“Üç şey vardır ki...”

bulut_bey79

Kıdemli Üye
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
12,118
Tepkime puanı
324
Puanları
0
Konum
istanbul
Web sitesi
3422unitedstates.spaces.live.com
Resul-i ekrem efendimiz buyurdu ki: “Üç şey vardır ki hepsi de haktır. Kim ki bir haksızlığa, bir zulme uğrar da, onu yapanı sırf Allah rızâsı için affederse, Allah onun şerefini artırır. Kim ki malını çoğaltmak maksadıyla kendisine bir dilenme kapısı edinirse, Allah onun malını azaltır. Kim ki Allah rızâsı için bir ihsânda bulunursa, Allah onun malını artırır.
Üç şey vardır ki, kim onlara kavuşursa dünyada ve âhirette en hayırlı şeye ermiş olur. Bunlar: Allahü teâlânın hükmüne râzı olmak, belâlara sabretmek ve bolluk, rahatlık anlarında Allahı unutmamaktır.”
Üç şey, Cennet ehlinin ahlâkındandır. Bunlar yalnız şerefli kişilerde bulunur:
1- Kendisine kötülük edene iyilik etmek,
2- Kendisine zulmedeni affetmek,
3- Kendisini mahrûm edene bol bol vermek.
Hazret-i Osman, bir çocuğu doğduğu zaman, onu yedinci günü kucağına alırdı. Kendisine bunun sebebi sorulduğunda şu cevabı verirdi.
“Kalbime onun sevgisinin düşmesini istiyorum. Eğer ölürse göstereceğim sabır ve metânetten dolayı alacağım sevap daha büyük olur.”
Lokman Hakîm hazretleri, oğluna yaptığı öğütlerden birinde buyurdu ki:
“Ey oğulcuğum, üç şey vardır ki ancak üç şeyle bilinir: Kişinin yumuşak huylu olup olmadığı, ancak öfkelendiği zaman belli olur. Cesûr insan ancak savaşta, tehlike anında belli olur. İyi arkadaş da, ancak ihtiyâç ânında belli olur.”
Îmân edip ibâdetleri yapmakla, üç şey hâsıl olur:
Birincisi, insan, şehvetine uymaktan kurtulur. Kalbi, rûhu temizlenir. Şehvet ve diğer kötülükler yaratanı hatırlamaya mâni olurlar.
İkincisi, insanda, maddeler üzerinde yapılan tecrübeler ile ve his organları ile hâsıl olan bilgilerle ilgisi olmayan başka bilgiler, zevkler hâsıl olur. Her zaman huzur içinde olur.
Üçüncüsü, iyilere ni’metler, kötülük yapanlara azap yapılacağına inanan insanlar arasında adâlet hâsıl olur. Kimse kimsenin hakkına tecavüz etmez. Herkes hakkına râzı olur. Zâten karışıklıkların, huzûrsuzlukların sebebi, kişilerin kendi haklarına râzı olmamalarıdır.

Hikmetler
Mehmet Oruç
 

bulut_bey79

Kıdemli Üye
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
12,118
Tepkime puanı
324
Puanları
0
Konum
istanbul
Web sitesi
3422unitedstates.spaces.live.com
“Üç şey îmânın lezzetini artırır”

Hadîs-i şerîfte, “Üç şey îmânın lezzetini artırır: Allahü teâlâyı ve Resûlünü her şeyden çok sevmek, kendisini sevmeyen Müslümanı Allah rızâsı için sevmek, Allahü teâlânın düşmanlarını sevmemek” buyurulmuştur.
İbâdeti çok olan mü’mini, az olandan daha çok sevmek lâzımdır. İsyânı daha çok olan, küfrü ve kötülüğü yayan kâfirleri daha çok sevmemek lâzımdır. Allah için düşmanlık edilmesi lâzım gelenlerin başında, insanın kendi nefsi gelir. Sevmek demek, onların yolunda bulunmak demektir.
Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
“Allahü teâlânın bazı kulları vardır. Bunlar, Peygamber değildir. Peygamberler ve şehîdler, kıyâmet günü bunlara imrenirler. Bunlar, birbirini tanımayan, uzak yerlerde yaşayan, Allah için birbirini seven müminlerdir.”
Dünya ve âhiret iyiliklerine, rahat ve huzûra kavuşması için üç şeyi yapmanın lâzım olduğu bildirilmiştir.
İlk olarak lâzım olan şey, doğru bir îmân, i’tikât sâhibi olmaktır. Bunun için herkesin, kalbini yanlış inançlardan, şüphelerden kurtarmaya çalışması şarttır. Doğru bir îmâna kavuşmak için, Ehl-i sünnet i’tikâdını öğrenmek ve buna uygun olarak inanmak gerekir.
İkinci olarak lâzım olan şey, İslâmiyetin emir ve yasaklarını öğrenmektir. Dînimizde bildirilen helâli, harâmı, farzı, vâcibi, diğer hususları öğrenmek ve bütün işlerini ve ibâdetlerini öğrendiklerine uygun yapmaktır.
Üçüncü olarak lazım olan şey, kalbin tasfiyesi yâni kötülüklerden temizlenmesi ve nefsin terbiye edilmesidir. Nefs hep kötülük yapmak ister. Onun bu isteklerinden kurtulmak ve Allah sevgisini kalbe yerleştirmek için, tasavvuf âlimlerinin bulunamadığı zamanlarda onların yazmış oldukları ahlâk kitaplarını okuyup amel etmek, iş ve ibâdet yapmak lâzımdır.
İslam büyükleri talebelerine şu üç nasihati yaparlardı.
1- Paraya, mala, mülke gönül bağlama. 2- Öyle hayat sür ki, kimse senin yüzünden Cehenneme girmesin. Senin davranışından dolayı dinden soğumasın. 3- Yanına kim üzülerek gelirse o kimse yanından neş’e ile gülerek çıksın. Onun kalbini ferahlandır.



