Beyazıt Meydanında Coşkulu Kudüs Günü
Türkiye
- 03.09.2010, 17:51:18
Yazdır Yazı Boyutu: [
+ ] [
- ]
Mübarek Ramazan ayının son cuması dünya kudüs günü dolayısıyla, İstanbul Beyazıt Meydanı'nda büyük bir protesto gösterisi düzenlendi.
Facebook
Digg
Del.icio.us
Reddit
Mixx
StumbleUpon
Google
Yahoo
Çeşitli İslami kurum ve kuruluşlar tarafından teşkil edilen "Kudüs Günü Tertip Komitesi" tarafından tertip edilen Kudüs Günü programında Kudüs davasının önemi ve Mavi Marmara Şehidlerinin onurlu mücadelesi üzerinde duruldu.
Tertip Komitesi adına İlyas Şahin tarafından sunumu yapılan programda, İranlı ünlü Kur'an Karilerinden İftihari'nin Mavi Marmara şehidleri için okuduğu Kur'an-ı Kerim tilavetinin ardından Mavi Marmara gemisinde bulunan Ramazan Kayan Hoca, Kudüs Günü ve Kudüs davasının önemini anlattıktan sonra, Mavi Marmara direnişi ve şehidleri üzerinde durdu.
Ramazan Kayan Hocanın konuşmasını sunuyoruz:
Kudüs sevdalılarına selam olsun. Kudüs dostları! Bugün, Kudüs Günü Kudüs Günü’nün bizim için anlamı nedir? Ümmetin, İslami değerleri için kıyam yürekliliğini gösterdiği gündür. Kudüs Günü, vahye şahitliğimizi yeniden tescilleme günüdür. Kudüs Günü, ahdimizi yenileme günüdür. Biz, bugün ahdimizi yeniden tazelemek için buradayız. Aslında senenin 364 günü de Kudüs Günü’dür bizim için. Ancak Ramazan’ın son Cuma’sı, bu hassasiyeti gösterenlerin, 365. günde ahidlerini tazelemek için buluştukları bir gün olarak ilan edilmiştir. İşte biz, Rabbimize olan ahdimize yeniden aleme ilan etmek için burada buluşmuş oluyoruz.
Ancak, bugün diğer günlerden daha farklıdır. Geçmiş yıllarda bu meydanlarda buluştuğumuz zaman Kudüs Günü’nü gıyabi cenaze namazlarımız, sloganlarımızla yadetmeye çalışırdık. Fakat bu Cuma, gıyabi cenaze namazlarıyla değil şehidler için yaptığımız ibadet ve dualarla değil bu yıl Rabbimize yolcu ettiğimiz, ahde sadakatimizin ispatı olan 9 şehidimizi göndererek, Kudüs sadakatimizi, samimiyetimizi Allah’a arzetmek için aramızdan seçildi ve biz onları Rabbimize yolcu ettik.
Ve biz, şuan Kudüs Günü’nde Beyazıt Camii’nin önünde, Camiyi şahit tutarak, Mescid-i Aksa’yı şahit tutarak şunu söylüyoruz: Ya Rabbi, Ey Kudüs’ün Rabbi olan Allah’ımız, özgür Kudüs’e kavuşmak için daha kaç kurban, kaç can kaç beden kaç şehid gerekiyorsa bunu ortaya koymak bunu ifade etmek bunu ispat etmek için buradayız.
Biz, ahdimizi yenilemek için buradayız. Çünkü Kudüs, sadece Kudüs değildir. Kudüs, sadece bir şehir değildir. Kudüs, sıradan bir toprak parçası değildir. Kudüs sadece yeryüzünün bir şehri değil, aynı zamanda gökyüzünün de şehridir. Kudüs sadece insanların değil meleklerin de beldesidir. Kudüs, yeryüzünün ayetlerinden bir ayettir. Bu ayeti okumak için, bu ayeti korumak için yaşamak için biz buradayız.
Kudüs ümmetin hafızasıdır. Bugün, emperyalist güçler hafızamızla oynamak istiyorlar. Hafızamızı silmek istiyorlar. Kudüs, ümmetin itibarıdır. Kudüs, ümmetin onurudur. Kudüs, ümmetin ortak rüyasıdır, ortak paydasıdır. İşte buna sahip çıkmak için buradayız.
