Veliler Vasıtası İle Allah'a Yaklaşma

Veliler Vasıtası İle Allah'a Yaklaşma


328- Tarif ettiğimiz üzere muttaki, harikulade halfer sahibi olan ev-liyâ kullar dinî hükümlerden muaf olmayıp mutlaka sorumludurlar. Herkes kendi işinden sorumludur.

Bir veliye sığınmakla veya yaklaşmakla, yahut da onun yüksek derecesiyle duada bulunmakla Allah'a yakın olunmaz. On*ların amellerinden mesul olduğu gibi o (kişi) de dünyadaki amelinden ke*sinlikle sorumludur.

Allah'a EC.C.) kulları vasıtasıyle yaklaşmak (tevessül) dinen caiz de*ğildir.

Allah Sübhanehu herkesin ancak kendi amelini kabul eder, bir peygamber ya da velî vasıtasıyle imdat İstemesi veya onun yüce makamı ve*silesiyle mağfiret dilemesiyle kötülüklerini silmez, Rabbu'I-âiemîn ancak tevbe edip kendine yönelen, isyandan vaz geçip mü'minlerin yoluna giren*lerin günahlarını yarlığar.

Bunun için Nebî (S.A.V.) de müşrikler için mağfiret dilemekten nehyo-lunmuştur. Nitekim Allah Taalâ şöyle buyuruyor:

«Cehennem ehli olduk*ları kendilerince açığa çıktıktan sonra, akrabaları bile otsa ne Nebi (S.A. V.) ve ne de İman edenlerin müşrikler için (Allah'tan) mağfiret dilemele*ri (doğru) olmaz.

» Nebî (S.A.V.) de yakın akrabaları için şunları söyle*miştir: «Ey Kureyş toplumu, nefislerinizi Allah'tan satın alınız.

Ben kati*yen Allah'tan bir fayda sağlayamam. Ey Abdulmuttalip oğulları, si2in için de Allah'tan bir fayda temin edemem.

Ey Abdulmuttalİb'in oğlu Abbas, sa*na da Allah'tan bir fayda sağlayamam. Ey Rasulullah (S.A.V.)'in halası Sa-fiyye, senin için de Allah'tan bir fayda sağlamam imkânsız.

Ey RasuluIIah*-in kızı Fatıma,= malımdan dilediğin kadarını benden iste, fakat senin için Allah'tan hiçbir fayda temin edemem.»[119]

Sahabe Nebî (S.A.V.)'den şefaat dilerler, hayatında O'nun huzuriyle Allah Taalâ'ya yakınlaşmaya vesile ararlardı..

Buhari'nin Sahih'inde Enes b. Malik (R.A.) dan, Hz. Ömer (R.A.) in, İn* sanlar kuraklığa maruz kalınca Abbas b. Abdulmuttalib (hürmeti) vesile*siyle istiska (Allah'tan su dileme) da bulunduğu ve şöyle dediği rivayet edilmiştir:

«Ya Rabbi biz kuraklıkta kalınca Nebimiz (S.A.V.) vasıtasıyla sana yol arardık. (Şimdi de) Nebimizin amcası vesilesiyle sana yol arıyo*ruz, bize su ver. Peygamber (S.A.V.) zamanında insanlar kuraklıkta kal*mışlardı. Bir bedevi Peygamberin (S.A.V.) huzuruna geldi, ve dedi ki:

«Ya Rasulallah, mallar telef oldu, yollar kesildi. Allah Taalâ'ya dua et de bize yardım etsin.» Bunun üzerine Peygamber (S.A.V.) ellerini kaldırdı ve; «Ya Rabbim bize yardım eyle...

ya Rabbim bize yardım eyle... ya Rabbim bize yardım eyle..» diye dua etti. Akabinde deniz tarafında bir bulut oluştu ve bir hafta hiç güneş görmeden (devamlı) yağmur yağdı. Nihayet (önceki) bedevi veya başka birisi geldi ve dedi ki:

«Ya Rasulallah, yollar kesildi ve binalar yıkıldı. Allah Taalâ'ya duada bulun da (yağmuru) bizden kaldır*sın.»

