Yalnız Kurancılar

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
en basiti recm i reddediyorlar. (peygamberi zişan efendimizin bu açık uygulamasını reddedenin ne olduğuna sen karar ver) zina edene evli bekar farketmez, 80 sopa vurulması gerekir diyorlar. kuranı kuranla açıklamamız gerek, tek korunan metin kurandır diyorlar vs vs. lütfen izleyin

Çok doğru söylüyorlar recmin varlığını savunuyorsanız.Kuran'da olmayan,Allah'ın emretmediği birşeye inanıyorsunuz demektir.

Kuran Allah'ın kitabıdır.Bu kitabın tebliğ ettiği din İslamdır.Siz müslüman olduğunuzu iddia ederken Kuran'da olmayan bir hükmün varlığına nasıl inanabilirsiniz?
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Çok doğru söylüyorlar recmin varlığını savunuyorsanız.Kuran'da olmayan,Allah'ın emretmediği birşeye inanıyorsunuz demektir.

Kuran Allah'ın kitabıdır.Bu kitabın tebliğ ettiği din İslamdır.Siz müslüman olduğunuzu iddia ederken Kuran'da olmayan bir hükmün varlığına nasıl inanabilirsiniz?


hadisi reddediyorlarsa; "80 sopa" cezasına nerden ulaşıyorlar. buyur cevap ver...
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
Meşhur olması yazılı kaynaklardan daha mı güvenilir oluyor?

hadis yakılma mevzusunu hangi kaynakta okudunuz?

Hadis usul kitaplarında bu söylediklerime rastlayabilirsiniz.Bilinmeyen şeyler değil bunlar.Meşhur dememin sebebi budur.Aslında herkes bilir ama herkesin Allah'ın Kitabından daha önem verdiği bir takım takıntıları vardır.O yüzden bu gerçekleri görmezlikten gelirler.Bu gerçeklerin varlığını itiraf edebilseler sadece Kuran'a yönelmeleri gerektiğini bilirler.Böyle olunca da dünyevi pekçok menfaatlerinden vazgeçmek zorunda kalırlar.Bu da işlerin gelmiyor tabi.

Halifelerin hiçbiri hadis yazdırmadı,hadis yayma ve öğretme peşine düşmemiş."Kuran'ı bize ancak Peygamber anlatabilir" düşüncesinde de değillerdi.

Halifeler hadisleri yaktırdı mı yazarak ararsanız pekçok kaynağa ulaşabiliyorsunuz.
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
hadisi reddediyorlarsa; "80 sopa" cezasına nerden ulaşıyorlar. buyur cevap ver...

Bilmem kendilerine sor.Kuran'da "yüz sopa" geçer Nur Suresi 2. ayet.

Şimdi sen cevap ver Kuran'da Allah zina edenin cezasını "100 sopa" olarak belirlemiş olduğu halde Allah'ın Peygamberi,Allah'ın bu hükmüne aykırı bir karar vererek yahudi şeriatının hükmüne uyarak insanlara taş atarak öldürülmeleri hükmünü verebilir mi?
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
Son zamanlarda ülkemizin üzerine kara bulutlar çökmüştür..Bu bulutları dağıtmalıyız.Mason kulüpleri, illegal örgütler deşifre edilmeli ve bunlara izin verilmemelidir.Mason hocalardan bizim dini eğitim almamız doğru değildir.Bu sapıklar ehli sünnet düşmanı olup cahil genç neslin aklını çeliyorlar.Bunların sözlerini kaalaya almayınız.
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
çelebiler Kur an da olmayan herşey güvenilmez yani...



Benim dediğim Kuran haricinde hiçbir şey şeriat oluşturmaz.Din oluşturmaz.Hüküm koymaz.Kaynak değildir.

Kuran'a aykırı olan ve Kuran'ın bahsetmediği şeylerden bahseden sözler elbetteki güvenilir de değildir.
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
Benim dediğim Kuran haricinde hiçbir şey şeriat oluşturmaz.Din oluşturmaz.Hüküm koymaz.Kaynak değildir.

Kuran'a aykırı olan ve Kuran'ın bahsetmediği şeylerden bahseden sözler elbetteki güvenilir de değildir.


öğlen namazının farzının 4 rekat olduğuna nasıl güveneceğiz güvenmeyelimmi yoksa şüphemi duyalım....
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Bilmem kendilerine sor.Kuran'da "yüz sopa" geçer Nur Suresi 2. ayet.

Şimdi sen cevap ver Kuran'da Allah zina edenin cezasını "100 sopa" olarak belirlemiş olduğu halde Allah'ın Peygamberi,Allah'ın bu hükmüne aykırı bir karar vererek yahudi şeriatının hükmüne uyarak insanlara taş atarak öldürülmeleri hükmünü verebilir mi?


Bilmem kendilerine sor.Kuran'da "yüz sopa" geçer Nur Suresi 2. ayet.

Şimdi sen cevap ver Kuran'da Allah zina edenin cezasını "100 sopa" olarak belirlemiş olduğu halde Allah'ın Peygamberi,Allah'ın bu hükmüne aykırı bir karar vererek yahudi şeriatının hükmüne uyarak insanlara taş atarak öldürülmeleri hükmünü verebilir mi?


ilk olarak gördüğün üzere 80 sopa değil, 100 sopa imiş. anlı şanlı komik üniversitenin hokkabaz profesörü uydurmuş.

ikinci olarak ayette geçen "Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüzer değnek vurun. Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah’ın dini(nin koymuş olduğu hükmü uygulama) konusunda onlara acıyacağınız tutmasın. Mü’minlerden bir topluluk da onların cezalandırılmasına şahit olsun." ifadesinin bekarlar için olduğunu muhammed alehisselatü vesselamın uygulamasından öğreniyoruz.

şöyle düşün; evli bir insanın zinası ile bekar bir insanın zinasının cezasının bir olması adilmidir. ya da şöyle söyleyelim, evli insan bu ihtiyacını helal yoldan giderebilirken, bekar bir insan şeytanın bu hilesine, nefsine yenik düşebilir. şimdi her iki insana da aynı cezayı tatbik etmek sence adaleti sağlar mı? lütfen vicdanına bir sor?

