Yahudi Elinde Esir Mescid-i Aksa'ya Seyahat Anıları

saf deha

Profesör
Katılım
26 Kas 2007
Mesajlar
1,306
Tepkime puanı
120
Puanları
63
Konum
ankara-kayseri
Mescid-i Aksa'ya Seyahat Anıları


Yağmur yağarken aşağı doğru Ürdün vadisine iniyoruz…

Solumuzda Romalılar döneminden kalma bir şehir… Kafilede bulunan ilahiyatçı profesör arkadaşımız helak olmuş toplumlar ile ilgili Kur’an ayetlerini hemen dillendiriyor. Resimler, video kayıtları… Zaman yok otobüsten alabildiğimiz kadar.

Ürdün vadisi denizin 400 metre altında dümdüz bir arazi. Ne yetişmiyor ki… Afrika insanı buralara gelmiş çiftçilik yapıyor. Taze salatalık muz yiyoruz. Cennet ile müjdelenen on sahabeden biri olan Ebu Ubeyde bin Cerrah (Radıyallahü Anh)’ın kabrine geliyoruz. İhtişamlı bir yapı içinde dua edip, anıyoruz bu mübarek sahabeyi.

Ürdün vadisinden, İsrail sınırına geliyoruz. Yahudi saklayan ağaçları(Gargad ağacı) geçiyoruz. Gerçekten içine kim girse saklayacak kadar donanımlı…

Ebû Hüreyre (ra) bildirmiştir:

Resûl-i Ekrem Efendimiz aleyhissalâtu vesselâm şöyle buyurdu: “Müslümanlarla Yahudiler harb etmedikçe kıyâmet kopmayacaktır. O harpte Müslümanlar (gâlip gelerek) Yahudileri öldürecekler. Öyle ki, Yahudi, taşın ve ağacın arkasına saklanacak da, taş veya ağaç; ‘Ey Müslüman, Ey Allah’ın kulu, şu arkamdaki Yahudi’dir, hemen gel de öldür onu!” diye haber verecektir. Sadece Garkad ağacı müstesna, çünkü o, Yahudilerin ağaçlarındandır.” (1)

safiyahudisaklayanagac.jpg


GARGAD: Yahudi Saklayan Ağaçlar: Yahudiler bu ağaçlara ümit bağlamıştır; ahir zamanda müslümanların elinden kurtulmak için...

Ürdün vadisi çok sıcak, nerdeyse, 31–32 derece. İkindi vakti geldik İsrail sınırına. Saat 18.00’de memurların mesaisi biticeği için bu vakitte geldiğimiz söylüyor rehber. Memurlar, 40 yaş altındaki müslüman turistleri epey sorguya çekiyor. Bizim gruptada 4 kişi vardı. Saat 18.00’e kadar bırakmadılar. Akşam yağmurlu idi. Namaz’ı havaalanında kıldık, Yahudiler garip garip bakıyorlardı.

Yola çıktık, yaklaşık 1500 metre yükseldik. Yarım saat sonra Kudüs’e geldik. Yolları, evlerin görüntüsü ve tarih örüntüsü büyüleyiciydi. Hava birden 13-14 dereceye kadar düştü.

Filistinli birinin sahip olduğu bir otele yerleştik. Eylül-Ekim ayları Hıristiyan’ların hac mevsimi imiş. Tıka basa Rus ve Avrupalı 60 yaş üzeri insanlar. Tıpkı bizim insanımızın böyle yaşlara gelince hacca gittiği gibi…hepside meraklı. yemeklerinde bile hacları hakkında okuyorlar veya tartışıyorlar. Yemekten sonra birkaç erkek Mescid-i Aksaya gidelim dedik. Her zaman açık olan 7nci kapıdan(Eski Kudüs surları Kanuni Sultan Süleyman zamanında yapılmış ve 7 kapısı bulunmaktadır. Eskiden dışarı ormanlık ve vahşi hayvan çok olduğu için bu büyük surlar yapılmış) İçeri girdiğimizde, sonradan öğrendiğimiz azap yolu- Hz İsa(AS)’in öldürülmek üzere götürüldüğü yol- istikametinde ilerledik.
safiAzap%20Yolu-Mescidi-Aksa.jpg

