Yahyalılı Ali Ramazan Dinç Hocaefendi Hazretleri İle Söyleşi

Cümle Mühendisi

Ordinaryus
Katılım
2 Tem 2006
Mesajlar
4,181
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Konum
İzmir
Web sitesi
muhammedesad.blogcu.com
Ülkemizin yetiştirmiş olduğu kıymetli ilim adamlarından, yazarımız Ali Ramazan Dinç Hocaefendi ile; doğumu, tahsili, insana ve hayata bakışı, tasavvuf ve güncel konular üzerine 100 civarında sorunun olduğu uzun bir röportaj gerçekleştirdik. Doğumu, çocukluğu ile ilgili soruları yanıtlarken, bazı konuları bizim ısrarımızla dile getirdiler. Kendileri ile ilgili anlatılan birkaç husûsu sorduğumuzda ise bu mevzuların konuşulmasından dolayı haya ettiklerini ısrarla ifade ettiler. İstifade yönünden tesirinin yüksek olacağına inandığımız bir söyleşi gerçekleşti. Sizleri bu güzel ropörtaj ile başbaşa bırakıyoruz. -Muhterem Efendim! İnsanın kendisinden bahsetmesi elbette kolay değil. Ancak okuyucularımızın da; sizi ve sizin gibi insanlığın kurtuluşu için gayret eden ilim ehli kişileri tanımaya ihtiyacı var. Bize, doğumunuzdan başlayarak, çocukluğunuzdan, öğrenim hayatınızdan bahsedebilir misiniz? - Vahy-i İlâhî’nin bir müddet gecikmesi, müşrikleri dedikoduya sevketmiş, müşrikler, “Rabbi Muhammed’i terk etti.” demişlerdi. Bunun üzerine Cenâb-ı Hakk, Habîb-i Kibriyâ’sına -Duha Sûresi’nde haber verildiği üzere- nübüvvet, risâlet, ulemâ-i ümmet, şefaat, her türlü maddî ve mânevî nimet, daha sayılamayacak birçok ikram lütfetmiştir. Ve yine bu sûrede, “Ve Rabbinin nimetini, minnet ve şükranla an.” (Duhâ, 93/11) buyurmuştur. Efendimiz (s.a.v.) de, “Nimet-i İhâhî’den bahs ve söz etme şükürdür.” Hadîs-i Şerîf’lerini ifade buyurmuşlardır. Âyet-i Kerime’de ve Hadis-i Şerif’te zikredilen, nimetin ikrar edilmesi gerekliliğine istinaden ve ricalarını reddedemediğim saygıdeğer kardeşlerimin arzusu üzerine, doğumum, çocukluğum ve öğrenim hayatımdan -ki, iltifat-ı Rabbâni’yi, şükür sadedinde olacaktır- bazı bilgileri sizlere naklediyorum. Cennet kapılarının birinin üzerindeki kelam ile hemen tanıtayım kendimi: “Günahkâr bir ümmet ve Ğafûr bir Hâlik-ı Lem Yezel...” 1955 yılının baharında, Kadir Gecesi’nin seherinde dünyaya gelmişim. Doğumum, Üstazımız (k.s.)’a, Adana’nın “Şeyhoğlu Camii”nde on binlere hitap ettiği bir vakitte, mahallemizden Ahraz (dilsiz) Ali Göksun tarafından haber verilir. Üstazımız (k.s.) cemaate, “Bir oğlum oldu, ismini ne koyalım?” diye sorar. Uzun boylu, esmer bir zât ayağa kalkar ve şöyle der: “Efendim! Bu ay, “Âli Ramazan”, vaaz ettiğiniz camii, “Ali Ramazanoğlu Camii”, Sami Ramazanoğlu (k.s.)’nun dedelerinin ismi de, “Ali Ramazan”, yavrunun adı Ali Ramazan olsun.” Herkesin tanımadığı, ehlince mâlum, ricalü’l-ğayb erlerinden olan bu mübarek zâtın teklifi kabul edilir. -Efendim! H. Hasan Efendi’nin, halanız Hatice hanıma, sizi işaret ederek, “Vekilim doğdu Hatice!” dediği rivayet ediliyor. Yine, Yahyalı’nın meşhur hafızlarından Mükremin Birinci’ye H. Hasan Efendi’nin, “Oğlum Hâfız Mükremin! Bu çocuk ileride senin mürşidin olacak.” dediği