Uydurma Olduğunda İttifak Edilen Hadisler

Ehl-i Sünnet

Kıdemli Üye
Katılım
5 Şub 2011
Mesajlar
3,061
Tepkime puanı
139
Puanları
0
108. HADİS; "Hacûn ve Bakî iki uçlarından alınır ve Cennette saçılır". [260] Bu iki yer, Mekke ve Medine'nin mezarlıklarıdır. Bu hadisin aslı bilinmemektedir.

[260] bkz. Sehavî, Makasıd: s.185; İbnü'd-Deyba', Temyiz: s.78; Aliyyü'l-Karî, Kübra: s.193; Aclûnî, Keşf 1/419; Hut, Esne’l Metalib: s.131.
 

Ehl-i Sünnet

Kıdemli Üye
Katılım
5 Şub 2011
Mesajlar
3,061
Tepkime puanı
139
Puanları
0
109. HADİS: "Mescidde konuşma, hayvanın otu yediği gibi, [261] haseneleri yiyip bitirir".[262] Bulunamamıştır. Muhtasar 'da böyledir. [263]

[261] Hadis, şu şekilde de nakledilmektedir: "Mescidde konuşma, ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi, iyi amelleri yiyip bitirir."

[262] bkz. Sefarînî, Gızâü’l Elbab Şerh Manzûmetı’l Âdab: 2/2; Gazzalî, İhya: 1/152; Zebîdî, İhya Şerhi: 3/31; Sübkî, Tabakatü'ş-Şafiiyye: 4/145; Aliyyü'l-Karî, Kübra: s.194; Aclûnî, Keşi: 1/423.

[263] Muhtasar kitabı, Kamus sahibi Muhammed b. Yakub el- Fîruz-Abadî’nin eseridir. Fettenî’nin Tezkiretül-Mevzûat kitabının başında (s.4) belirtildiği gibi; Firuz-Abadî, bu kitabında Hafız Irakî’nin İhya hadislerinin tahrici hakkındaki el-Muğnî an Hamli1-Esfar fil-Esfar kitabını Özetlemiştir.

Gazzalî, bu hadisi Ihya’da (1/152) Esraru’s-Salat kitabında Mescidin Fazileti babında zikretmiştir. Hafız Irakî bu hadis hakkında; “Bu hadisin aslını bulamadım” ' demiştir. Allâme Zebîdî de ihya Şerhinde (3/31) Hafız Irakî’nin bu sözünü kabul edip nakletmiştir.

Zemahşerî, Tefsirinde iki ayrı yerde (Berae Suresi’nin 18. ayeti ve Lokman Suresi’nin 6. ayetinde) bu hadisi zikretmektedir. Hafız İbn Hacer, Tahric Ehadisil Keşşaf kitabında Berae Suresinde “Hadisin tahrici Lokman’da gelecek”, Lokman Suresi’nde ise “Hadisin tahrici Berae’de geçti”; ifadesini kullanmıştır. Hafız İbn Hacer’in bu ifadeleri, Irakî’nin; “Bunun aslını bulamadım”, ifadesi makamındadır. Zira İbn Hacer, hadisin aslını bulsaydı, mutlaka zikrederdi.

Allâme Sefarînî, Gızâül-Elbab Şerh Manzûmetil-Âdâb (2/257) kitabında şöyle demiştir: Dillerde meşhur olan; "Mescidde konuşma, -hatta bazılarına göre: mübah sözler bile- hayvanın otu yediği gibi, iyi amelleri yiyip bitirir”; veya "Mescidde konuşma, ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi, iyi amelleri yiyip bitirir, sözleri yalandır, aslı yoktur”.

Allâme İbn Abidîn, Hanefî mezhebi kitaplarından Reddül- Muhtar haşiyesinde (1/445) mescidde mübah sözün caiz olduğunu ifade etmiştir. Buna delil olarak Suffe Ashabı’nın daima mescidde bulunduklarını, mescidde konuştuklarını ve uyuduklarını delil olarak göstermiştir. İbn Hazm da Muhallâ kitabında (4/241) mescidde günah olmayacak şekilde konuşmanın caiz olduğunu destekleyen delilleri nakletmiştir. Bu ve bundan önceki rivayetler, bu hadisin bâtıl olduğunu vurgulamaktadır.”

