kadar Allahü teâlânın himayesinden uzak kalır.) [Ebu Nuaym]



(Beş vakit namazı kasten, mazeretsiz terk eden, Allah’ın hıfz ve emanından mahrum olur.) [İbni Mace]



(Bizimle kâfir arasındaki fark namazdır. Namazı terk eden kâfir olur.) [Nesai]



Yukarıdaki hadis-i şerifleri, Ehl-i sünnet âlimleri şöyle açıklamışlardır:

Dinimizde en büyük günahı işleyen kâfir olmaz. Bunun için namaz kılmayana kâfir denmez. Fakat namaz, çok önemli bir ibadet olduğu için, namaz kılmayanın imanla ölmesi çok zayıf bir ihtimaldir. Namaz kılmayanın kalbi kararır, diğer günahları işlemekten çekinmez. Bazı âlimler, namaz kılmayanın kâfir olacağını bildirmişlerdir. Bu bakımdan her ne şart altında olursa olsun muhakkak namazı kılmalı!



İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:

(Namaz kılmak ve diğer ibadetleri yapmak ancak müminlere kolay gelir. Kur'an-ı kerimde, (İman ve ibadet etmek, müşriklere güç gelir) ve (Namaz kılmak müminlere kolay gelir) buyurulmaktadır. Namaz kılmamak, iman zayıflığından ileri gelir. İmanın kuvvetli olmasının alameti, dinimizin emirlerine severek kolaylıkla uymaktır.) [C.1.m.191, 289]



Namaz kılmamanın ne kadar büyük günah olduğunu bilen, ayakta duramayacak kadar hasta olsa bile, mutlaka namaz kılar. Ateşin yaktığını bilen kimse, kendini nasıl ateşe atar? Cehennemden kaçan, Cenneti isteyen namaz kılmaz mı? Hadis-i şerifte, (Cenneti isteyip de, Allah’ın yasakladıklarından kaçınmayan, isteğinde yalancıdır) ve (Cenneti isteyen, hayırlı işlere koşar, Cehennemden korkan, haramlardan kaçar) buyuruluyor. (Beyheki)



Tadil-i erkana riayet etmek vaciptir. Namazın vaciplerinden biri bilerek terk edilirse, o namazı tekrar kılmak vacip olur. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:

(Hırsızların en büyüğü, namazından çalandır. Yani namazın erkanına riayet etmez, rüku ve secdelerini hakkiyle yerine getirmez.) [Vesilet-ün Necat]



(Herkesin namazında, kalbin hazır olduğu kısımlar yazılır. Kalbin hazır olmadığı namaza, Allahü teâlâ nazar etmez.) [Vesilet-ün Necat]






NAMAZ'I TERKETMENİN KORKUNÇ SONUÇLARI
"Rahman ve Rahim olan ALLAH'ın Adıyla …"
°"HER KİM DE BU DÜNYADA KÖRLÜK ETTİYSE, O ARTIK AHİRETTE DAHA KÖR VE GİDİŞÇE DAHA ŞAŞKINDIR."İsra/72 )

(İNŞAALLAH, ALLAH C.C. ve Rasûlu'nün (S.A.V.) emir ve yasaklarına körlerden ve hafife alanlardan olmayız. Ayrıca şeytanın, buradaki emir ve yasakları okumanızı, amel etmenizi engellemesine veya bu emirleri hafife almanız için uğraşmasına izin vermeyin. Bu şeytanın muhtemel hilelerindendir)

(Bu yazıdaki Hadis-i Şerifler kaynakları belirtilmiştir, sakın şüpheye düşenlerden olmayın. Ebedi Kurtuluşun anahtarlarından biri ve dinin direği namazdır)

°"Sizi cehenneme sürükleyen sebep nedir? Derler ki: 'Biz namaz kılanlardan değildik'." Müddessir/42

°"Sonra onların arkasından namazı savsaklayan ve nefislerinin azgın arzularına uyan bir nesil geldi. Onlar ileride cehennemin en derin yerini boylayacaklar" Meryem/59 (İbn'i Mesud Tefsirinde:Namazı büsbütün terk ettiler değil, vaktinde kılmadılar buyurulmuştur.)

°"Kıldıkları namazın önemini kavramadan namaz kılanların vay haline" Mâun/4-5 (Efendimiz SAV burada namazı vaktinde kılmayanların kastedildiğini bildirmiştir.)

°"Namazlarında hataya düşen, kıldıkları namaza önem vermeyen namaz kılanların vay haline" Ayeti Celilesindeki veyl'in(vay haline) kelime manası ağır azab olmakla beraber, cehennemdeki içinden dünya dağları geçirilse dağları eritecek "veyl vadisi'de" olabileceği bildirilmiştir.

