Yalan, küfre eşit bir günahtır- Fethullah Gülen

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Ben konumumu değiştirmedim veri. Hep çocuktun çocuk kalacaksın :) Bak Kadir Mısıroğlu Cübbeliyi nasıl eleştirdi.

Ki ben Gülen'e de bir şey demedim şu an bu konuda. Ama sen yine anlamadın yine.

Sadece bu saftirik duruma dikkat çektim.
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
sana birşey diyen oldu mu
niye üzerine alındın hemencecik
sen kendini kutb mu sanıyorsun:)
hiç mi kabahat işlemedin:)
ismet vasfını mı taşıdığını sanıyorsun.
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Ümmetleşmek değil de cemaatleşmek karaktersizliği taşıyanların genelinde şu vardır.

Başkası derse korkaktır, sizin lideriniz derse politiktir.

Başkası yaparsa ürkek, sizin lideriniz yaparsa edep sahibidir.

Başkası yaparsa yanlış, sizin lideriniz yaparsa yüce hikmet sahibidir.

vs.

Hemen hemen pek çok konuda bu ikiyüzlü tutum vardır ve her nasılsa herkes böyle deyip bu çocukluğu sürdürürler.



talip güzel yazmışsın kardeş.
seni de seviyoruz.
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
:) evet benimde dikkatimi o çekti daha çok :)
resmen sanki mahkemedeymiş gibi sorguya çekmiş Reha Muhtar..
Fethullah Hocaya da helal olsun, hiç sorun etmemiş reha muhtarın saygısız üslubunu..diyebilirdi "sen ne hakla beni sınava tabi tutuyormuşsun gibi şunu de bunu de diyorsun"..böylede diyebilirdi..
Fethullah hocanın temsil ettiği makamda az kişi o saygısız üsluba bu kadar dayanabilir diye düşünüyorum..

Ama sanki Reha muhtar bilerek olayları bir yere getirmeye niyetliydi, fakat umduğunu bulamadı..o günler zaten herkes diken üstündeydi..fethullah Hoca nedeseydi,bence politik bir konuşma yapması gerekiyordu..O dönemde ben de cemaatin lisesinde okuyordum, bizim yurtlara bile baskınlar yapılıyordu..yani böyle bir ortamda iyice fitili ateşleyecek şeyler mi söylenmeliydi..
"Mustafa Kemal Atatürk" zaten Mustafa Kemalin resmi adı soyadıdır, onu kullandı diye "vay Atatürk dedi" demekde komik kaçıyor :)

Büşra hanım bunları size değil genele söylüyorum yanlış anlamayın :)

"resmen sanki mahkemedeymiş gibi sorguya çekmiş Reha Muhtar." demişsiniz. tespitinize katılıyorum. ama üslup tartışması yapmıyoruz burada.

hoca tv ye çıkmayabilirdi. hiçbir mecburiyeti yoktu. velev ki çıktı, her soruya cevap vermeyebilirdi. mesela "bu sorunuza cevap vermek istemiyorum" diyebilirdi.

bu ifadeleri işkence altında söylemedi ki...

şimdi siz hocanın, her yaptığında bir hikmet, bir siyaset, bir edep, bir keramet arıyorsunuz. ben sizinle, bu konuda ayrılıyorum.
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
"resmen sanki mahkemedeymiş gibi sorguya çekmiş Reha Muhtar." demişsiniz. tespitinize katılıyorum. ama üslup tartışması yapmıyoruz burada.

hoca tv ye çıkmayabilirdi. hiçbir mecburiyeti yoktu. velev ki çıktı, her soruya cevap vermeyebilirdi. (mesela bu sorunuza cevap vermek istemiyorum) diyebilirdi.

bu ifadeleri işkence altında söylemedi ki...

işkence yaptılar diyoruz ya:)
ne anlamaz insansın sen öyle
 

alanyali07

Kıdemli Üye
Katılım
11 May 2008
Mesajlar
6,968
Tepkime puanı
845
Puanları
0
"resmen sanki mahkemedeymiş gibi sorguya çekmiş Reha Muhtar." demişsiniz. tespitinize katılıyorum. ama üslup tartışması yapmıyoruz burada.

hoca tv ye çıkmayabilirdi. hiçbir mecburiyeti yoktu. velev ki çıktı, her soruya cevap vermeyebilirdi. (mesela bu sorunuza cevap vermek istemiyorum) diyebilirdi.

bu ifadeleri işkence altında söylemedi ki...

o tvye çıkan sen ben veya üçüncü tekil şahıs herhangi birisi olsak evet susabiliriz,"sana ne lan ne düşünüyorum " da diyebiliriz.. veya "atatürkü hiç sevmem,dindar insanlara çok çektirdi" de diyebiliriz :)
ammaaaa Fethullah Gülen bu ülkede seversiniz sevmezsiniz -artık kaçyüzbin ,milyon bilemem - dini bir cemaati temsil eden bir şahıs..sen ben veya üçüncü şahıslar gibi değil..
ortam ve zaman ise 28 şubat öncesimi sonrasımı bilemem,en gergin anlardan birisi..
28 şubat sürecinde temsil ettiğiniz cemaat büyük bir izlenme sürecine girmiş bi açık arayanlar tarafından..
yurtlara baskınlar yapılıyor,o dönemde lisedeydim çok duyduk ettik..
ve bişekilde bu havanın yumuşatılması ve sertliğin kırılması gerekiyor..