Bu hadis, müfessir, fakih veya sufi pek çok âlimin dillerinde veya kitaplarında meşhur olmuştur. Halbuki öğrendiğiniz' gibi, bunun aslı yoktur. Müfessirlerden bazıları Zemahşeri’ye uyarak bunu tefsirlerinde zikretmişlerdir. İmam Fahreddin Razî bu müfesirlerden biridir. Bunu Tefsir’ inde Berae Suresi’nde zikretmiş, Keşşaf dan naklettiğini açıkça belirtmiştir. Nesefi Lokman Suresi’nde, Ebussuud Berae Suresi’nde, Alûsî Berae ve Lokman surelerinde bunu zikretmiştir. Fakih ve sufilerden az sayılmayacak bir grup âlim de bunu nakletmişlerdir. Kısacası bütün bu âlimler, bu ve benzeri âslı olmayan uydurma hadisleri araştırıp incelemeksizin öncekilere uyarak nakletmişlerdir.

Dolayısıyla derecelerinin yüceliğine, ilimdeki topuklarının yüksekliğine, hadis ilmi dışındaki pek çok ilim dalında büyük önderliklerine rağmen; bu âlimlerin eserlerinde bazı uydurma hadisler bulunmaktadır. Bunun içindir ki, daha önce 95 no.lu '‘Tekbir cezimdir”, hadisinin dipnotunda; ayrıca 96, 344, 357, 414 numaralı hadislerin dipnotlarında zikrettiğim gibi; her ilim dalında o alanda derinleşmiş olan ilim ehline başvurulmalıdır.
 

Ehl-i Sünnet

Kıdemli Üye
Katılım
5 Şub 2011
Mesajlar
3,061
Tepkime puanı
139
Puanları
0
110. HADİS: "Söz, hiç ara vermeksizin peş peşe söylenmez". Selef âlimlerinden birinin sözüdür.
 

Ehl-i Sünnet

Kıdemli Üye
Katılım
5 Şub 2011
Mesajlar
3,061
Tepkime puanı
139
Puanları
0
111. HADİS: "Ebrarın (salih kulların) güzel amelleri, Mukarreblere (Allah'a çok yakın kullara) göre günah sayılır". [264] Ebu Said el-Harraz'm sözüdür. [265]

[264] bkz. Sehavî, Makasıd; s.188; İbnü'd-Deyba', Temyiz: s.79; AliyyüTKarî, Kübra: s. 195; Aclûnî, Keşf: 1/428.

[265] Zehebî Iber'de diyor ki: "Ebu Said el-Harraz diye meşhur olan bu zat, sufiyye şeyhi büyük zahid Ahmed b. İsa'dır. 28ö yılında vefat etmiştir. Allah rahmet eylesin."
 

Ehl-i Sünnet

Kıdemli Üye
Katılım
5 Şub 2011
Mesajlar
3,061
Tepkime puanı
139
Puanları
0
112. HADİS: "Güzellik, rahmete vesiledir".[266] Tabiînden Ebu Hazim'in sözüdür. [267]

[266] bkz. İbn Abdil-Berr, Nüzhetü'l-Mecalis: 2/19; Sehavî, Makasıd: s.188; İbnü'd-Deyba', Temyiz: s.79; Aliyyü'1-Karî, Kübra: s.195; Aclûnî, Keşf. 1/430; Hut, Esne'l Metalib: s.132.

[267] Zehebî Iber'de diyor ki: "Bu zat, Medine'nin alim, zahid ve vaizi Ebu Hazim Seleme b. Dinar el-Medenî el- A'rac'dır. Güvenilir bir zattır. Zamanında onun benzeri yoktu. Hikmetli sözleri ve güzel vaazları vardı. 140 yılında vefat etmiştir." Ebu Hazim'in; "Güzellik, rahmete vesiledir", sözü; bir şeyin güzelliği, ona rahmet ve şefkat gösterilmesine vesile olur, demektir. Bu sözün; Hafız İbn Abdü'Berr Nüzhetü'l-Mecalis kitabında (2/19-20) zikrettiği güzel bir hikâyesi vardır.
 