°"Kul ile küfür arasında namazı terk etmek vardır" Hadis'i Şerif (Ahmed İbn'i Hanbel)

°"Kul ile küfür arasında sadece namaz kılmamak vardır" Hadis'i Şerif (Ebu Davud, Nesei)

°"Kul ile şirk arasında sadece namaz kılmamak vardır" Hadis'i Şerif (Tirmizi)

°"İslâm'ın özü, dinin temeli üçtür, İslâm bunlara dayanır. Bunlardan herhangi birine yüz çeviren kimse o yüzden kafir olur, kanı helâldir.1)ALLAH'tan C.C. başka ilah yoktur (LAİLAHEİLLALLAH) 2)Farz namazlar 3)Ramazan orucu " Hadis'i Şerif (Tirmizi)

°"Namaz kılmayanın İslâm'dan payı yoktur, namaz kılmayanın dini yoktur." Hadis'i Şerif (Taberani)
"Mazeretsiz ve kasden namaz kılmayanın adını ALLAH C.C. cehenneme gireceklerden biri olarak cehennemin kapısına yazar" Hadis'i Şerif (Ebû Nuaym)

°"ALLAH C.C. İslâm'da dört şeyi farz kılmıştır: Hepsini bir arada yerine getirmeyenin üçünü işlemiş olması kendisine hiçbir fayda sağlamaz" (Bunlar: Namaz,Zekat,Oruç,Hac) Hadis'i Şerif (Ahmed İbn'i Hanbel)

°"Hiçbir mazereti olmaksızın ve kasden namaz kılmayanın ALLAH C.C. bütün iyi amellerini siler, tevbe edip yeniden ALLAH'a dönünceye kadar onunla hiçbir ilgisi kalmaz" Hadis'i Şerif (İsfahani)
"Hiçbir mazereti olmaksızın ikindi namazını kılmayıp kaçıranların bütün iyi amelleri silinir" Hadis'i Şerif (Ahmed İbn'i Hanbel)

°Kıyamet günü kulun ilk hesap konusu ve ilk gözden geçirilecek amel hanesi namazdır. Bu konudaki hesaplaşma iyi geçerse kul kurtulur, bozuk geçtiği taktirde ise aldanmış ve hüsrana uğramış olur. Hadis'i Şerif (Taberani)

°"Namaz kılmayanın dini yoktur, namaz dinin direğidir" Hadis'i Şerif (Beyhâki)

°"ALLAH'tan C.C. başka hiçbir ilah olmadığına ve Muhammed'in (SAV) O'nun Rasûlü olduğuna şehadet edinceye kadar ve beş vakit namazı hakkıyla kılıp, zekatlarını verinceye kadar, insanlarla savaşmakla emrolundum." Hadis'i Şerif (Buhari,Müslim,Darimi,İbn'i Mâce, Ebû Davud, Nesei)

°Bizim ile münafıklar arasındaki fark, yatsı ve sabah namazlarını cemaatle kılmaktır. Onlar bunlara güç yetiremez. Hadis'i Şerif (Malik,Said İbnü'l-Müseyyeb)

°Kıyamet gününde insanın ilk hasmı rükû ve sücûdu (secdesi) tamamlanmayan namazdır. (Beni zayi ettiğin gibi ALLAH'da seni zayi etsin der. (İmam-ı Gazali) - Efendimiz (SAV) namazı hızlı kılan bir kişiye "sen namaz kılmadın tekrar kıl" buyurmuştur.

°Kişinin kıldığı namazdan kendisine kârı dokunan ancak akıl erdirerek kıldığı kısımdır. (Yani aklı başka yerde iken kıldığı namazın kendisine kârı dokunmaz) (İmam-ı Gazali)

°Kur'an-ı Kerim tefsirinde (Ruhül Furkan) bir vakit namazı özürsüz kazaya (özür: ölü,deli yada kılıç kılıca harb esnasında olmak v.s. gibi) bırakmanın cezasının, 80 sene cehennem ateşi olduğu beyan edilmiştir. (Hadis Şerif'de geçmektedir.)

°Nice namaz kılanlar var ki, onların namazdan nasibi, yorgunluk ve zahmetten başka bir şey değildir.Hadis'i Şerif (Nesei, Ebu Hûreyre)

°"Namaza önem vermeyenlerin kıyamet günü Karun, Firavun, Haman ve Übey İbni Halef'e arkadaş olacakları hadis şerifle bildirilmiştir." (Ahmed İbni Hanbel, Taberani ve İbn'i Hıbban Rivayetinde)

°Bütün farzlar Cebrail A.S. aracılığıyla Peygamber Efendimize (SAV) bildirilmiştir. Ancak "namaz" ALLAH'u Teâlâ C.C. tarafından (Mirac'da) aracısız olarak verilmiştir. Bu da namaz'ın önemini anlatmaya kâfidir.

