Uveys El Konevi
Paylaşımcı
Bundan bir kaç gün evvel üniversitenin bahçesine çıkmıştım..Dersimiz henüz bitmiş ve herkes evlerine dağılıyordu...
Tam o esnada işte tam o esnada aa şuraya bak dediler..Ne oluyordu Ne bitiyordu anlamamıştım...O dedikleri yere bakar bakmaz iki tane hanımefendi gördüm..Bir tanesi annem yaşında ihtiyarca diğeri ise biraz daha genç idi.Ve her ikisi de başörtülüydü..Bunda hayret edilecek bir şey yok..Ne güzel bir durum değil mi? Ama işte hanımefendiler bahçenin ortalarına doğru gelmişlerdi ki başörtülü girmelerini nasıl olduysa gözden kaçıran nöbetçilerden biri hemen koşa koşa hanımlara doğru gitmeye başladı...
İşte tam o esnada ben de olaya şahit olunca feleğimi şaşırdım..Kan beynime sıçradı..Vücudumu bir titreme aldı...Bir anda ben de kendimi koşa koşa o nöbetcinin yanına doğru gider buldum.O kadar hızlı koşuyordum ki elimdeki malzemelerin bir kısmı farkında olmadan yerlere saçılmıştı...
Ben koşarken bir anda hayalimden neler geçiyordu şimşek hızıyla bir bilseniz...Mesela kendimi bir an 1919 yılının Maraş'ında buluverdim...
İKi tane çarşaflı hanım yürüyorlarken alçak bir Fransız askeri bacılarımızın peçesini asılarak sarkıntılık etmek istemiş ve "yüzünü görelim aç da" demişti..
O anda olaya şahit olan sütçü İmam tası tencereyi bir kenara atıp tabancısını çekmiş ve başörtüsnü asılan askerin üzerine yürümüştü..İşte ben de bir anda kendimi Sütçü İmam zannettim..Öylesine hırsla ve sinirle atıldım ki nöbetcinin yanına ben de şaşırdım olanlara....
Galiba Merhum Sütçü İmam yanımdaydı ve beni o koşturuyordu desem nasıl olur bilmem...
Asıl hikayenin yani Sütçü İmam olaynın devamını hepiniz biliyorsunuzdur...Onu anlatmayacam..ama benim anlatacağım benim hikayenin devamı???
Daha sonra ne mi oldu...Koşa koşa yanlarına varınca hanımefendilerin ve nöbetcinin,
bir anda ne yapacağımı kestiremedim ve hanımların yüzlerine doğru bakarak ağzımdan gayriihtiyari şu cümleler döküldü:
"Bu dava hor değil....Sizin arkanızda unutmayın biz varız..Sizin destekçiniz bizleriz..."
Bu kadar diyebilmiştim...Devamını getiremedim...Ve önüme dönüp yoluma devam ederek çıkışa doğru yürüdüm...ama nöbetci beni durdurdu..Ve kimliğimi istedi..Derken bi sürü sorgu sual...O konulara girmeyecem...
ama diyeceğim;
Benim öz ülkemde şehit vatanımda sanki bir fransızın başörtülü bacımın örtüsünü asılması gerçek oluyordu.....Sanki her şey birden değişmiş ve yaklaşık bir asır öncesi işgal Anadolusuna dönmüştük..Bu neydi...
Anlayamıyordum...Anlamak da istemiyordum..Olamazdı ya!
İçerde sorgu yaparlarken bu yasağın onlarla alakası olmadığı hatta okul yönetimini bile aştığını söylüyoprlardı..İyi ama ne oluyordu...Biz bilmeden Fransızlar ülkemizi işgal mi etmişlerdi...Veya İngiliz gemileri Çanakkale boğazını aşarak İstanbulu muhasara altına mı almışlardı..Bu durum nasıl bir durumdu nasıl bir haldi...Anlayamıyordum ve anlatamıyordum da zaten...
Neyse siz anlamışsınızdır en azından ne demek istediğimi...
Bilmiyorum anlatabildim mi???
Sonuç olarak şunu söyleyeyim: BU DAVA HOR DEGIL!!! :wallbash[1]: :wallbash[1]: :wallbash[1]: