düşünüyorum, yağmurun bende inşâ ettiği şeyi.
fftp:
Dün yağmur yağıyordu. Saatlerce yağdı. İçimi tarifsiz kıpırdı, bir heyecan, bir coşku sardı. Allah biliyor ya dışarı çıkmak koşmak, koşmak, göğe başımı kaldırıp saatlerce yağmurun altında kalmak istiyordum. Ama bunu yapacak ortam ve şartlar yeterli değildi. Neyseki anlayışlı annem ve babam var. Söylemeden anlamış olmaları çok güzel. Onların sayesinde koştum, ağaçların yapraklarını seyrettim, esen rüzgârda kollarımı açtım. Islandım, ıslandım, ıslandım...
Başımı göğe çevirdim, yağan o yağmuru hissetmek istedim.
Sonra indirdim başımı, içimdeki o koşan şey durdu birden sanırım. Nefesi tıkandı belki koşmaktan. Belki başka bir şey oldu, bilmiyorum. Ağaçları, ıslanan çimenleri ve toprağı seyrettim. Sonra tekrar başım göğe çevrildi. Baktım, uzun uzun baktım. Aradığım neydi, göremedim.
Yıkıldım o esnada... Yapayalnızdım. O an yanımda derunî bakışları ve anlatımları olan birini aradım.
İlerde ailem camdan seyrediyor muydu beni bilmiyordum. Yağmuru onların seviyor olmasına sevinmiştim. Sohbet ediyor olmalılardı ve büyük ihtimal düştüğüm bu sessizliğe aldırmayacaklardı. Onlar yağmuru heyecanla anlatır gibiydiler. Belki de başka bir şey konuşuyorlardı.
Oysa ben, anlamını bilmiyordum hiçbir şeyin. Görmek, ıslanmak, koşmak, yetmemişti. Ağlamalı mıydım? Bir bebek gibi, ama yok! Göremiyordum, ufkum o kadar dardı ki, kendi yetersizliğimle bir adım daha atamamış, gerilemiş, gerilemiştim. Tufan kopmalıydı o an! Belki de koptu...
Yağmurda ne aramıştım?
Bulduğum sığ bir akıl, benlik, yokluk olmuştu. Yapayalnızdım, bana gördüklerimi anlatacak birine ihtiyacım vardı. Yağmurun dilini anlayamacak kadar sığ bir âlemdeydim.
Bir bebek olmak istedim, yağmurda ıslanan bir bebek...
..........................
Yağmuru sevmem için nasıl bir nedenim var bilmiyorum...
Daha doğrusu dediğim gibi dilim çok yetersiz...
Yağmuru sığ bir sevişle...