°Peygamber Efendimiz SAV buyurdular ki; namaz'ı savsaklayanlara ALLAH'u Teâlâ C.C. dünyada, ölürken, kabirde ve ahirette olmak üzere 15 ceza verir. Dünyada:Ömrünün bereketi kaldırılır, yüzünden iyiler siması silinir,ALLAH C.C. hiçbir iyiliğine sevap vermez, duaları kabul olmaz, iyilerin dualarında payı bulunmaz. Ölürken:Zelil, kötü, çirki can verir, aç olarak can verir, bütün dünya denizleri gırtlarına akıtılsa kanmayacak şekilde susuzluk çeke çeke ölür.( Ölüm acısının bir damlası, dağlara damlatılsa dağlar dayanamaz erirdi.) Kabirde:Kabir onu sıkar, kemikleri birbirine geçer, kabri ateşle doldurulur(gecegündüz onu yakar), ALLAH C.C. Şuca isimli dehşetli çok büyük bir yılan gönderir,hergün her namaz vaktinde onu sokar bir an bırakmaz. (Efendimiz (SAV) "kabirden korkunç bir manzara görmedim" buyurdu.) Ahirette:Cehenneme sürükleyen azab melekleri yanından ayrılmaz,ALLAH C.C. onu kızgın olarak karşılar, hesabı çetin olup cehenneme atılır.(Cehennemdeki en hafif azap ayak çukuruna konulan bir ateş parçasının beynini fokur fokur kaynatmasıdır. Cehennemlikler çok çirkindir alt dudakları göğsüne sarkmış, üst dudakları yüzünü kaplamış olduğu halde sadece bir dişi (azabı daha iyi tatmaları için) Uhûd dağı büyüklüğündedir. Cehennemlikler dünyadaki ateşi görseler, ferahlanmak için içine dalarlardı. "İhya-u Ulumiddin")

°Kıyamet günü adamın biri getirilerek ALLAH'ın C.C. huzuruna dikilir ve ALLAH C.C. onun cehenneme götürülmesini emreder. Adam:"Ya Rabbi beni ne yüzden cehenneme yolluyorsun?" deyince Yüce ALLAH C.C. ona:"Namazı vaktinde kılmadığın ve adıma yalan yere yemin ettiğin için" diye buyurur. Hadis'i Şerif (İbn'i Abbas'dan rivayet)

°Mezheplere göre namaz: Hanefi Mezhebi:namaz kılmayan, kan çıkıncaya kadar dövülür ve namaza dönünceye kadar hapsedilir. Şafii Mezhebi: Mürted(dinden çıkmış) olmaz ise'de cezası idamdır. Maliki Mezhebi:Şafii mezhebiyle hükmü aynıdır. Hanbeli Mezhebi:Namazı özürsüz kılmayan, mürted gibi idam edilir. Yıkanmaz, kefenlenmez ve namazı kılınmaz, müslüman mezarlığına gömülmez ve mezarı belli edilmez. Dağda bir çukura konulur.

°İmansız ölenin yerinin ebedi cehennem olduğu Ayet'i Kerime ile sabittir. İman'ın en büyük âlâmeti namazdır. Bazı alimlere göre namazı terk eden kişinin son nefeste imanını kurtarması zordur (her halde ALLAH'ın C.C. dilediği olur)

°Sur 'a ikinci kez üflenip insanlar mahşer yerine geldiğinde, güneş 2 mızrak boyu (başka rivayette 1 mızrak boyu) yaklaştırılmış olduğu halde 50.000 senelik(Ahiret senesi) bir bekleyiş vardır. Beyinlerin kaynayacağı, açlıktan boyunların kopacağı midelerin yanacağı bu günde, insanlar öyle terleyecek ki bu ter 70 arşın yerin dibine gidecek sonra insanların seyyiatına göre kimisinin kulak memesine kimisinin çenesine kadar çıkacaktır. orada terlemek istemeyenlerin bu terlerini dünyada iken namaz,oruç,zekat,cihad ve amellerle atmaları gerektiğini bildirmiştir. İmam-ı Gazali (RA)
°ALLAH'ın C.C.Rızasını, kazanmak isteyen, yüzünün nurlanmasını ve güzelleşmesini isteyen ve daha bir çok faydalar isteyen Teheccüd (gece namazı)kılsın.
°Üç şey dinden çıkartır, iman ve nikah tazelemesi gerektirir. 1)İstihlâl:Harama helal demek 2)İstihza:İslâm'ın Farz, vacip, sünnet, müstehap ve edeplerinden biriyle ALAY ETMEK 3)İstihfâf:Dini herhangi meseleyi hafife almak. Küfre düşen kişinin ise 50 sene namaz kılmış olsa farz namazlarını, Hacc'ını v.s. iade etmesi gerekmektedir. İki şeyde şaka yoktur 1)Dinde 2)Nikâh'ta (Hanımına şaka dahi olsa "boş ol" dememesi gerekir)
°İman'ın en büyük âlameti "NAMAZ'dır".




