Gülen’in 28 Şubatçıları şaşkına çeviren hamlesi
Kurmay zekasının mümtaz örnekleri 28 Şubatçı generaller Sayın Gülen’in ‘devralın madem bu okulları’ hamlesi ile şaşkına döndüle
Haberi KaydetArkadaşına Gönder
01 Mart 2012 08:53 - 18 Yorum - 9,255 Okunma
Oldukça gergin günlerdi. Gerginlik halk ile devleti ele geçirmiş zihniyet arasında yaşanıyordu. 28 Şubat 1997 tarihli o meşhur MGK bildirisinin 2. Maddesinde Tarikatlara bağlantılı özel, yurt, vakıf ve okullar denetim altına alınmalı ve MEB’e devri sağlanmalıdır. Denetim konusunda MEB uyarılmalı, bunların MEB’e devri için gerektiğinde kamulaştırma yoluna gidilmelidir diyordu.
Zaten denetim altında olan bahsi geçen eğitim kurumları daha fazla denetlenmeliydi. Hatta kamulaştırılmalıydı. Denetim artık taciz noktasına gelmişti. Kız yurtları bile dolaplarına kadar açılarak kontrol edilmeye başlanmıştı. Adeta bu milletin sabrı test ediliyordu.
Tarih 24 Aralık 1997’ gelmiş ve Hürriyet gazetesinde manşetten şu haber verilmişti,
Okulları devrediyor
Fethullah Gülen, kendisine yakın kişilerin açtığı bütün okulları Milli Eğitim Bakanlığı'na devretmeye hazır olduğunu açıkladı.
Yanlış imajdan rahatsız
Gülen, bu kararını, önceki gün çok yakınları ile görüşerek aldı. Fethullah Hoca'nın, yurtiçi ve dışındaki bu okulların bazı kişilerce irtica yuvası gibi sunulmasından rahatsız olduğu için bu kararı aldığı öğrenildi.
Bugün hükümete bildiriyor
Gülen'in, aldığı bu kararı bugün hükümete ve ilgili kuruluşlara iletmesi bekleniyor. Gülen'e yakın bir kişi, ‘‘Hükümet istediği takdirde, yurtiçi ve dışındaki 300'e yakın okulu bakanlığa devrederiz’’ dedi.
Fethullah Hoca kararını, önceki gün biraraya geldiği yakınlarına, ‘‘Bu okulları açan arkadaşlarımız, bir fedakârlık yaparak, okulları devreder mi?’’ sorusunu sordu. Okulları açan ve finanse eden kişilerden ‘‘evet’’ cevabı gelince, karar dün yürürlüğe konuldu.’
Fethullah Gülen Hocaefendi’nin bu samimi hamlesi karşısında 28 Şubatçılar büyük bir şaşkınlığa uğramıştı.
Öyle ya; devlet olarak o kadar teftiş ettiğin halde ‘kullanışlı medya’ üzerinden hala irtica yuvaları diye yayın yaptırıyorsan, hala için rahat değil ise o zaman kamulaştır bu iş bitsin. Zaten MGK karında da bu madde var.
Madem öyle alın bu okulları o zaman.
Hürriyetin genel yayın yönetmeni aynı gün ‘Fethullah Hoca’dan Hükümete Mesaj’ başlıklı yazısında bu okulların başarısından dem vurarak ‘o nedenle bu okulların özelliğini bozmayacak bir sistemin bulunmasında yarar olabilir. Sanıyorum bu konuda bir çalışma yapılacak’ diye yazmıştı. Sayın Özkök’ün bu kamulaştırma işine kafası yatmıştı demek ki. Öyle şey olur mu canım bu devirde kamulaştırmak olacak şey mi, asıl irtica yani geriye dönüş dünya özelleştirmeye giderken kamulaştırmaktır dememişti.
Ama ortada bir tehlike vardı. Bu tehlike kamulaştırma sonrasında yaşanacaklarla ilgili idi. Ya devlet cemaat kadar başarılı olamazsa! Her sene Türkiye birincileri çıkaran, dış ülkelerde herkesin gözdesi bu okullar bu sefer aynı başarıyı tutturamazlarsa. Devlet cemaat ile yarışa girmiş ve kaybetmiş olacaktı. Milyonlarca öğrenci velisi bu başarısızlığı generallere kesecekti. Devlet okullarının hali ortada idi. Peki devletleştirilen okulların işten çıkarılacak binlerce öğretmenin kıdem tazminatları ne olacaktı? Hadi işten çıkarıldılar, yerlerine aynı başarıda ve idealist binlerce öğretmeni nereden bulacaklardı?
Onun için ‘özelliğinin bozulmayacağı bir sistemin geliştirilmesi’ gerekmekteydi.
Kurmay zekasının mümtaz örnekleri 28 Şubatçı generaller Sayın Gülen’in ‘devralın madem bu okulları’ hamlesi ile şaşkına döndüler. Çünkü yukarıda yazmış olduğum soruların hiç birinin cevabı kendilerinde yoktu. Düşünmemişlerdi bile.
Böyledir 28 Şubat zihniyeti. Herkes gider Mersine 28 Şubatçılar gider tersine. Dünya özelleştirmeye giderken kamulaştırma peşindedir. Halka yani özel teşebbüse güvenmez. Hatta teftiş ettirdiği memurlarına bile güvenmez. Kamulaştırmak ister ne varsa. Çünkü onlara göre bütün ‘vatanseverler’ devletin merkezine temerküz etmiş, bütün ‘hainler’ ise çevreye dağılmıştır. Kafalarındaki model öyle batı falan değildir. Doğrudan doğruya Kuzey Kore modelidir. Devleti yönetenlerin kutsandığı, halkın devlete kul köle olduğu sistemdir hayalleri.
Peki, MGK’nın kamulaştırmalı kararı ve Sayın Gülen’in ‘alın o zaman’ hamlesi üzerine ne oldu derseniz hemen söyleyeyim; okulları devralamadılar, hayatın gerçekleri ile karşılaştılar, uzaktan cop sallayarak bu işlerin olmayacağını gördüler.
Ama taciz düzeyinde teftişler hep devam etti.