Zeynep Özmen
Kevok_84
- Katılım
- 7 Haz 2006
- Mesajlar
- 3,306
- Tepkime puanı
- 11
- Puanları
- 0
Veliler Vasıtası İle Allah'a Yaklaşma
328- Tarif ettiğimiz üzere muttaki, harikulade halfer sahibi olan ev-liyâ kullar dinî hükümlerden muaf olmayıp mutlaka sorumludurlar. Herkes kendi işinden sorumludur.
Bir veliye sığınmakla veya yaklaşmakla, yahut da onun yüksek derecesiyle duada bulunmakla Allah'a yakın olunmaz. On*ların amellerinden mesul olduğu gibi o (kişi) de dünyadaki amelinden ke*sinlikle sorumludur.
Allah'a EC.C.) kulları vasıtasıyle yaklaşmak (tevessül) dinen caiz de*ğildir.
Allah Sübhanehu herkesin ancak kendi amelini kabul eder, bir peygamber ya da velî vasıtasıyle imdat İstemesi veya onun yüce makamı ve*silesiyle mağfiret dilemesiyle kötülüklerini silmez, Rabbu'I-âiemîn ancak tevbe edip kendine yönelen, isyandan vaz geçip mü'minlerin yoluna giren*lerin günahlarını yarlığar.
Bunun için Nebî (S.A.V.) de müşrikler için mağfiret dilemekten nehyo-lunmuştur. Nitekim Allah Taalâ şöyle buyuruyor:
«Cehennem ehli olduk*ları kendilerince açığa çıktıktan sonra, akrabaları bile otsa ne Nebi (S.A. V.) ve ne de İman edenlerin müşrikler için (Allah'tan) mağfiret dilemele*ri (doğru) olmaz.
» Nebî (S.A.V.) de yakın akrabaları için şunları söyle*miştir: «Ey Kureyş toplumu, nefislerinizi Allah'tan satın alınız.
Ben kati*yen Allah'tan bir fayda sağlayamam. Ey Abdulmuttalip oğulları, si2in için de Allah'tan bir fayda temin edemem.
Ey Abdulmuttalİb'in oğlu Abbas, sa*na da Allah'tan bir fayda sağlayamam. Ey Rasulullah (S.A.V.)'in halası Sa-fiyye, senin için de Allah'tan bir fayda sağlamam imkânsız.
Ey RasuluIIah*-in kızı Fatıma,= malımdan dilediğin kadarını benden iste, fakat senin için Allah'tan hiçbir fayda temin edemem.»[119]
Sahabe Nebî (S.A.V.)'den şefaat dilerler, hayatında O'nun huzuriyle Allah Taalâ'ya yakınlaşmaya vesile ararlardı..
Buhari'nin Sahih'inde Enes b. Malik (R.A.) dan, Hz. Ömer (R.A.) in, İn* sanlar kuraklığa maruz kalınca Abbas b. Abdulmuttalib (hürmeti) vesile*siyle istiska (Allah'tan su dileme) da bulunduğu ve şöyle dediği rivayet edilmiştir:
«Ya Rabbi biz kuraklıkta kalınca Nebimiz (S.A.V.) vasıtasıyla sana yol arardık. (Şimdi de) Nebimizin amcası vesilesiyle sana yol arıyo*ruz, bize su ver. Peygamber (S.A.V.) zamanında insanlar kuraklıkta kal*mışlardı. Bir bedevi Peygamberin (S.A.V.) huzuruna geldi, ve dedi ki:
«Ya Rasulallah, mallar telef oldu, yollar kesildi. Allah Taalâ'ya dua et de bize yardım etsin.» Bunun üzerine Peygamber (S.A.V.) ellerini kaldırdı ve; «Ya Rabbim bize yardım eyle...
ya Rabbim bize yardım eyle... ya Rabbim bize yardım eyle..» diye dua etti. Akabinde deniz tarafında bir bulut oluştu ve bir hafta hiç güneş görmeden (devamlı) yağmur yağdı. Nihayet (önceki) bedevi veya başka birisi geldi ve dedi ki:
«Ya Rasulallah, yollar kesildi ve binalar yıkıldı. Allah Taalâ'ya duada bulun da (yağmuru) bizden kaldır*sın.»
Rasulullah (tekrar) ellerini kaldırdı ve, «Ya Rabbİ üzerimize değil ci*varımıza yağdır... Ya Rabbi tepelere, dağlara, ağaçlık yerlere, vadilerin iç*lerine...» (Bundan sonra) elbisenin soyunulduğu gibi şehir (Medine'nin üzerindeki bulut} açıldı. Ebû Davud'un rivayetine göre adamın birisi Ra*sulullah (S.A.V.)'e:
Biz senin vasıtanla Allah'tan, Allah vasıtasıyla da sen*den şefaat diliyoruz» deyince Peygamber Efendimizi (S.A.V.) (öfkesinden veya hayretinden dolayı) «Sübhanallah» (Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih ederim) dedi ve bu (hayret veya öfke alâmeti) ashabının yüzlerinde de his*sedildi ve buyurdu ki, «Sana yazıklar olsun...