Daha geçen senelerde Nuray Canan bezirgan olayını hatırlatalım ..atatürkü sevmiyorum dedi diye neler geldi başına,nasıl tepkiler çekti üzerine..Nuray canan bezirgan gibi sıradan bir tesettürlü bayana bile normal bir zamanda böyle tepkiler geliyorsa, acaba 28 şubat ortamında ,büyük bir cemaati temsil eden kişinin sözleri veya tavırları veya soru karşısında sessiz kalması veya reha muhtar gibi zaten olayları alevlendirmesini seven birisinin röportaj teklifini reddetmesi nasıl görülürdü ???
bence Fethullah gülen orada kendisini değil,cemaatini ,baskı gören gençleri düşünerek,o zararı biraz olsun hafifletmek adına konuştu..ve konuşması gerekiyordu..

En yakın örnek Cübbeli Ahmet Hocayı vereyim..CÜbbeli Ahmet Hoca cemaattenmi ? hayır..Nakşibendi tarikatından ve her defasında şeriata uygun olmakla bilinen bir şahıs..Atatürk hakkında nasıl övücü sözler söylemek durumunda kaldığını bi izleyin youtubeda felan..Çünkü mecbur bırakılar adamı bi yerden sonra..sessiz kal efendim demekle de olmuyor,sessiz kalmanın ne demek olduğunu herkes bilir, ha sessiz kalmışsın ha ikrar etmişsin :)
Şimdi Cübbeli Ahmet hoca, yalancı mı oldu,günahkar mı oldu,hain mi oldu,ikiyüzlü mü oldu ? yoksa "zararı savmak için durumu bişekilde idare eden sözler mi söyledi " dememiz gerekiyor.. ???



 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
Gülen’in 28 Şubatçıları şaşkına çeviren hamlesi
Kurmay zekasının mümtaz örnekleri 28 Şubatçı generaller Sayın Gülen’in ‘devralın madem bu okulları’ hamlesi ile şaşkına döndüle
Haberi KaydetArkadaşına Gönder
01 Mart 2012 08:53 - 18 Yorum - 9,255 Okunma

Oldukça gergin günlerdi. Gerginlik halk ile devleti ele geçirmiş zihniyet arasında yaşanıyordu. 28 Şubat 1997 tarihli o meşhur MGK bildirisinin 2. Maddesinde Tarikatlara bağlantılı özel, yurt, vakıf ve okullar denetim altına alınmalı ve MEB’e devri sağlanmalıdır. Denetim konusunda MEB uyarılmalı, bunların MEB’e devri için gerektiğinde kamulaştırma yoluna gidilmelidir diyordu.

Zaten denetim altında olan bahsi geçen eğitim kurumları daha fazla denetlenmeliydi. Hatta kamulaştırılmalıydı. Denetim artık taciz noktasına gelmişti. Kız yurtları bile dolaplarına kadar açılarak kontrol edilmeye başlanmıştı. Adeta bu milletin sabrı test ediliyordu.

Tarih 24 Aralık 1997’ gelmiş ve Hürriyet gazetesinde manşetten şu haber verilmişti,

Okulları devrediyor

Fethullah Gülen, kendisine yakın kişilerin açtığı bütün okulları Milli Eğitim Bakanlığı'na devretmeye hazır olduğunu açıkladı.

Yanlış imajdan rahatsız
Gülen, bu kararını, önceki gün çok yakınları ile görüşerek aldı. Fethullah Hoca'nın, yurtiçi ve dışındaki bu okulların bazı kişilerce irtica yuvası gibi sunulmasından rahatsız olduğu için bu kararı aldığı öğrenildi.
Bugün hükümete bildiriyor
Gülen'in, aldığı bu kararı bugün hükümete ve ilgili kuruluşlara iletmesi bekleniyor. Gülen'e yakın bir kişi, ‘‘Hükümet istediği takdirde, yurtiçi ve dışındaki 300'e yakın okulu bakanlığa devrederiz’’ dedi.

Fethullah Hoca kararını, önceki gün biraraya geldiği yakınlarına, ‘‘Bu okulları açan arkadaşlarımız, bir fedakârlık yaparak, okulları devreder mi?’’ sorusunu sordu. Okulları açan ve finanse eden kişilerden ‘‘evet’’ cevabı gelince, karar dün yürürlüğe konuldu.’

Fethullah Gülen Hocaefendi’nin bu samimi hamlesi karşısında 28 Şubatçılar büyük bir şaşkınlığa uğramıştı.

Öyle ya; devlet olarak o kadar teftiş ettiğin halde ‘kullanışlı medya’ üzerinden hala irtica yuvaları diye yayın yaptırıyorsan, hala için rahat değil ise o zaman kamulaştır bu iş bitsin. Zaten MGK karında da bu madde var.

Madem öyle alın bu okulları o zaman.