naklediliyor. Ve yine, Develi ilçesinden Ahmet İslamoğlu Hoca’ya ve biraderleri Ömer İslamoğlu’na H. Hasan Efendi (k.s.)’nin, “Mürşidinizin elini şimdiden öpün.” dediği aktarılıyor. Ayrıca, Sami Ramazanoğlu (k.s.)’nun zevce-i muhteremelerine sizi sorduklarında onun, “Ali Ramazan Efendi dünyaya gelince, mânevî babası Sami Efendi (k.s.), elli gün, ona bahşolunan kudsî emânete nazar etti.” dediği anlatılıyor. Bütün bu rivayetleri nasıl değerlendiriyorsunuz. Bu iltifatlar, bu sözler karşısında sizin düşüncelerinizi almak isteriz. - Estağfirullah. Sizler bunu ifade ederken utandığımı, rahatsız olduğumu ifade etmek isterim. Ancak şunu da belirtmeliyim ki; bizler kullukla mükellefiz. Ne kadar övgü olsa, ne kadar iltifat da olsa, bizler, bunları yokluk denizine atmak zorundayız. Aciz bir kul olduğumuzu idrak etmek mecbûriyetindeyiz, işte o zaman kul olabiliriz ancak. Büyüklerimiz de kendilerine yapılan iltifatları hep bu minval üzere değerlendirmişlerdir. - Tekrar çocukluğunuza dönecek olursak neler eklemek istersiniz? Evet. Yüzüyle, sözüyle, ruhları şâd eden, ilahisiyle dinleyenlerini mest eden Hacı Abdullah amcamız, her ne zaman ilahi okusa, ağıt ve fîgânım kesilirmiş. Anamıza, “Bu; zayıf, ufacık, tefecik çocuğu dereye at gitsin.” derler. O da, bu sözü söyleyenlere, “Gün gelir, bu sözünüzden utanırsınız.” der. İmam Hatip Okulu’na gittiğimde, Üstazımız (k.s.), Camii Kebir’de vaaz ederken, bizi yanlarına alıp konuşturunca, anamızın söylediği söz tahakkuk eder. Üstazımız (k.s.), bizi beraberlerinden hiç ayırmazdı. Çocukluğumuzu, bizim seviyemize inerek, meşrû latîfe ve oyunlarla yaşattı. Üstazımız (k.s.), bahçemizde kitap okurken, ben de kabir kazar, bir taşı, cenaze gibi defnedip dualar ederdim. Bu arada, Üstazımız (k.s.), bize, namaz sûrelerini, yemek dualarını öğretti. Merasimlerde, mübarek gecelerde, kendilerine tahsis edilen sürenin bir kısmını bize ayırarak, yazdıkları şiir ve güzel sözleri okutarak bizi yetiştirmeye çalıştı. - Tahsil hayatınız nasıl başladı, hangi okullarda okudunuz? - İlkokul’u, Kavacık Mahallesi’nde bitirdim. Yaz tatillerinde, Kur’an muallimi Sabri Uyar’da, Kur’an-ı Kerim okudum. İpek Hacı Hasan Hocamız’da da dinî talim görüyordum. İslâmî; dergi, gazete ve kitapları da tâkip ediyordum. İlkokul yıllarında idi (1964). Sami Efendimiz (k.s.), Yeşilhisar İçmecesi’ni teşrif buyurdu. Uygun bir bahçe seçildi, çadırlar kuruldu. Üstazımız (k.s.), Sami Efendimiz (k.s.)’i, “şırası, dışına biraz akan bal tulumuna” benzetti. Doğumundan bu güne kadar geçen ahvali haber verdi. Sami Efendimiz (k.s.)’i çok büyük bir saygıyla çadıra aldılar. İçim pek yanıyordu. Bu yangını, söndürse söndürse, Efendimiz (k.s.)’in nalinini öpüp kucaklamak geçirir, düşüncesiyle, kimsenin görmediği bir yerde, nalinlerini öpüp, koklayıp yerine bıraktım. Def-i hâcet ihtiyacı için ibriklerini taşıyıp, bastığı yerden toprak alıp teberrüken cebime koyuyordum… - H. Hasan Efendi’nin gözetimi altında yetiştiniz. Çocukluğunuz nasıl bir ev ortamında geçti? - Evimiz, aynen bir dergâh gibiydi. Evrad ve ezkârını görüşmek isteyenleri, Üstazımız (k.s.)’