Tuzlu Kahve

AdımcA

Akşam ... Yine Akşam ...
Katılım
9 Haz 2006
Mesajlar
2,420
Tepkime puanı
8
Puanları
0
TUZLU KAHVE
Kıza bir partide rastlamıştı. Harika bir şeydi. O gün peşinde o kadar delikanlı vardı ki.. Partinin sonunda kızı kahve içmeye davet etti. Kız parti boyu dikkatini çekmeyen oğlanın davetine şaşırdı, ama tam bir kibarlık gösterisi yaparak kabul etti. Hemen köşedeki şirin kafeye oturdular.
Delikanlı öyle heyecanlıydı ki, kalbinin çarpmasından konuşamıyordu. Onun bu hali kızın da huzurunu kaçırdı.. "Ben artık gideyim" demeye hazırlanırken, delikanlı birden garsonu çağırdı .. "Bana biraz tuz getirir misiniz" dedi .. "Kahveme koymak için .." Yan masalardan bile şaşkın yüzler delikanlıya baktı.. Kahveye tuz!.. Delikanlı kıpkırmızı oldu utançtan, ama tuzu kahvesine döktü ve içmeye başladı. Kız, merakla "Garip bir ağız tadınız var" dedi..
Delikanlı anlattı: "Çocukken deniz kenarında yaşardık. Hep deniz kenarında ve denizde oynardım. Denizin tuzlu suyunun tadı ağzımdan hiç eksilmedi. Bu tatla büyüdüm ben.. Bu tadı çok sevdim. Kahveme tuz koymam bundan. Ne zaman o tuzlu tadı dilimde hissetsem, çocukluğumu, deniz kenarındaki evimizi ve mutlu ailemi hatırlıyorum. Annemle babam hala o deniz kenarında oturuyorlar ..
Onları ve evimi öyle özlüyorum ki.." Bunları söylerken gözleri nemlenmişti delikanlının .. Kız dinlediklerinden çok duygulanmıştı. İçini bu kadar samimi döken, evini, ailesini bu kadar özleyen bir adam, evi, aileyi seven biri olmalıydı. Evini düşünen, evini arayan, evini sakınan biri.. Ev duyusu olan biri..
Kız da konuşmaya başladı.. Onun da evi uzaklardaydı.. Çocukluğu gibi.. O da ailesini anlattı. Çok şirin bir sohbet olmuştu.. Tatlı ve sıcak.. ..Ve de bu sohbet öykümüzün harikulade güzel başlangıcı olmuştu tabii.. Buluşmaya devam ettiler ve her güzel öyküde olduğu gibi, prenses, prensle evlendi. Ve de sonuna kadar çok mutlu yaşadılar. Prenses ne zaman kahve yapsa prensine içine bir kaşık tuz koydu, hayat boyu.. Onun böyle sevdiğini biliyordu çünkü.. 40 yıl sonra, adam dünyaya veda etti. "Ölümümden sonra aç" diye bir mektup bırakmıştı sevgili karısına..
Şöyle diyordu, satırlarında.. "Sevgilim, bir tanem.. Lütfen beni affet. Bütün hayatımızı bir yalan üzerine kurduğum için beni affet. Sana hayatımda bir tek kere yalan söyledim.. Tuzlu kahvede.. İlk buluştuğumuz günü hatırlıyor musun?. Öyle heyecanlı ve gergindim ki, şeker diyecekken 'Tuz' çıktı ağzımdan.. Sen ve herkes bana bakarken, değiştirmeye o kadar utandım ki, yalanla devam ettim. Bu yalanın bizim ilişkimizin temeli olacağı hiç aklıma gelmemişti. Sana gerçeği anlatmayı defalarca düşündüm. Ama her defasında korkudan vazgeçtim. Şimdi ölüyorum ve artık korkmam için hiçbir sebep yok..
İşte gerçek.. Ben tuzlu kahve sevmem. O garip ve rezil bir tat.. Ama seni tanıdığım andan itibaren bu rezil kahveyi içtim. Hem de zerre pişmanlık duymadan. Seninle olmak hayatımın en büyük mutluluğu idi ve ben bu mutluluğu tuzlu kahveye borçluydum. Dünyaya bir daha gelsem, her şeyi yeniden yaşamak, seni yeniden tanımak ve bütün hayatımı yeniden seninle geçirmek isterim, ikinci bir hayat boyu daha tuzlu kahve içmek zorunda kalsam da..
" Yaşlı kadının gözyaşları mektubu sırılsıklam ıslattı. Lafı açıldığında bir gün biri, kadına "Tuzlu kahve nasıl bir şey" diye soracak oldu.. Gözleri nemlendi kadının.. "Çok tatlı!.." dedi..
 