Hürriyetin genel yayın yönetmeni aynı gün ‘Fethullah Hoca’dan Hükümete Mesaj’ başlıklı yazısında bu okulların başarısından dem vurarak ‘o nedenle bu okulların özelliğini bozmayacak bir sistemin bulunmasında yarar olabilir. Sanıyorum bu konuda bir çalışma yapılacak’ diye yazmıştı. Sayın Özkök’ün bu kamulaştırma işine kafası yatmıştı demek ki. Öyle şey olur mu canım bu devirde kamulaştırmak olacak şey mi, asıl irtica yani geriye dönüş dünya özelleştirmeye giderken kamulaştırmaktır dememişti.

Ama ortada bir tehlike vardı. Bu tehlike kamulaştırma sonrasında yaşanacaklarla ilgili idi. Ya devlet cemaat kadar başarılı olamazsa! Her sene Türkiye birincileri çıkaran, dış ülkelerde herkesin gözdesi bu okullar bu sefer aynı başarıyı tutturamazlarsa. Devlet cemaat ile yarışa girmiş ve kaybetmiş olacaktı. Milyonlarca öğrenci velisi bu başarısızlığı generallere kesecekti. Devlet okullarının hali ortada idi. Peki devletleştirilen okulların işten çıkarılacak binlerce öğretmenin kıdem tazminatları ne olacaktı? Hadi işten çıkarıldılar, yerlerine aynı başarıda ve idealist binlerce öğretmeni nereden bulacaklardı?

Onun için ‘özelliğinin bozulmayacağı bir sistemin geliştirilmesi’ gerekmekteydi.

Kurmay zekasının mümtaz örnekleri 28 Şubatçı generaller Sayın Gülen’in ‘devralın madem bu okulları’ hamlesi ile şaşkına döndüler. Çünkü yukarıda yazmış olduğum soruların hiç birinin cevabı kendilerinde yoktu. Düşünmemişlerdi bile.

Böyledir 28 Şubat zihniyeti. Herkes gider Mersine 28 Şubatçılar gider tersine. Dünya özelleştirmeye giderken kamulaştırma peşindedir. Halka yani özel teşebbüse güvenmez. Hatta teftiş ettirdiği memurlarına bile güvenmez. Kamulaştırmak ister ne varsa. Çünkü onlara göre bütün ‘vatanseverler’ devletin merkezine temerküz etmiş, bütün ‘hainler’ ise çevreye dağılmıştır. Kafalarındaki model öyle batı falan değildir. Doğrudan doğruya Kuzey Kore modelidir. Devleti yönetenlerin kutsandığı, halkın devlete kul köle olduğu sistemdir hayalleri.

Peki, MGK’nın kamulaştırmalı kararı ve Sayın Gülen’in ‘alın o zaman’ hamlesi üzerine ne oldu derseniz hemen söyleyeyim; okulları devralamadılar, hayatın gerçekleri ile karşılaştılar, uzaktan cop sallayarak bu işlerin olmayacağını gördüler.

Ama taciz düzeyinde teftişler hep devam etti.
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
o tvye çıkan sen ben veya üçüncü tekil şahıs herhangi birisi olsak evet susabiliriz,"sana ne lan ne düşünüyorum " da diyebiliriz.. veya "atatürkü hiç sevmem,dindar insanlara çok çektirdi" de diyebiliriz :)
ammaaaa Fethullah Gülen bu ülkede seversiniz sevmezsiniz -artık kaçyüzbin ,milyon bilemem - dini bir cemaati temsil eden bir şahıs..sen ben veya üçüncü şahıslar gibi değil..
ortam ve zaman ise 28 şubat öncesimi sonrasımı bilemem,en gergin anlardan birisi..
28 şubat sürecinde temsil ettiğiniz cemaat büyük bir izlenme sürecine girmiş bi açık arayanlar tarafından..
yurtlara baskınlar yapılıyor,o dönemde lisedeydim çok duyduk ettik..
ve bişekilde bu havanın yumuşatılması ve sertliğin kırılması gerekiyor..

Daha geçen senelerde Nuray Canan bezirgan olayını hatırlatalım ..atatürkü sevmiyorum dedi diye neler geldi başına,nasıl tepkiler çekti üzerine..Nuray canan bezirgan gibi sıradan bir tesettürlü bayana bile normal bir zamanda böyle tepkiler geliyorsa, acaba 28 şubat ortamında ,büyük bir cemaati temsil eden kişinin sözleri veya tavırları veya soru karşısında sessiz kalması veya reha muhtar gibi zaten olayları alevlendirmesini seven birisinin röportaj teklifini reddetmesi nasıl görülürdü ???
bence Fethullah gülen orada kendisini değil,cemaatini ,baskı gören gençleri düşünerek,o zararı biraz olsun hafifletmek adına konuştu..ve konuşması gerekiyordu..