Biz, Kudüs’ü peygamberlerden devraldık. Hz. Musa’nın, Hz. Süleyman’ın Hz. Yahya’nın Hz. Zekeriyya’nın Hz. Muhammed’in emanetidir, mirasıdır. Aynı zamanda Hz. Ömer’in Selahaddin’in emanetidir. Ve en son Sultan Abdulhamid, bizlere emanet etti. İşte bugün Kudüs’e sahip çıkmak için buradayız.
Şuan Filistin’le ilgili yeni görüşmeler başladı. Amerika’nın başını çektiği ve peşinden de ihanet üzere olan, işbirlikçi rejimlerin masaya çekildiği, ama Kudüs’ün Filistin’in gerçek sahiplerinin devre dışı bırakıldığı yeni bir süreçle karşı karşıyayız. İşte bu noktada teslimiyetçi politikalara itiraz etmek için gayri meşru rejiminin meşrulaştırılması için atılan adımlara itirazımızı ortaya koymak için biz buradayız.
İşbirlikçi rejimlere ve gasıp işgalci rejime şunu söylemek isteriz: Sizler! Gazze’nin gazabından kurtulamayacaksınız. Kudüs’ün kahrından kurtulamayacaksınız. Sizler, İstanbul’un hesabından kurtulamayacaksınız. Bizler vahdet arayışımızı temellendirmek için de buradayız. Ve yine biz burada özellikle de İslami direniş ruhunu yeniden beslemek, sorumluluklarımızı hatırlamak ve hatırlamak için buradayız.
Kudüs sahipsiz değildir. Kudüs’ün sahibi olan Allah, bizim ellerimizle Kudüs’e özgürlüğünü bahşetmek istiyor. Temiz ellerinizi, temiz idrakinizi Kudüs’ün özgürlüğüne hazırlayın! Allah’a olan ahdimizi yineleyerek bir Kudüs yürüyüşü başladı. Yolunuz açık olsun.."
Mavi Marmara gemisinde bulunan ve yaralanan kardeşlerimizden Hamza Er, Kudüs davasının önemi üzerinde durarak, geçtiğimiz günlerde bir grup yaralı kardeşimizle birlikte Gazze'ye yaptıkları gezideki gözlemlerini anlattı.
Hamza Er'in konuşmasını sunuyoruz:
Bizler de Kudüs’ü çok sevdik. Kudüs’ü neden sevdik? Çünkü Kudüs, temelinde ve harcında Hz. Süleyman’ın teri olan bir mescid. Kudüs, Hz. Zekeriyya’nın hizmet ettiği bir mescid olduğu için sevdik. Bizler Kudüs’ü temiz, takvalı Yahya a.s’ın barınmış olduğu bir belde olduğu için devdik. Bizler Kudüs’ü, izzetin sembolü Meryem a.s’a mekan olduğu onu misafir ettiği için sevdik. Bizler Kudüs’ü Musa a.s ve ailesine ateş sağladığı için sevdik. Bizler Kudüs’ü Muhammed a.s’ın miracına ev sahipliği yaptığı için sevdik. Kudüs’ü Rabbimiz Allah’ın biz insanlara en büyük merhameti olan vahyi, o topraklardan ulaştırdığı için sevdik. Biz, Kudüs’ü nübüvvet ve risalet diyarı olduğu için sevdik. her biri Tevhid davasının elçileri olan peygamberlerin davalarına alan olmuş bir bölge olduğu için sevdik. Sevdik ve yola çıktık. Her türlü bedeli ödeme pahasına yola çıktık. O beldenin halkı 62 yıldır o bedeli ödüyordu. Davanın liderlerinin şehid verdiler. Davanın liderleri oğullarını alınlarından öperek toprağa verdiler. Filistin’de cenazeler bürokratların mahallelerinden gece kondulardan kalkmıyor sadece. O davanın liderleri oğullarını veriyor toprağa. Kudüs’e olan sevgilerini 62 yıldır ispatlıyorlar. Biz onların 62 yıldır yaşadığını sadece 3 gün yaşadık gemide.
