Ya rÂsulallah

Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Konum
ASR-I SAADET
635929.jpg


Sen aramızdayken,
Yoktu bize azâb-ı kerim
Sen gittin gideli
Kıyâmet yakın, azâbımız çetin
Şeytanı dost bildi
En büyük düşmanım; nefsim …
Sen bizdeyken, nefsimiz; ayaklarımızın altındaydı
Baş edemiyor sensiz,
Nefsimle aciz bedenim…
Gel, etme …
Ne olur !
En azından rüyalarımda başımda dur
Bir nasihatin cihanı durdurur
Dile
Mü’minlerin, mü’minelerin
Süreyya’ların, Abbaslar’ın, Bilâl’lerin
Uhud’ların, Bedirlerin, Hendeklerin
Allah Rızası için
Gönderdiğin seriyyelerin
Geçmiş, gelecek mü’min, mü’mine ceddim
İki cihanda da hayat bulur
Gel etme, dile n’olur

Sen doğduğunda yıkıldı putlar
Dayanamadı nuruna ihtişamlı burçlar
Gitti batıllar
Geldi Hak(k)’lar
N’oluyor dedi tüm batılcılar
Dayanamadı bin yıllık Mecusi ateşi
Doğumuyla dedi yüzüstü kapanan putlara
Tapılacak yapıt değil
Tövbelerin tövbesini kabul eden
Rahman ve Rahim olan
Ezeli ve Ebedi olmayan
Hayy’um ve Kayyum olan
Hakk Teala (c.c.) var
Ne yapsın ateş
Ne yapsın burç
Ne yapsın taş
Asıl hata
Onu yapıp
Sonrada dönüp
Elleriyle yaptıklarına tapanlar
Senin yaptığın
Senin Rabb’ince bahşedilmiş
Aklı selimine
İlmi becerine muhtaç
Beyni taçsızlar
Kıpırdamaktan acizken
Ne diye
“ Bir Olana ” değilde
“ Hiç ” olana taparlar ?