En yakın örnek Cübbeli Ahmet Hocayı vereyim..CÜbbeli Ahmet Hoca cemaattenmi ? hayır..Nakşibendi tarikatından ve her defasında şeriata uygun olmakla bilinen bir şahıs..Atatürk hakkında nasıl övücü sözler söylemek durumunda kaldığını bi izleyin youtubeda felan..Çünkü mecbur bırakılar adamı bi yerden sonra..sessiz kal efendim demekle de olmuyor,sessiz kalmanın ne demek olduğunu herkes bilir, ha sessiz kalmışsın ha ikrar etmişsin :)
Şimdi Cübbeli Ahmet hoca, yalancı mı oldu,günahkar mı oldu,hain mi oldu,ikiyüzlü mü oldu ? yoksa "zararı savmak için durumu bişekilde idare eden sözler mi söyledi " dememiz gerekiyor.. ???




bakın siz yine hocanın, her yaptığında bir hikmet, bir siyaset, bir edep, bir keramet arıyorsunuz.

tv ye çıkmayabilirdi ne mecburiyeti vardı? lütfen buna da cevap verin.
 

alanyali07

Kıdemli Üye
Katılım
11 May 2008
Mesajlar
6,968
Tepkime puanı
845
Puanları
0
bakın siz yine hocanın, her yaptığında bir hikmet, bir siyaset, bir edep, bir keramet arıyorsunuz.

tv ye çıkmayabilirdi ne mecburiyeti vardı? lütfen buna da cevap verin.
ona da cevap vermiştim zaten ..geçen gün bana gözlük tavsiye ediyordun bence sana lazım olacak gibi :)

o tvye çıkan sen ben veya üçüncü tekil şahıs herhangi birisi olsak evet susabiliriz,"sana ne lan ne düşünüyorum " da diyebiliriz.. veya "atatürkü hiç sevmem,dindar insanlara çok çektirdi" de diyebiliriz
smile%5B2%5D.gif

ammaaaa Fethullah Gülen bu ülkede seversiniz sevmezsiniz -artık kaçyüzbin ,milyon bilemem - dini bir cemaati temsil eden bir şahıs..sen ben veya üçüncü şahıslar gibi değil..
ortam ve zaman ise 28 şubat öncesimi sonrasımı bilemem,en gergin anlardan birisi..
28 şubat sürecinde temsil ettiğiniz cemaat büyük bir izlenme sürecine girmiş bi açık arayanlar tarafından..
yurtlara baskınlar yapılıyor,o dönemde lisedeydim çok duyduk ettik..
ve bişekilde bu havanın yumuşatılması ve sertliğin kırılması gerekiyor..

Daha geçen senelerde Nuray Canan bezirgan olayını hatırlatalım ..atatürkü sevmiyorum dedi diye neler geldi başına,nasıl tepkiler çekti üzerine..Nuray canan bezirgan gibi sıradan bir tesettürlü bayana bile normal bir zamanda böyle tepkiler geliyorsa, acaba 28 şubat ortamında ,büyük bir cemaati temsil eden kişinin sözleri veya tavırları veya soru karşısında sessiz kalması veya reha muhtar gibi zaten olayları alevlendirmesini seven birisinin röportaj teklifini reddetmesi nasıl görülürdü ???
bence Fethullah gülen orada kendisini değil,cemaatini ,baskı gören gençleri düşünerek,o zararı biraz olsun hafifletmek adına konuştu..ve konuşması gerekiyordu..

En yakın örnek Cübbeli Ahmet Hocayı vereyim..CÜbbeli Ahmet Hoca cemaattenmi ? hayır..Nakşibendi tarikatından ve her defasında şeriata uygun olmakla bilinen bir şahıs..Atatürk hakkında nasıl övücü sözler söylemek durumunda kaldığını bi izleyin youtubeda felan..Çünkü mecbur bırakılar adamı bi yerden sonra..sessiz kal efendim demekle de olmuyor,sessiz kalmanın ne demek olduğunu herkes bilir, ha sessiz kalmışsın ha ikrar etmişsin
smile%5B2%5D.gif

Şimdi Cübbeli Ahmet hoca, yalancı mı oldu,günahkar mı oldu,hain mi oldu,ikiyüzlü mü oldu ? yoksa "zararı savmak için durumu bişekilde idare eden sözler mi söyledi " dememiz gerekiyor.. ???



 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
ona da cevap vermiştim zaten ..geçen gün bana gözlük tavsiye ediyordun bence sana lazım olacak gibi :)

gözlüğü büyük punto (galiba 7 punto) kullaadığın için yazmıştım. ve hatırlarsan, çok :) gülücük kullandığın için çocuk ruhlu olduğunu ifade etmiştim. neyse mesele bu değil zaten.

"o tvye çıkan sen ben veya üçüncü tekil şahıs herhangi birisi olsak" diyorsun ve de devam ettiriyorsun. ben bunu sormadım. ben başka birşey soruyorum..

tv ye çıkmayabilirdi ne mecburiyeti vardı?






not: siz verdiğiniz cevapla; hocanın, her yaptığında bir hikmet, bir siyaset, bir edep, bir keramet bulduğunuzu ifade ediyorsunuz.