Buse

Üye
Katılım
8 Tem 2006
Mesajlar
72
Tepkime puanı
0
Puanları
0
aaa, ne sevgiymiş böyle
 

derya

Üye
Katılım
22 Tem 2006
Mesajlar
178
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
35
Müthişti ya nerde öyle aşk...çok sağol
 

aHuZaR

Can kayıp can firarda
Katılım
27 Kas 2006
Mesajlar
6,438
Tepkime puanı
23
Puanları
0
Konum
Gönülistan
Tuzlu Kahve…

Tuzlu Kahve…

Kıza bir partide rastlamıştı, çok güzel bir kızdı. Partinin sonunda onu kahve içmeye davet etti. Kız parti boyunca dikkatini çekmeyen delikanlının davetine şaşırdı; ama, tam bir kibarlık gösterisi yaparak kabul etti. Hemen köşedeki şirin kafeye oturdular. Delikanlı öyle heyecanlıydı ki, kalbinin çarpmasından konuşamıyordu.onun bu hali kızın da huzurunu kaçırdı.Tam “Ben artık gideyim.” Demeye hazırlanırken, delikanlı birden garsonu çağırdı.

“Bana biraz tuz getirir misiniz? ” dedi. “Kahveme koyacağım da.” Yan masalardan bile şaşkın yüzler delikanlıya baktı.

“Kahveye tuz! ”

Deli kanlı kıpkırmızı oldu utançtan; ama, tuzu kahvesine döktü ve içmeye başladı. Kız merakla, “Garip bir ağız tadınız var”, dedi.

Deli kanlı nedenini anlatmaya başladı.”Çocukken deniz kenarında yaşardık. Hep denizde oynardım. Denizin tuzlu suyunun tadı ağzımdan hiç eksilmedi. Bu tatla büyüdüm ben, Kahveme tuz koymam bu sebepten. Ne zaman o tuzlu tadı dilimde hissetsem, çocukluğumu, deniz kenarındaki evimizi ve mutlu ailemi hatırlarım. Onları ve evimi öyle özlüyorum ki…”Bunları söylerken gözleri nemlenmişti. Kız çok duygulanmıştı. İçini dökmekte bu kadar samimi olan, evini, ailesini bu kadar özleyen bir adam, eşine de bağlı bir insan olabilirdi. Kız da konuşmaya başladı… Onun da evi uzaklardaydı… O da ailesini anlattı. Böylece konunun başındaki o sıkıcı ortam, yerini çok güzel bir sohbet ortamına bırakmıştı. Buluşmaya bundan sonra da devam ettiler ve sonunda evlendiler. Genç kız ne zaman kahve yapsa eşine, içine bir kaşık tuz koydu, tam kırk yıl bu şekilde geçtikten sonra, adam dünyaya veda etti.

“Ölümünden sonra aç, ”diye bir mektup bırakmıştı karısına…

Şöyle diyordu satırlarda:

“Sevgili, bir tanem…

Lütfen beni affet. Bütün hayatımızı bir yalan üzerine kurduğum için beni affet. Sana hayatımda bir tek kere yalan söyledim… Tuzlu kahvede, ilk buluştuğumuz günü hatırlıyor musun? Öğle heyecanlı ve gergindim ki, şeker diyecekken “tuz” sözcüğü çıktı ağzımdan...

Sen ve herkes bana bakarken, değiştirmeye o kadar utandım ki yalana devam ettim. Bu yalanın bizim ilişkimizin temeli olacağı hiç aklıma gelmemişti. Sana gerçeği anlatmayı defalarca düşündüm, ama her defasında korkudan vazgeçtim. Şimdi ölüyorum ve artık korkmam için bir sebep yok… İşte gerçek: Ben tuzlu kahveyi hiç sevmem.Kim sever ki?