Rasulullah (tekrar) ellerini kaldırdı ve, «Ya Rabbİ üzerimize değil ci*varımıza yağdır... Ya Rabbi tepelere, dağlara, ağaçlık yerlere, vadilerin iç*lerine...» (Bundan sonra) elbisenin soyunulduğu gibi şehir (Medine'nin üzerindeki bulut} açıldı. Ebû Davud'un rivayetine göre adamın birisi Ra*sulullah (S.A.V.)'e:

Biz senin vasıtanla Allah'tan, Allah vasıtasıyla da sen*den şefaat diliyoruz» deyince Peygamber Efendimizi (S.A.V.) (öfkesinden veya hayretinden dolayı) «Sübhanallah» (Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih ederim) dedi ve bu (hayret veya öfke alâmeti) ashabının yüzlerinde de his*sedildi ve buyurdu ki, «Sana yazıklar olsun...

Allah'ın ne olduğunu biliyor musun? Allah vasıtasıyla yarattıklarından birinden şefaat dilenmez. Al*lah'ın şanı bundan yücedir, münezzehtir.»[120]

Ashâb hayatta olan en hayırlılarına dua ile şefaat dilerlerdi, ölümle*rinden sonra bunu yapmazlardı. [121]

Bu yazının amacını yazarmısın: gerçekten anlayamadım. Bir yerlere taş mı gitti yoksa ben mi yanlış anlıyorum bilmiyorum.

""Allah'a EC.C.) kulları vasıtasıyle yaklaşmak (tevessül) dinen caiz de*ğildir. ""

mesela bu sözün kaynağı ve ne üzerine söylendiğini eklermisin. Bide nasıl yaklaşmak.yani kulları vasıtası ile nasıl yaklaşılmaz.??

Limriemvrm' Alıntı:

Bu yazının amacını yazarmısın: gerçekten anlayamadım. Bir yerlere taş mı gitti yoksa ben mi yanlış anlıyorum bilmiyorum.

""Allah'a EC.C.) kulları vasıtasıyle yaklaşmak (tevessül) dinen caiz de*ğildir. ""

mesela bu sözün kaynağı ve ne üzerine söylendiğini eklermisin. Bide nasıl yaklaşmak.yani kulları vasıtası ile nasıl yaklaşılmaz.??

Genişletmek için tıkla ...

belki küçükten şirke gidiyor diye caiz değildir günümüzde bazı insanlar şeyhine haşa tapıyor sözün kaynağını bilmiyorum araştırayım.

Biraz önce yazdığın yazıyı okudum rabıtayla ilgili
orada anlattıklarınla küçük şirk olabilir sözünle çok çelişiyor.
Şeyhlerin ilk öğrettikleri şeyden biri AllahC.C den başka tapılacak yardım istenecek bir şey olmadığı. Eğer şeyhine tapanlar varsa ki hiç sanmıyorum. Dışarıdan öyle algılanıyor. O tapanların cahilliğidir. Eminim kide kimse şeyhine tapmaz sadece onu çok sever bu sevgi ana baba sevgisinden çok daha fazladır. çok fazla hürmet gösterirler ama onlara karşı duydukları sevgi Efendimize S.A.V karşı duydukları sevginin yanında kaale bile alınmaz. Şeyh in cismine değil, ilmine ve takvasına, içinde Allah aşkına hürmet gösterilir. Şeyh gibi olmaya çalışılır çünkü Şeyh uzun yıllardır Efendimiz S.A.V benzemek onun sünnetlerini yapmak için gayret göstermiştir. O yüzden bir şeyhe benzeyen onun yaptıklarını yapan Efendimiz S.A.V yaptıklarını yapmış olur. O yüzden Şeyhini seven Efendimiz S.A.V de sevmiş olur.Veli dediğimiz insanlar AllahC.C ne ulaşmamızda bir vasıtadır. Onları düşünmek insanlara Allah C.C ı hatırlatır. Bu demek değildir ki onlara Allah gözüyle bakılıyor. Onların her anı Allah C.C rızasını kazanmak için geçiyor. ve onların yanında bulunduğun sürece sürekli ibadetle meşgul oluyorsun. Bu yüzden aklına şeyhin gelince ibadet etme isteği geliyor. İşi gücü futbol olan bir arkadaşım aklıma gelincede fotbol aklıma geliyor. İşi gücü Allah C.C olan ve ona ibadet eden birini düşününcede başka kim gelebilir.