Allah'ın ne olduğunu biliyor musun? Allah vasıtasıyla yarattıklarından birinden şefaat dilenmez. Al*lah'ın şanı bundan yücedir, münezzehtir.»[120]
Ashâb hayatta olan en hayırlılarına dua ile şefaat dilerlerdi, ölümle*rinden sonra bunu yapmazlardı. [121]
328- Tarif ettiğimiz üzere muttaki, harikulade halfer sahibi olan ev-liyâ kullar dinî hükümlerden muaf olmayıp mutlaka sorumludurlar. Herkes kendi işinden sorumludur.
Bir veliye sığınmakla veya yaklaşmakla, yahut da onun yüksek derecesiyle duada bulunmakla Allah'a yakın olunmaz. On*ların amellerinden mesul olduğu gibi o (kişi) de dünyadaki amelinden ke*sinlikle sorumludur.
Allah'a EC.C.) kulları vasıtasıyle yaklaşmak (tevessül) dinen caiz de*ğildir.
Allah Sübhanehu herkesin ancak kendi amelini kabul eder, bir peygamber ya da velî vasıtasıyle imdat İstemesi veya onun yüce makamı ve*silesiyle mağfiret dilemesiyle kötülüklerini silmez, Rabbu'I-âiemîn ancak tevbe edip kendine yönelen, isyandan vaz geçip mü'minlerin yoluna giren*lerin günahlarını yarlığar.
Bunun için Nebî (S.A.V.) de müşrikler için mağfiret dilemekten nehyo-lunmuştur. Nitekim Allah Taalâ şöyle buyuruyor:
«Cehennem ehli olduk*ları kendilerince açığa çıktıktan sonra, akrabaları bile otsa ne Nebi (S.A. V.) ve ne de İman edenlerin müşrikler için (Allah'tan) mağfiret dilemele*ri (doğru) olmaz.
» Nebî (S.A.V.) de yakın akrabaları için şunları söyle*miştir: «Ey Kureyş toplumu, nefislerinizi Allah'tan satın alınız.
Ben kati*yen Allah'tan bir fayda sağlayamam. Ey Abdulmuttalip oğulları, si2in için de Allah'tan bir fayda temin edemem.
Ey Abdulmuttalİb'in oğlu Abbas, sa*na da Allah'tan bir fayda sağlayamam. Ey Rasulullah (S.A.V.)'in halası Sa-fiyye, senin için de Allah'tan bir fayda sağlamam imkânsız.
Ey RasuluIIah*-in kızı Fatıma,= malımdan dilediğin kadarını benden iste, fakat senin için Allah'tan hiçbir fayda temin edemem.»[119]
Sahabe Nebî (S.A.V.)'den şefaat dilerler, hayatında O'nun huzuriyle Allah Taalâ'ya yakınlaşmaya vesile ararlardı..
Buhari'nin Sahih'inde Enes b. Malik (R.A.) dan, Hz. Ömer (R.A.) in, İn* sanlar kuraklığa maruz kalınca Abbas b. Abdulmuttalib (hürmeti) vesile*siyle istiska (Allah'tan su dileme) da bulunduğu ve şöyle dediği rivayet edilmiştir:
«Ya Rabbi biz kuraklıkta kalınca Nebimiz (S.A.V.) vasıtasıyla sana yol arardık. (Şimdi de) Nebimizin amcası vesilesiyle sana yol arıyo*ruz, bize su ver. Peygamber (S.A.V.) zamanında insanlar kuraklıkta kal*mışlardı. Bir bedevi Peygamberin (S.A.V.) huzuruna geldi, ve dedi ki:
«Ya Rasulallah, mallar telef oldu, yollar kesildi. Allah Taalâ'ya dua et de bize yardım etsin.» Bunun üzerine Peygamber (S.A.V.) ellerini kaldırdı ve; «Ya Rabbim bize yardım eyle...
ya Rabbim bize yardım eyle... ya Rabbim bize yardım eyle..» diye dua etti. Akabinde deniz tarafında bir bulut oluştu ve bir hafta hiç güneş görmeden (devamlı) yağmur yağdı. Nihayet (önceki) bedevi veya başka birisi geldi ve dedi ki:
«Ya Rasulallah, yollar kesildi ve binalar yıkıldı. Allah Taalâ'ya duada bulun da (yağmuru) bizden kaldır*sın.»
Rasulullah (tekrar) ellerini kaldırdı ve, «Ya Rabbİ üzerimize değil ci*varımıza yağdır... Ya Rabbi tepelere, dağlara, ağaçlık yerlere, vadilerin iç*lerine...» (Bundan sonra) elbisenin soyunulduğu gibi şehir (Medine'nin üzerindeki bulut} açıldı. Ebû Davud'un rivayetine göre adamın birisi Ra*sulullah (S.A.V.)'e:
Biz senin vasıtanla Allah'tan, Allah vasıtasıyla da sen*den şefaat diliyoruz» deyince Peygamber Efendimizi (S.A.V.) (öfkesinden veya hayretinden dolayı) «Sübhanallah» (Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih ederim) dedi ve bu (hayret veya öfke alâmeti) ashabının yüzlerinde de his*sedildi ve buyurdu ki, «Sana yazıklar olsun...
Allah'ın ne olduğunu biliyor musun? Allah vasıtasıyla yarattıklarından birinden şefaat dilenmez. Al*lah'ın şanı bundan yücedir, münezzehtir.»[120]
Ashâb hayatta olan en hayırlılarına dua ile şefaat dilerlerdi, ölümle*rinden sonra bunu yapmazlardı. [121]