"tedbir kaderi değiştirmez, belki sadece insanın kadere taş atmasını engeller"
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
Gülen’in 28 Şubatçıları şaşkına çeviren hamlesi
Kurmay zekasının mümtaz örnekleri 28 Şubatçı generaller Sayın Gülen’in ‘devralın madem bu okulları’ hamlesi ile şaşkına döndüle
Haberi KaydetArkadaşına Gönder
01 Mart 2012 08:53 - 18 Yorum - 9,255 Okunma

Oldukça gergin günlerdi. Gerginlik halk ile devleti ele geçirmiş zihniyet arasında yaşanıyordu. 28 Şubat 1997 tarihli o meşhur MGK bildirisinin 2. Maddesinde Tarikatlara bağlantılı özel, yurt, vakıf ve okullar denetim altına alınmalı ve MEB’e devri sağlanmalıdır. Denetim konusunda MEB uyarılmalı, bunların MEB’e devri için gerektiğinde kamulaştırma yoluna gidilmelidir diyordu.

Zaten denetim altında olan bahsi geçen eğitim kurumları daha fazla denetlenmeliydi. Hatta kamulaştırılmalıydı. Denetim artık taciz noktasına gelmişti. Kız yurtları bile dolaplarına kadar açılarak kontrol edilmeye başlanmıştı. Adeta bu milletin sabrı test ediliyordu.

Tarih 24 Aralık 1997’ gelmiş ve Hürriyet gazetesinde manşetten şu haber verilmişti,

Okulları devrediyor

Fethullah Gülen, kendisine yakın kişilerin açtığı bütün okulları Milli Eğitim Bakanlığı'na devretmeye hazır olduğunu açıkladı.

Yanlış imajdan rahatsız
Gülen, bu kararını, önceki gün çok yakınları ile görüşerek aldı. Fethullah Hoca'nın, yurtiçi ve dışındaki bu okulların bazı kişilerce irtica yuvası gibi sunulmasından rahatsız olduğu için bu kararı aldığı öğrenildi.
Bugün hükümete bildiriyor
Gülen'in, aldığı bu kararı bugün hükümete ve ilgili kuruluşlara iletmesi bekleniyor. Gülen'e yakın bir kişi, ‘‘Hükümet istediği takdirde, yurtiçi ve dışındaki 300'e yakın okulu bakanlığa devrederiz’’ dedi.

Fethullah Hoca kararını, önceki gün biraraya geldiği yakınlarına, ‘‘Bu okulları açan arkadaşlarımız, bir fedakârlık yaparak, okulları devreder mi?’’ sorusunu sordu. Okulları açan ve finanse eden kişilerden ‘‘evet’’ cevabı gelince, karar dün yürürlüğe konuldu.’

Fethullah Gülen Hocaefendi’nin bu samimi hamlesi karşısında 28 Şubatçılar büyük bir şaşkınlığa uğramıştı.

Öyle ya; devlet olarak o kadar teftiş ettiğin halde ‘kullanışlı medya’ üzerinden hala irtica yuvaları diye yayın yaptırıyorsan, hala için rahat değil ise o zaman kamulaştır bu iş bitsin. Zaten MGK karında da bu madde var.

Madem öyle alın bu okulları o zaman.

Hürriyetin genel yayın yönetmeni aynı gün ‘Fethullah Hoca’dan Hükümete Mesaj’ başlıklı yazısında bu okulların başarısından dem vurarak ‘o nedenle bu okulların özelliğini bozmayacak bir sistemin bulunmasında yarar olabilir. Sanıyorum bu konuda bir çalışma yapılacak’ diye yazmıştı. Sayın Özkök’ün bu kamulaştırma işine kafası yatmıştı demek ki. Öyle şey olur mu canım bu devirde kamulaştırmak olacak şey mi, asıl irtica yani geriye dönüş dünya özelleştirmeye giderken kamulaştırmaktır dememişti.

Ama ortada bir tehlike vardı. Bu tehlike kamulaştırma sonrasında yaşanacaklarla ilgili idi. Ya devlet cemaat kadar başarılı olamazsa! Her sene Türkiye birincileri çıkaran, dış ülkelerde herkesin gözdesi bu okullar bu sefer aynı başarıyı tutturamazlarsa. Devlet cemaat ile yarışa girmiş ve kaybetmiş olacaktı. Milyonlarca öğrenci velisi bu başarısızlığı generallere kesecekti. Devlet okullarının hali ortada idi. Peki devletleştirilen okulların işten çıkarılacak binlerce öğretmenin kıdem tazminatları ne olacaktı? Hadi işten çıkarıldılar, yerlerine aynı başarıda ve idealist binlerce öğretmeni nereden bulacaklardı?

Onun için ‘özelliğinin bozulmayacağı bir sistemin geliştirilmesi’ gerekmekteydi.

Kurmay zekasının mümtaz örnekleri 28 Şubatçı generaller Sayın Gülen’in ‘devralın madem bu okulları’ hamlesi ile şaşkına döndüler. Çünkü yukarıda yazmış olduğum soruların hiç birinin cevabı kendilerinde yoktu. Düşünmemişlerdi bile.

Böyledir 28 Şubat zihniyeti. Herkes gider Mersine 28 Şubatçılar gider tersine. Dünya özelleştirmeye giderken kamulaştırma peşindedir. Halka yani özel teşebbüse güvenmez. Hatta teftiş ettirdiği memurlarına bile güvenmez. Kamulaştırmak ister ne varsa. Çünkü onlara göre bütün ‘vatanseverler’ devletin merkezine temerküz etmiş, bütün ‘hainler’ ise çevreye dağılmıştır. Kafalarındaki model öyle batı falan değildir. Doğrudan doğruya Kuzey Kore modelidir. Devleti yönetenlerin kutsandığı, halkın devlete kul köle olduğu sistemdir hayalleri.