Ama seni tanıdığım andan itibaren bu rezil kahveyi içtim. Hem de pişmanlık duymadan. Seninle olmak hayatımın en büyük mutluluğu idi ve ben bu mutluluğu tuzlu kahveye borçluydum. Dünyaya bir daha gelsem, her şeyi yeniden yaşamak, seni yeniden tanımak ve bütün hayatımı yeniden seninle geçirmek isterdim, ikinci hayatım boyunca yine tuzlu kahve içmek zorunda kalsam bile…”

Yaşlı kadının gözyaşları mektubu sırılsıklam ıslattı.

Lafı açıldığında bir gün biri kadına, “Tuzlu kahve nasıl bir şey? ” diye soracak oldu…

Gözleri nemlendi kadının: “Çok tatlı, ” diyebildi
 

elmnightmare

Profesör
Katılım
8 Eyl 2007
Mesajlar
1,734
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Yeni tanışmışlardı. Bir anda içi ısınmıştı kıza. Temiz bir yüz, tatlı ela bakışlar... Tutkulu ve hassas bir kalp. Aradığı ve umduğu her şey vardı. "Harika bir şey!" Bu çekingenlikle sevgisini ona hissettirmesi neredeyse imkansızdı. Dersten sonra bir fırsatını bulup kafeteryada kahve içmeye davet etti. Delikanlının davetine şaşırdığını gizlemedi kız. Üniversitedeki şehirli delikanlılardan biraz farklı olduğu belliydi. Yurtta kalıyordu, "hadi çıkalım" diyeceği tiplerden değildi. Tam bir kibarlık gösterisi yaparak daveti kabul etti. Kampüsün yeni taşlanmış yollarını yan yana yürüyerek kafeteryaya vardılar; köşede bir masaya oturdular. Delikanli öyle heyecanliydi ki, kalbinin çarpmasindan konuşamıyordu. Onun bu hali kızın da huzurunu kaçırdı. "Ben artık gideyim" demeye hazırlanıyordu ki, delikanlı birden garsonu çağırdı:

"Bana biraz tuz getirir misiniz" dedi. "Kahveme koyacağım da..."

Yan masalardan bile şaşkın yüzler delikanlıya baktı...

Kahveye tuz!..

Delikanlı kıpkırmızı oldu mahcubiyetten; Biraz sonra tuz geldi. Olduğu gibi kahvesine döktü kağıt paketin içindeki tuzu. Herkesin şaşkın bakışları arasında afiyetle kahvesini içmeye başladı. Kiz, merakla, "Garip bir damak zevkiniz var" dedi...

Delikanli anlatti:

"Çocukken deniz kenarında yasardik. Hep deniz kenarında ve denizde oynardım. Denizin tuzlu suyunun tadı ağzımdan hiç eksilmedi. Bu tatla büyüdüm ben. Bu tadı çok sevdim. Kahveme tuz koymam da bundan. Ne zaman o tuzlu tadı dilimde hissetsem, çocuklugumu, deniz kenarındaki evimizi ve mutlu ailemi hatırlıyorum. Annemle babam hala o deniz kenarında oturuyorlar. Onları ve evimi öyle özlüyorum ki.."

Bunları söylerken gözleri nemlenmişti delikanlının. Kız dinlediklerinden çok duygulanmıştı.

İçini bu kadar samimi döken, evini, ailesini bu kadar özleyen bir adam, evi, aileyi seven biri olmalıydı. Evini düşünen, evini arayan, evini sakınan biri. Evcimen biri...

Derken kız da konuşmaya basladı. Onun da evi uzaklardaydı. O da ailesini çok seviyordu. Çocukluğunu anlattı uzun uzun. Delikanlı büyük bir samimiyetle kulak verdi kıza. Zamanı yeniden birlikte yaşadılar. Çocukça. İçten. Sevecen. Çok şirin bir sohbet olmuştu. Tatlı ve sıcak...

Bu sohbet tuzlu öykünün tatlı başlangıcı oldu. Bulusmaya devam ettiler ve her güzel öyküde oldugu gibi, prenses prensle evlendi. Gökten elmalar düştü. Muradlarına erdiler. Ömürlerinin sonuna kadar çok mutlu yasadilar.Prenses ne zaman prensine kahve yapsa kahvenin içine bir tutam tuz koydu hayat boyu... Eşinin böyle sevdiğini biliyordu çünkü...