Ayrıca zinanın müslüman, erkek, adaletli ve hür dört erkek şahitle ispat edilmesi gerekir (en-Nisâ’, 4/15; en-Nûr, 24/4,13).

ayrıca konu ile dolaylı ilgili "levlake levlak lema halaktu'l-eflak" ( "Sen olmasaydın, ey Habîbim, felekleri (kâinatı) yaratmazdım" ) hadisini nazara vermek gerekebilir. bu konuda cübbelinin yaptığı nefis izahı tekrarlamakta fayda var.


http://www.youtube.com/watch?v=y_aLCmwxnyk


kişisel notumuz; bir hadis mana ve matlup itibari ile sahih ise sahihtir. ille de muhammed aleyhisselatü vesselam ın ağzından çıktığı gibi olması gerekmez.
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
ayrıca bu konu (recm kime - 100 sopa kime) ile ilgili aşağıdaki reddiyede de bakılabilir





"Recm ve Recim hakkındaki iddialara (keçi ayeti yemiş!) cevaplar

Bir takım kişiler artık hükmü uygulanmayan recim üzerinden hadislere saldırmaya çalışıyorlar. 1400 küsür yıldır, Peygamberimiz ve sahabelerin bile uyguladığı cezayı inkar etmeye çalışıyorlar… Keçi ayeti yemiş, şöyle olmuş böyle olmuş gibi yaygaralar ile insanların zihnini bulandırmaya çalışıyorlar.
Biz size bu konuyu esaslı bir şekilde anlatacağız ve Allah’ın izniyle bu konuda bilgi sahibi olacaksınız…
Recm sözlükte; öldürmek, sövmek, kovmak, terketmek, bühtan, lanet etmek ve atılan taş manalarınadır.
Istılahta da; Muhsan olan zinakâr erkekle, muhsan olan zinakâr kadını usûlüne göre taşlayarak öldürmektir.
Recim konusu lafzı kaldırılmış bir ayet ile indirilmiş olmakla birlikte Resulüllah Efendimizin kesin uygulamaları ile sabittir.
ZİNA EDENE YÜZ DEĞNEK AMA BEKÂRA!
Değerli kardeşlerimiz recmi inkâr edenler şöyle demektedirler: “Recim Kuran’da yok. Evli de olsa bekâr da olsa Kuran’da zina edenin cezası bellidir. Bu da yüz değnektir.”
Ayet şöyle:
“Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüzer değnek vurun.” (Nur Suresi 2)
Bu ayeti delil alarak recim olmadığını söyleyen kişiler Kuran’da nesih ve mensuh olmadığını iddia eden kişilerdir.
Başka bir mesele ise ayette kadın erkek tanımı yapılırken “evli veya bekar” olduğu belirtilmiyor. Yani zina eden bir kadın ve erkek bekar da olabilir evli de olabilir. Burada bir kapalılık söz konusu. Mesela şu ayet-i kerime de konumuzla alakalıdır:
“Kadınlarınızdan fuhuş (zina) yapanlara karşı içinizden dört şahit getirin. Eğer onlar şahitlik ederlerse, o kadınları ölüm alıp götürünceye veya Allah onlar hakkında bir yol açıncaya kadar kendilerini evlerde tutun (dışarı çıkarmayın). (Nisa 15)
Bu ayete göre ise kadınların yüz sopa ile cezalandırılması değil evde ölünceye kadar haps olunması emrediliyor. Nedense nesih ve mensuh olmadığını savunanlar bu ayeti hiç gündeme getirmezler. Çünkü işlerine gelmez.
Zahiri olarak bir karışıklık var gibi gözüküyor. Biz bu konuyu da “namazı” öğrendiğimiz gibi Resulüllah’tan öğrenmez isek işin içinden çıkamayız.
Değerli Gönül Dostları!
Nur Suresi 2. ayeti bekâr olup zina edenler için geçerlidir. Nisa suresi 15. ayeti ise sonunda gelen “Allah onlar hakkında bir yol açıncaya kadar” ilahi beyanıyla ayetin nesh olunacağı zaten açıkça ifade edilmiştir. Ve Allahu Teala bu suç için bir yol açmıştır.
Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: “Allah, o(kadı)nlara bir yol halketti. Evliye evli, bekâra bekâr! Evliye yüz dayak. Sonra taşlarla recim. Bekara yüz dayak sonra bir sene sürgün.” (Müslim, Hudud 13)
AYET İLE NESHEDİLMİŞTİR
Bu ayetin hükmünün nesholunduğunda alimlerin ittifakı vardır. Ancak bazılarının iddia ettiği gibi hadis ile değil aslında ayet ve hadis-i şerif ile nesh olunmuştur. Çünkü bu konuda da bir ayet inmiş ancak ayetin lafzı kaldırılmıştır…
Abdullah b. Abbas radıyallahü anhuma şöyle demiştir: Ömer (b. el-Hattâb) (Radıyallahu anh) halka hitâb edip şöyle dedi: “Şüphesiz Allah (Celle Celaluhu) Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i hak ile gönderdi, ona Kitabı indirdi. Recm âyeti ona indirilenler içindedir. Biz onu, okuduk ve ezber*ledik. Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) recmetti, ondan sonra biz de recmettik. İnsanlar üzerinden uzun zaman geçerse, birisinin; biz Allah’ın Kitabında recm âyetini bulamıyoruz, demesinden ve Allah’ın indirdiği bir farzı terketmek suretiyle sapıtmalarından korkarım. Muhsan olduğu ve beyyine ya da ha*milelik ve itiraf bulunduğu zaman erkeklerden ve kadınlardan zina edene recm haktır (sabittir). Allah’a yemin ederim ki eğer insanlar, Ömer Al*lah’ın kitabına ilâvede bulundu, demeyecek olsalardı, recm âyetini yazar*dım.”(Buhâri; hudûd 30. 31 Tirmizi; hudûd 7; Müslim; hudûd 15; İbn Mâce, hudûd 9. Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 15/110)
Hazreti Ömer’in sözünü ettiği okunuşu mensuh ayet şudur: “İhtiyar erkekle ihtiyar kadın zina ederlerse, onları recmedin” (Mâlik, Muvatta’, Hudûd 10; İbn Mâce, Hudûd, 9; Ahmed b. Hanbel, V, 132, 183
Hazreti Ömer (Radıyallahu anh) zina eden evlilerin recmedilmesini emreden ayetin lafzının kaldırıldığını beyan ettiği hutbe esnasında raşid halifeler ve vahiy katipleri dahil bir çok sahabe vardır ve bir sahabe dahi itiraz etmemiştir. Bu sahabe- kiram ki Hazreti Ömer’in: “ben yanlış yaparsam tavrınız ne olur” sualine “kılıçlarımızla düzeltiriz” diyen insanlardır.
Öyle olduğu halde bir sahabe bile çıkıp itiraz etmemiştir çünkü Hazreti Ömer gibi gerçeği onlarda bilmekteydiler ve Resulüllah’ın recmi tatbikine şahit olmuşlardı…
İmrân b. Husayn (Radıyallahu anh) den rivayet edildi ki: Bir kadın, – Ebân’ın hadisinde denildiğine göre, Cüheyneli bir kadın Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e gelip, zina ettiğini ve gebe olduğunu söyledi. Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kadının bir velisini çağırdı ve: “Ona iyi davran, çocuğunu do*ğurunca getir” buyurdu.
Kadın çocuğunu doğurunca (velisi onu Resulüllah’a) getirdi. Rasûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) emir buyurdu ve elbisesi üzerine bağlandı. Sonra da efendimizin emri ile recmedildi. Sonra yine emretti ve ashap cenazesini kıldı.
Ömer (Radıyallahu anh); Yâ Rasûlullah! O zina etmiş olduğu halde, namazını kılı*yor musun?!…” dedi. Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
”Canım elinde olan Allah’a yemin ederim ki, o öyle bir tevbe etti ki, eğer tevbesi Medinelilerden yetmiş kişiye taksim edilse yeterdi. Sen bu kadının canını feda etmesinden daha üstününü buldun mu?” buyurdu. (Müslim, hudûd 24; Tirmizi, hudûd 9; Nesâi, cenâiz 64; İbn Mâce, hudûd 9; Dârimî, hudûd 17; Ahmed b. Hanbel, IV, 430, 435, 437, 440.Sünen-i Ebu Davud )
Bu ve bir çok sahih hadis-i şerif, ashabında beyanları ile sabit olan recim, İslam’ın bir hükmü ve toplumsal huzurun teminatıdır.
AYETİ KEÇİ YEMİŞ DEYİP ALAY EDENLER
Hiçbir yerden çıkış bulamayanlar Aişe annemizin şu haberini alarak alay ederler: “… Âişe (Radtyallâhü anhâ)’âan; Şöyle demiştir :
”Andolsun ki recm etme âyeti ve yetişkin kişiyi on defa emzirme (sebebi ile nikahlamanın haramlıgı) ayeti indi ve andolsun ki bu âyetler tahtımın altındaki bir yaprakta (yazılı) idi. Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) vefat edip bizO’nun Ölümü ile meşgui olunca, evde beslenen bir koyun (veya keçi odaya) girip o yaprağı yedi.”