Dönüşte şehid yakınlarına, yaralılara mikrofon uzatıldı. Neden dediler? Değer miydi? Şehid verdiniz? Yaralı verdiniz. Değdi mi? Vallahi onlar bilmiyorlar. Onlar anlayamazlar. Anlayamıyorlar. Kudüs’ün bizim imanımız olduğunu anlayamıyorlar. Bunu anlatmamız lazım. Kudüs’ün tevhid diyarı olduğunu, her muvahhidin canı ve malı pahasına orayı koruması gerektiğini bilmiyorlar.
Mürşidimiz Muhammd a.s’ın bize işaret etmiş olduğu “Mescid-i Aksa’ya gidin namaz kılın gücünüz yetmezse kandillerinde zeytinyağı gönderin” hadisini biz doğru anladığımız için yola çıktık. Resulullah şunu söylüyordu: Orası daima secdegah olması gerekir. Orası daima tevhid diyarı olması, muvahhidlerin mescidi olması gerekir. Necis olan Müşriklerin o beldeyi kontrol etme hakkı yoktur. Biz böyle anladık bu hadisi. Kandilleri sembolize eden gemileri filolar, bütün ümmetin desteğiyle gönderildi.
İşte biz, Kudüs’ü kurtaracak olan ribat ehliyle birlikte olduğumuzu ispatlamak için yola çıktık. Siyonistlerin engellemesi sadece bir grup arkadaşımız için iki ay olabildi. Rabbimize hamdolsun ki o ribat beldesine ulaştık. O ribat beldesi, bizler için Mescid-i Aksa’yı bekleyen aynı zamanda Kudüs’ü muhafaza etmek, İstanbul’u muhafaza etmektir, Diyarbakır’ı muhafaza etmektir. Bağdat’ı muhafaza etmektir bilinciyle o bölgeyi koruyan genç yiğitlerin de sizlere selamını getirdim.
Onları görünce Allah Resulünün bir hadisi aklıma gelmişti. Rasulullah “Ümmetimden bir grup daima hak üzere olacak Düşmanlarına galip gelecektir. Allah’ın emri gelinceye kadar bu mücadele sürecektir. Kendilerine muhalefet edenlerin muhalefeti onlara bir zarar vermez. Onlar Beytil Makdis’tedir” demişti.
Oradaki yiğitleri gördük. 17, 20 ve 25 yaşındaydılar. Hepimizin hayata dair hayali beklentisi var. Onlar da genç. Ama onların umudu ve hayali sadece Filistin için. 20 yaşındaki bir genç, işinden çıkıyor Siyonistlere karşı ribat noktasına nöbete gidiyor. O da genç. Biz de genciz. O da evlenecek. Onun da hayata dair hayallerinin olması gerekiyor. Bizlerin de… Onları tek heyecanlandıran tek şey şehadet. Gazze’de şehid çıkmayan bir tek ev yok:
Unutmadan, sizlere Filistin davasının o mütevazi ehli olan, tıpkı ashab döneminden günümüze gelmiş, sırça köşklerinde değil mülteci kamplarında yaşayan davanın liderlerinin de selamını getirdim. Heniyye, mülteci kampında yaşıyordu. Başbakan olduğunda kendisine konut yapılması teklifi iletilmiş. Heniyye ise biz, ailemizle birlikte 1948 yılında işgal edilen evimizden çıktık ve Şati’ye sürüldük. Ben buradan çıkarsam kovulmuş olduğumuz eve giderim. Ve kendisine özel ev yapılmasını kabul etmiyor. Heniyye “Amr Musa’nın burada insan mı yaşıyor?” dediği bir yerde yaşıyor.
Ramazan ayındayız. Ramazan, ibadetlerin zirveye çıktığı bir ay. Fakat ibadetler, sadece namaz, zekat değildir. Böyle düşünürsek ihmal ettiğimiz ibadetlerin farkına varamayız. İbadetler, zalime karşı çıkmaktır. Siyonist ve emperyalist saldırganlığa tavır almaktır. İbadet, anti-siyonist olmaktır. O topraklarda bir tek Siyonist kalmayıncaya kadar mücadele etmektir."
Grup Uyanış tarafından okunan marşların ardından, Tartip Komitesi adına Kudüs Günü bildirisi Mehmet Şahin tarafından okundu.
ABD İsrail bayrağı ile bir siyonist asker maketinin ateşe verildiği program, Kadir Akaras hocanın okuduğu dua ile sona erdi.