Peki, MGK’nın kamulaştırmalı kararı ve Sayın Gülen’in ‘alın o zaman’ hamlesi üzerine ne oldu derseniz hemen söyleyeyim; okulları devralamadılar, hayatın gerçekleri ile karşılaştılar, uzaktan cop sallayarak bu işlerin olmayacağını gördüler.

Ama taciz düzeyinde teftişler hep devam etti.
 

alanyali07

Kıdemli Üye
Katılım
11 May 2008
Mesajlar
6,968
Tepkime puanı
845
Puanları
0
gözlüğü büyük punto (galiba 7 punto) kullaadığın için yazmıştım. ve hatırlarsan, çok :) gülücük kullandığın için çocuk ruhlu olduğunu ifade etmiştim. neyse mesele bu değil zaten.
şimdi bende sana aynı soruları ve cümleleri çok tekrar ettiğin için papağan ruhlu mu demeliyim :)
neyse mesele bu değil evet :)


"o tvye çıkan sen ben veya üçüncü tekil şahıs herhangi birisi olsak" diyorsun ve de devam ettiriyorsun. ben bunu sormadım. ben başka birşey soruyorum..

tv ye çıkmayabilirdi ne mecburiyeti vardı?
bende cevap verdim diyorum işte
ilk cevabımın içinde sorduğun soruya cevabımda var,,fakat sen soru tekrarı yapmayı çok seviyorsun herhalde..bizde cevap tekrarı yaparız napalım
:)
yani ne mecburiyeti vardı diyorsunya, bu senin benim için geçerli olur..yüzbinlerce kişinin dahil olduğu ,zarar görebileceği bir ortamda o cemaatin temsilcisinin o zararı bertaraf etmek için ,azaltmak için "ne mecburiyeti vardı" sorusu basit kaçıyor ..çünkü 28 şubattı ..çünkü bütün bir cemaate gelecek tehlike sözkonusuydu..
o tvye çıkan sen ben veya üçüncü tekil şahıs herhangi birisi olsak evet susabiliriz,"sana ne lan ne düşünüyorum " da diyebiliriz.. veya "atatürkü hiç sevmem,dindar insanlara çok çektirdi" de diyebiliriz :)
ammaaaa Fethullah Gülen bu ülkede seversiniz sevmezsiniz -artık kaçyüzbin ,milyon bilemem - dini bir cemaati temsil eden bir şahıs..sen ben veya üçüncü şahıslar gibi değil..
ortam ve zaman ise 28 şubat öncesimi sonrasımı bilemem,en gergin anlardan birisi..
28 şubat sürecinde temsil ettiğiniz cemaat büyük bir izlenme sürecine girmiş bi açık arayanlar tarafından..
yurtlara baskınlar yapılıyor,o dönemde lisedeydim çok duyduk ettik..
ve bişekilde bu havanın yumuşatılması ve sertliğin kırılması gerekiyor..


Daha geçen senelerde Nuray Canan bezirgan olayını hatırlatalım ..atatürkü sevmiyorum dedi diye neler geldi başına,nasıl tepkiler çekti üzerine..Nuray canan bezirgan gibi sıradan bir tesettürlü bayana bile normal bir zamanda böyle tepkiler geliyorsa, acaba 28 şubat ortamında ,büyük bir cemaati temsil eden kişinin sözleri veya tavırları veya soru karşısında sessiz kalması veya reha muhtar gibi zaten olayları alevlendirmesini seven birisinin röportaj teklifini reddetmesi nasıl görülürdü ???
bence Fethullah gülen orada kendisini değil,cemaatini ,baskı gören gençleri düşünerek,o zararı biraz olsun hafifletmek adına konuştu..ve konuşması gerekiyordu..


En yakın örnek Cübbeli Ahmet Hocayı vereyim..CÜbbeli Ahmet Hoca cemaattenmi ? hayır..Nakşibendi tarikatından ve her defasında şeriata uygun olmakla bilinen bir şahıs..Atatürk hakkında nasıl övücü sözler söylemek durumunda kaldığını bi izleyin youtubeda felan..Çünkü mecbur bırakılar adamı bi yerden sonra..sessiz kal efendim demekle de olmuyor,sessiz kalmanın ne demek olduğunu herkes bilir, ha sessiz kalmışsın ha ikrar etmişsin :)
Şimdi Cübbeli Ahmet hoca, yalancı mı oldu,günahkar mı oldu,hain mi oldu,ikiyüzlü mü oldu ? yoksa "zararı savmak için durumu bişekilde idare eden sözler mi söyledi " dememiz gerekiyor.. ???