Günümüz cahiliye değil
Ama …
Modern Cahiliye devri
Ya Râsulallah
İlim Allah Rızası’na değil
Daha çok para rızasına çalışıyor
Şeytan artık sadece damarlarımızda değil
İçimizde, dışımızda, yer yer aramızda
Çoğu zaman yanıbaşımızda
Hatta elektronik cihazlarımızda bile dolaşıyor
Zina almış başını gidiyor
Kumar, içki, faiz alabildiğine
Kıyamet alametleri boy boy
Zenginin adaleti
Fakirin zulmüyle bitiyor
Kimse durupta
Nereye gençlik demiyor
Geleceğimiz Cehennem’e odun oluyor
Ne olur ya Rasul
Sen gel gönlümüze doğ
Sen demişsin Medine’nin Fethi’nden önce
“ Allah’a ve Ahiret gününe iman edenler Medine’de toplansın ”
Ya Rasul
Gönül ne Mekke
Ne Medine istiyor
Duydum ki
Kâbe ikiymiş…
Birisi Suret’ül Kâbe
Mescid – i Haram’ın
Taştan ibaret, dört duvar
Faydasız ve zararsız
Mekân – ı dünyalık, fani hâli
Birde Hakikat’ül Kâbe
İbadetlerin birleştiği
Hakk Teala (c.c ) hazretlerine sunulduğu
İki cihanda da geçerli olan
Ebedî Kâbe
Benim gönlüm ister ki
Gitsin bu can Hakikat’ül Kâbe’ye
Ama gel gör bide
Nefsim ve Şeytan vermiş el ele
İşi gücü benle
Benim gibilerle
E haklı tabi
Ne işi var ki
İmansız, İslamsız kişilerle
Onlar zaten Ahirette
Şeytanla aynı kefede
Benden, bizim gibilerden çalacakları bir şeyler var ki
Gözleri bende
Benim gibilerde
Ama benim gözüm, gönlüm
Evvelâ iki cihanın en büyük nuru
Kuran-ı Azizi Müşan
Sonrada en büyük destekçim
Sünnet ve hadislerde
Size iki emanet bırakıyorum,
Onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız
O emanetler;
Allah’ın kitabı Kur’ân-ı Kerim ve Peygamberinin sünnetidir.
Veda hutbende de buyurduğun üzere
Bir elim Rabb’imin Kelam’ı Kur’an’da
Bir elim sünnette, hadiste
Dilim tövbe ve zikirde
Fani bedenim
Allah Rızası için
Hayırda yarışmanın peşinde
Ama ya Rasul
Sen genede bizlere şefaat eyle
Bize aracı ol
Bizim için af, mağrifet, hidayet
Gerçek kurtuluş için
Rabb’imizden niyâz dile
Ah “ O ” secde
Ah “ O ” secde
Vakti vukuu bulduğunda bildirilecek
Hakk Teala hazretlerine sunacağın
Ah “ O ” secde
Anam babam sana feda olsun
Diyemeyeceğim
Gençliğim, fani ömrüm,
Maddi manevi tüm herşeyim
Hakk cihadı yolunda
Helak – ı feda olsun
Uhud’da sana gelen taş
Sana diye siper olan Katâde b. Numan’ı bulan oklar
Rabb’im beni o zamana göndersin
Rabb’im beni öldürsün
Diriltsin
Öldürsün
Diriltsin
Kıyamet’e kadar bu böyle devam etsin
O hain taş, ok ne varsa
Gözlerimin önünde
Önce benim kalbimi
Sonra gidip
İki cihan şahına kastedmeye çalışmanın hıncıyla o zalim göndereni bulsun
Hikmet’i tecellisiyle düşman’ı kâfire
İbreti âlem olsun
Uzayda duyulan tek sesin Ezan – ı Muhammed olması gibi
Kalplaerin sadece Rabb’i zikretmesiyle huzur bulması gibi
Sivrisineğin bile anlaşılmaz vızıltısında
Anlaşılır şekilde Allah demesi gibi
İbreti alem olsun
Rabb’im kelamıyla tecelli etsin
Yeterki “ Ol ” desin
Hakk yerini bulsun
Rabb’imin nuru heryerde olsun
Ya Râsulallah
Sizden biriniz,
Beni anasından babasından,
Çoluk çocuğundan ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe
İman etmiş olamaz demişsin
Geçmiş cahiliye insanları
Evlatlarını diri diri gömerdi
Ben sana anam babam feda olsun diyemem
Anam
Allah nedir bildirmemiş
Babam
Sağ kulağıma ezan
Sol kulağıma gamet getirmemiş
Kelime – i Şahadet nedir
İlköğretim din dersine kadar kimse bildirmemiş
Beni diri diri gömmemiş ama
Daha da kötüsü
Cahil bir şekilde bırakıp
Sözde eğitmiş
Ama çok şükür
Rabb’imin hikmeti hidayetiyle
Lanetli kâfir topluluğundan da edememiş
Zamansız terk edip gitmiş ama
Zamanında Hakk’ın ilahi tecellisi yetişmiş
Ya Râsulallah
Benki sonradan görmelerdenim
Benki daha nicelerden sadece biriyim
Şüphesiz Hz. Kur’an Allah’ın izniyle senin tebliğin
Demiyor mu
Zilzal Suresi- Ayet 7–8
“ Her kim zerre miktarı hayır işlerse onu görecek.
Her kim de zerre miktar şer işlerse onu görecek.”
Ya Hayy, Ya Hakk;
Ya Râsulallah,
Onlar bilmiyorlar
Senin cahiliye devrindeki af dilediğin
Uyarmaya geldiğin topluluğun cahilliği gibi
Onlarda bilmiyorlar
Hâlbuki bilseler
Ne imanlı, ne şerefli olurlar
Bilseler dünyada kimsesizler azalır
Herkes gerçek mutluluk ve saadeti bulurlar
Ama ne yazık ki
Bilmiyorlar
Bilmeden devlet baksın diyorlar
Yurda veriyorlar
Sokağa atıyorlar
Yetiştirme yurdunda çok mu iyi bakıyorlar
Tamam, iş garantisi var
Ama anne baba bakmazsa
Baştaki personel
Ne kadar ilgili bakar
Kimi can yakar
Kimi cana can katar
Cana can katan ne ala
Can yakana savunmasız bıraktığın sözde ata