Azap yolu



Bazı evlerin önünde Kâbe resimleri vardı. Aslında merak ettik. Meğerse hacca giden müslüman Filistinlilerin evleriymiş bunlar. Uzaktan Mescid-i Aksa’yı gördük ama fazlada gidemedik. Sokaklar ıssız ve kedilerden başka canlı yoktu. birazda bu görüntüden çekindik ve korktuk. Dükkânların kapıları demir ile iyice muhafaza edilmişti. Burada olaylar olduğunda, dükkânlar talan ediliyormuş. Bir koruma niteliğinde herkes önlem almış. Fazla dolaşmadık hemen döndük otele.
safiMAksa%20ve%20Kud%C3%BCs.jpg

Kubbetis Sahra

Sabah namaz için uyandık. Kafile ile Mescid-i Aksa’ya yöneldik. Akşam ne gördüysek yolda rehber bir bir anlatıyordu. Mescid-Aksa kapısına geldiğimizde 10–15 tane ellerinde makineli tüfekler bulunan İsrail askerleri bekliyordu. Rehber onlarla konuştu ve biz içeri girdik. İçeri girebilmek için bekleşen birkaç Filistinli gördüm orada. Onların mahzun haline çok üzüldüm…

İçeri ferah ve zeytin ağaçları vardı. Yürüme yolundan geçince Hayat-üs Sahabe camisine varıyoruz. Altın kubbeli- bize hep Mescit-i Aksa gibi gösterilen cami- Onu geçince merdivenlerden iniyoruz ve asıl camiye giriyoruz. Oldukça mistik ve kalabalıktı. Namaz öncesi caminin sol tarafında Meryem anamızın ve Zekeriya(AS)’in makamını görüyoruz. Sanki küçük bir oda gibi duruyor. Minber’i Selahattin Eyyübi yaptırmış. Kudüs’e zafer ile girmeden önce böyle iki minber yaptırmış. Birisini buraya diğerini de El-Halil şehrindeki Halil-i Rahman kabrine koymuş. 1970’li yıllarda fanatik bir Yahudi bu minberi yakmış. Sonraları orijinaline uygun yenisi yaptırılmış. İmam namazdan önce Kur’an okudu. Sesi çok güzeldi. huşuyla dinledik.

Namazdan sonra hava aydınlanmış ve gezmeye başladık camiyi. Namaz kılınan yerin altında Hz Süleyman(AS)’in cinlere yaptırdığı mescit var idi. Uzun bir yürüyüşten sonra oraya vardık. Cinlerin getirdiği kayaları görünce çok şaşırdım. Nerdeyse 1–1,5 metre kalınlığında kare boyutlu taşlar. Mescit yapılırken, Hz Süleyman(AS) asasına sakalını değdirerek seyrediyormuş. Uzun bir zaman sonra asası yere düşünce öldüğünü anlamışlar ve demişler ki “Keşke öldüğünü bilseydik de bu kadar zahmetli işe devam etmeseydik…” sanırım Kuranda bununla ilgili ayetlerde cinlerin asla gaybı bilemeyeceği ile ilgili tema vurgulanmış.

Bu mescitte Zekeriya(AS)’in mihrabı ve zeytin yağı kuyusu vardı. Peygamberimiz(SAV) bir hadisinde “Mescid-i Aksa’yı gidiniz ve orada namaz kılınız. Eğer oraya gitmeye ve namaz kılmaya gücünüz yetmiyorsa kandillerde yakılmak üzere zeytinyağı gönderiniz” buyurarak, buranın Müslümanlarca ziyaret edilmesi gereken bir yer olduğunu vurgulamış ve caminin aydınlatılması için gerekli kandil yapımı için zeytinyağının gönderilmesini istemiş. Hala yer kuyusunda- üstünde demir parmaklıklar var- zeytinyağı kokuyordu.

Caminin sol yanında ise Emevi sultanı Mervan tarafından yapılmış ek bir mescit bulunmaktaydı. Düz, sade ve sütunlu bir görüntüsü vardı. Ağlama duvarı ile bitişik yerde ise-caminin sağ tarafında kalan ve burak camisi ile arasındaki mesafesi uzun olan- peygamberimiz(SAV)’in Miraca çıktığında Mescid-i Aksa'ya getiren Burak’ın bağlandığı iki katlı merdivenle inilen yer bulunmakta ve Burak camisi olarak anılmaktaydı.