NAMAZ İÇERİSİNDEKİ ÇOK ÖNEMLİ MESELELER
NAMAZIN FARZLARI:(Kasten yada unutarak terki namazın iadesini gerektirir, namaz olmaz)
Hadesten Taharet- Necasetten Taharet-Setri Avret-Vakit-Niyet-İftidah Tekbiri
Kıyam - Kıraat - Rüku - Secde - Kade-i Ahire
NAMAZIN VACİPLERİ:
Namazda VACİP kasten terk edillirse namazın iadesi,unutarak terk edilirse SEHİV secdesi gerekir
1.İmamın arkasında yalnızca sübhake okumak.
2.Hare rekatta Fatiha okumak
3.Fatihadan sonra zammı sûre okumak
4.Farz namazda ilk iki rekatta Fatiha okumak VACİP, sonraki iki rekatta Fatiha okumak SÜNNET
5.Bir farzdan bir farza intikal (mesela kıyam ve kırat bitince ardından rükuya gitmek)
6.Fatihayı zammı sûreden önce okumak
7.Kade-i Ûla'da oturmak(1nci oturuş/kade-i ûla, vacip 2nci oturuş/kade-i ahira farz)
8. Kade-i Ûla'da ettehiyyatü okumak
9.Kade-i Ahira'da ettehiyyatü okumak
10.Selam lafzı ile namazdan çıkmak
11.Vitir namazında kunut dualarını okumak
12.Bayram namazlarında zaid tekbirlerini okumak
13.Namazda gizli/sessiz okunması gereken yerde gizli okumak (Namazdaki gizli okumaların hepsi kendi duyacağımız bir sesle,sessizce olacak, içinden okuma olmaz)
14. Namazda açık/sesli okunması gereken yerde açık okumak
15.Tadili erkân'a riayet
16.Tilavet secdesi (Secde ayetleri okununca)
17.Sehiv secdesi
18.Kade-i ûla'da tahiyyattan sonra beklemeyip hemen kalklmak
19.Her durumda imama tabi olmak
20.Özür yoksa namazı cemaatle kılmak(Hanefi mezhebine göre sünnettir)
21.Kurban bayramında teşrik tekbirleri
SEHİV SECDESİ GEREKTİREN HALLER:
1.Farzı geciktirmek(SÜBHENALLAHİLAZİYM diyecek kadar) 2.Vacibi geciktirmek yada terketmek
ÇOK ÖNEMLİ MESELELER:
1.Kendin duyacağın kadar gülersen namaz, başkası duyacak şekilde gülersen hem namaz hem abdest bozulur.
2.Namazda sesli esnersen namaz bozulur
3.Gece namazlarında 2 rekatta, gündüz namazlarında 4 rekatta bir selam verilir.(Teheccüd,kuşluk v.s.)
4.Sehiv secdesi yapmayı unutup selam versen, göğsünü kıbleden çevirmeden ve dünya kelamı konuşmadan tekbir getirip sehiv secdesi yapılabilir.
5.Ayak(sağ ayak) parmakları namaza nasıl başlandıysa biterken öyle olacak.Yerden kalkmayacak.
6.Namazda secdede yada oturuşta SÜBHANALLAH diyecek kadar sağ ayağın parmağı yerden kalkarsa (secdede her iki ayağın parmakları yere basarak kıbleye dönmüş vaziyette olacak) namaz bozulur.
7.Birinci ve ikinci oturuş da parmaklar bitişik, ellerin uçları tam dizlerin hizasında olacak(sünnettir).Secdede ellerin açıklık hizası, başparmaklar kulak hizasında ve parmaklar kapalı olacak.
8.Ayak altında namaz kılmak(milletin gelip geçtiği yerde) tahrimen mekruhtur.
9.İmam "niyet ettim ALLAH Rızası için … namazının farzını kılmaya(kıldırmaya demese de imamlığı olur)" dese erkek cemaat için imamlığı olur, hanım cemaat için "bana uyan cemaate kıldırmaya" demesi lazımdır. Yoksa hanımların namazları olmaz.
10.İftidah tekbiri çok önemlidir,imam "ALLAHÜ EKBER" dediğinde ekber'in 'R' harfi biter bitmez, cemaatin ALLAHÜ lafzının 'A' harfi başlayacak. İmamın tekbiri bitmeden,tekbire başlarsan namaz olmaz, 2-3 saniye geçerse iftidah tekbirinin sevabı gidebilirki,hadis şerif'de, "Yedi kat yerler ve yedi kat gökler kağıt olsa ve deryalar mürekkeb olsa ve bütün ağaçlar kalem olsa ve bütün melekler katib olsalar ve kıyamete kadar yazsalar, yine imam ile beraber alınan iftidah tekbirinin sevabını yazamazlar" buyurulmuştur.
11.Uydum hazır olan cemaate diye bir niyet yok, namazda niyet kalpten yapılır dille niyet bid'attır.
12.Saflar sıkı, parmak uçları ve omuzlar aynı hizada olmalıdır.
13.İmamın tam arkasındaki 100,sağındaki 75, solundaki 50, diğer birinci safdakilere 25 sevap verilir.
NAMAZI BOZAN ŞEYLER:
-Bir rükunda 3 kere kaşımak
-Özürsüz öksürüp boğazı temizlemek
-Kendi işitmeden tekbir getirmek
-Kendi işitecek kadar okumamak
-Üç harf "Üff" demek
-İmamdan ileri durmak
-Özürsüz bir saf kadar yürümek
-İki eliyle yakasını düzeltmek(cübbede)
-Secdede iki ayağını yerden kaldırmak
-Göğsünü kıbleden özürsüz çevirmek
-Aynı imama uyan erkek ve kadın arada perde yoksa yada bir kişilik boşluk yoksa erkeğin namazı bozulur. Bunlar farzı kendileri kılıyorsa bozulmaz.
-Kur'an-ı Kerim'i manasını bozacak kadar yanlış okumak
 

saide

Asistan
Katılım
17 Haz 2006
Mesajlar
516
Tepkime puanı
1
Puanları
0
leyli kardesime ek olarak :Said Nursi hz. ikna edici sözler
Yirmibirinci Söz
[İki Makamdır]

