üstad-ül kıraat mustafa ismail

Ahmedihsan

Paylaşımcı
Katılım
23 Kas 2006
Mesajlar
191
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
konya
Mustafa Ismail
Mustafa.gif



Mısır'ın Garbiyye şehrine bağlı Meyt Gazal köylüleri, 1905 yılı haziranının 12. günü dünyaya geldiğinde adını Mustafa Muhammet Nursi İsmail olarak koydukları çocuğun

ileride hafızu'l Kur'an olup dünyaya Kur'an dinleteceğini tahmin edemediler elbette.. Onun, adı ebediyyen Kur'an—ı Kerim'le birlikte anılacak ender şahsiyetlerden biri olcağını da..

Mustafa İsmail, küçük yaşlardan itibaren Kur'an üzerine yoğunlaşır ve 10 yaşına geldiğinde Kur'an—ı Kerim'i tamamıyle ezberlemiştir. Bundan sonra Tanta'da Ahmedi Enstitüsü'nde fıkıh, tefsir ve kıraat ilimlerini öğrenir. Bu andan itibaren hayatının bütününü Kur'an—ı Kerim'in okunmasına adamıştır. İnsanların ona saygısı ise görülmeye değerdir.

Önemli bir yerde ilk olarak Kur'an okuması ve ünlü olması çok ilginç bir hadise. O günleri, kendisiyle Mısır'ın başkenti Kahire'deki evinde görüştüğümüz oğlu Vahit Mustafa İsmail şöyle anlatıyor: "Orada birisi babamı gösterip bu küçük genç güzel okur demiş. Şeyh Rıfat'ın yanında 10 dakika okuması gerekirken Şeyhin beğenmesiyle 1.5 saat okumuş."

Giderek şöhreti artan Mustafa İsmail'in hayatı, ünlü olması, tamamen tevafuklarla doludur. 1940'lara gelindiğinde hemen hemen Mısır'ın tamamı onu tanıyıp takdir etmektedir. Radyoda ilk Kur'an okuması da çok ilginçtir. Mısır Radyosu'nda Kur'an okuyacak kişi hasta olunca kendisini tanıyanlardan biri kahvede oturan Mustafa İsmail'i alıp Mısır Radyosu'nun mikrofonuna oturtuverir. Dönemin Kralı Faruk da dinleyiciler arasındadır. Radyoda dinlediği Mustafa İsmail'in okuyuşunu çok beğenir ve Ramazan ayında kendi yanında Kur'an okumasını ister. Artık o Melik Faruk'un kaarisi, yani Kur'an okuyucusudur.

Şaşai'nin hastalığı

Peygamber Efendimiz'in (s.av) doğumu münasebetiyle bir vakfın düzenlediği programa Şeyh Abdülfettah Şaşai'nin hastalığı sebebiyle gelemeyeceği için en az onun kadar kabiliyetli bir kaari aradıkları, bunun için tam uygun kişinin de kendisi olduğu söylendiğinde Mustafa İsmail, hayatının bir dönemecine daha geldiğini anlayıp sevinmişti. Ayrıca bu program radyoda yayınlanacak ve o sesi yarım saat boyunca ülkenin her tarafına aynı anda yayılacaktı. Ama bir endişesi vardı. O saatlerce uzun uzun okumaya alışmıştı. Şimdi yarım saatlik okuyuşuyla aynı güzelliği ortaya koyabilecek miydi? Saatini tutup okuma alıştırmaları yaptığını ilk gören ev halkı başarısı için hep bir ağızdan dua ettiklerini söylüyorlar.

Mustafa İsmail o gece Hüseyin Mescidi'nde çok iyi bir şekilde karşılanır. Cemaat içinde onu daha önceden dinleyen, seven kişiler de vardır ve onlar büyük destek verirler. Henüz Kur'an okuma sırasının gelmesine epeyce bir süre vardır ama cemaat onu baş köşeye oturtur ve Kur'an okutur. Bu program, Mustafa İsmail'in iyiden iyiye Mısır'da bir numaralı kaari (Kur'an okuyucusu) haline gelmesine vesile olmuştur.