Kudüs batı ve doğu olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır. Doğu tarafı Filistinlilerin yaşadığı ve zeytin dağı denilen yüksek bir yerdir. Buradaki ev fiyatları 200 bin $ civarında imiş. Çok daha yüksek fiyatlarla İsrailliler bu evleri alıyormuş. Çok radikal olanları, Filistinli bu insanlara çok kızıyorlarmış.

Zeytin dağında bulunan, Rabia-tül Adeviyye(ra), Selman-i Farisi(ra) mezarlarını gezdik. Müslümanlarca İsa(AS)’ın göğe yükseldiğine inanıldığı yeri gördük. Burayı Selahattin Eyyübi yaptırmış. Zeytin dağından Mescid-i Aksa’ya bakılması çok hoş. Baktığımız yerde, ilk önce Yahudi, sonra Hıristiyan ve Mescid-i Aksa sınırına yakın yerlerde müslüman mezarlıkları paylaşılmış. Bütün Hıristiyan’ların müttefik olduğu altın kubbeli Cismani kilisesi de tam vadi ortasında bulunmaktaydı.

Yine Kudüs’ün doğu tarafında, Hz Ömer(ra) camisi bulunmaktadır. Hz Ömer(ra) Kudüs’e geldiğinde Kıyamet kilisesine gelmiş. Tamda öğlen namazı vaktiymiş. Papaz, kilisede namazını kılmasını istemiş. Hz Ömer(ra) sahabe ile istiare yapmış ve burada namaz kılmamış. Bir taş attırmış ve onun düştüğü taşlı yerde namazını kılmış ve sonradan burasını camiye dönüştürülmüş.

Bu camiye 50 metre civarında Kıyamet kilisesi bulunmaktaydı. Hıristiyan inancına göre, Hz İsa(AS) ölünce burada yıkanmış ve defnedilmiş. Sonra mezarından göğe yükselmiş. İçerisi mistik lambalarla dolu. Yanan mumlarım kokusu rahatsız etti ve oldukça ağırdı.

cuma namazından sonra öyle bir yağmur vardı ki… Kudüs halkı yağmurdan memnundu. Su burada altın gibi kıymetli ve yağmur çok az yağıyormuş.Ama biz yarım saat civarında camiden çıkamadık. Ağlama duvarını gezdik. Elbette yağmurlu olduğu için pek ağlayan yoktu. Duvara bakarak sürekli hareket eden başlar… Garipti.

İsrail hükümeti İsrail dışında yaşayan insanlara çok konforlu evler ve yüksek maaşlar vaat ederek yeni yerleşim birimlerine yerleştiriyormuş. Yapmaları gereken tek şey, çok çocuk yapmak ve ağlama duvarında ağlamak!

ağlama duvarı meydanı geniş ve ferah bir alandı. Mescid-i Aksa’ya doğru bir tünel kazılmış. Her yanı örtülüydü. İçini göremedik. Konuşulanlara göre buradan çok değerli şeyler çıkmış, altın gibi… Mescid-i Aksa’nın yıkılması ile ilgili çok konuşulan yer burası olsa gerekti... Sanırım Mescid- Aksa’ya gizlice tünel kazıyorlar.

Filistinli rehber, “Burayı Müslümanların çok ziyaret etmesi gerekiyor. Burayı sahipsiz bırakmayın” demişti.
safim%C3%BClteci%20kamp%C4%B1%20duvar%C4%B1.jpg

Filistinli Mülteciler Kamp duvarları: Bu duvarlarla Filistinlilerin dışarıya çıkması engelleniyor. Kamp, sanki bir açık hava hapishanesi gibi.

İsrailliler Müslümanların gelmemesi için ellerinden geleni yapıyorlar. Gümrükte sıkıntı veriyorlar. Basın yayın yoluyla, çok olayların olduğu insanlara gösteriliyor. Biz de gelmeden önce olaylar olmuştu ve bazıları gitmekten vazgeçtiler.

safik%C4%B1yamet%20kilisesi%20%C3%B6n%C3%BC.jpg

Kıyamet Kilisesi Önü


Malî durumu iyi olan tüm müslüman kardeşlerimi Mescid-i Aksaya davet ediyorum; inşaallah!