Kendini nasıl savunur
Kime ne anlatır
Ne yapar
Kime kaçar
Ya Rabb
İşte ben o zaman anladım
Onlarda o zaman anlar
Bir sana el açar
Bir kimsesizlerin Şah’ı
Kainatın Peygamberini
Onun örneklerini
Arar arar arar
Ya Rabb
Sen hidayet et
Ya Râsulallah
Sen hidayet dile
Sen ki dua ettiğine hemen cevap olunur
Sen onlara
Sen onlar gibilere
Sen sözde ailelere
Hayır dua eyle
Sözde değil
Özde Müslüman olmayı
Gerçek saadeti bulmayı
Gerçek yolu görmeyi
Hakk Teala’dan niyaz eyle
Tövbe kapısı kapanmadan
Ya Hakk
Tövbelerini gönülden nasip, kabul ve bahtiyar eyle
Ya Rabb
Senki kimsesizlerin kimsesisin
Bedrin Aslanı Hz. Ali ( r.a. ) buyurduğu gibi
Asıl yetimler anadan babadan değil ilim ve ahlaktan yoksun olanlardır.
Sen hayırlısıyla
Aklıma, gönlüme
İmanıma, iffetime
Senin rızandan çıkabilecek
Her şeyime mukayyet
Ameli salihime bereket ihsan eyle
Ya Râsulallah,
Senki kimsesizlerin şahısın
Daha doğmadan baban Abdullah’ı
Daha doymadan annen Amine’yi
Daha nurunu tamamlamadan can yoldaşını
Daha sağ yanını tamamlayamadan sol yanını ebedi âleme gönderdin
O seneyi
Hüzün senesi dediler, dedik, dedim …
Yıldırmadı seni taşlar, ambargolar
Nede güzel tebliğine devam ettin
Kâbe’ye asılan
O kalleşçe Bismillahirrahmanirrahim diye başlatmayla
Rabb’e hibe edilmeye çalışılan
Sözde fetva, özde kâfirlik kokan yazıtta
Ambargo kerimlerinin
“ Bismillahirrahmanirrahim ”
Lafzı hariç
Tahta kurtlarınca yenmesi
“ Bu fetva çürüdükçe ambargo olacaktır. ”
Diyen kâfirlere inat
“ Senin kelamın, Rabb’in Kelamı yanında nedir ki ? ”
Dersi gibi
Acizliğini kâfir ve şirk ordusuna
İliklerine kadar nasılda şaşkınlık içerisinde bırakıp hatırlattın
Kamer-i Şakka’yla
Kâfirlerin o buz tutmuş, nasırlaşmış
Kalplerinin üzerine, nasılda korku sardın ?
O kadar güvendi ki sana
“ Hazır mısınız ? ” dediğin
O iman dolu
Asrı Ashabın
“ Ya Râsulallah,
Senki bize şu denizi gösterip dalarsan,
Bizde seninle birlikte dalarız.
Allah’ın bereketiyle yürüt bizi… ”
Diyerek nasılda hoşnut karşılandın.
Onlar ki
Şehitliği
Çölde su bekler gibi beklerken
İman dolu bir cephe
Seni bu kadar severken
Eyy Rabb, Senki kainatı yaratmadan
Hz. Peygamber’in nurunu yaratmışken
“ Beni görmedikleri halde
Bana iman eden din kardeşlerimi görmeyi
Çok isterdim. ” deyip …
Beni, Onu, Şunu …
Mü’minleri, Mü’mineleri kasdetmişken
Görmeden, duymadan, bilmeden
Delillerine, getirdiklerine ve götürdüklerine
Her şeyinle her şeyine
Bu kadar iman etmişken
Kim bilir
“ Anam babam sana feda olsun
Ya Râsulallah,
Seni görmeden yapamıyorum ! ”
Diyen ashabın misali
Görsem, bilsem, duysam, kokunu alsam
Kim bilir nasıl olurdum,
Ne yapardım?
Ben seni bildikçe, yaşadıkça
Bahtiyarım
Cahillik başıma vurmuş, diz boyu
Şefaatine muhtacım, baştacım
Öyle bir ışık yak ki yoluma
Bir kıl payı olsun
Yolumdan şaşmayayım
“ Günahlarına tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir. ” hadisince
Senki tövbeleri çokça kabul edensin
Tövbe ettim bir cümle günahlarıma
Estağfirullah Ya Rabb
Pişman
Pişman
Bin pişmanım …
“Canımı elinde tutan Allah’a yemin ederim ki,
Eğer siz hiç günah işlemeseydiniz,
Allah sizi yok eder,
Günah işlediğinde
Hemen istiğfar eden ve kendilerini affettiği insanlar getirirdi”
Ya Rabb sana karşı gelmekten sana sığınırım
Senin gazabın şiddetlidir
Sen’in Cehennem’inden Sen’in Cennet’ine
Sen’in yasaklarından emirlerine
Sen’den Sana sığınırım Ya Rabb’il Âlemin
Sen’ki Sana sığınanı geri çevirmezsin,
Korursun, kollarsın, gözetirsin
Şehadet ederim ki
Birsin, teksin
Eşin, benzerin, dengin, ortağın yoktur
Yaratılan her ney varsa
Muhakkak yaratıcısı Sen’sin
Bizi yoktan var eden
Öldürecek ve tekrar diriltecek
Sonra Siz’e döndürülecek
Sorguya çekecek
Hesap günü sahibi
Sen’sin
Rahmetinle yargıla bizi
Cehennemin çok acı ve şiddetli
Şüphesiz
Sen kuluna
Ananın yavrusuna olduğundan daha merhametlisin
Ve gene şehadet ederim ki
Sen Allah’ın son peygamberisin
Kulu ve elçisisin
Ayetlerin geldiği zaman hakkında
Hadislerinde de buyurduğun gibi
“ Övünmek yok, Allah buyuruyor … ”
Layık olduğun için
Rabb istediği, yarattığı için
Muhammed-ül emin olduğun için
Sen
Sen
Sen’sin
Senki Cennet’in kapısındaki isimsin
Cennet’in inşasından beri Allah’ın kerimi
Mahşeri huzurda Cennet’in anahtarı
Herkesin şefaatini umduğu
Nice peygamberlerin
Ümmetinden olmayı dilediği
Baban İbrahim (a.s.)’ın duasısın
Kainatın gözbebeği
Son peygamberisin.​
 
Üst