 

cicek demeti

Sükut
Katılım
7 Ocak 2011
Mesajlar
11,683
Tepkime puanı
3,778
Puanları
0
Hadîs-i şerîfte, “Üç şey îmânın lezzetini artırır: Allahü teâlâyı ve Resûlünü her şeyden çok sevmek, kendisini sevmeyen Müslümanı Allah rızâsı için sevmek, Allahü teâlânın düşmanlarını sevmemek” buyurulmuştur.


Rabbi tealam razi olsun inseallah can kardesim...
 

bulut_bey79

Kıdemli Üye
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
12,118
Tepkime puanı
324
Puanları
0
Konum
istanbul
Web sitesi
3422unitedstates.spaces.live.com
İnsanı kurtaran üç huy

Bir Müslüman, dünyada azîz, âhirette mes’ud olmasını isterse, kendisinde şu üç huyu bulundurmalıdır:
1- Mahlûklardan hiçbir şey beklememek.
2- Müslümanları ve kâfirleri, ölmüş iseler de gıybet etmemek.
3- Başkasının hakkı olan bir şeyi almamak.
Allahü teâlâ üç şeyi çok sever:
1- Cömertlik.
2- Her ortamda doğruyu söylemek.
3- Gizli yerlerde de Allahü teâlâdan korkmak.
İki günâhtan çok korkmalıdır:
Birisi, emrinde olan insanlara zulmetmek. En büyük zulüm, onların İslâm bilgilerini öğrenmelerine, ibâdet yapmalarına mâni olmaktır.
İkincisi, din ve dünya yolunda hâin olmak.
Avf bin Abdullah hazretleri buyurdu ki:
1- Her kim âhiret için çalışırsa, dünya işleri de kendiliğinden olur, Allah ona kâfîdir.
2- Kim Allah ile arasını düzeltirse, ya’nî Allahü teâlânın emirlerini yapar, yasaklarından kaçınırsa, Allah da insanlarla onun arasını düzeltir. Herkes ona iyi muâmele eder. Geçimleri iyi olur.
3- Kim kalbini, niyetini düzeltirse, Allah da onun diğer işlerini düzeltir. Yanî yaptıklarını Allah rızâsı için yaparsa, Allahü teâlâ da, dînin emirlerine uymayı ona kolay eder.
İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:
İslamiyet üç kısımdır: İlim, amel ve ihlas, yani İslamiyet’in emir ve yasak ettiği şeyleri öğrenmek ve öğrendiklerini yapmak ve bunları yalnız, Allahü teâlânın rızası için yapmaktır. Bu üçüne kavuşmayan kimse, İslamiyet’e kavuşmuş olmaz. Bir kimse, İslamiyet’e kavuşunca, Allahü teâlâ, ondan razı olur. Allahü teâlânın razı olması, sevmesi de, bütün dünya ve ahiret saadetlerinin en üstünü ve kıymetlisi olduğunu, Âli İmran suresi onbeşinci ve sure-i Tevbenin yetmişüçüncü ayetleri bildirmektedir. O halde, İslamiyet, dünya ve ahiretteki bütün saadetleri ele geçirten bir sermayedir. İslamiyet’in dışında aranılacak, imrenilecek hiçbir iyilik yoktur...



 
Üst