Limriemvrm' Alıntı:

Biraz önce yazdığın yazıyı okudum rabıtayla ilgili
orada anlattıklarınla küçük şirk olabilir sözünle çok çelişiyor.
Şeyhlerin ilk öğrettikleri şeyden biri AllahC.C den başka tapılacak yardım istenecek bir şey olmadığı. Eğer şeyhine tapanlar varsa ki hiç sanmıyorum. Dışarıdan öyle algılanıyor. O tapanların cahilliğidir. Eminim kide kimse şeyhine tapmaz sadece onu çok sever bu sevgi ana baba sevgisinden çok daha fazladır. çok fazla hürmet gösterirler ama onlara karşı duydukları sevgi Efendimize S.A.V karşı duydukları sevginin yanında kaale bile alınmaz. Şeyh in cismine değil, ilmine ve takvasına, içinde Allah aşkına hürmet gösterilir. Şeyh gibi olmaya çalışılır çünkü Şeyh uzun yıllardır Efendimiz S.A.V benzemek onun sünnetlerini yapmak için gayret göstermiştir. O yüzden bir şeyhe benzeyen onun yaptıklarını yapan Efendimiz S.A.V yaptıklarını yapmış olur. O yüzden Şeyhini seven Efendimiz S.A.V de sevmiş olur.Veli dediğimiz insanlar AllahC.C ne ulaşmamızda bir vasıtadır. Onları düşünmek insanlara Allah C.C ı hatırlatır. Bu demek değildir ki onlara Allah gözüyle bakılıyor. Onların her anı Allah C.C rızasını kazanmak için geçiyor. ve onların yanında bulunduğun sürece sürekli ibadetle meşgul oluyorsun. Bu yüzden aklına şeyhin gelince ibadet etme isteği geliyor. İşi gücü futbol olan bir arkadaşım aklıma gelincede fotbol aklıma geliyor. İşi gücü Allah C.C olan ve ona ibadet eden birini düşününcede başka kim gelebilir.

Genişletmek için tıkla ...

genelleme yapmıyorum tabi ama böyleleride var sende haklısın yazıda bir tezat oluşuyor ama genel olarak ele alındığında güzel bir yazı diye düşünüyorum

Allah bize bütün yarattıklarından daha yakındır.
Samimi bir müslüman araya vasıta koymaz. Ancak ilim öğrenmek maksadı ile bir mürşide bağlanmak, hayata onun gösterdiği pencerelerden de bakmak bize bir çok şey kazandırabilir. Sonuçta biz müslümanlar Peygamberimizin sünnetini takip etmiyormuyuz. Yaşama dair pratiklerimizi en güzel haliyle O'ndan öğrenmedik mi. Ahirete dair birilerinden şefaat umanları da Allah şu ayetlerle uyarıyor:
"Ve hiç kimsenin hiç kimse adına bir şey ödeyemeyeceği, hiç kimseden fidye alınmayacağı ve hiç kimsenin şefaatinin kabul edilmeyeceği ve yardım görülmeyeceği bir günden sakının."(Bakara Suresi Ayet 123)

“Allah’ın izni olmadan huzurunda şefaat edecek olan kimdir?'' (Bakara Suresi Ayet 225)

Aslında bu konuda kimse kesinlikle şudur ya da budur diye iddaa etmiyor. Meşveret (istişare) güzel bir şeydir.

.