Saffet Kuramaz


(1) Müslim, Fiten, 82.
 

korakademik

Ordinaryus
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
2,236
Tepkime puanı
63
Puanları
0
giriş çıkışlarda
pasaportlarda hangi ülkenin damgası basılıyor
veya israil in bu ziyaretlerden bir menfaati mevcut mu acaba?
 

saf deha

Profesör
Katılım
26 Kas 2007
Mesajlar
1,306
Tepkime puanı
120
Puanları
63
Konum
ankara-kayseri
bu sorun değil...

turla anlaşıyoruz ve israil damgası pasaportta basılmıyor. böylece umre ve hac ziyaretlerinde sorun yaşanmıyor. elbette bunu için fazla para alıyor israililer...

saygılarımla...
 

korakademik

Ordinaryus
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
2,236
Tepkime puanı
63
Puanları
0
hangi ülkenin damgası vuruluyor peki
İnşallah müjdeli haber verirsiniz.

bilgi için teşekkürler.
 

saf deha

Profesör
Katılım
26 Kas 2007
Mesajlar
1,306
Tepkime puanı
120
Puanları
63
Konum
ankara-kayseri
hiç bir ülkenin... sanki orada yaşamamış gibi girip çıkıyorsunuz... israilden içeri girerken, 40 yaş altındakilere bayağı soru soruyorlar. bunu bilen tur rehberleri oraya akşam 18:00 civarına yakın gidiyorlar... mesala biz 16:00 civarı ordaydık. sonuçta gümrükten içeri girdik. biz karayoluyla gittik. uçaklada gidenler var. uçakla nasıl oluyor bilmiyorum.
 

saf deha

Profesör
Katılım
26 Kas 2007
Mesajlar
1,306
Tepkime puanı
120
Puanları
63
Konum
ankara-kayseri
"Biz öyle bir bağda, öyle bir rabbiyyetle, o delillerle Hazretü'l Kudüs' yürüyeceğiz. Hazretü'l Kudüs'e rabıtasız gidilemez. Hazretü'l Kudüs, kulların yetişeceği en yüksek makamların erişeceği en yüce devlettir. Sonsuz sürür makamıdır, sonsuz şeref makamıdır..." 1976, istanbul, şeyh Muhammed Nazım Kıbrısi.
 

saf deha

Profesör
Katılım
26 Kas 2007
Mesajlar
1,306
Tepkime puanı
120
Puanları
63
Konum
ankara-kayseri
eşimle konuşuyoruzda iyi ki gitmişiz diyorum. suriye, ürdün ve israil, savaş içinde kaynar kazan oldular. gördüğüm halklar o kadar cana yakın ve bizi o kadara benimsiyorlar ki, biz şimdi, turgut özal dönemini yaşıyoruz. sancılıyız demişlerdi 2 sene önce... şimdi yaşananları görünce haklıymışlar diyorum. yapabildiğim sadece dua etmek. Allah yar ve yardımcıları olsun inşaallah. Amin!
 

saf deha

Profesör
Katılım
26 Kas 2007
Mesajlar
1,306
Tepkime puanı
120
Puanları
63
Konum
ankara-kayseri
Bu yazıyı yazdığımdan bu yana, kudüse gidenlerin sayısının arttığını görüyorum. giden gitmeyen, bu yazımı okuyan herkesten Allah razı olsun...
 

saf deha

Profesör
Katılım
26 Kas 2007
Mesajlar
1,306
Tepkime puanı
120
Puanları
63
Konum
ankara-kayseri
Gazze'de yaraları sarılıyor yeniden. İnş. kalıcı ateşkes olur ve bu esaret biter... :)
 

saf deha

Profesör
Katılım
26 Kas 2007
Mesajlar
1,306
Tepkime puanı
120
Puanları
63
Konum
ankara-kayseri
Bugün İsrail ile Türkiye, Mavi Marmaradan sonra anlaşmaya vardıkları haberleri gündeme oturdu. İsrail bizden özür dilediği gib haberler var. Filistin üzerindeki ambargonun kalkacağı konuşuluyor. Şimdilik güzel şeyler oluyor gibi bir görüntü var, hayırlı olur inşaallah.
 
Üst