 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
şimdi bende sana aynı soruları ve cümleleri çok tekrar ettiğin için papağan ruhlu mu demeliyim :)
neyse mesele bu değil evet :)



bende cevap verdim diyorum işte
ilk cevabımın içinde sorduğun soruya cevabımda var,,fakat sen soru tekrarı yapmayı çok seviyorsun herhalde..bizde cevap tekrarı yaparız napalım
:)
yani ne mecburiyeti vardı diyorsunya, bu senin benim için geçerli olur..yüzbinlerce kişinin dahil olduğu ,zarar görebileceği bir ortamda o cemaatin temsilcisinin o zararı bertaraf etmek için ,azaltmak için "ne mecburiyeti vardı" sorusu basit kaçıyor ..çünkü 28 şubattı ..çünkü bütün bir cemaate gelecek tehlike sözkonusuydu..

tekrar ede ede, kafana çivi gibi çaka çaka doğruları sana öğreteceğiz.

"tedbir kaderi değiştirmez, belki sadece insanın kadere taş atmasını engeller" cümlesini nasıl değerlendiriyorsun? bir yaprak bile Allah (cc) nin izni olmadan daldan aşağı düşmüyor mu? Bu zulmü yapanlara da Allah (cc) izin vermiyormuydu?

bu taqqiyye ye kapı açmaz mı? "imam osurursa, cemaat ne yapar" diye de bir söz var hatırlatmak istedim.


islamda, taqqiyye var mı?
 

alanyali07

Kıdemli Üye
Katılım
11 May 2008
Mesajlar
6,968
Tepkime puanı
845
Puanları
0
tekrar ede ede, kafana çivi gibi çaka çaka doğruları sana öğreteceğiz.
şuana kadar çaktığın çivileri göremedik,halüsinasyon felan mı görüyorsun :D

"tedbir kaderi değiştirmez, belki sadece insanın kadere taş atmasını engeller" cümlesini nasıl değerlendiriyorsun?

bu sözden murad nedir onu bilmek lazım.. tedbire gerek yoktur mu diyorsun ? eğer tedbire gerek yoktur manasında söylemişsen itikadını kontrol et, çünkü tedbir almak Allah'ın ve Resulunun (sav) emridir..eğer bunu inkar manasında söylemişsen durumun kötü ..



bu taqqiye ye kapı açmaz mı? "imam osurursa, cemaat ne yapar" diye de bir söz var hatırlatmak istedim.

islamda, taqqiyye var mı?
takiyyeye kapı açmaz diye düşünüyorum..
Cübbeli Ahmet Hocanın da yaptığını yani tvlerde Atatürkle hakkında sorular karşısında Atatürkten iyi bahsetmesi takiyye olduğunu mu düşünüyorsun ???
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
şuana kadar çaktığın çivileri göremedik,halüsinasyon felan mı görüyorsun :D


bu sözden murad nedir onu bilmek lazım.. tedbire gerek yoktur mu diyorsun ? eğer tedbire gerek yoktur manasında söylemişsen itikadını kontrol et, çünkü tedbir almak Allah'ın ve Resulunun (sav) emridir..eğer bunu inkar manasında söylemişsen durumun kötü ..
[/SIZE]



takiyyeye kapı açmaz diye düşünüyorum..
Cübbeli Ahmet Hocanın da yaptığını yani tvlerde Atatürkle hakkında sorular karşısında Atatürkten iyi bahsetmesi takiyye olduğunu mu düşünüyorsun ???

tüm cümlelerine tek cevap;

Allah (cc) dilemezse hiçbirşey olmaz. sen sanıyormusun ki hoca çıktı konuştu diye (tekrar ediyorum hoca konuşmayabilirdi, ama konuştu. konuştuklarından mesüldür.) sana dokunmadılar. buradaki nüansı kaçırma lütfen.
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
ikiniz de saçmalıyorsunuz:)

Gülen’in 28 Şubatçıları şaşkına çeviren hamlesi
Kurmay zekasının mümtaz örnekleri 28 Şubatçı generaller Sayın Gülen’in ‘devralın madem bu okulları’ hamlesi ile şaşkına döndüle
Haberi KaydetArkadaşına Gönder
01 Mart 2012 08:53 - 18 Yorum - 9,255 Okunma

Oldukça gergin günlerdi. Gerginlik halk ile devleti ele geçirmiş zihniyet arasında yaşanıyordu. 28 Şubat 1997 tarihli o meşhur MGK bildirisinin 2. Maddesinde Tarikatlara bağlantılı özel, yurt, vakıf ve okullar denetim altına alınmalı ve MEB’e devri sağlanmalıdır. Denetim konusunda MEB uyarılmalı, bunların MEB’e devri için gerektiğinde kamulaştırma yoluna gidilmelidir diyordu.

Zaten denetim altında olan bahsi geçen eğitim kurumları daha fazla denetlenmeliydi. Hatta kamulaştırılmalıydı. Denetim artık taciz noktasına gelmişti. Kız yurtları bile dolaplarına kadar açılarak kontrol edilmeye başlanmıştı. Adeta bu milletin sabrı test ediliyordu.

Tarih 24 Aralık 1997’ gelmiş ve Hürriyet gazetesinde manşetten şu haber verilmişti,

Okulları devrediyor

Fethullah Gülen, kendisine yakın kişilerin açtığı bütün okulları Milli Eğitim Bakanlığı'na devretmeye hazır olduğunu açıkladı.