bu yazıyı yazan kardeş rabıta hakkında bi yazı eklemiş birde onu oku. Ayrıca yazdığın ayetlerle konun hiç alkası yok. Yanlış hatırlamıyorsam kıyamet günü ile ilgili. İniş nedenleri ve neye indiğini bilmek gerekir. Şeyh zaten ihvanını Efendimiz S.A.V e ulaştırmaya çalışır. Efendimiz S.A.V ise Allah C.C a.
hiç bu konulara girmeyede gerek yok bahsettiğim konuyu okuyunca anlarsın olayı.
bi soru biz neden Efendimiz S.A.V sünnetlerini yapıyoruz? Sünnetleri yapmadan Allah C.C a ulaşamazmıyız? bak araya Efendimizi S.A.V koyduk. eğer onun yaşadığı bir zamanda yaşasaydıkaraya bir şeyh koymaya gerek yoktu Feyzi direk kaynağından almış olurduk. Ama Efendimize ulaşamak için bize yol gösterenlere ve onların yaptıklarına şirk demek çok büyük bir vebal. Kitabımız belli neden sadece kitabımıza göre yaşamıyoruzda mezhepler var. Alimlerin dediklerine uyarak Allah C.C ile aramıza onları sokuyoruz. Bizler cahil insanlarız bir yerlere gelebilmek Allah C.C rızasını kazanabilmek için bize birilerinin yol göstermesi gerekir. Kuran ayetlerini yorumlayanmayız çünkü ilmimiz kapasitemiz yetmez. Efendimizin sünnetleri de aynı şekilde yorumlayamayız, bunların hepsine kabul deniyor.(ki biz bunların hepsinde araya o alimleri koymuş oluyoruz. Çünkü onların dediklerini yapıyoruz.Aynı şeyi ihvanlar yapıyor. Araya şeyhlerni koyuyorlar.) Ama Allah'a C.C giden yolda birilerinin yol göstermesine gerek yok oluyor nedense.

Bir gün Konya'nın mutasavvıflarından Merhum Dişçi Mehmet Efendi'ye bir genç gelir: "... Allah'ın izni olmadıkça Nezdi'nde şefaat edecek kimmiş?.. " El-Bakara 255.
ayet mealini okur ve şefaat yoktur, bunu nereden çıkarıyorsunuz? der.

Merhum Dişçi Mehmet Efendi der ki: A be evladım Kur'an ilk kime indi? Genç der ki: Tabi ki Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'e.. Mehmet Efendi: Annaah!! a benim güzel evladım, ben sana şefaatin varlığı ile ilgili birçok sahih hadis söyleyebilirim. Peygamber aleyhisselam ( haşa) bu ayeti görmedi mi de bunca şefaatle alakalı hadis söyledi!!????.... "

uruc isimli üye

Sonuçta biz müslümanlar Peygamberimizin sünnetini takip etmiyormuyuz. Yaşama dair pratiklerimizi en güzel haliyle O'ndan öğrenmedik mi.

Genişletmek için tıkla ...

diyorsunda dediğin boğazından aşağı inmiyor.yani sözde Peygamber efendimiz s.a.v den öğreniyorsun her şeyide yaşama pratiğini felanda bu nasıl iman etme! Peygamber efendimiz s.a.v o kadar hadis-i şerifinde şefaat edeceğini söylerken sen çıkmış yarın kimseye şefaat edilmeyecek diyorsun. Haşa haşa sümme haşa Peygamber efendimiz s.a.v senin gördüğün Ayeti görmedimide o kadar şefaatle ilgili hadis söyledi.

Ben Peygamberimizin şefaati yok demedim bu bir
Mürşidlerin faydasız olduğunu da söylemedim bu iki
Üçüncüsü şeyh bilmem kim efendi hazretlerini de peygamberimize müsavi kılmadım
İnsanların yaşayışına dair tuvaletimizi nasıl yapacağımıza kadar peygamberimizin sünneti var örnek hayatı var
Evet o ayet kıyameti anlatıyor. Mahşerde çaresiz yardım uman insanları anlatıyor.
Şeyh bilmem kim efendi kurtarsın hadi kurtarıyorsa
Onların yardımı dünyada güzel bir hayat sürmemiz ve ahirette güç durumda kalmamamız içindir. Zaten ben de buna dikkat çekerek mürşitlerin insanlara ahirete dair kazanımlar sunduğundan bahsettim. Onlara sövmedim.