Daha sonraki yıllar onun hep yükseliş yıllarıdır. Devrin cumhurbaşkanının takdirini kazanmış, çok defalar saraya davet edilerek Kur'an okumuştur. Yurtdışına da davet edilmiş, oralarda da tilavetiyle insanları büyülemiştir. Şöhretinin dorukta olduğu 1947 yılında ise Ezher Camii'nin kaari olur. O Kur'an okurken cami dışarıdan gelen cemaatle dolup taşmaktadır.

Artık Mısır halkı Mustafa İsmail hayranıdır. Onun Kur'an okuduğu camiler dopdoludur ve Mustafa İsmail bitirmeden kimse camiyi terketmez. En fazla dikkat çeken husus ise çoğu zaman 2 saati aşan okuyuşları sırasında sesini aynı tonda muhafaza etmesidir. Hiç ilaç almamasına rağmen sesini nasıl muhafaza ettiği merak konusudur.

Bu arada Arap dünyası ve İslâm dünyasından plaket ve takdirler alır. 1965 yılında hiçbir Kur'an kaariine nasip olmayan Mısır nişanı kendisine verilir.

Türkiye'yi çok sevdi

"Kaari" sıfatıyla bir yerde Mısır'ın kültür elçiliğini de yapan Mustafa İsmail'den dönemin Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdünnasır, bir Ramazan ayında Türkiye'ye gitmesini ister. Şeyh Mustafa İsmail, 1969 yılında Türkiye'ye gelir. İlk durak Ankara'dır. Programın ilk bölümünde Ankara'da 15 gün kalacak, ikinci 15 günü de İstanbul ve diğer büyük illerde geçirecektir. Ama Ankara cemaatinden hiç memnun kalmaz. Cemaatin ilgisizliği onu sıkar ve hemen İstanbul'a hareket eder. İstanbul ise büyülemiştir bu Kur'an bülbülünü.

Mustafa İsmail, Türkiye ziyaretinde büyük bir ilgiyle karşılanır. Köşke davet eden cumhurbaşkanı altın suyuyla yazılmış bir Kur'an—ı Kerim hediye eder. Zamanın kültür bakanı da olaya şahittir.

1969 yılının ramazan ayını tamamen Türkiye'de geçiren Mustafa İsmail, Türkiye'yi çok beğendiğini, halkını Kur'an'a karşı çok saygılı, bağlı ve onu dinlerken çok huşulu bulduğunu söyler. İstanbul halkının Kur'an karşısındaki saygısına hayran olan Mustafa İsmail Türkiye'yi ve Anadolu insanını çok beğenir. Türkiye'de onu dinleyenlerden birisi de Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Emin Işık'tır. Doç. Işık o günleri şöyle anlatıyor: "Süleymaniye'de okuyacağını öğrenince hemen koştuk tabii. Teravihten sonra yarım saat Kur'an okudu. İstanbul cemaati Ankara cemaati gibi değil. İstanbul Mısır'ı iyi bildiği için Mustafa İsmail'in de kim olduğunu iyi biliyordu. Cami hıncahınç dolmuştu. Daha birinci gecede Mustafa İsmail, "Ben dünyayı dolaştım, hayatımda böyle bir şey görmedim"diyerek şaşkınlığını gizleyemedi. Cemaatin Kur'an'a olan sevgisi ve caminin ihtişamı onu çok etkiledi."

Soyu Türktü

Oğlu Vahit Mustafa İsmail'e göre Türkiye ziyaretinden çok memnun kalan Mustafa İsmail'in de soyunda bir parça Türklük var. "Bize Kur'an okur musun" dendiği zaman hiçbir zaman kırmayan Mustafa İsmail Türkiye'de de cami dışında kendisinden Kur'an okumasını isteyenler olduğunda bu isteği geri çevirmemiş.

