Ümmet'in Kanayan Yarası

Uveys El Konevi

Paylaşımcı
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
284
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Konya
TEFRİKA VE TAASSUB
:lac[1]:

- Sen kimlerdensin?
- Ben A grubundanım.
- Ha şu A’cılar mı? Allah affetsin onları, tutturmuşlar bir yol gidip duruyorlar.
- Sen kimlerdensin ya?
- Ben B’lerdenim.
- Asıl siz yanlış yoldasınız, sizin gittiğiniz yol tamamen yanlış.
- Bu kadar insanı doğru yola hangi grup çevirdi sanıyorsun.
- Bi defa siz temelden bozuksunuz, asıl bizimkiler binlerce insanın imanına vesile oldu.
- Hadi canım... Ben sizi nazar-ı itibara bile almıyorum. Birinin arkasına bağlanmışsınız, onu takip edip duruyorsunuz. O da nereye gittiğini bilmeden sağa sola gidiyor işte.
- Ya sizin büyükleriniz, onlar vazifelerini yapıyorlar mı? Niye şöyle yapmadılar da böyle yaptılar. Sizi Allah’a havale ediyorum, sizin yüzünüzden bizim çalışmalarımız da lekeleniyor.
...
- Şu bizim komşu var ya C’lerdenmiş. Keşke bizim gibi D olsaydı da yanlış yola sapmasaydı.
- Bu zamanda doğru düzgün kalan tek biz E’leriz. E’den başkaları hep yanlış yollara girip çıktılar. Adamların amacı başka... Ticarethaneye çevirdiler işi... Para derdine düştüler galiba...
- Asıl tek düzgün F’ler var artık. Siz de doğru yoldan saptınız. Bırak bana hikaye okumayı şimdi..
...

Adeta bir komedi tiyatrosundaki konuşmalar gibi değil mi? Herkes birbirine düşman kesilmiş, rekabet edercesine birbirlerinin hatalarını sayıp dökmekteler.

O diyor “Benimki”, bu diyor “Benimki”...Sanki hepsinin amacı farklıymış gibi. Yolda birbirlerini görseler farklı gruptan diye selam vermeye çekinenler bile var. İşi daha da ileriye götürenler bile varmış dahası... Bir arkadaşım anlatmıştı; kasabanın camisinde farklı gruplar birbirlerini gördüler mi gerisingeri gidiyorlarmış. Aynı safta namaz kılmayı bile tehlikeli buluyorlarmış kendilerince...

Ama işin bir boyutu var ki ciğerimizi yakıyor. Bu insanların hepsi Müslüman olduklarını söylüyorlar. Peki o zaman bu düşmanlık, bu rekabet, bu ayrımcılık niçin? Ortada her şeyden habersiz binlerce insan sizden yararlanmayı beklerken siz nasıl oluyor da rekabete giriyorsunuz. İnsanları nasiplendirmeyi bırakıp birbirinizi karalamaya kadar götürüyorsunuz işi...Çok acı...Birbirinize sahip çıkmanız, destek olmanız, kusurlarınız varsa örtmeniz gerekirken asıl düşmanınız olan şeytani akımlara fırsat veriyorsunuz.

Allah(cc) Kur’an’da bakın bu konu hakkında ne buyuruyor:
“Hep birlikte Allah’ın ipine (kitabına, dinine) sımsıkı sarılın. Parçalanıp ayrılmayın. Allah’ın üzerinizdeki nimetini düşünün. Hani siz birbirinize düşmanlar idiniz de, O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun (bu) nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki, doğru yola eresiniz.”(Ali İmran 103)

“Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’tan korkun ki rahmete eresiniz.”(Hucurat 10)

“Müminlerin kalplerini birbirlerine O ısındırdı. Yoksa yeryüzünde ne varsa sen hepsini harcasaydın yine de onların kalblerini (böylesine) ısındıramazdın. Lâkin Allah, kalplerini kaynaştırdı. Muhakkak ki, O azizdir, hakimdir.” (Kasas 63)

“Allah, kendi yolunda kenetlenmiş bir duvar gibi saf bağlayarak savaşanları sever.”(Saf 4)

Kendimize gelelim. Basit mevzular için müminlerin arasında tefrika çıkarmayalım. Allah’ın buyruğunun aksine hareket etmeyelim. Özellikle şeytani akımların insanları etkisi altına aldığı bu zamanlarda. Hariçte düşman varsa dahildeki düşmanlıklar bile unutulurken bize ne olmuş ki Rabbimiz’in kardeş ilan ettiği kimselere düşmanca davranışlar sergiliyoruz. Böyle yapanlara Allah’ın mutlak adalet sahibi olduğunu, bu yaptıklarının ruz-i mahşerde karşılıksız kalmayacağını hatırlatıyorum.