Ehl-i Sünnet

Kıdemli Üye
Katılım
5 Şub 2011
Mesajlar
3,061
Tepkime puanı
139
Puanları
0
113. HADİS: "Nafilelerinizi güzelce eda edin ki, farzlarınızdaki [268] eksiklikler bunlarla tamamlansın". [269] Bu lafızla aslı yoktur.[270]

[268] Hadisteki "feraizuküm" kelimesi kitapta sehven hatalı olarak (ferîzukum) şekilde yazılmıştır. Doğrusu, bu hadisi zikreden diğer bütün kaynaklarda olduğu gibi "feraizuküm" şeklindedir. (Çev.)

[269] bkz. Sehavî, Makasıd: s.188; İbnü'd-Deyba', Temyiz: s.80; Aliyyü'1-Karî, Kübra: s.195; Aclûnî, Keşf: 1/428; Hut, Esne'l-Metalıb: s.127.

[270] Müellif Aliyyü'1-Karî, bu ifadeyle hadisin manasının sabit olduğuna işaret etmektedir. Bu, doğrudur. Temim ed-Darî (r.a)'den rivayet edildiğine göre; Rasûlullah (s.av) şöyle buyurmuştur: "Kulun kıyamet günü ilk hesaba çekileceği şey namazıdır. Eğer namazı tam olarak eda etmişse, ona tam olarak yazıhr. Tam olarak eda etmemişse, Allah Teâlâ meleklerine şöyle buyurur: Bakın, kulum için farzlarım tamamlayacağınız nafile ibadet bulabilecek misiniz? Sonra zekât da aynı şekildedir. Sonra diğer ameller de buna göredir". Bu hadisi İmam Ahmed (4/103), Ebu Davud (1/229 Salat 145), İbn Mace (1/458 İkame 202) ve Hakim (1/263) rivayet etmiştir. Zikredilen lafız, İmam Ahmed'e aittir. Bu hadis, nafilelerin farzların eksikliğini tamamlaması konusunda açıktır. Bu manada pek çok sahabîden nakledilen başka sahih hadisler de vardır.
 

Ehl-i Sünnet

Kıdemli Üye
Katılım
5 Şub 2011
Mesajlar
3,061
Tepkime puanı
139
Puanları
0
114. HADİS: "Bir âlimin meclisinde bulunmak bin rekat namazdan daha faziletlidir..." [271] İhya'da. Ebu Zerr hadisi olarak bu şekilde zikredilmiştir. Irakî: "İbnü’l Cevzî, bu hadisi Mevzuat (Uydurma Hadisler) kitabında Hz. Ömer hadisi olarak zikretmiştir. [272] Bunu Ebu Zerr tarikiyle bulamadım, demiştir.

[271] bkz. İbnü'l Cevzî, Mevzuat: 1/223; Gazzalî, İhya: 1/9; Aclunî, Keşf, 1/433.

[272] İbnü'l Cevzî, Mevzuat: 1/223; Bu, uzun bir hadis olup her cümlesi yalan olduğunu haykırmaktadır.
 

Ehl-i Sünnet

Kıdemli Üye
Katılım
5 Şub 2011
Mesajlar
3,061
Tepkime puanı
139
Puanları
0
115. HADİS: "Benim bir kişi için verdiğim hüküm, bir cemaat hakkında verdiğim hüküm gibidir". [273] Aslı yoktur. Bunu Irakî ve başkaları ifade etmiştir. [274]

[273] bkz. Sehavî, Makasıd: s.192; İbnü'd-Deyba', Temyiz s.81; Aliyyü'l Karî, Kübra: s.196; Aclunî, Keşi: 1/436; Hut, Esne'l Metalıb: &.128.

