Daha yaşı çok gençken, babası İmâm-ı Ma'sûm hacca gidiyordu.Yanlarında talebelerinden bir kısmı ile Muhammed Sibgatullah da vardı. Muhammed Sibgatullah'ın yaşı çok genç olduğu için, kâfilede bulunanların ekmek ve su ihtiyaçlarını temin etmek vazifesi ona verilmişti. Bir gün diğer hizmetçilerin başı, Muhammed Sibgatullah'a gelerek; "Etrafta çalı, çırpı, odun görünmüyor. Hamur hazır, fakat ateş olmadığı için pişirip ekmek yapamıyoruz. Hamur olduğu gibi duruyor. Arkadaşların ise yemek zamânı yaklaşıyor. Bu duruma bir çâre bulunuz." diye arz etti. Bu söz üzerine Muhammed Sibgatullah; "Hamuru buraya getirin." buyurdu. Hamuru getirdiler.
Hamuru eline aldı. "Kimse gelmesin. Ben şu tümseğin arkasında pişirip getireyim." dedi ve gitti. Hemen başını açtı. Bir parça hamur alıp başına koydu.Çabucak pişiverdi. Böylece bütün hamuru ekmek yapmaya başladı. Arkadaşlarından biri, gideyim bakayım, ekmeği neyle pişiriyor deyip, yanına geldi. Vaziyeti gördü. O da başını kapadı ve hâlini örtmek istedi. Az bir hamur kalmıştı. Ekmeklerle ve az hamurla babasının yanına gelip; "Odun kâfi gelmedi, hepsini pişiremedim efendim!" deyince, kerâmetler hazînesi yüksek babası tebessüm ederek; "Şu arkadaş gelmeseydi, odun yetişecekti değil mi?" buyurdu.
http://biriz.biz/evliyalar/ea0857.htm