Birinci Makam
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
اِنَّ الصَّلاَةَ كَانَتْ عَلَى اْلمُؤْمِنِينَ كِتَابًا مَوْقُوتًا
Bir zaman sinnen, cismen, rütbeten büyük bir adam bana dedi: «Namaz iyidir. Fakat hergün hergün beşer defa kılmak çoktur. Bitmediğinden usanç veriyor.»
O zâtın o sözünden hayli zaman geçtikten sonra, nefsimi dinledim. İşittim ki, aynı sözleri söylüyor ve ona baktım gördüm ki; tenbellik kulağıyla şeytandan aynı dersi alıyor. O vakit anladım: O zât o sözü, bütün nüfus-u emmârenin namına söylemiş gibidir veya söylettirilmiştir. O zaman ben dahi dedim: «Mâdem nefsim emmâredir. Nefsini ıslah etmeyen, başkasını ıslah edemez. Öyle ise, nefsimden başlarım.»
Dedim: Ey nefis! Cehl-i mürekkeb içinde, tenbellik döşeğinde, gaflet uykusunda söylediğin şu söze mukabil «beş ikaz»ı benden işit.

Birinci ikaz: Ey bedbaht nefsim! Acaba ömrün ebedî midir! Hiç kat'î senedin var mı ki, gelecek seneye belki yarına kadar
(Orjinal Sayfa: 280)
kalacaksın? Sana usanç veren, tevehhüm-ü ebediyettir. Keyf için, ebedî dünyada kalacak gibi nazlanıyorsun. Eğer anlasa idin ki, ömrün azdır hem faidesiz gidiyor. Elbette onun yirmidörtten birisini, hakikî bir hayat-ı ebediyenin saadetine medâr olacak bir güzel ve hoş ve rahat ve rahmet bir hizmete sarfetmek; usanmak şöyle dursun, belki ciddî bir iştiyak ve hoş bir zevki tahrike sebeb olur.

İKİNCİ İKAZ: Ey şikem-perver nefsim! Acaba hergün hergün ekmek yersin, su içersin, havayı teneffüs edersin; sana onlar usanç veriyor mu? Mâdem vermiyor; çünki ihtiyaç tekerrür ettiğinden, usanç değil belki telezzüz ediyorsun. Öyle ise: hâne-i cismimde senin arkadaşların olan kalbimin gıdası, ruhumun âb-ı hayâtı ve lâtife-i Rabbâniyemin havâ-yı nesimini cezb ve celbeden namaz dahi, seni usandırmamak gerektir. Evet nihayetsiz teessürat ve elemlere maruz ve mübtelâ ve nihayetsiz telezzüzata ve emellere meftun ve pürsevda bir kalbin kut ve kuvveti; herşeye kadir bir Rahîm-i Kerîm'in kapısını niyaz ile çalmakla elde edilebilir. Evet şu fâni dünyada Kemâl-i sür'atle vaveylâ-yı firakı koparan giden ekser mevcûdâtla alâkadar bir ruhun âb-ı hayâtı ise; herşeye bedel bir Mâbûd-u Bâki'nin, bir Mahbûb-u Sermedî'nin çeşme-i rahmetine namaz ile teveccüh etmekle içilebilir. Evet fıtraten ebediyeti isteyen ve ebed için halkolunan ve ezelî ve ebedî bir Zâtın âyinesi olan ve nihayetsiz derecede nazik ve letafetli bulunan zîşuur bir sırr-ı insanî, zînur bir lâtife-i Rabbâniye; şu kasavetli, ezici ve sıkıntılı, geçici ve zulümatlı ve boğucu olan ahvâl-i dünyeviye içinde, elbette teneffüse pek çok muhtaçtır ve ancak namazın penceresiyle nefes alabilir.

ÜÇÜNCÜ İKAZ: Ey sabırsız nefsim! Acaba geçmiş günlerdeki ibâdet külfetini ve namazın meşakkatini ve musibet zahmetini, bugün düşünüp muzdarib olmak, hem gelecek günlerdeki ibâdet vazifesini ve namaz hizmetini ve musibet elemini, bugün tasavvur edip sabırsızlık göstermek hiç kâr-ı akıl mıdır? Şu sabırsızlıkta misâlin şöyle bir sersem kumandana benzer ki: Düşmanın sağ cenah kuvveti onun sağındaki kuvvetine iltihak etmiş ve ona taze bir kuvvet olduğu halde; o tutar mühim bir kuvvetini sağ cenâha gönderir, merkezi zayıflaştırır. Hem sol cenahta düşmanın askeri yok iken ve daha gelmeden, büyük bir kuvvet gönderir, «Ateş et!» emrini verir. Merkezi bütün bütün kuvvetten düşürtür. Düşman işi anlar, merkeze hücum eder; tar ü mar eder. Evet buna benzersin. Çünki:
(Orjinal Sayfa: 281)
Geçmiş günlerin zahmeti, bugün rahmete kalbolmuş; elemi gitmiş, lezzeti kalmış. Külfeti, kerâmete iltihak ve meşakkati, sevaba inkılab etmiş. Öyle ise ondan usanç almak değil, belki yeni bir şevk, taze bir zevk ve devama ciddî bir gayret almak lâzımgelir. Gelecek günler ise mâdem gelmemişler. Şimdiden düşünüp usanmak ve fütur getirmek; aynen o günlerde açlığı ve susuzluğu ile bugün düşünüp bağırıp çağırmak gibi bir divâneliktir. Mâdem hakikat böyledir. Âkıl isen, ibâdet cihetinde yalnız bugünü düşün ve onun bir saatini, ücreti pek büyük, külfeti pek az, hoş ve güzel ve ulvî bir hizmete sarfediyorum, de. O vakit senin acı bir füturun, tatlı bir gayrete inkılâb eder.
İşte ey sabırsız nefsim! Sen üç sabır ile mükellefsin. Birisi: Tâat üstünde sabırdır. Birisi: Mâsiyetten sabırdır. Diğeri: Musibete karşı sabırdır. Aklın varsa, şu üçüncü ikazdaki temsilde görünen hakikatı rehber tut. Merdâne «Ya Sabur » de, üç sabrı omuzuna al. Cenâb-ı Hakk'ın sana verdiği sabır kuvvetini eğer yanlış yolda dağıtmazsan, her meşakkate ve her musîbete kâfi gelebilir ve o kuvvetle dayan.