Dik bir merdivenden nasıl ki küçük bir çocuğu tek başına çıkartmaktan endişe duyarız.bi kaç basamağını çıksada dengesini kaybedip aşağı feci bir şekilde düşer diye korku duyduğumuzdan yanında muhakkak büyük birisiyle yollarız fenafillah makamına ulaşmak da küçük bir çocuğun dik merdiveni çıkması kadar zordur(çok çok çok zordur).Ve normal insanın fenafillah basamağından çıkması küçük bir çocuğun merdivenden çıkmasına benzer ve tam çıktım zannederken düşebilir bu yüzdende insanın o merdivenden çıkması için yanında büyük birisi yani mürşid-i kamil olması gereklidir ki çıktım zannettiği andan düşüp bir yerlerini kırmasın
[tabii bu demek değilidr ki mürşidi kamil zorunludur sadece daha kolay ve daha rahat olmasını sağlar (Allahın izniyle) insanın.Ne de olsa dik merdivenden çıkarken başını kıran küçük çocuk çok olduğunu gibi tek başına merdivenden çıkan çocukta vardır]

tasavvuf a yada rabıtaya laf soleyen kardeslerımız ALLAh affetsın buyuk bı yanlıslık yapıyorlar yeterınce bılmeden yorum yapılıyorr.seyhıne tapan var mı varr bunlar kufre gırermı gırer amma velakın gercek manada tasavvufu kavrayannn murıd ALLAh ın ıznı ıle muhaffak olur.kardeslerım bu yolda bılmeneden gıren murıdd dınden cıkar.bunu bır cok kısı der fıkıh bılmeden tasavvuf gırılmez.kısı sapıtır.bılenler ne demek ıstedımı anlar.bız buyuklerımızden bole ogrendk.rabbım bızlerı HAKK cemaatlerden ayırmasın bızlerı saptırmasın ınsaallah

veli ve başka bir insan olmadan kişi Allah'a yaklaşamazmı?

ŞİRKTİR...

ALLAH SUBHANEHU VE TEALAYA İMAN SALİH AMEL İLE DUA İLE NAFİLE İBADETLERLE YAKLAŞILIR...


Dikkat et, hâlis din yalnız Allah'ındır. O'nu bırakıp kendilerine bir takım dostlar edinenler: Onlara, bizi sadece Allah'a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz, derler. Doğrusu Allah, ayrılığa düştükleri şeylerde aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve inkârcı kimseyi doğru yola iletmez. ZÜMER _3

hicab' Alıntı:

ŞİRKTİR...

ALLAH SUBHANEHU VE TEALAYA İMAN SALİH AMEL İLE DUA İLE NAFİLE İBADETLERLE YAKLAŞILIR...


Dikkat et, hâlis din yalnız Allah'ındır. O'nu bırakıp kendilerine bir takım dostlar edinenler: Onlara, bizi sadece Allah'a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz, derler. Doğrusu Allah, ayrılığa düştükleri şeylerde aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve inkârcı kimseyi doğru yola iletmez. ZÜMER _3

Genişletmek için tıkla ...

YAZIK COK YAZIK.SU AN KAC TANE EVLIYAULLAHIN HAKKINA GIRDIN ACABA.NAKŞBEND HZ IMAMI RABBANI HZ TAHAL HARIRI VE HAKKARI HZ VE NICESI SAYMAKLA BITMEZ TUM BU ZATLAR SENIN SIRK DEDIGIN SEYI VASITA EDINMISLERDIR DAHA FAZLA KONUSUP GUNAHA GIRME.ADMINLERDEN RICA EDIYORUM BU KONU KAPANIYOMU KILITLENIYOMU ARTIK BILMEM KAPANIT LUTFEN BILMEYEN KARDESLERIMIZ GUNAHA GIRIYO ALLAH CUMLENIZDEN RAZI OLSUN...

kardesım sen gıt ogren bu ıslerı ole gel ımamı rabbanı nakşi sılsılesındendır sen ımamı rabbanın mektubatını bı okusana.... tarıkat nedır ogrensene.. zamanımzda muhakkak sahtekarlar var o ayrı bı sarık sarıp etrafına cemaat toplanyanlar vardır ama elhamdulıllah rabbım dogruyu gosterır kalpten ıstedınmı ne dıyeyım kardesım sana buda 10 sf y yazı yassam anlamassın neden cunkı on yargın var bırı sana ogretır bısı olur ogrenırsın ınsallah.Allah a emanet ol

http://www.hemenpaylas.com/download/1511735/mezhep.rar.html

Allah Rahmet eylesin Hızır hocamızın bir sohbeti. Bazı şeylere cevap olur inşa'Allah. Fazla uzun da değil. Bunu bize ulaştıranlardan Allah C.C razı olsun.

