Vahdet-i vücud

  • Konbuyu başlatan Murat Sâki
  • Başlangıç tarihi
M

Murat Sâki

Guest
Çoklarına göre bir zevk ve hal meselesi olmasına rağmen bir kısım kimseler ona felsefi bir kisve giydirerek farklı anlamak istemişlerdir. Diğer bir kısmı ise onunla vahdet-i mevcud. ''monizm'' arasında fark görmemişlerdir.

Müslümanların düşünce tarihinin oldukça mühim bir yer işgal eden ''vahdet-i vücud' anlayışı da, her meselede olduğu gibi ifrat ve tefritler içinde devam edegelmiştir.

Aslında tamamen Allah'ın zatıtla alakalı bu düşünce sistemi, yerinde ifade ve kelime yetersizliğinden; yerinde, onu şu aleme tatbikten doğan eksiklerden, yerinde de felsefi bir hüviyeti olan ''panteizmle'' arasındaki benzerlikten hem şimdiye kadar çok farklı anlaşılmış, hem de değişik telakkiyetlere sebebiyet vermiş, çok münakaşa götürür konulardan biridir.

Sonra devam edeceğim inşaAllah konuya ekleme yapabilirsiniz ama kişinin tamamı ile kendi fikirleri olmalıdır. Başka yerlerden alıntı yapmamakta fayda görüyorum..

Nurlu zamanlar.
 
M

Murat Sâki

Guest
Aslında bütün eşya ve hadiseler Allah’a O’nun isimlerine dayandırılmadığı takdirde izah edilemeyeceği ehlince sabit bir hakikattir. Böyle bir anlayışta da az-çok aynı manada bir tevhid düşüncesi sezilir ki tasavvufçuların düşünce tarzına oldukça yakındır.

Zate, Sa’düddin teftazani de ‘’Şerhu’l- Makasıd’’ında vahdet- vücuda taraftar olanları iki sınıfa ayırarak bunlardan bir zümranın ehl-i sünnet’in düşünce sistemi içinde olduğunu söyler ki bu ehl-i sünnet dediğimiz zümrenin tevhid anlayışı zaten hiç bir zaman münakaşa sebebi olmamıştır.

İmam teftazaniye göre vehdet-i vücudçular iki zümredir dedik. Sofiye ve mutasavvife.

İnşallah yarın ve ilerleyen günler imam teftazininin yorumlarını anladığım kadarı ile buraya aktaracağım.

Nurlu Zamanlar
 
M

Murat Sâki

Guest
İmam teftazani’ye göre iki zümredir demiştik.

Birinci Zümre;

Sofiyye ve mutasavvife. Sofiyye mevcut gibi vücuda da çokluğu kabul eder; ancak hakikat yolcusu Allah’a ulaşınca kendini irfan denizine gömülmüş görerek zatını Allah’ın zatından, sıfatlarını Allah’ın sıfatlarında fani ve yokmuş bilir-ki böyle bir salik’in nazarında Allah’tan gayri her şey kaybolur, ve Hak yolcusu, varlığını, Hak tecellilerinin bir noktada mihraklaşmasından (odaklaşma) ibaret sayar ki işte tasavvuf erbanının ‘’fenafi’t-tevhid’’ dedikleri halet budur. Çok defa bu mertebedeki ahval ve iyi tasavvur edilemeyeşinden ‘’hulul’’ ve ‘’ittihat’’ ifade eden sözler sarf edilmiş olur…

Sofilerden biz zümrenin nazarında böyle bir tevhid makam-ı cem’in gereğidir. Tabii buda, her şeyden evvelş irfan, sonra da bir zevk meselesidir. Bu makamda insanın eşyaya hakiki varlık vermesi müşahade ve duyuşa zıddır. Bu itibarla, o halet içinde sebebleri kabullenmek şirk hissini verir. Aksine bu idrak ve halata ulaşmadan esbabı inkar, riyakarlık ve mücerret bir iddiadır. Buna binaen cem’in ne demek olduğunu bilemeyen, irfansız farktan habersiz olanda kulluk esrarından habersiz addedilmiştir. Olgun insan ise fark ve cem’i yerine göre kabul edendir.


İnşallah sonra ikinci zümreden devam edeceğim..

Nurlu Zamanlar…
 

Bedrin_Aslanı

Profesör
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
1,792
Tepkime puanı
3
Puanları
0
İmam-ı Rabbani Hz. leri mektubatında çok iyi açıklamış. İnşa'Allah oradanda birşeyler yazmak nasip olur. İlerleyen zamanarda...
 
Katılım
2 Ocak 2007
Mesajlar
4
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
:clap2: Vahdeti vucut hakkındaki açıklamalarınızdan dolayı teşekkür ederim.
 

ZAMAN_Ss

Paylaşımcı
Katılım
4 Ocak 2007
Mesajlar
104
Tepkime puanı
0
Puanları
0
çok tşk ederim bilgilendirdiğin için Allah razı olsun selametle
 
M

Murat Sâki

Guest
En kısa zamanda bu konuya kaldığım yerden devam edecğim inşaâllah.
 
Üst