DÖRDÜNCÜ İKAZ: Ey sersem nefsim! Acaba şu vazife-i ubûdiyet neticesiz midir, ücreti az mıdır ki, sana usanç veriyor? Halbuki bir adam sana birkaç para verse veyahut seni korkutsa, akşama kadar seni çalıştırır ve fütursuz çalışırsın. Acaba bu misafirhane-i dünyada âciz ve fakir kalbine kût ve gınâ ve elbette bir menzilin olan kabrinde gıdâ ve ziya ve herhalde mahkemen olan Mahşer'de sened ve berat ve ister istemez üstünden geçilecek Sırat Köprüsü'nde nur ve burak olacak bir namaz, neticesiz midir veyahut ücreti az mıdır? Bir adam sana yüz liralık bir hediye va'detse, yüz gün seni çalıştırır. Hulf-ul va'd edebilir o adama îtimad edersin, fütursuz işlersin. Acaba hulf-ul va'd hakkında muhal olan bir zât, Cennet gibi bir ücreti ve saadet-i ebediye gibi bir hediyeyi sana va'd etse, pek az bir zamanda, pek güzel bir vazifede seni istihdam etse; sen hizmet etmezsen veya isteksiz, suhre gibi veya usançla, yarım yamalak hizmetinle Onu va'dinde ittiham ve hediyesini istihfaf etsen, pek şiddetli bir tedibe ve dehşetli bir tazibe müstehak olacağını düşünmüyor musun? Dünyada hapsin korkusundan en ağır işlerde fütursuz hizmet ettiğin halde; Cehennem gibi bir haps-i ebedînin havfı, en hafif ve lâtif bir hizmet için sana gayret vermiyor mu?
(Orjinal Sayfa: 282)

BEŞİNCİ İKAZ: Ey dünyaperest nefsim! Acaba ibâdetteki füturun ve namazdaki kusurun meşâgil-i dünyeviyenin kesretinden midir veyahut derd-i maişetin meşgalesiyle vakit bulamadığından mıdır? Acaba sırf dünya için mi yaratılmışsın ki, bütün vaktini ona sarfediyorsun! Sen istidad cihetiyle bütün hayvanatın fevkinde olduğunu ve hayat-ı dünyeviyenin levâzımatını tedârikte iktidar cihetiyle, bir serçe kuşuna yetişemediğini biliyorsun. Bundan neden anlamıyorsun ki, vazife-i asliyen hayvan gibi çabalamak değil; belki hakikî bir insan gibi, hakikî bir hayat-ı dâime için sa'y etmektir. Bununla beraber meşâgil-i dünyeviye dediğin, çoğu sana ait olmayan ve fuzûli bir Sûrette karıştığın ve karıştırdığın malâyâni meşgalelerdir. En elzemini bırakıp, güya binler sene ömrün var gibi en lüzumsuz mâlûmat ile vakit geçiriyorsun. Meselâ: Zühal'in etrafındaki halkaların keyfiyeti nasıldır ve Amerika tavukları ne kadardır? gibi kıymetsiz şeylerle kıymettar vaktini geçiriyorsun. Güya kozmoğrafya ilminden ve istatistikçi fenninden bir kemâl alıyorsun.
Eğer desen: «Beni namazdan ve ibâdetten alıkoyan ve fütur veren öyle lüzumsuz şeyler değil, belki derd-i maişetin zarurî işleridir.» Öyle ise ben de sana derim ki: Eğer yüz kuruş bir gündelik ile çalışsan; sonra biri gelse, dese ki: «Gel on dakika kadar şurayı kaz, yüz lira kıymetinde bir pırlanta ve bir zümrüt bulacaksın.» Sen ona: «Yok, gelmem. Çünki on kuruş gündeliğimden kesilecek, nafakam azalacak » desen; ne kadar divanece bir bahane olduğunu elbette bilirsin. Aynen onun gibi; sen şu bağında, nafakan için işliyorsun. Eğer farz namazı terketsen, bütün sa'yin semeresi, yalnız dünyevî ve ehemmiyetsiz ve bereketsiz bir nafakaya münhasır kalır. Eğer sen istirahat ve teneffüs vaktini, ruhun rahatına, kalbin teneffüsüne medâr olan namaza sarfetsen; o vakit, bereketli nafaka-i dünyeviyye ile beraber, senin nafaka-i uhreviyene ve zâd-ı âhiretine ehemmiyetli bir menba olan, iki mâden-i mânevî bulursun:
Birinci Mâden: Bütün bağındaki (Haşiye) yetiştirdiğin -çiçekli olsun, meyveli olsun- her nebâtın, her ağacın tesbihatından, güzel bir niyyet ile, bir hisse alıyorsun.