Muhakkak ki her insanın fıtratına uygun, yeteneklerini geliştiren, kendini yetiştiren bir yolu vardır. Ama bu yol başka hak yolların olmadığı anlamına gelmediği gibi müminler arasında ayrımcılık çıkarmak için değil aksine bir iş bölümü için vardır. Şüphesiz her insanın yapısı farklı olduğundan bir grubu kendine yakın hissedebilir. Ancak bunu taassubvari bir şekilde yani körü körüne; inatla, başkalarını batıl olmakla suçlayarak, onların mesleğini hakir görerek yaparsa o dem Şeytan’ın istediğini yerine getirmiş olur.

Bu konuda Bediüzzaman Hazretleri mü’minlere çok önemli uyarılarda bulunmaktadır:
“Hem ihlas ve hakperestlik ise, Müslümanların nereden ve kimden olursa olsun istifadelerine taraftar olmaktır. Yoksa benden ders alıp sevap kazansınlar düşüncesi nefsin ve enaniyetin bir hilesidir.”(Hizmet Rehberi-Envar Neşriyat)

“-Harici düşmanların zuhur ve tehacümünde dahili adavetleri unutmak ve bırakmak- olan bir maslahat-ı içtimaiyeyi en bedevi kavimler dahi takdir edip yaptıkları halde, şu Cemaat-i İslamiyye’ye hizmet dava edenlere ne olmuş ki; birbiri arkasında tehacüm vaziyetini alan hadsiz düşmanlar varken, cüz’i adavetleri unutmayıp, düşmanların hücumuna zemin izhar ediyorlar. Şu hal bir sukuttur, bir vahşettir. Hayat-ı İçtimaiye-i İslamiyeye bir hıyanettir.”(a.g.e)

Aklımızı bir an evvel başımıza toplayalım. Yoksa çok büyük felaketlerle karşılaşmamız an meselesidir. Çünkü yıkıcı unsurlar her daim bir olup bize saldırmaktalar, bizse mü’minler olarak onlara karşı el ele verip mukaddes değerlerimizi korumaya mecburuz. Memleketin, vatanın geleceği bilinçli insanların birlik ve beraberliğiyle kurtulacaktır.
Geçmişte yaptığımız savaşları ve İstiklal Savaşı'nı da böyle bir birlik beraberlik şuuru içinde kazanmadık mı? Şimdi de fikri bir İstiklal mücadelesinin içindeyiz.

Bu; “ÜMMETİN İMANINI ŞEYTANİ AKIMLARIN ELİNDEN KURTARMA” mücadelesidir. Bu mücadelede tefrikaya düşen kaybedecektir. Kaybeden tarafın biz olmasını istemiyorsak bir an evvel eski dargınlıkları unutup kardeşlik bağlarımızı tekrar kuvvetlendirerek el ele vermeliyiz. Memleketimiz yanıyor, İslam alemi yanıyor. Her tarafta İmansızlık,İslamsızlık cereyanları baş göstermiş.Bu durumda bu yangını söndürmeyi bırakıp birbirimizle itişip kakışmak ne kadar ahmakçadır.Yuvamız yanarken, yangını söndürmeye gelen aile erkanları birbirlerine diyebilirler mi ki "sen çekil ben söndürecem"...Bırakın herkes bu yangına bir kova su döksün.Sen de dök, sen de dök, öbürü de gelsin...Yeter ki yıllardır bizi cehenneme sürükleyen şu yangın sönsün artık...Ne olur ey Mü'minlere hizmet dava edenler söndürün şu yangını artık! .

Unutmayalım ki bu demde yaptığımız en küçük nefsani ayrımcılık bile mizanın hassas ölçeğinde karşımıza çıkacaktır. Herkesi bu bilinçle hareket etmeye davet ediyorum. Haydi kucaklaşsın hakperest gönüller ve bitsin vicdanları sızlatan ayrılıklar...

Bakın Üstadım Bediüzzaman (r.a.) ne diyor:
"Bana, "Sen şuna buna niçin sataştın?" diyorlar. Farkında değilim. Karşımda müdhiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, îmanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeğe, îmanımı kurtarmağa koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemiş de ayağım ona çarpmış. Ne ehemmiyeti var? O müdhiş yangın karşısında bu küçük hâdise bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünceler! Dar görüşler!"

Ebû Hüreyre (ra)’den:
Demiştir ki, Resûlullah (sav) Hazretleri şöyle buyurdu: Birbirinize hased etmeyiniz. Alış verişte birbirinizi aldatmayınız. Birbirinize buğz etmeyiniz. Birbirinize dargın durmayınız. Birbirinizin pazarlığı bitmiş alış verişini bozmayınız. Ey Allah’ın kulları, kardeş olunuz. Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez. (İmdad ve nusret deminde) onu kendi hâline bırakmaz. Ona yalan söyleyip aldatmaz. Ona hor bakmaz. (üç kere sadr-ı şerifine işaret buyurarak) Takvâ işte buradadır. Bir kimse müslüman kardeşine hor baktı mı, işte şerrin bu kadarı ona yeter (artar bile). Müslümanın her şeyi; canı, malı, ırzı müslümana haramdır. (Bu hadis-i şerifi, Müslim rivâyet etmiştir.)


Kalbinize iyi bakın, sağlıcakla kalın...:hug[1]: :friends: :shake2[1]:
 
Üst