[274] Mana açısından Tırmizî (7/94; Siyer 37), Nesaî (7/149; Bey'a 18) ve İbn Mace'nin Sünen' lerinde (2/960; Cihad 43), Malikin Muvatta'da (2/982; Bey'a, 2) ve İbn Hıbban'm Sahih'inde (7/41 No: 4536) rivayet ettikleri şu sahih hadis dolayısıyla bu uydurma hadise gerek yoktur. (Hadisin lafzı, İmam Malik'e ait olup başka âlimlerden biraz ilâve yapılmıştır):

Ümeyme bt. Rukayka (r.anha) anlatıyor: Bir gurup kadınla birlikte İslâm üzerine bey'at etmek üzere Allah Rasûlü'ne gittik. Kadınlar:

-Ya RasûîallahL Biz, sana Allah'a şirk koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarımızı öldürmemek, ellerimiz ve ayaklarımız arasındaki yavrularımıza iftirada bulunup bühtan etmemek, meşru hususlarda isyan etmemek üzere bey'at ediyoruz (söz veriyoruz)", dediler. Allah Rasûlü (s.a.v): -"Gücünüzün ve takatinizin yettiği kadar" ifadesini kullandı. Hadisin râvisi Ümeyme diyor ki: Bunun üzerine bey'at eden kadınlar:

-Allah ve Rasûlü bize kendi nefsimizden daha merhametlidir. Haydi sana bey'at edelim, Ya Rasûlallah dediler. -Feihu'l-Barî'deki (8/488) bir rivayete göre; Elini uzat, nıusafaha edelim (tokalaşalım), dediler- Bunun üzerine Allah Rasûlü (s.a.v) şöyle buyurdu:

-''Sîzin bey'atinizi sözle kabul ettim. Ben kadınlarla tokalaşmıyorum. Benim yüz kadına sözüm, bir kadına sözüm gibidir". Sehavî, el-Makasıdü'1-Hasene' de (s.193) diyor ki: "Nesaî'nin lafzı; Benim bir kadına sözüm, yüz kadına sözüm gibidir", şeklindedir. Bu hadis, Buharî ve Müslim'in şartlarına uygun olması sebebiyle, Darakutnî'nin; Buhari ve Müslim'in Sahihlerine mutlaka almalarının gerekli olduğuna hükmettiği hadislerden biridir."

Ebu Gudde diyor ki: Süneni Nesaî'nin elimizdeki matbu nüshasında hadis; "Benim yüz kadına sözüm, bir kadına sözüm gibidir", şeklindedir. Sehavî'nin zikrettiği lafız, belki de Sünen-i Nesaî'nin yazma nüshalarından birinde zikredilmiş olabilir.

Tamamlayıcı Bilgi: Hafız İbnü'l Cevzî diyor ki: Aleyhis'Selâm'a bey'at eden kadınlardan isimleri tesbit edilebilen kadın sayısı dört yüz elli yedidir. Rasulullah (s.a.v) bunlardan hiçbir kadınla bey'at için tokalaşmamış, hanımların bey'atini sadece sözle kabul etmiştir. (Bu bilgi notu, Fas'lı Hadis Hafızı merhum üstadımız Abdülhayy el-Kettanî'nin et--Teratîbüı-İdariyye: II 222 kitabından alınmıştır.) Şemsül Hak el-Azîm- Âbadî'nin Sünen-i Darakutnî' üzerine yazdığı ta'likatında (4/147) "Nevadir" bahsinde belirttiği gibi; Kadı Beşîruddin b. Kerîmüddin el-Kınnevcî el-Hindî (r.a)'nin nâmahrem kadınlarla tokalaşmanın haram olduğunu uzun uzun anlattığı bir risalesi bulunmaktadır. (Not: Yabancı hanımlarla tokalaşmanın haram olduğu konusunda Suriye'li muasır alimlerden Muhammed el- Hamid (öl. 1970)in Hukmü’l Islâm fî Musaiahati'l- Mercti'l-Ecnebivye isimli veciz ve nefis bir risalesi bulunmaktadır, bkz. Mecmuatü Resaili'ş-Şeyh Muhammed el-Hamid, Mektebetü'd-Da'veh, Hama, 1. baskı 1389/ 1970) (Çev.)
 

Ehl-i Sünnet

Kıdemli Üye
Katılım
5 Şub 2011
Mesajlar
3,061
Tepkime puanı
139
Puanları
0
116. HADİS: "(el-Hamdülillah) Rahman'ın ridâsıdır". [275] Aslı bulunamamıştır.