___________________________
(Haşiye): Bu makam, bir bağda bir zâta bir derstir ki, bu tarz ile Beyân edilmiş
(Orjinal Sayfa: 283)
-hayvan olsun, insan olsun; inek olsun, sinek olsun; müşteri olsun, hırsız olsun- sana bir sadaka hükmüne geçer. Fakat o şart ile ki: Sen, Rezzak-ı Hakikî nâmına ve izni dairesinde tasarruf etsen ve Onun malını, Onun mahlûkatına veren bir tevziat memuru nazarıyla kendine baksan...
İşte bak, namazı terk eden ne kadar büyük bir hâsâret eder, ne kadar ehemmiyetli bir serveti kaybeder ve sa'ye pek büyük bir şevk veren ve amelde büyük bir kuvve-i mânevî temin eden o iki neticeden ve o iki mâdenden mahrum kalır, iflâs eder. Hattâ ihtiyarlandıkça bahçecilikten usanır, fütur gelir. «Neme lâzım» der. «Ben zâten dünyadan gidiyorum. Bu kadar zahmeti ne için çekeceğim?» diyecek, kendini tenbelliğe atacak. Fakat evvelki adam der: «Daha ziyade ibâdetle beraber sa'y-i helâle çalışacağım. Tâ, kabrime daha ziyade ışık göndereceğim âhiretime daha ziyade zahîre tedârik edeceğim.»
Elhasıl: Ey nefis! Bil ki dünkü gün senin elinden çıktı. Yarın ise senin elinde sened yok ki, ona mâliksin. Öyle ise hakikî ömrünü, bulunduğun gün bil. Lâakal günün bir saatini, ihtiyat akçesi gibi, hakikî istikbal için teşkil olunan bir sandukça-i uhreviye olan bir mescide veya bir seccâdeye at. Hem bil ki: Her yeni gün, sana hem herkese, bir yeni âlemin kapısıdır. Eğer namaz kılmazsan, senin o günkü âlemin zulümatlı ve perişan bir halde gider, senin aleyhinde Alem-i Misâlde şehadet eder. Zira herkesin, her günde, şu âlemden bir mahsus âlemi var. Hem o âlemin keyfiyyeti, o adamın kalbine ve ameline tâbidir. Nasılki âyinende görünen muhteşem bir saray, âyinenin rengine bakar. Siyah ise, siyah görünür. Kırmızı ise, kırmızı görünür. Hem onun keyfiyyetine bakar. O âyine şişesi düzgün ise, sarayı güzel gösterir. Düzgün değil ise, çirkin gösterir. En nâzik şeyleri kaba gösterdiği misillü; sen kalbinle, aklınla, amelinle, gönlünle, kendi âleminin şeklini değiştirirsin. Ya aleyhinde, ya lehinde şehadet ettirebilirsin. Eğer namazı kılsan, o namazın ile o âlemin Sâni'-i Zülcelâl'ine müteveccih olsan; birden, sana bakan âlemin tenevvür eder. Âdeta namazın bir elektrik lâmbası ve namaza niyyetin, onun düğmesine dokunması gibi, o âlemin zulümatını dağıtır ve o herc ü merc-i dünyyeviyedeki karmakarışık perişaniyyet içindeki tebeddülât ve harekât, hikmetli bir intizâm ve mânidar bir kitabet-i kudret olduğunu gösterir. اَللَّهُ نُورُ السَّمَوَاتِ وَاْلاَرْضِ âyet-i pür
(Orjinal Sayfa: 284)
-envârından bir nûrû, senin kalbine serper. Senin o günkü âlemini, o nurun in'ikâsıyla ışıklandırır. Senin lehinde nuraniyyetle şehâdet ettirir.
Sakın deme: «Benim namazım nerede, şu hakikat-ı namaz nerede...» Zira bir hurma çekirdeği, bir hurma ağacı gibi, kendi ağacını tavsif eder. Fark yalnız icmâl ve tafsil ile olduğu gibi; senin ve benim gibi bir âminin -velev hissetmezse- namazı, büyük bir velînin namazı gibi şu nurdan bir hissesi var, şu hakikattan bir sırrı vardır -velev şuurun taallâk etmezse-. Fakat derecâta göre inkişaf ve tenevvürü ayrı ayrıdır. Nasıl bir hurma çekirdeğinden, tâ mükemmel bir hurma ağacına kadar ne kadar merâtib bulunur. Öyle de: Namazın derecâtında da daha fazla merâtib bulunabilir. Fakat bütün o merâtibde, o hakikat-ı nûrâniyyenin esâsı bulunur.
اَللَّهُمَّ صَلِّ وَسَلِّمْ عَلَى مَنْ قَالَ اَلصَّلَوةُ عِمَادُ الدِّينِ وَعَلَى آلِهِ وَصَحْبِهِ اَجْمَعِينَ
* * *
 

emmargah

Profesör
Katılım
17 Haz 2006
Mesajlar
3,348
Tepkime puanı
6
Puanları
0
teşekkür ederim arkadaşlar ..Allah razı olsun.
 