Bildiğiniz gibi sütkardeşin nikâhı da haramdır ve bu ayetin lafzı da kaldırılmıştır.
İlahiyatçı geçinen adamlar kalkıp: “Keçi ayeti yemiş, maymunlar bulmuş, keçi ayeti neshetmiş, bunu kabul edersek Kuran’ın korunmuşluğu nerede kalır” gibi ifadelerle alay ediyorlar. Cehaletlerine tuz biber ekiyorlar.
Halbuki Allahu Teala dilediği ayetin manasını veya lafzını kaldırır. NESİH MENSUH DELİLLERİNİ OKUYABİLİRSİNİZ
Ayetin lafzını kaldıran, ayetin sahibi olan Allahu Teala olduğuna göre korunmuşluğunda bir problem yoktur. Zaten şuan okuduğumuz Kur’an, lafız itibari ile Cebrail aleyhisselam’ın tilavet ettiği son şeklidir, yani o lafızlar zaten Allahu Teala tarafından kaldırılmıştı:
“Ubeydetu’s-Selmani’nin şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
“Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in vefat ettiği sene, O’na arzedilen (sunulan) kıraat (Kur’an okunuşu) Hazreti Osman (Radıyallahu anh) ın bütün insanları üzerine topladığı (herkesin razı olduğu) ve bütün insanların ittifakı (birliği)yle okuduğu kıraattır.(Suyuti, D. Mensur 1/258)

İbn-i Mesud (Radıyallahu anh) ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
“Cibril-i Emin her sene bir kere, Kuran’ı Efendimize arz ederdi. Son sene iki kere arz etti. İşte ben o sene Resulüllah’tan Kuran’ı aldım.” (Suyuti, Dürrul Mensur 1/259)

Bir keçi ayet yer inkarcılar dinden çıkar! Hiç düşünmezler ki Hazreti Ömer Efendimizin’de yukarıda ifade etiği gibi ayet inmiş ve okunmuştur. Allahu Teala ayetin lafzını herhangi bir vesile ile ortadan kaldırmayı murad ettiyse bunda keçiyi de kullanır, koyunu da… Nitekim Nemrut kâfirini topal bir sinek ile devirmiş ve yok etmiştir.
Dolayısıyla Allahu Teala, istediği ayetin lafzını ve hükmünü kaldırır, bunun için sebep kıldığı şeyin hiçbir önemi yoktur.
RESULÜLLAH’A İTAAT ETMEK!
Hiçbir İslam alimi bunu iddia etmemiş ama diyelim ki bu konuda bir ayet inmedi. Böyle bile olsa Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz helal ve haram koyma, şeriat koyma ve hüküm verme yetkisine sahip olduğundan koyduğu hüküm geçerlidir.
TEBYİN VE TEFSİR (AÇIKLAMA) YETKİSİ
1- “(Onları) Apaçık deliller ve kitaplarla (gönderdik). Sana da zikri (Kur’an’ı) indirdik ki, insanlara kendileri için indirileni açıklayasın ve onlar da iyice düşünsünler, diye.”(16/44)

Ayeti kerimede bildirildiği üzere Hazreti Peygamber, Allahu Teala’nın bildirdiği ayetleri açıklamakla görevlidir. Bu konuyu destekleyen bir başka ayet ise şöyledir:
“Ey kitap ehli! Peygamberlerin arası kesildiği bir sırada “Bize ne müjdeleyici bir peygamber geldi, ne de bir uyarıcı” demeyesiniz diye, işte size (hakikatı) açıklayan elçimiz (Muhammed) geldi. (Evet,) size bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmiştir. Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir.” (Maide 19.)
HÜKÜM VERME YETKİSİ
2- “Aralarında hüküm vermesi için Allah’a ve Resulüne davet edildiklerinde, mü’minlerin sözü ancak ‘işittik ve itaat ettik’ demeleridir. İşte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir.” (Nur 51)