Mustafa İsmail, 1977 yılında ise Mescid—i Aksa'ya bir ziyarette bulunmuş. Devrin Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat Kudüs'e yaptığı ziyarette onu da eşlik etmesi için çağırır. Mescid—i Aksa'da gözyaşları arasında okuduğu Kur'an uydu aracılığıyla bütün İslam ülkelerinde seyredilir. İlerleyen yıllarda yurtdışından çok sayıda teklifler gelir.

Hafız Mustafa İsmail'in hayatında unutamadığı olaylar da vardır. Bunların başında Melik Faruk'un yanında Kur'an okunması, diğeri de kaarilik yani Kur'an okuyuculuğu imtihanı geliyor.

Diğer kaarilerin Mustafa İsmail'e karşı saygı ve sevgileri ise bambaşka. Mısır'ın ünlü hafızları Abdülbasıt Abdüssamet, Muhammed Sıddık Minşevi, Şeyh Kamil Yusuf onun bulunduğu meclislerde her zaman hürmetkar tavırlarını muhafazaya gayret eden isimler arasında.

Şarkıcılar da onu dinlerdi

Anlatılanlara göre sesine hayranlıklarından dolayı şarkıcılar da işlerini güçlerini bırakıp Mustafa İsmail'i dinlermiş. Hatta Mısır'ın en ünlü şarkıcılarından Ümmü Gülsüm de onun dinleyicilerindenmiş.

Sanatçılar Mustafa İsmail okurken, "Aaa... beyati yapıyor. Aaa.. nihavende çıkıyor. Şimdi sabaaya başladı. Şimdi rastta" diyerek adeta kendilerinden geçiyorlarmış.

Amerika, Fransa, Kanada, Avusturalya, Almanya, Hindistan, Pakistan, Endenozya ve daha birçok ülkeye gidip Kur'an okuması, halkın yoğun ilgisi ve kazandığı haklı şöhret onu hiç değiştirmemiş.

Ekol oldu

Mustafa İsmail'in okuyuş tarzı Kur'an tilavetinde bir ekol olmuş durumda. İslam aleminde en beğenilen ekollerin başında gelen bu tarz halen pek çok hafızın okuyuşuna ilham kaynağı oluyor.

Onun okuyuşundaki en dikkat çekici özellikler ayetlere başlaması, duruşu, manadaki derinliği vermesi, onu yansıtması; kısaca Kur'an okurken onu yaşaması, manaya göre okumasıydı. Kur'an'ın mealini çok iyi anlamıştı. Korkutma ve müjdeleme ayetlerinde sesini derece derece yükseltmesi halkın hissine dokunup cezbeye getirirdi. Bu en bariz bir şekilde cennet ve cehennem ayetlerinde farkedilirdi. Öte yandan sesini çok iyi bir şekilde kullanıyordu. Onu dinleyenler, sanki Kur'an yeni iniyormuş gibi hisseder, kendilerinden geçerlerdi.

Onu yakından tanıyıp dinleyenlerin ifadelerine göre Şeyh Mustafa İsmail Kur'an okumaya başladığı andan itibaren yarım saatte ancak ısınırmış. Kur'an'a başlamazdan önce de 25—30 dakika hiç ses çıkarmadan derinlere doğru dalıp konsantre olurmuş. Üstad nefsini ruhen, kalben hazırlar, bu hazırlık safhasından sonra Kur'an okumaya başlarmış. Mısırlı yazar Faiz Halava şöyle diyor: "Şeyh'te Kur'an—ı Kerim en derin okyanustan daha derindir".

2—3—4 saat kesintisiz okuyan Mustafa İsmail Kur'an'ın o enfes iklimine daldıkça dalarmış. Hatta bir gece 6 saat kesintisiz okumuş. Üstelik sesinde hiçbir bozulma olmadan. İşin ilginç tarafı 6 saat içinde cemaatten bir kişi bile fire vermemiş.

Mısır'ın yaşayan en büyük hafızlarından Tıp Doktoru Ahmet Naina da Kur'an okumaya Mustafa İsmali'i taklid ederek başlayanlardan. Naina'ya göre o "Asrın en büyük kaarisi". O ulaşılması zor bir kabiliyete sahip, Allah vergisi bir sesi olan zirve bir kaari.