Risale-i Nur Talebesi

Diyar-ı Bekirli
Katılım
30 Haz 2006
Mesajlar
1,460
Tepkime puanı
11
Puanları
0
DÖRDÜNCÜ SÖZ




1- Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
2- Namaz dinin direğidir. (Hadîs-i şerif: Keşfü’l-Hafâ, 2:3; Hadîs no: 1621; Tirmizî, İmân: 8; İbn-i Mâce, Fiten: 12; Müsned, 5:231, 237.)
Namaz ne kadar kıymettar ve mühim, hem ne kadar ucuz ve az bir masraf ile kazanılır, hem namazsız adam ne kadar divâne ve zararlı olduğunu iki kere iki dört eder derecesinde kat’î anlamak istersen, şu temsilî hikâyeciğe bak, gör:

Bir zaman, bir büyük hâkim, iki hizmetkârını, herbirisine yirmi dört altın verip, iki ay uzaklıkta, has ve güzel bir çiftliğine ikâmet etmek için gönderiyor. Ve onlara emreder ki:

"Şu para ile yol ve bilet masrafı yapınız. Hem oradaki meskeninize lâzım bâzı şeyleri mübâyaa ediniz. Bir günlük mesafede bir istasyon vardır; hem araba, hem gemi, hem şimendifer, hem tayyâre bulunur. Sermâyeye göre binilir."

İki hizmetkâr ders aldıktan sonra giderler. Birisi bahtiyar idi ki, istasyona kadar bir parça para masraf eder. Fakat, o masraf içinde, efendisinin hoşuna gidecek öyle güzel bir ticaret elde eder ki, sermâyesi birden bine çıkar. Öteki hizmetkâr bedbaht, serseri olduğundan, istasyona kadar yirmi üç altınını sarf eder. Kumara mumara verip zâyi eder. Birtek altını kalır. Arkadaşı ona der:

"Yahu, şu liranı bir bilete ver. Tâ, bu uzun yolda yayan ve aç kalmayasın. Hem bizim efendimiz kerîmdir; belki merhamet eder, ettiğin kusuru affeder. Seni de tayyâreye bindirirler. Bir günde mahall-i ikâmetimize gideriz. Yoksa, iki aylık bir çölde aç, yayan, yalnız gitmeye mecbur olursun."

Acaba, şu adam inad edip, o tek lirasını bir defîne anahtarı hükmünde olan bir bilete vermeyip, muvakkat bir lezzet için sefâhete sarf etse; gayet akılsız, zararlı, bedbaht olduğunu en akılsız adam dahi anlamaz mı?

İşte ey namazsız adam! Ve ey namazdan hoşlanmayan nefsim!

O hâkim ise; Rabbimiz, Hâlıkımızdır.




 

kul emir

Profesör
Katılım
17 Haz 2006
Mesajlar
2,862
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Konum
yalnızlık ülkesinden
kardeş benim sana tavsiyem olaylara somut bakmaya çalış insanoğlu somut örneklere daha kolay adapte olmaktadır bunun en bariz örneklerini saidi nursinin sözler kitabı ve mevlananın mesnevisinde görebiliriz ha şimdi olaya somut nasıl bakabiliriz bunu düşünelim bu iki şekilde olur birincisi allahı memnun etme ve onun seni gördüğünü bilmen ikincisi ise şeytanın senin namaz kılmamana sevinmesi kılmana üzülmesi bunlara örnekler verelim
birinci durum allahu taalanın mümin kullarını sevdiğini biliyoruz tabiki bizde onu seviyoruz sevdiğimiz bir insan bizden bir şeyi yapmamızı isterse onu severek yapmazmıyız buna bir diğer örnekde şu olabilir kişiinin kendisini saniye saniye izleyen bir kameranın olduğunu düşünmesi lazım ya düşünsenize diğer tarafta allahın huzuruna vardığınızda onun cemaline nasıl bakacaksınız
evet ikinci durumda şeytan meselesi şeytana en fazla ızdırap verenlerin başında mümin bir kulun kıldığı namazlar gelir diye düşünüyorum düşünsene insanlığa bu kadar zararı dfokunan bir yaratığı günde beş kere üzüyorsun ve onun elinden birşey gelmiyor bu sana ne kadar huzur verir değilmi dua ile inşallah
 

cüneytkaya

Profesör
Katılım
21 Ağu 2007
Mesajlar
1,681
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Namaz kılmamanın ne kadar büyük günah olduğunu bilen, ayakta duramayacak kadar hasta olsa bile, mutlaka namaz kılar. Ateşin yaktığını bilen kimse, kendini nasıl ateşe atar? Cehennemden kaçan, Cenneti isteyen namaz kılmaz mı? Hadis-i şerifte, (Cenneti isteyip de, Allah’ın yasakladıklarından kaçınmayan, isteğinde yalancıdır) ve (Cenneti isteyen, hayırlı işlere koşar, Cehennemden korkan, haramlardan kaçar) buyuruluyor. (Beyheki)
 
Üst