Ayeti Kerimenin iniş sebebi çok manidardır. Münafık Bişr ile bir yahudi hakkında nazil olmuştur. İkisi arasında bir arazi üzerinde ihtilâf çıkmıştı. Yahudi, Bişr’i, aralarında hüküm vermesi için Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’a çekerken münafık, Yahudiyi Ka’b ibnu’l-Eşref e gitmeleri için çekiyor, bir yandan da: “Muhammed bize haksızlık eder, zulmeder.” diyordu. Sonunda Yahudinin ısrarı ile Peygamberimiz’e gelip davalarını anlattılar; Allah’ın Rasûlü de Yahudi lehine hükmetti.
Ancak münafık, Hazreti Peygamber (Aleyhisselam)’ın hükmüne razı olmayıp: “Gel bir de Ömer’e davamızı anlatalım, ondan hüküm vermesini isteyelim.” dedi. Yahudi buna da razı oldu ve gidip davalarını Hazreti Ömer (Radıyallahu anh)’a anlattılar. Yahudi bu arada Hz. Ömer’e: “Hazreti Peygamber, benim lehime hükmetti de bu adam O’nun hükmüne razı olmadı.” dedi. Hazreti Ömer, o münafığa: “Öyle mi oldu?” diye sordu, onun: “Evet.” cevabı üzerine: “Beni burada biraz bekleyin, hemen geliyorum.” deyip evine girdi, kılıcını kuşanmış olarak çıktı ve münafığın oracıkta boynunu vurup öldürdü ve: “Rasûlullah’ın hükmüne razı olmayan hakkında benim hükmüm budur.” dedi de bunun üzerine Allah Tealâ bu âyet-i kerimeleri indirdi.
Hazreti Ömer’in bu davranışı üzerine Cibril: “Ömer, Hak ile bâtılın arasını ayırdı.” demiş, bunun üzerine Hazreti Ömer’e: “el-Fârûk” lâkabı verilmiştir.

Ayeti Kerimenin ifadesi ile de anlaşılıyor ki Peygamberimiz hazreti Muhammed Mustafa (Sallallah Aleyhi ve Sellem) kesin bir hüküm verme yetkisine sahiptir. Mü’minlere düşen ise bu hükme razı olmaları ve gönülden kabul etmeleridir.
ALLAH VE RESULÜ HÜKMEDİNCE SEÇME HAKKIN YOKTUR!
3- “Allah ve Resulü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resulüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” (Ahzab 36)

Bir önceki ayeti teyit eden bu ayet de Resulüllah’ın bir konu hakkında verdiği hükmü Allah’ın (Celle Celaluhu) hükmü ile eşit saymış, bir fark olmadığını vurgulamış, bu hüküm karşısında seçme veya çıkar bir yol aramanın batıl olduğunun altı çizilmiş ve bu hükmü kabul etmeyenlerin (Resulüllah hüküm koyamaz diyenler de dahil) aşikar bir şekilde sapıtacağını beyan etmiştir.
HARAM KOYMA YETKİSİ
4- “Resul size neyi verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının, Allah’tan korkun. Çünkü Allah’ın azabı çetindir.” (Haşr 7)

Ayeti kerime çok sarih bir ifadeyle Resulüllah Efendimizin haram koyma, sakındırma, nehyetme yetkisini ifade etmektedir. Ayet-i kerimede dikkati çeken husus Resulüllah’ın nehyettiği şeyden sakınılması ve bu emre itaat hususnda Allah’tan korkulması gerektiğidir. Allahu Teala, Peygamberinin emirlerini kendi ilahi garantisi altına almış ve mü’minlerin kesin itaatini emretmiştir. Peygamber’in hükmünden yüz çevirenler ise ayeti kerimeye göre ancak Allah’u Teala’dan korkmayanlardır.
RESULE İTAAT ALLAH’A İTAATTİR!
5- “Kim Resul’e itaat ederse gerçekte Allah’a itaat etmiş olur…” (Nisa 80)

Yukarıda geçen ayet-i kerimelerde hüküm verme, helal ve haram koyma yetkisi beyan edilen Resulüllah Efendimizi, Allahu Teala bu ayeti kerime ile itaat makamında kendisi lie eş değer tutulmakta, Resulüne itaatin aslında Allah’a itaat olduğu dolayısıyla Resulüne ve verdiği hükme karşı gelmenin Allah’a karşı gelmek olduğu ifade ediliyor.
ALLAH’A VE RESULÜNE İTAAT EDİN
Aşağıda sıralayacağımız ayetler de Allah ve Resulüne itaati hiç ayırmamıştır…
6- “Allah’a ve Resulüne itaat edin ki merhamet olunasınız” (Al-i İmran 132)

7- “İşte bu (hükümler) Allah’ın koyduğu sınırlarıdır. Kim Allah’a ve Peygamberine itaat ederse, Allah onu, içinden ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. İşte bu büyük başarıdır. Kim de Allah’a ve Peygamberine isyan eder ve onun koyduğu sınırları aşarsa, Allah onu ebedi kalacağı cehennem ateşine sokar. Onun için alçaltıcı bir azap vardır.” (nisa 13-14)
8- “Öyleyse Allah’a itaat edin, peygambere itaat edin ve Allah’a karşı gelmekten sakının. Şayet yüz çevirirseniz bilmiş olun ki elçimize düşen sadece apaçık tebliğdir.” (Maide 92)
9- “Allah’a ve Resûl’üne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.”(Enfal 46)
10- “Ey iman edenler! Allah’a ve Resûlüne itaat edin ve işitir olduğunuz halde ondan yüz çevirmeyin.” (Enfal 20)
AYET İLE ÇELİŞMEZ
Bazıları da Resulüllah’ın bu uygulamasının Nur Suresinin “Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüzer değnek vurun.” (Nur Suresi 2) ayeti ile çeliştiğini, hadisin ayeti neshedemeyeceğini savunur. Bu iddia çok yanlıştır. Çünkü ayeti kerimede evli veya bekâr ayrımı söz konusu değildir. Sahabeler dâhil hiçbir Ehli sünnet âlimi de böyle bir mana çıkarmamıştır. Resulüllah Efendimizin uygulamalarından da ayetin bekârlar hakkında nazil olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla hiçbir çelişki mevcut değildir…
ŞARTLAR AĞIRDIR
Zinanın şartları ağırdır. Zinanın müslüman, erkek, adaletli ve hür dört erkek şahitle ispat edilmesi gerekir (en-Nisâ’, 4/15; en-Nûr, 24/4,13). Şahit sayısı dörtten az olur veya dördüncü şahit “sadece bunları bir yorgan altında gördüm” gibi kesin zinaya delâlet eden beyanda bulunmasa, ilk üç şahide “zina iftirası (kazf)” cezası uygulanır. Zina isnat edilenden had düşer. Çünkü Hazreti Ömer, Muğîre (Radıyallahu anh)’in zinasına şahitlik eden üç kişiye zina iftirası cezası uygulamıştır.
Resulüllah Efendimiz zamanındaki recim hadiselerine baktığımız zaman ise kişilerin kendilerini şikayet ettiği, kişinin her gelişinde Resulüllah’ın geri çevirdiği ve kendisi hakkındaki şahitliği 4’e tamamladığı görülür.
Bu konuya bütün fıkıh alimlerinin kitaplarında da geniş yer verilmiş, ancak son zamanlarda çıkan ve İslamın temel hükümlerini bile tartışmaya açan Prof. etiketli insanlar recmin olmadığını iddia etmektedirler. Onların inkarları delile değil sadece felsefelerine dayanır. Allahu Teala bu kişileri de ıslah eylesin ve Ehli sünnetin neferi eylesin… Diyeceğimiz son söz budur…
www.ihvanlar.net"