[275] bkz. Aliyyü'l Karî, Kübra: s.196; Aclunî, Keşf: 1/443.
 

Ehl-i Sünnet

Kıdemli Üye
Katılım
5 Şub 2011
Mesajlar
3,061
Tepkime puanı
139
Puanları
0
117. HADİS: "Kızarmaya başlayınca bilirsin" [276] Hadis değildir. [277]

[276] bkz. Mecmeu'l Emsal: 1/138; Sehavî, Makasıd: s.195; İbnü'd-Deyba', Temyiz: s.82; AliyyüTKarî, Kübra: s.197; Aclunî, Keşf: 1/443.

[277] Bu söz asıl nüshada, müellifin el'- Mevzuâtü'l Kübra'smda ve İbnü'd-Deyba'nın Temyîzü't'Tayyib Mine'l-Habîs kitabında bu şekilde gelmiştir. Aslı bir arap atasözü olup lafzı "Hıyne taklîne tedrin"; (manası ise: kızartma yapınca bileceksin), şeklindedir. Bu sözün asıl sebebinin bilinmesiyle mana daha iyi anlaşılacaktır: Meydanı MecmeuTEmsal'de (1/138) diyor ki: "Bu sözün sebebi şudur: Bir adam kötü bir kadınla beraber oldu. Ona ücretini verdi ve onun kızartma tavasını çaldı. Ayrılmak istediğinde kadın ona: Ben seni kandırdım. Ben bu işe senden daha çok arzu duyuyordum. Paranı da aldım, dedi. Adam da kadına: Sen kızartma yapınca anlarsın, dedi. Bu söz, başkasını aldattığını zanneden ama asıl kendisi aldanan kişi için atasözü olarak kullanılır oldu."

Bu uydurma hadis, el-Makasidü'1-Hasene'de (s.195) ve Keşfü'l-Hafa'da (1/443) "Hıyne tülka tedrî" şeklinde gelmiştir. Bu lafız, bana göre yukarıdaki atasözünün tahrif edilmiş şeklidir. Bu iki eserin müellifi, buna doğru mana verebilmek için epey zorlanmışlar ve şöyle demişlerdir: "Bu sözün manası sahih olup şu âyet bu manaya işaret etmektedir: "Onlar azabı görünce kimin yolunun daha sapık olduğunu bilecekler". (Furkan: 42) Sonra "da dünyada insanlara eziyet eden kişinin kıyamet günü ceza göreceği manasını ihtiva eden ama zikri geçen atasözüyle hiç ilgisi olmayan uzun bir hadis nakletmişlerdir. Doğrusunu bilen Allah Teâlâ'dır!..
 

Ehl-i Sünnet

Kıdemli Üye
Katılım
5 Şub 2011
Mesajlar
3,061
Tepkime puanı
139
Puanları
0
118. HADİS: "Çoluk-çocuğu olmayan bir toplumun eli boş kalır." [278] Mekhul'ün sözüdür. [279]

[278] bkz. Sehavî, Makasıd: s.196; İbnü'd-Deyba', Temyiz: s.83; Aliyyü'1-Karî, Kübra: s. 198; Acluni, Keşf 1/445; Hut, Esne'l-Metalib s.135.

[279] Bu zat, Şam fakîhi Ebu Abdillah Mekhul ed-Dimaşkî'dir. Hüzeyl oğullarının azadlı kölesidir. Mevlâsı onu Mısır'da azad etmiştir. Mekhuî: "İlim tahsili için pek çok ülke dolaştım. Hiçbir şehir bırakmadım ki, bildiğim kadarıyla o şehrin ilmini almış olmayayım. Sonra aynı şekilde Irak, Medine ve Şam'a gittim", diyordu. Mekhul, tabiînden olup bazı sahabeden hadis öğrenmiştir. Onun ilminden, aralarında İmam Evzaî'nin de bulunduğu pek çok kişi istifade etmiştir. Ebu Hatim: Şam'da Mekhul'den daha fakîh birini bilmiyorum, demiştir. Mekhul, ikramsever, cömert bir kimse idi. Kendisine bir defasında on bin dinar verilmişti. Bunu fakirlere elli dinar, elli dinar dağıtmıştı. 113 yılında vefat etmiştir. Allah rahmet eylesin.
 