Sekiz yıl talebeliğini yapmış Fethi Meliciye de Mustafa İsmail'i sorduk. Melici onu şöyle anlattı evinde bizlere; "Kıraatte bir kutup noktasıydı. Günler ve şöhret onu aslından hiç değiştirmedi."

Gülen Hocaefendi: "Bende Kur'an

dinleme iştiyakını o uyandırdı"

Fethullah Gülen Hocaefendi ise Mustafa İsmail'i şöyle anlatıyor: "Harameyn—i Şerifeyn'de, Mekke'de, Medine'de ve Ravza—i Tahire'de Kur'an okurken gördüm. Bir Kur'an üstadı olmasının yanıbaşında bir musiki üstadıydı. Hatta az insana nasibolmuş bir şekilde, başladığı perdenin üstünde bitirirdi. Zannederdiniz ki tizleri hiç bitmiyor. Ve sizi hiç rahatsız etmezdi. Radyodan yine onu dinleye dinleye çok kimsede Kur'an dinleme iştiyakı uyanmıştır. Denebilir ki radyoda Kur'an—ı Kerim'i yürekten dinleme arzu ve iştiyakını bende o uyarmıştır. Daha sonra yine güzel okuyan insanlar vardı ama bir Abdülbasıt gibi, bir Minşavi gibi, Mustafa İsmail'den önce vefat eden Kamil Yusuf, Muhammed Rıfat gibi insanlar vardı ama o farklıydı. Mustafa İsmail okuyacağı şeyi falsosuz fiyaskosuz okur. Hayatı boyunca hep böyle başarılı okumuştur. Şurasını şöyle deseydi diye hayalinizden hiçbir şey geçmez. Altın sesli bir hafızdı."

Zamanın Mısır hafızlarından Şeyh Ali el Dabbaa Mustafa İsmail için şöyle der: "Asrın hafızları arasında Mustafa İsmail yegane bir yıldızdı. İklimi, okyanusu, derinlikleri, sesinin yükselmesi, alçalması, yedi kıraatlerin en iyisini bilmesi onun üstünlüğünü sağlayan özelliklerdi. Saatlerce Kur'an okumasındaki huzuru muhafaza edebiliyordu."

Kelimenin tam manasıyla bir Kur'an aşığı olan Şeyh Mustafa İsmail'in şu dünyada dileği ömrü oldukça Kur'an okumaya devam edebilmekti. Allah da bu duasına icabet etmişti. Üstad çok büyük bir zaruret olmadıkça doktora gitmiyordu. Bazen kan basıncı artsa da hayatında belki bir iki defa doktoru ziyaret etmişti.

Kur'an gölgesinde 73 yıl

Tarih 23.12.1978... Asrın kaarii son saatlerini yaşamaktadır. Yatağa düşmezden önce bile bir merasimde Kur'an okumuştur. Basın anbean sıhhatini takip etmekte bütün ülkeden ve yurtdışından geçmiş olsun dilekleri, ziyaretçiler akın akın gelmektedir.

... Ve Şeyh Mustafa İsmail'in, o Kur'an bülbülünün ruhu ten kafesinden beka iklimine uçup gider. Devlet ricalinin ve askerinin bulunduğu büyük bir törenle defnedilir.

Mustafa İsmail gerçek mânâda Kur'an okumaya 1920 senesinde 15 yaşında başladı. Kahire'ye okumak için 1943'te geldi. Bu 23 senelik devirde haftada 4 toplantıda Kur'an okuduğunu hesap edersek Mustafa İsmail'in gece ve gündüz hiç aralıksız 6 yılı aşkın bir süre Kur'an okuduğu ortaya çıkar. Evet 6 yıl... ve Kur'an'ın gölgesinde 73 senelik bereketli bir ömür...

Her ne kadar dünyadan göçtü desek de Mustafa İsmail kasetleriyle yine hâlâ yanımızda, yine her zamanki gibi Kur'an okuyor ve arkasında yüzlerce hayranı onu taklit etmeye çalışıyor...
 
Üst