kaynak:
http://www.ihvanlar.net/2013/04/19/recm-ve-recim-hakkindaki-iddialara-keci-ayeti-yemis-cevaplar/

 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
öğlen namazının farzının 4 rekat olduğuna nasıl güveneceğiz güvenmeyelimmi yoksa şüphemi duyalım....

Güven ne olacak.Namazın dört ya da iki rekat olduğundan emin olmak şeriat oluşturmak demek değildir.Bu dinin muamelat kısmıdır.

Namazın varlığı ya da yokluğu din oluşturmaktır.

Sen dört rekat kıl başkası da 2 rekat kılarsa o da öyle kılsın.Elimizdeki bilgilere göre Peygamberimizin böyle kıldığı fikri bizlerde daha ağır bastığı için böyle kılıyoruz.Peygamberimizin namazları illaki böyle kıldığından yüzde yüz emin değiliz.
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
"Yalnız Kuran'cılar listesine,Hz.Muhammed,Hz. Ebu Bekir,Hz. Ömer,Hz.Ali'yi de ilave etmelisiniz.

Zira Peygamberimiz Kuran'dan başka birşey tebliğ etmedi.Hz. Ebu Bekir Kuran'dan başka birşeyi anlatmadı.Hz. Ömer,hadislerin yazılmasını bırakın söylenmesini bile yasakladı.Meşhur "Kuran bize yeter." sözü Hz.Ömer'in dir.Hz.Ali yazılı bulduğu hadisleri yaktırdı.

Yalan söyleme!Hz.Ömer efendimize iftira etme!Derhal tövbe et bu yanlışını düzelt hemen!uyduruk hadislere aldanma!Bunlar, peygamberi saf dışı bırakmak isteyen yobazlardır.Hadisler olmazsa biz nasılAllah'a ibadet ederdik!Hiç tefekkür ettin mi bu hususta?!.

Sünnet ayrı Kur’an ayrı değildir.Nasıl kanunlar Anayasa’dan ayrı kabul edilmezse , sünnet de Kur’an’dan ayrı değildir.Sünnet Kur’an’ın açıklamasıdır. Kur’an’la sünnet, bütünlük arz eder. Kur’an bir Müslüman için ne kadar bağlayıcı ise ayetlerin izahı durumunda olan sünnet de o kadar bağlayıcıdır.Abdullah b.Amr (ra) Resûlullah'ın şöyle buyurduğunu söylemiştir :”Her alemin bir coşkusu ve her coşkunun da bir gevşemesi vardır.Kimin asıl coşkusu sünnetimden yana olursa ,o mutlaka kurtulmuştur.Kimin de istek, arzu ve rağbeti sünnet dışına yönelik olursa , o helâk olmuştur.” (Tirmizi, Kıyame : 21)Cenab-ı Allah Kur’an’da şöyle buyurmuştur :

“Allah’ı ve Peygamberini inkar eden Allah’la Peygamberin arasını ayırmak isteyen “ Bir kısmına inanır, bir kısmını inkâr ederiz.”diyerek ikisi arasında bir yol tutmak isteyenler ,işte onlar gerçekten kâfir olanlardır.Kâfirlere ağır bir azap hazırlamışızdır.”(Nisâ Sûresi: 150-151)

Nisâ 115 : “Doğru yol kendisine apaçık bildirildikten sonra Peygamberden ayrılıp , inananların yolundan başka yola uyan kimseyi cehenneme sokarız…” diye bildirmiştir.Peygamberimiz Romalılara karşı yapılan Tebük Seferinde savaştan önce İslâm ordusuna karşı yaptığı konuşmanın bir bölümünde şöyle demiştir :”Ey İnsanlar ! Ben size Allah’ın emrettiklerinden başkasını emretmiyorum.Ben sizi Allah’ın nehyettiklerinden sakındırıyorum…”Her şeyden önce Kur’an Peygamber vasıtasıyla bize ulaşmış ve O’nun açıklamalarıyla uygulanır hale gelmiştir.“Bize Kur’an Müslümanlığı lâzım, gerisi boş.” diyenler oluyor. Kur’an birinci kaynaktır. Kur’an’dan sonra hadisler gelir.Peygamberin görevi Kur’an’ı açıklamaktır.
Peygamberi görevinden kimse azledemez. Yoksa Kur’an asla anlaşılamaz, emirleri yaşanamaz. Meselâ ;” Namaz kılın.”der, Kur’an... Nasıl ? Ne zaman ? Ne kadar ? Burada sünneti, peygamberi kaldırırsanız başka izah tarzı getireceksiniz, birilerini bulacaksınız.

Kur’an’da Rabbımız şöyle buyurur :

Nisâ 80 : “Peygambere itaat eden Allah’a itaat etmiş olur.”

Ahzâb 71 : ”Ancak Allah’a, Peygambere itaat eden kurtulur.”
Al-i İmran 31 : ”Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana uyunuz ki, Allah’ta siz sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.”
Herkes Allah’ı sevdiğini söylüyor.Gerçekten seviyor muyuz ? Allah’ı sevmiş olmanın şartı var. Peygamberi seveceksin ve O’na uyacaksın.