ın huzuruna sırasıyla alıyordum. Saliklerle, mânevî ders alanlarla, iç içe olduğum için bu hususlara yabancı değildim. Seher vaktinde bizler de, Üstazımız (k.s.)’ın arkasında, kalkıp evrad okuyorduk. Kendilerine, sütlü kahve ikram edilirdi. Bir kısmını da bize lütfederlerdi. Her seher mânevî rızkın yanında, arta kalan sütlü kahveden de mahrum olmak istemezdik. Göz yaşlarıyla; istiğfar, tevhid ve salât ü selam’lar okunur, ölüm tefekkürü gönüllere dokunur, yarım saatten az olmayan rabıta-i şerîfe ve zikrullah ile kalpler durulurdu. Bahçemizde, kimsenin görmediği yerleri kollar, saatlerce ağlardık. Çocuk olduğumuz için bizi zikir halkasına almazlardı. Evin gizli bölümlerinde dakikalarca bekler, gaz lambasının fitili içine çekildiği, kimsenin birbirini pek tanıyamadığı bir anda, halkanın gerisine otururduk. Bizde, sohbet ve zikirlerde çok ağlamalar, bayılıp bayılıp düşmeler oluyordu. İzmir’den H. Ahmet Dayhan amca ve kıymetli arkadaşlarına Sami Efendimiz (k.s.)’i anlatırken kendimden geçip, yere düştüm. Ayıltmaya çalışıyorlardı fakat ben bu zevkli hâl ile Mevlâ’ya kavuşmak istiyordum. Bu durumum, Sami Efendimiz (k.s.)’e anlatıldığında, “Su, hava, ateş ve topraktan müteşekkil bünyenin, zikrullahın tesiriyle, ateş unsuru yanmış.” buyurdular. Sami Efendimiz (k.s.)’in tatlı nazarından sonra bizde bu cezbe hâli pek görülmedi. - Sami Efendi’den sıkça bahsediyorsunuz. Çocukluğunuzda Sami Efendi’nin ne gibi tesirleri var? - Sadece çocukluğumuzda değil, bütün bir hayatımızda Sami Efendimiz (k.s.)’in tesirleri elbette çok derin. O tarihlerde Sami Ramazanoğlu (k.s.)’ndan bize, Develi’nin Tombak köyünden Mehmet Amca vasıtasıyla husûsî selamlar geliyordu. “Gözlerinden öpün.” demeleri ve bir başkasıyla da şeker ikram etmeleri, bizi çok vakur bir hale getirmişti. Çocuk yaşımda, kendimi kırk yaşlarında biri gibi görüyordum. Üzerimde, sürekli bir mânevî ağırlık vardı. Sami Efendimiz (k.s.)’i rüyamda çokça görüyordum. Mânâ âlemimizi şereflendirdiği bir rüya hiç hatırımdan çıkmaz. Bir gece rüyamda, Sami Efendimiz (k.s.), evimizin önüne uzanıp ayaklarını bir taşa koymuşlardı. Taşı alıp öpünce, mübarek kadem-i şeriflerini uzattılar. Gecem, gündüzüm, aklım, hayalim hep Sami Efendimiz (k.s.)’le meşguldü. İlkokulu bitirdiğimde Üstazımız (k.s.)’la ziyaretlerine gittik. Üstazımız (k.s.), “Efendim! Zamanın fitnesinden korkuyorum, evladınıza bir ders verir misiniz?” dedi. Evradın tümü on bir adet idi. Eve geldiğimde, kabul olundum mu diye istihareye yattım. Rüyamda bir kuyuya düşmüşüm. İmdâd dediğimde, Hz. Ali (k.v.)’nin, mübarek ellerini uzatıp beni çıkardığına şahit oldum. Bir güç koruyordu bizi biiznillah-i Teâlâ. Hata ettiğimde, Sami Efendimiz (k.s.)’i, ikaz eder mahiyette, kaşlarını çatmış olarak görürdüm. Üstazımız (k.s.) da âsâlarıyla korkuturdu bizi. Sami Efendimiz (k.s.)’i ziyaret edeceğim gece heyecanla kalktım. Üstazımız (k.s.), “Bu ne hal yavrum!” deyince, “Hacı baba! Hata ettiğim için rüyamda beni âsayla kovalıyordunuz.” dedim. Sami Efendimiz (k.s.)’e bu vâkıâ anlatılınca, “Rûhaniyet ilgileniyor evladımızla.” buyurdular. - İlkokuldan sonrası... - İlkokuldan sonra, Erenköy İkmal Kur’an Kursu’nda mı yoksa İmam Hatip Okulu’nda mı okumam daha uygun olur diye Kayseri müftüsü İbrahim Çelik Hoca’yla istişare edildi. İmam Hatip Okulu’nda okumam muvafık görüldü. Paralı pansiyonda kalmak sûretiyle, öğrenimime, Kayseri İmam Hatip Okulu’nda devam ettim. Hafta sonları Yahyalı’ya geldiğimde, Üstazımız (k.s.), ıslah ve irşadımıza çok önem verirlerdi. Evradımı otuz üç adede çıkardılar. Letâiflerminin çalışmasını çok arzu ediyordum. Kalp zikri için Üstazımız (k.s.)’a müracaat ettim. Olumlu cevap alamadım. Cesaret gösterip, “Kalbime bir nazar buyrun, çalışıyor mu?” dediğimde, mübarek gözlerini yumup bir müddet beklediler. Çıkan cevap, “Nemleniyor.” oldu. Nemlenirse; su da akar, zikre de geçer deyip, râbıta ve zikre ağırlık verdik. Ne olduysa himmet-i âlîleriyle oldu. Yine de elim boş, yüzüm kara. Üstazımız (k.s.), bin beş yüze yakın öğrencinin içinden, bir kişiyi, bize arkadaş olarak seçti. Evradımızı, öğle teneffüsünde, Cami-i Kebîr’in merdivenlerinin altında, karanlık bir mekânda çekerdik. “Hiç gözlüye gizli olur mu?” Üstazımız (k.s.), bu halimizi gelen ziyaretçilere haber verirlerdi. Sami Efendimiz (k.s.)’in, Ashâb-ı Kiram isimli kitabı, Üstazımız (k.s.)’a, İbrahim Eken Hoca tarafından, el yazısıyla hazırlanarak, yeni sunulmuştu. Bu kitabı Sıtma Oluğu Yaylası’nda, yüksek bir taşın başına çekilerek mütalaa ederlerdi. Sami Efendimiz (k.s.) hakkında şiirler yazar, bize okuturlardı. Üstazımız (k.s.)’ın; gençliğe, İmam Hatip Okulu’na ait pek çok şiirleri vardır. Yıl 1969’du. Aya çıkılıp çıkılmaması tartışılıyordu. Bize dönerek, “Evliyaullah isterse aya her an çıkar.” buyurdular. Ortaokul ve lise dönemlerinde dışarıya pek çıkmazdım. Vaktimiz, Grundıg TK 23 Alman marka teyipten, vaaz ve ilahileri dinlemekle, kitap mütalaasıyla geçerdi. Hânemize sürekli gelenler de oluyordu. Anamız, “Oğlum! Arkadaşlarının yanına çıkıp biraz gez.” deyince, “Otuz beş kutb-u cihan yetmez mi bana.” deme cüretini nasıl gösterdim bilmem. Evimize, Konya’dan misafirler gelmişti. İkramlar yapılırken bize, “Sana kardeşim diyesim geliyor.” buyurdular. Ayağa kaldırıp, bize, uzun bir müddet baktıktan sonra, “Evimizden genç bir mürşid-i kâmil çıksa.” dediler. Ah keşke ayaklarına bulaşan bir toz olsaydım. İmam Hatip Okulu’nda okurken bir sabah, arkadaşım Zeki Aydoğan, “Seni, Üstazımız (k.s.) istiyor.” dedi. Hafta içi olduğu için gitmem mümkün değildi. O gün, valilik, hava şartlarının bozuk olmasından dolayı okulları tatil etti. Yahyalı’ya geldiğimde Üstazımız (k.s.), “Seni bekliyordum oğlum. Gece Sami Efendimiz (k.s.)’le görüştüm. Sınıfını geçeceğini, gönlü bize karşı itirazlı olan şu hocayla görüşmemeni tembih ettiler. Eğer dikkat edersen, bize yapılan mânevî iltifatlar sana da yapılacak.” buyurdu. Sınıfı doğrudan geçtim. O günlerde istikamet üzere görünen o hoca da muhalif çıktı. İnşallah, o da, biz de ıslah oluruz. Devam Edecek…
 