Birde fizik matematik gibi dersleri öğrenmede bir kişinin yardımı alınıyor da, Allah C.C 'a giden bir yolda neden alınamıyor. Ki bu yol çok daha önemli. Tasavvufa girmemek ne gibi sonuuçlar doğurur günahı varmıdır cevabını bulabilirsiniz eklenen yazıda. SElametle...

Birde fizik matematik gibi dersleri öğrenmede bir kişinin yardımı alınıyor da, Allah C.C 'a giden bir yolda neden alınamıyor. Ki bu yol çok daha önemli. Tasavvufa girmemek ne gibi sonuuçlar doğurur günahı varmıdır cevabını bulabilirsiniz eklenen yazıda. SElametle...

sen ne karıştırıyorsun.tamemen ruhban mantelitesi bu.fiziği herkes bilmez ama maneviyat her insanın özünde olan bir değer ancak yaşanmakla öğrenilir.
sen tasavvufa girmemeyi günah olarak addediyorsan girmiyorum arkadaş..girmiyorummm senide ve gittiğin yoluda yanlış buluyorum..insan eşit mutluluktur tasavvuf eşittir mutluluk diyemiyeceğim.hem dünyada binlerce tassavuf ve mistik örneği var hele senin girdiğin yola gireceksemm.aman uzak olayım...tasavvuf o an için en uygun hareket ne ise onu yapmaktır ve çok şükürki bu şekilde yaşamak istiyorum.benim şimdiye değim tarikat lara karşı hiç bir menfi düşüncem ve önyargım olmadı ama görülüyorki öyle değilmiş farklı savunma mekanizmalarıyla karşılaşıyorum.ruhsal bütünlük olayı sadece kendileri için gecerliymiş.tasavvufa hiç karşı değilim.bilinen en etkili karşıtının ibn teymiyye dir o ki zeka ve ilim timsali vakur bir alim..(araştırmak lazım)son olarak.tarikat ehlinden olmadığım için günah işliyorsam beni günahlarımla başbaşa bırak muhtemelen içtiğim suda gunah olarak bana dönüyordur!!
tasavvufun ayrıca felsefeyle içiçe olması takdire şayan rütbeleri andıran birtakım mertebeleri içermesi durumu, amacıyla çelişmesine ve de dogmatikleşerek yozlaşmasına neden olmuş bir disiplindir.. amaç kendini aşmaktan çok, sanki mertebeleri bir bir aşmakmış gibi.. o mertebeleri koyan da kime göre neye göre koymuştur, açıkçası hiç anlayamamışımdır

Ya varya bu mübarek günde seninle uğraşmak istemiyorum. Sana bir link verdim deni. Açıpda okumak zahmetine girsen bir çok şeyin farkına varacaksın ama okumak yok nedense. Oku bakalım o yazıyı tarikata girmeyenler için ne diyor. Sağdan soldan bikaç birşey duyuyorsunuz ve ehli tasavvuf olmayan bir kaç kişinin yanlış davranışını görüyorunuz vay efendim tasavvuf yanlış... Tasavvuf her kişinin harcı değil zaten girmekde herkese nasip olmuyor. tasavvuf aşk işi. Verdiğim linki oku anlarsın. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayalım. Ben dedim size günahı varmıdır yokmudur bütün soruların cevabı var diye. Sen vay efendim günahsa ben girmiyorum gibi günah diyem varmı acaba? yazıyı okuyup bilgi sahibi olmaya çalışan var mı acaba?

Mertebe olayını tasavvufta olanlar bilir. Askerlikteki rütbeler gibi değildir. Bunuda kimse kafasına göre değiştirmez.Senin şeyhin de buna dahil. Hepsinin belli yaşanan şeyleri ve hadiseleri var. O mertebeleri kimse kafsına görede koymuyor. Ya sana ne desem sen bu ön yargıyla anlayamazsın. Sen bildiğini yap. Merak etme yazıyı yine okumucan ben söylüyim. Eğer girmezsen günah falan değil. Ama yok öyle birşey, saçmalık ,şirk gibileinden konuşursan büyük vebal altına girersin. SElametle...