Peygamber (
A.S.) :”Kim bana itaat ederse, muhakkak ki Allah’a itaat etmiş olur.Kim bana isyan ederse muhakkak ki Allah’a isyan etmiş olur.” (İ.Canan Hadis Ansiklopedisi : 16/5988) buyurur.

Peygamberi sevmeden O’na uymadan dertlere derman bulmak mümkün değildir.Allah Rasûlüne itaat Allah’ın emridir.İtaat etmeyen zarar görür. Başta Peygamber (
A.S.), onu sevmez. Sevmeyince şefaat etmez. Peygamberin şefaatinden istifade edemeyen cezalandırılır.Eğer Peygambere isyan varsa, Allah’a da isyan sayılır. Peygamber (A.S.)’a uyanı Allah sever.

Kur’an’da .
”Kim Allah’a ve Rasûlüne itaat ederse ,İşte onlar Allah’ın kendilerine lütuflarda bulunduğu Peygamberlerle, sıddıklarla, şehidlerle ve salihlerle beraberdirler. Bunlar ne güzel arkadaştır.” (Nisâ :69) diye müjdelenmiştir.

Nasıl Peygamberimizin sağlığında onu sevenler ve O’na uyanlar kurtulduysa,Asr-ı Saadet devrini yaşadıysa, uymayanlar da helâk olduysa, Nûh (A.S)’a ,Musa(
A.S )’a uymayanlar mahvolduysa, bugünde Allah’ın insanlığın kurtuluşu için gönderdiği son Peygamber Muhammed Mustafa (S.A.V)’e uymayanlarda helâk olanlardan olacaktır.Allah’a inanıp Peygambere inanmayan, Allah’a itaat edip, Peygambere itaat etmeyen Cennete gider mi ? İnanmanın manası itaat etmektir. Sonra Peygamberin şefaat etmediği bir kimse nasıl Cennete gidecek ?
Allah
:”Kim Allah’a ve Peygamberine baş kaldırırda, yasaklarını aşarsa, alçaltıcı azap onadır. Onun hakkı ebedi kalacağı cehennemdir.”(Nisâ: 4) diye uyarmıştır.

O’na isyan eden, kurtuluşun kapısını kendine kapamıştır. Bazıları:” Peygamberde bir insandı, o da hata yapabilir. Kur’an bize yeter.” diyor.
Sünnet hiç dışlanır mı birader?!.
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
Güven ne olacak.Namazın dört ya da iki rekat olduğundan emin olmak şeriat oluşturmak demek değildir.Bu dinin muamelat kısmıdır.

Namazın varlığı ya da yokluğu din oluşturmaktır.

Sen dört rekat kıl başkası da 2 rekat kılarsa o da öyle kılsın.Elimizdeki bilgilere göre Peygamberimizin böyle kıldığı fikri bizlerde daha ağır bastığı için böyle kılıyoruz.Peygamberimizin namazları illaki böyle kıldığından yüzde yüz emin değiliz.

yahu sen ne dediğinin farkındamısın... bunu en bilgisiz müslüman bile bilir.. bu kadarda raydan çıkma ....öğlen namazının farzının 4 rekat olduğuna inanmayan bir kişi Allah muhafaza buz gibi kafir olur...ne kadar kendini müslüman görürse görsün farketmez...sen daha bunuda bilmiyormusun
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
Sünnet Neden Dışlanıyor ? (Alıntı)

Asırlar önce aynı sûal,İmrân bin Husayn’a sorulmuştu.Onun cevabı ise şöyleydi :”Sen son derece ahmak birisin.Kur’an-ı Kerim’de, beş vakit namazın nasıl kılınacağını, zekâtın nasıl verileceği-ni görebiliyor musun ? Kitâbullah bunları farz kılmış, Rasûlullah ise tefsîr etmiştir.”
(Es-Sünnet Kable’t-Tedvin 57)Dinde tek kaynak sadece Kur’an değildir. İkinci kaynak sünnettir. Üçüncü ve dördüncü kaynak ise, icma ve kıyastır. İslâm’ın dört kaynağının oluşu, İslâm’ın kısır, donuk zamanın geçmesiyle tıkanıp kalan bir din olmadığını gösterir.İslâm, insanlığın dinidir. Son dindir. Kıyamete kadar bâkidir.Her meseleyi çözecek durumdadır.Hz. Peygamber (as) soruyor :”Nedir şu kavmin hali ki, benim yaptığım şeyden kaçınıyorlar, Vallahi ben onlardan ziyade Allah’tan korkan ve O’nu tanıyanım. Ne diye çekiniyorlar ?” (Ramuz E Hadis :373/2)Buhari, Nikâh 1: “Kim benim sünnetimden yüz çevirirse, o benim yolumu terk etmiştir.Benden değildir.”K.Sitte 16/5991 : “Sizden birinin benden rivayet edilen hadisleri rahatça oturduğu koltukta dinleyip ,”Rivayeti bırak, bana Kur’an’dan haber ver” dediğini sakın duymayayım. Söylenen o güzel sözü ben söylemişimdir.”Allah Rasûlü şöyle der :“Pervaneler ateşe yöneldikçe, adam onları kurtarmaya çalışır.Bende sizi ateşten kurtarmaya çalışıyorum.Ama siz ateşe girmeye yelteniyorsunuz.” (B.Hadis Ans: 1/47) buyurarak sünnetten kaçanları, kendini ateşe atan kelebeklere benzet-miştir.Bir hadislerinde de şöyle demiştir :“Şu kişiler Allah’ın lânetine uğrayanlardır :