Ehl-i Sünnet

Kıdemli Üye
Katılım
5 Şub 2011
Mesajlar
3,061
Tepkime puanı
139
Puanları
0
119. HADİS: "Yiyecek depolayan, gazaba uğrar." [280] Hadis değildir. [281]

[280] bkz. Sehavî, Makasıd: s.197; Semhudî, Gammaz: s.63; İbnü'd-Deyba', Temyiz: s.83; AliyyüTKarî, Kübra: s. 198; Aclunî, Keşf, 1/447; Hut, Esne'l-Metalib: s.135.

[281] Müslim'in Sahih'nde (Müsakat 130 Nevevî Şerhi: 11/43) rivayet ettiği şu sahih hadis, bu söze gerek bırakmamaktadır: Ma'mer b. Abdillah'ın rivayetine göre; Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Günahkâr kimselerden başkaları, ihtikâr (karaborsa) yapmaz."ihtikar, yiyeceği kıymetli olduğu zamanda satın alıp onu fiyatı artmeaya kadar depoda tutmak ve fiyat yükselince satmaktır. Allah Rasûlü (s.a.v)'nün "günahkâr" ifadesi, bilerek, kasıtlı olarak günah ve masıyet işleyen kimse anlamındadır.
 

Ehl-i Sünnet

Kıdemli Üye
Katılım
5 Şub 2011
Mesajlar
3,061
Tepkime puanı
139
Puanları
0
120. HADİS: "Yahudilere muhalefet edin, sarıkları kuyruksuz bırakmayın. Zira sarıkların kuyruksuz olması Yahudilerin kıyafetidir." [282] Süyûtî'nin zikrettiği"ne göre, aslı yoktur.

[282] hkz. Aliyyü'1-Karî, Kübra: s.198; Aclunî, Keşf: 1/479.
 

Ehl-i Sünnet

Kıdemli Üye
Katılım
5 Şub 2011
Mesajlar
3,061
Tepkime puanı
139
Puanları
0
121. HADİS: "Dininizin yarısını Humeyra'dan [283] alın." [284] Bunun aslı bilinmemektedir. [285]

[283] (Humeyra): "hamrâ" kelimesinin küçültme ismidir. Beyaz tenli, beyazı pembe ile doyurulmuş demektir. Araplar beyaz tenli erkeğe "ahmer", beyaz tenli hanıma "hamrâ" derler. Hz. Aişe (r.anha) beyaz tenli idi. Buradaki "Humeyra" kelimesiyle anlatılmak istenen kişi, Hz. Aişe ((r.anha)'dir. Bu küçültme, sevgi için yapılan küçültmedir. 407 no.lu (Ya Humeyra!..) hadisinin dipnotunda Kurtubî'den naklettiğimiz ifadeye bakınız. (Bu bilgiler ışığında Humeyra'yı "Pembe yanaklı küçük sevimli kız" diye tercüme edebiliriz. Tahiru'l-Mevlevi, Mesnevi Şerhi' nde Humeyra'yı "Pembecik" diye tercüme etmiştir. –(Çev)

[284] bkz. İbn Kayyim, Menai: s.60; İbnü'1-Esîr, Nıhaye: 1/438; Zerkeşi, İcabe: s.58; Sehavî, Makasıd: ,198; Semhudî, Gammaz: s.63; Ibnü'd-Deyba', Temyiz: s.83; Aüyyü'l Karî Kübra: s. 198; Aclunî, Keşf 1/449; Hut, 'Esne'l-Metalib: s.135.

[285] Mutlaka 407 no.lu (Ya Humeyra!..) hadisinin dipnotuna bakınız.