Yanlış imajdan rahatsız
Gülen, bu kararını, önceki gün çok yakınları ile görüşerek aldı. Fethullah Hoca'nın, yurtiçi ve dışındaki bu okulların bazı kişilerce irtica yuvası gibi sunulmasından rahatsız olduğu için bu kararı aldığı öğrenildi.
Bugün hükümete bildiriyor
Gülen'in, aldığı bu kararı bugün hükümete ve ilgili kuruluşlara iletmesi bekleniyor. Gülen'e yakın bir kişi, ‘‘Hükümet istediği takdirde, yurtiçi ve dışındaki 300'e yakın okulu bakanlığa devrederiz’’ dedi.

Fethullah Hoca kararını, önceki gün biraraya geldiği yakınlarına, ‘‘Bu okulları açan arkadaşlarımız, bir fedakârlık yaparak, okulları devreder mi?’’ sorusunu sordu. Okulları açan ve finanse eden kişilerden ‘‘evet’’ cevabı gelince, karar dün yürürlüğe konuldu.’

Fethullah Gülen Hocaefendi’nin bu samimi hamlesi karşısında 28 Şubatçılar büyük bir şaşkınlığa uğramıştı.

Öyle ya; devlet olarak o kadar teftiş ettiğin halde ‘kullanışlı medya’ üzerinden hala irtica yuvaları diye yayın yaptırıyorsan, hala için rahat değil ise o zaman kamulaştır bu iş bitsin. Zaten MGK karında da bu madde var.

Madem öyle alın bu okulları o zaman.

Hürriyetin genel yayın yönetmeni aynı gün ‘Fethullah Hoca’dan Hükümete Mesaj’ başlıklı yazısında bu okulların başarısından dem vurarak ‘o nedenle bu okulların özelliğini bozmayacak bir sistemin bulunmasında yarar olabilir. Sanıyorum bu konuda bir çalışma yapılacak’ diye yazmıştı. Sayın Özkök’ün bu kamulaştırma işine kafası yatmıştı demek ki. Öyle şey olur mu canım bu devirde kamulaştırmak olacak şey mi, asıl irtica yani geriye dönüş dünya özelleştirmeye giderken kamulaştırmaktır dememişti.

Ama ortada bir tehlike vardı. Bu tehlike kamulaştırma sonrasında yaşanacaklarla ilgili idi. Ya devlet cemaat kadar başarılı olamazsa! Her sene Türkiye birincileri çıkaran, dış ülkelerde herkesin gözdesi bu okullar bu sefer aynı başarıyı tutturamazlarsa. Devlet cemaat ile yarışa girmiş ve kaybetmiş olacaktı. Milyonlarca öğrenci velisi bu başarısızlığı generallere kesecekti. Devlet okullarının hali ortada idi. Peki devletleştirilen okulların işten çıkarılacak binlerce öğretmenin kıdem tazminatları ne olacaktı? Hadi işten çıkarıldılar, yerlerine aynı başarıda ve idealist binlerce öğretmeni nereden bulacaklardı?

Onun için ‘özelliğinin bozulmayacağı bir sistemin geliştirilmesi’ gerekmekteydi.

Kurmay zekasının mümtaz örnekleri 28 Şubatçı generaller Sayın Gülen’in ‘devralın madem bu okulları’ hamlesi ile şaşkına döndüler. Çünkü yukarıda yazmış olduğum soruların hiç birinin cevabı kendilerinde yoktu. Düşünmemişlerdi bile.

Böyledir 28 Şubat zihniyeti. Herkes gider Mersine 28 Şubatçılar gider tersine. Dünya özelleştirmeye giderken kamulaştırma peşindedir. Halka yani özel teşebbüse güvenmez. Hatta teftiş ettirdiği memurlarına bile güvenmez. Kamulaştırmak ister ne varsa. Çünkü onlara göre bütün ‘vatanseverler’ devletin merkezine temerküz etmiş, bütün ‘hainler’ ise çevreye dağılmıştır. Kafalarındaki model öyle batı falan değildir. Doğrudan doğruya Kuzey Kore modelidir. Devleti yönetenlerin kutsandığı, halkın devlete kul köle olduğu sistemdir hayalleri.

Peki, MGK’nın kamulaştırmalı kararı ve Sayın Gülen’in ‘alın o zaman’ hamlesi üzerine ne oldu derseniz hemen söyleyeyim; okulları devralamadılar, hayatın gerçekleri ile karşılaştılar, uzaktan cop sallayarak bu işlerin olmayacağını gördüler.

Ama taciz düzeyinde teftişler hep devam etti.
 

alanyali07

Kıdemli Üye
Katılım
11 May 2008
Mesajlar
6,968
Tepkime puanı
845
Puanları
0
tüm cümlelerine tek cevap;

Allah (cc) dilemezse hiçbirşey olmaz. sen sanıyormusun ki hoca çıktı konuştu diye (tekrar ediyorum hoca konuşmayabilirdi, ama konuştu. konuştuklarından mesüldür.) sana dokunmadılar. buradaki nüansı kaçırma lütfen.
Bende tek cevap vereyim :
Allah dilemezse hiçbirşey olmaz..O Tedbiri aldıranda Allahtır..O tedbiri dokunmamaya sebep kılanda Allahtır..bu nüansı da kaçırma :good:

 
Üst