1-
Allah’ın kitabına ilâve yapan,
2- Allah’ın kaderini yalanlayan,
3- Allah’ın haramını helâl sayan,
4- Soyumdan Allah’ın yasakladığını helâlsayan,
5- Sünnetimi terk eden.”Asıl ismi Ali olan, Ebü’l Hasan-ı Eş’arîhazretlerinin, Mûtezile mezhebinden dönmesi şöyle olmuştur:Bir Ramazan-ı şerif ayının ilk günlerinde rüyasında Peygamber Efendimiz (SAV)’i gördü. Efendimiz ona ; “Ya Ali ! Benden nakledilen yola yardım eyle.”buyurdular.Bu rüyadan sonra Ramazan-ı şerif ayının ortasında, ikinci defa Peygamber Efendimiz (SAV)’i rüyada görmekle şereflendi. Rüyasında:”Sana emrettiğim şey ne oldu , ne yaptın ?”buyurdu. “Benden bildirilen yola, sünnetime yardım et, bu yola uy !” buyurdular.Bu rüyadan sonra kelâm ile uğraşmayı terk etti.Üçüncü defa Ramazan-ı Şerifin yirmi yedinci gecesi, Peygamber Efendimiz (SAV)’i tekrar rüyada gördü.”Sana emrettiğim şey ne oldu ?” buyurdu. “Kelâm ilmini terk edip, Kur’an-ı Kerim ve Hadis ilmine sarıldım.”dedi. Efendimiz (SAV) : ”Benden rivayet edilen, bildirilen yola, sünnetime yardımcı olmanı emrettim.”buyurdu.Bunun üzerine İmâm-ı Eş’arî, özür dileyip : ”Meselelerini ve delillerini öğrenmek için otuz yıl harcadığım yolu (Mûtezileyi) nasıl terk edeyim ?” dedi. Peygamber Efendimiz (SAV) ; “Allahü Teâlâ, sana ilahi yardımı ile yardım eyledi.Bunu yakînen bilmeseydim sana bunu emretmezdim.” buyurdu.İmâm-ı Eş’arî hazretleri bu rüyayı da gördükten sonra uyanıp ;” Haktan öte, sapıklıktan başka bir şey yok.”diyerek, Mûtezile yolundan dönüp, Ehl-i Sünnet itikadına girdi. Bu rüyasından sonra on beş gün evinden çıkmadı.Meseleleri derinlemesine inceleyip, gözden geçirdi.Sonra Basra Camii’ne gidip ,kürsüye çıktı. O sırada Mûtezile yolunun meşhur ve kuvvetli âlimlerinden sayılan ve böyle bilinen İmâm-ı Eş’arî, kürsüden cemâate şöyle hitabetti :- Ey insanlar ! Çoktan beri size görünmez oldum.Dikkatle düşündüm.İnsafla inceledim. Yanımdaki delilleri gözden geçirdim.Tercih hususunda zorlandım. Sonunda Allahü Teâlâ’dan beni hidâyete, doğru yola kavuşturmasını istedim, dûa ettim. Allahü Teâlâ, beni hidâyete, doğru yola kavuşturdu. Mûtezile yoluna ait îtikâdlarımın hepsinden vazgeçip, kurtuldum.”diyerek Ehl-i Sünnet Îtikâdı’na girdiğini herkese ilân etti.Sünnetin dışlanması oyundur. Hz. Peygamberin saf dışı edilmesi ve Kur’an’ın anlaşılamaz hale sokularak dinin bozulmasıdır.O, yoksa ,O’nun sünneti yoksa, Kur’an nasıl anlaşılacak ? İslâm, sünnetle yaşanır.Allah Kur’an’da “namaz kıl” diyor. Nasıl, ne zaman ne kadar kılınacak ?Hz. Ömer’e, “Biz Kur’an’da seferi namazların kaç rekat kılınacağını bulamadık” derler.- “Biz Kur’an’da bulamadıklarımızı Peygambere sorardık. O, dört rekat olan farzları, iki rekat kılardı.”der, açıklık getirir.Zekat ver, diyor.Nasıl, ne kadar, ne zaman, kime verilecek ?Kur’an’da eşeklerin ve yırtıcı kuşların etinin yenmeyeceği yok, sünnette var.Kur’an, nikâhta mehir vermekten bahseder. Ama açıklamaz. Peygamber açıklamıştır.Kur’an’da diyetten bahseder, açıklamasını Peygamber yapmıştır.Mürisini öldüren mirasçının durumundan Kur’an’da bahsedilmemiştir.Mirastan mahrum olacağını Peygamber açıklamıştır.Kur’an’da,içki haram kılınmıştır.Peygamber : ”Çoğu sarhoş edenin azı da haramdır.”ölçüsünü getirmiştir.Abdestsiz, cünüp Kur’an okunamayacağını Peygamber açıklar.Bunlar sadece birkaç örnektir.Peygamberin açıklamaları olmadan İslâmî hayat yaşanamaz. Hz. Peygamberin Kur’an’ı açıklama ve emir koyma yetkisi vardır.Peygamber devreden çıkarılamaz, sünnet dışlanamaz.Yolların en şereflisi, Hz. Peygamberin yoludur.O’nun yoluna uymayan sapıtır.

İslâm’ı Yaşamak İçin Kur’an Yeterli mi ?
Şunu iyi bilmek gerekir ki, sünneti devre dışı bırakıp ,yalnız Kur’an ile amel etmek mümkün değildir. Çünkü dinin her hükmü Kur’an’dan öğrenilemez. Bazı emir ve yasakların ayrıntıları da Kur’an’da geçmez.Kur’an’ı hayata geçiren Hz. Peygamber (AS)’dır.O, dinin nasıl yaşanacağını öğretmiştir. Allah, Müslümanlar için örnek olarak Allah Rasûlünü göndermiştir.Sünneti red etmek, hadisleri kabullenmemek“Sadece Kur’an yeter” demek, Allah’ı inkarla, Kur’an’ı redle ayni manâya gelir.Çünkü Allah Kur’an’da Peygambere uymayı emrediyor. O’na uymadığımız zaman sapıtacağımızı bildiriyor.“Bize Kur’an yeter” sözü ilk anda güzel gibi gelir. Kur’an’a bağlılığı akla getirir.Biraz düşünülürse, kurnazca gizlenen art niyet ortaya çıkar.Oda ; Hz. Peygamberi ve sünnetini reddetmektir.Bu, “Allah’a ulaşmak için Peygamberin aracılığını kabul etmem” diyenlerle aynidir.Aslında bunlara en güzel cevabı Kur’an veriyor :“Ey Habibim de ki ; Eğer siz Allah’ı seviyor-sanız, bana uyun ki, Allah’ta sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.” (Al-i İmran :31)Mutezile ve Müsteşriklerde Peygamberi devreden çıkarabilmek için “Bize Kur’an yeter” demişlerdir.Bugün de aynısı söyleniyor.Kur’an’ı anlamak da tek yol, sünnettir. Sünnetsiz Kur’an anlaşılmaz.Bugün sünneti terk yarın vahyolunan Kur’an’a itiraza varacaktır.

