Vehhâbîlik nedir?

Kadir Razlık

Kısıtlı Erişim
Katılım
20 Ağu 2014
Mesajlar
2,280
Tepkime puanı
35
Puanları
0
Konum
manisa
VEHHÂBÎLİK NEDİR?
(Aşağıdaki yazı, FİTNE-TÜL-VEHHABİYYE, MİR'-AT-ÜL HAREMEYN ve birçok muteber kitaplardan alınmıştır.)
Vehhâbiliği kuran Muhammed bin Abdulvehhab'dır. Teymiyye'nin Ehl-i sünnete uymayan sapık kitaplarını okuyarak İbni Teymiyye'den daha fazla sapıtmışr. Çenesi çok kuvvetli olduğu için ŞEYH-İ NECDÎ diye meşhur olmuştur. Birçok kitap yazdı. Bunlardan birisi KİTAB-ÜT-TEVHİD'dir. Mekke-i mükerreme âlimleri bu kitaba kuvvetli vesikalarla reddiyeler yazmışlardır. Seyf-ül-Cebbar ismindeki bu reddiye çok kıymetlidir.
Şeyh-i Necdî'nin torunu dedesinin Kitab-ül-tevhid' ini şerhetmiş ve vehhâbîler tarafından başka ilâveler de yapılarak FETH-UL MECİD adı ile neşredilmiştir. Şeyh-i Necdî, 1150 senesinde vehhâbîliği ilân etti. Kabr-i saadete gidip YA NEBİYYALLAH diyen kimselerin müşrik olacağını söyledi. Ehl-i sünnete kâfir dedi. Vehhabiler, Fatiha süresindeki «Biz yalnız senden yardım isteriz.» âyet-i kerîmesini göstererek «Filân ilâç ağrıyı kesti»diyenin veya «Falanca Peygamber veya velinin mezarının yanında Allah duamı kabul etti.» diyenin müşrik olduğunu söylüyorlar.
Halbuki ilâç içerek Allahü teâlâdan şifa beklemek, modern harb vâsıtalarını kullanarak Allah'tan zafer beklemek gibidir. Allahü teâlâ her şeyi sebeple yarattığı için bu sebeplere yapışmak şirk değildir. Evliyanın rûhundan yardım istemek, Allahü teâlânın yarattığı bu sebeplere yapışmaktır. Vehhâbîler, kendileri her vesileye her çareye müracaat ettikleri halde Enbiya ve Evliyayı vesile edinmeğe şirk diyecek kadar ileri gidiyorlar.
Vehhâbîlik fitnesi, zulm ile kan dökülerek yayıldı. Bunların en zalimi Deriyye emiri İbni Suûd idi. Suûd-i Arabistan hükümetinin emirleri Müseylemet-ül-kezzâb isimli bir yalancının peygamberliğine inanan ahmakların soyundan idi.
Vehhâbîlere göre, bütün müslümanlar altı yüz seneden beri şirk içinde imiş, bunları küfürden kurtarmağa çalışıyorlarmış.
Keşf-üş-şübühat isimli vehhâbî kitabında âyet-i kerîmeye yanlış mana vererek Ehl-i sünnet olan müslümanları müşrik bilip bunların öldürülmesi ve mallarının yağma edilmesi isteniyor.
Vehhâbîlerin sayılamıyacak kadar yanlış fikirleri varsa da esası üçtür:
1 — «Amel imandan bir cüzdür (parçadır)» diyorlar. Meselâ «Zekât vermeyen kimse kâfir olduğu için öldürülüp mallarını vehhâbîlere taksim etmelidir.» diyorlar.
2 — Enbiya ve evliyanın ruhlarından şefaat isteyen, bunları vesile ederek dua eden kimse kâfir olur.» diyorlar.
Halbuki kabir ziyareti ile ilgili hadîs-i şerifler muteber kitaplarda çoktur. Bunlardan birkaçı şöyledir:
«Kabrimi ziyaret edene şefaatim vacip oldu.» «Hac ettikten sonra kabrimi ziyaret eden, beni sağ iken ziyaret etmiş gibi olur.» «Bir işte sıkıştığınız zaman kabirde olanlardan yardım isteyiniz.»
Hadikat-ün-nediyye kitabında şöyle buyurulmaktadır:
«Peygamberler uykuda iken olduğu gibi vefatlarından sonra da peygamberdir. Keza mü'minler de uykuda olduğu gibi öldükten sonra da mü'mindirler. Peygamber olan, mü'min olan ruhtur. İnsan ölünce ruhu değişmez. Keza evliya da vefat ettikten sonra evliyalığı gitmez, kerameti devam eder.»
Allahü teâlâ İmran sûresi 169. âyetinde şöyle buyurmaktadır:
«Allah yolunda öldürülenleri ölü sanmayınız, onlar Rablerinin yanında diridirler, rızıklandırılmaktadır.»
Bu hususta bildirilen hadîs-i şeriflerden birkaçı da öyledir:
«Cuma günleri bana salâvat getirin, okunan salâvat bana hemen bildirilir. Ben öldükten sonra da bildirilir. Çünkü toprağın peygamberleri çürütmesi haram kılındı. Onlar öldükten sonra da diridirler rızıklandrılırlar.»
«Peygamberler kabirlerinde diridirler, namaz kılarlar.»
«Kabrimin başında söylenen salâvatı işitirim, uzaktan söylenen salâvat bana bildirilir.»
Bu bakımdan kabr-i saadeti ziyaret etmenin lâzım olduğunda İCMA-İ ÜMMET hâsıl olmuştur.
3 — «Mezar üstünde türbe yapmak, ölülerin ruhlarına sadaka adamak şirktir.» diyorlar.
Eshâb-i Kiram, Peygamber aleyhisselâm ile iki halifesini bina içine defnettiler. Buna hiç bir sahabî itiraz etmedi. Onların temasının dalâlet olmadığı (edille-i şer'iyyeden olduğu) hadîs-i şerifle bildirilmiştir. Eshâb-ı kiramın icmaını inkâr ise küfürdür.
Vehhâbîlere NECDÎ de, denir. Hadîs-i şerifte şöyle buyurulmuştur:
«İşkence yapıcılar şarktadır. Şeytan, buradan (Necd tarafından) fitne çıkarır.»
Kâfirler Peygamber aleyhisselâmı öldürmek için Darün-Nedve'de toplandıkları zaman Şeytan Necdli bir ihtiyar şeklinde görünüp onlara nasıl öldürülmesi gerektiğini öğretmişti. O günden beri Şeytana Şeyh-i Necdi denilmektedir.
İbni Arabi hazretleri, Şeytanın Şeyh-i Necdi olduğunu her yere yaydığı için vehhâbîler bu velîye kâfir diyerek saldırıyorlar.
 
Üst