407 no'lu hadisin dipnotu: Müfhim müellifi Kurtubî diyor ki: Araplar, vücutta ki beyazlık baras/ alaca hastalığına benzediği için beyaz isminden haşlan*mamaları sebebiyle, beyaz tenlilere "ahmer/kırmızı" derler. Bu sebepledir ki Allah Rasulü (s.a.v) Hz. Âişe'ye Ya Humeyra!.. (Pembe yanaklı sevimli kız) derdi. Kurtubî'nin bu ifadesini Hafız İbn Hacer Fethu'l-Bari'de (7/106 Menakıb ...) Hz. Peygamber (s.a.v)'in Hz. Hadıce (r.a) ile evlenmesi ve Hz. Hadice'-nin fazileti babında nakletmektedir.):
 

Ehl-i Sünnet

Kıdemli Üye
Katılım
5 Şub 2011
Mesajlar
3,061
Tepkime puanı
139
Puanları
0
122. HADİS: "Benim hasmım, benim hükmümü verecek olandır." [286] Büyüklerden birine ait sözdür, hadis değildir.

[286] bkz. Sehavî, Makasıd: s.199; İbnü'd-Deyba', Temyiz: s.84; Aliyyü'1-Karî, Kübra: s. 199; Aclunî, Keşf 1/454; Hut, Esne'l-Metalib: s.136.
 

Ehl-i Sünnet

Kıdemli Üye
Katılım
5 Şub 2011
Mesajlar
3,061
Tepkime puanı
139
Puanları
0
123. HADİS: "Önemli kişi -yani meşhur- olmamak bir nimettir, halbuki hiç kimse böyle bir şeyi istemez." [287] Selef âlimlerinden birinin sözüdür.

[287] bkz. Sehavî, Makasıd s.202; İbnü'd-Deyba', Temyiz s.85; Aliyyü'1-Karî, Kübra: s. 202; Aclunî, Keşf, 1/460; Esne'l Metalib: s.142.
 

Ehl-i Sünnet

Kıdemli Üye
Katılım
5 Şub 2011
Mesajlar
3,061
Tepkime puanı
139
Puanları
0
124. HADİS: "Allah'ın kulu için seçtiği şey, kulun kendi nefsi için seçtiği şeyden daha hayırlıdır." [288] Hadis değildir.

[288] bkz. Sehavî, Makasıd: s.209; İbnü'd-Deyba', Temyiz: s.87; Aliyyül-Karî, Kübra' s.202; Aclunî, Keşf 1/478; Hut, Esne'l-Metalib: s. 139.
 

Ehl-i Sünnet

Kıdemli Üye
Katılım
5 Şub 2011
Mesajlar
3,061
Tepkime puanı
139
Puanları
0
125. HADİS: "Karga ve benzerlerini görünce! (Hayırdır, hayırdır) denilmesi.[289] Hadis değildir.

[289] bkz. Sehavî, Makasıd: s.206; Aliyyü'1-Karî, Aclunî, Keşf 1/469; Hut, Esne'l-Metalib: s. 139.
 

Ehl-i Sünnet

Kıdemli Üye
Katılım
5 Şub 2011
Mesajlar
3,061
Tepkime puanı
139
Puanları
0
126. HADİS: "Hayır, kıyamete kadar bende ve benim ümmetimdedir." [290] Askalânî diyor ki: Bunu -hadis olarak— bilmiyorum.

[290] bkz. Sehavî, Makasıd: s.208; Semhudî, Gammaz: s.65; İbnü'd-Deyba', Temyiz s.87; Aliyyü'l Karî, Kübra: s.202; Aclunî, Keşf: 1/476.
 

Ehl-i Sünnet

Kıdemli Üye
Katılım
5 Şub 2011
Mesajlar
3,061
Tepkime puanı
139
Puanları
0
127. HADİS: "Zâlimin ülkesi, bir müddet sonra bile olsa harabeye dönüşür." [291] Sehavî: Bunu —hadis olarak— görmedim, demiştir.

[291] bkz. Sehavî, Makasıd: s.210; Semhudî, Gammaz: s.66; Ibnü'd-Deyba', Temyiz: s.89; Aliyyü'l Karî, Kübra: s.204; Aclunî, Keşf. 1/480; Hub, Esne'l Metalib: s.145; Kavukçî, Lü'lü' s.35.
 
Üst