Kur’an bize yeter, diyenler samimi değillerdir.Samimi olmadıkları gibi Kur’an’a bağlı kimselerde değildir.
- Kur’an’ı en iyi , en doğru anlayan kim ? Peygamberimiz.- Kur’an’ı en iyi, en doğru anlatan kim ? Peygamberimiz.Peki Kur’an’ı açıklayan Peygamberin sünnetini devreden çıkarırsak Kur’an anlaşılır mı ?Dinin kaynağının Kur’an olduğu görüşüyle sünneti hafife alanlar çıkmıştır.Nitekim İmran b. Husayn’ın bulunduğu bir mecliste adamın biri : “Bana Kur’an’da bulunmayan şeylerden bahsetmeyin.”deyince O : “Sen ahmak mısın be adam ? Öğle namazının dört rekat farzını Kur’an’da bulabilir misin ?” diye çıkışmıştır.Allah Rasûlü : “Beni nasıl namaz kılıyor görüyorsanız öyle namaz kılın !” (Buhari,Ezan :18) buyurarak sünnet uygulamasına dikkat çekmiştir.Abdullah İbni Ömer hazretleri seferî iken Resûlullah’ın sünnetine uyarak dört rekâtlı farz namazları iki rekât kılmıştı. Emevîlerin Horasan valisi Ümeyye İbni Abdullah ona itiraz etti. Beş vakit namaz ile korku namazı Kur’an’da var ; ama sefer namazı Kur’an’da yok, dedi.İbni Ömer hazretleri ona şunları söyledi : “Bak yiğenim ! Biz doğru yolu yitirmiş ve hiçbir şeyden haberi olmayan kimseler iken Allah Teâlâ bize Muhammed (SAV)’i peygamber gönderdi ; bize her şeyi O, öğretti.Dört rekâtlı farz namazları seferde iki rekât kılmamız gerektiğini yine ondan öğrendik.Biz onda ne gör-müşsek aynen uygularız.”(Nesâi, Salât 3, Taksîru’s – Salât 1)Ashab-ı Kiram, gözü kapalı Peygambere uymuş, böylece kurtulmuş,böyle cennetlik olmuş, böyle altın çağ yaşamıştır.Bir örnek :Peygamber aleyhisselâm ashâbına temiz ayakkabı ile namaz kılabileceklerini söylemişti.Bir gün namaz kılarken Resûllah’ın pabuçlarını çıkarıp sol yanına koyduğunu gördüler. Sahâbîlerde öyle yaptılar.Namazdan sonra Allah Rasûlü, ashâbına dönerek “Namazda ayakkabınızı niye çıkardınız ?” diye sordu. Onların cevabı hazırdı :”Sen çıkarınca biz de çıkardık.”dediler. Resûl-i Ekrem onlara, namaz kılarken Cebrâil aleyhisselâm’ın geldiğini ; ayakkabısının kirli olduğunu haber verdiğini ; bunun üzerine ayakkabısını çıkarmak zorunda kaldığını söyledi.” (Ebû Dâvûd, Salât 88 ; Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 20,92)Kur’an’ı açtık, Fatihadan sonra Bakara Sûresi, üç harf var, daha ilk ayet. Ne bu ? anla ve anlat bakalım.

Mâide
Sûresi -90.İçki haram. İçki içene verilecek ceza yok.O, sünnetle tespit edilmiştir.
Mâide Sûresi- 38.Hırsızlık yapanın elleri kesilecektir.Fakat ceza gerektiren hırsızlığın ne olduğu, ellerin nasıl kesileceğini, sünnet açıklığa kavuşturmuştur.İmam Şafi bir gün Mescid-i Haram’da oturmuş sohbet ediyordu.”Bana soracağınız her şeyin cevabını Kur’an’dan verebilirim.”dedi.Orada bulunanlardan birisi :”İhramda iken eşek arısı öldürmenin hükmü nedir ?”diye sordu. İmam: “Bir şey gerektirmez.”diye cevap verince soruyu soran, “Bu Allah’ın kitabının neresinde var ?”dedi. İmam Şafi, “Resul size ne getirmişse onu alın.Neden de yasakladıysa ondan sakının.”ayetini peşinden de konuyla ilgili hadisi şerifi senediyle birlikte okuyarak meseleyi çok güzel bir şekilde açıkladı.Bugün “Kur’an yeter” diyenler, ileride başka şeyler söyleyeceklerdir.- Kur’an’ın manevi zevkinden mahrum olan bazı kimseler :”Kur’an’ı kuru kuruya okumak neye yarar, ne anlıyorsunuz ki ?…”diyor.- Bugün sadece meâl okuyanlar, yarın : ”Bana da bu vahyolundu”, diye kendi kitaplarını ortaya çıkaracaklardır.- Hadislerin çoğu Kur’an ayetlerini açıklayıcı durumda iken, sünneti yok sayanlar, ayetleri yanlış yorumluyorlar.- “Bize Kur’an yeter.” diyenler, “Hiç bir şeyi eksik bırakmadık.” (nahl :89) ayetini, delil gösteriyorlar.Evet Kur’an’da her şey var, ama özü var. İzahı gerekir.Bir de vahiy sadece Kur’an’dan ibaret değil ki, “sünnete gerek yok” densin. Bu ayet, “Dünyayı dengede tutan hiçbir şeyi eksik bırakmadık” anlamındadır.- Sadece meâl okuyanlar,kasıtlı öyle kelimeler kullanıyorlar ki, meseleyi yanlış yere çekiyorlar. Kısacası :- Kimse Kur’an’ı, işine geldiği gibi açıklayamaz, yorum getiremez, "bana göre" diyemez. O zaman herkese göre din olur, dinî hayat olur ki, istenilen de bu olsa gerek.
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
Yalan söyleme!Hz.Ömer efendimize iftira etme!Derhal tövbe et bu yanlışını düzelt hemen!uyduruk hadislere aldanma!Bunlar, peygamberi saf dışı bırakmak isteyen yobazlardır.Hadisler olmazsa biz nasılAllah'a ibadet ederdik!Hiç tefekkür ettin mi bu hususta?!.
Nasılsın Kardeşim iyi misin?Bir rahatsızlığın yoktur inşallah.Sakin ol çoşma hemen.Kendini bu dinin kurtarıcısı,bizlerin de efendisi zannetme.

Bu konular tüm hadis kitaplarında var aç oku öğren tamam mı güzel kardeşim.
 
Üst