SÜMEYYA

Üye
Katılım
13 Ara 2006
Mesajlar
4
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Ali Ramazan Efendimi gönülden seviyoruz Rabbim hem bu dünyada hem de ahirette ondan ve ailesinden ayırmasın çünkü onlarsız bu dünya hayatı da çekilmez. her ne kadar layık olamasam da onların sevgisini gönlümde taşıyorum. umarım bu sevgi benim ahirette onlarla birlikte olmama vesile olur. umarım...
 
Katılım
1 Ara 2006
Mesajlar
64
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Ey Allah'im Bu Ne GÜzellİk

KARDEŞİM ALLAH RAZI OLSUN,NE GÜZEL BİR RÖPORTAJ.ÜSTADIM, SULTANIMIN ELİNDE NADİDE BİR ÇİÇEK MİSALİ ZARİFÇE YETİŞTİRİLMİŞ.YÜCE YARADAN HEPSİNDEN RAZI OLSUN.
elimde avucumda sadece onların sevgisi var,Allah üstadımızın nurdan yolunda istikametle,teslimiyetle,muhabbetle yürümeyi nasip etsin.DEVAMINI BEKLİYORUZ MUHAKKAK kavacıklı kardeşim.

selametle...
 
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
allah hepinizden razı olsun kardeşlerim ve abilerim

allah razı olsun kardeşim.
 

kadirgurun

Üye
Katılım
26 Ocak 2007
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
48
Ali Ramazan Efendimi canı gönülden seviyorum. Rabbim başımızdan eksik etmesin. himmetine çok ihtiyacım var canım Efendim. Rabbim hem bu dünyada hemde ahirette bizleri yanından ayırmasın.Gönlüm sizinle, İnşaallah bizleri kabul edermisiniz Efendim. Allhım razı olsun.....
 

brk43

Üye
Katılım
23 Ara 2006
Mesajlar
24
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
kütahya
Web sitesi
www.firaset.net
s.a kardeşler efendimiz bugün herkezden "neml" suresini okunmasını istemiş.hepiniz ALLAH' A emanet olun
 

brk43

Üye
Katılım
23 Ara 2006
Mesajlar
24
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
kütahya
Web sitesi
www.firaset.net
efendimiz yarın saat 04.03.2007 tarihi saat 14 de çınar kongre salonun da bir konferansa katılacaktır
 
U

ummuhan

Guest
Ya HU! kardeşim şu yazıyı bir düzenleyip imla işaretlerini kullanarak daha kolay okunur hale getirseniz de faydası artması açısından okunurluğu artsa nasıl olur? Bir zahmet .....
 

brk43

Üye
Katılım
23 Ara 2006
Mesajlar
24
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
kütahya
Web sitesi
www.firaset.net
gerçekten mükemmel bir programdı hele bide programdan sonra sivastan gelenabilerimizle beraber efendimizle sakin bir şekilde görüşmek bize programın zevkini kat kat arttırdı ayrıca bi aksilik olmassa üstadımız mayısta tekrar konyada olacakmış hepiniz ALLAH(cc)'a emanet olun
 

brk43

Üye
Katılım
23 Ara 2006
Mesajlar
24
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
kütahya
Web sitesi
www.firaset.net
kardeşler hakkınızı helal edin haber vermeyi unuttum üstadımız bu hafta sonu cumartesi pazar istanbulda çeşitli programlara katıldı ve pazarteside bir haftalığına avrupaya gitti ALLAH(cc) hayırlısı ile gidip dönmeyinasip etsin
 
M

M.T.

Guest
Efendimiz yarin 16 Mayis Carsamba günü Almanya Köln'de olucak insAllah...
Ve persembe günüde kahvaltida agrilicaz hayirlisi..:)


(heycanliyiz..)
 
Üst