40 yil sonra, adam dünyaya veda etti. "Ölümümden sonra aç" diye bir mektup bırakmıştı sevgili karisina. Prenses, prensinin ayrılık acısını yüreğinde derinlemesine yaşarken umulmadık bir teselli mesajı okuma beklentisiyle açtı mektubu. Şöyle diyordu satırlarda prens:

"Sevgilim, bir tanem; lütfen beni affet. Bütün hayatimizi bir hayal üzerine kurdugum için beni affet. İlk bulustugumuz günü hatirliyor musun? Öyle heyecanli ve gergindim ki, "seker" diyecekken "tuz" çıktı ağzımdan. Sen ve herkes bana bakarken, sözümü düzeltmeye o kadar utandim ki, tuz gelir gelmez çaresiz kahveme döktüm ve içtim. Sonra da sana bol tuzlu çocukluk hayallerimi anlattım. Bir yanlış üzerine anlattığım hayallerin ilişkimizin temeli olacagi hiç aklima gelmemisti. Sana gerçegi anlatmayi defalarca düsündüm. Ama her defasinda korkudan vazgeçtim. Simdi ölüyorum ve artik korkmam için hiç bir sebep yok... İşte gerçek: Ben tuzlu kahve sevmem. O, garip ve rezil bir tat... Ama seni tanidigim andan itibaren bu rezil kahveyi içtim. Hem de zerrece pismanlik duymadan. Seninle olmak hayatimin en büyük mutlulugu idi ve ben bu mutlulugu tuzlu kahveye borçluydum. Dünyaya bir daha gelsem, her şeyi yeniden yaşamak, seni yeniden tanımak ve bütün hayatımı yeniden seninle geçirmek isterim. İnan bana bu ikinci ömrümü de hep tuzlu kahve içerek geçirirdim."

Yaşlı kadının gözyaşları mektubu sırılsıklam ıslattı.

Bir gün lafı açıldığında yaşlı hanımın arkadaşlarından biri, "Rahmetli kahveyi tuzlu içermiş" dedi, "sen hiç tattın mı, nasıl bir şeymiş?"

Gözleri doldu kadının...
"Çok tatlı" dedi, "çok..."
gul.gif
gul.gif
gul.gif
 

GENERAI_

Asistan
Katılım
15 Eyl 2007
Mesajlar
312
Tepkime puanı
0
Puanları
0
hikayemiz çok güzel..bu hikayenin yaşandığını duymuştum....
bu hikayede sevdiğinden mi, sevdiğini kaybetmekten mi yoksa sevgisine yalanın bulaşmasından dolayımı mülahazaları arasında takılmışımdır
(eminim hepsi aynı kapıyı çalıyordur):dancing:
 

elmnightmare

Profesör
Katılım
8 Eyl 2007
Mesajlar
1,734
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Hikayenin sonunda ne diyor?
Çok tatlı....
Acıyla başlayan hayat hikayesi tatlıya bağlanınca senin sözlerin de aynı kapıya çıkıyor:)
 

elhak

Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
17
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Allah razı olsun çok duygulanarak okudum
 

ArZu

GülenAy
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
30,610
Tepkime puanı
2,100
Puanları
0
Konum
Kayıp Şehir...
Web sitesi
www.arzuzum.blogcu.com
arkadaşlar konu açarken arama yapmadan eklemeyelim lütfen aynı konu daha önceden açılmıştı...

gerçekten güzel bir hikaye paylaşımlar için teşekkürler...tekrardan okumuş olduk...

bilginize...:)
 

ravza-gülü

Asistan
Katılım
5 Şub 2007
Mesajlar
352
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
33
Konum
Ankara
çok tatlı!!!

"Çok iyi bir hikaye gerçek olay bu buyuk ihtşimalle gerçekten etkilendim"
Kiza bir partide rastlamisti.. Harika birseydi. O gün pesinde o kadar delikanli vardi ki.. Partinin sonunda kizi kahve içmeye davet etti. Kiz parti boyu dikkatini çekmeyen oglanin davetine sasirdi, ama tam bir kibarlik gösterisi yaparak kabul etti. Hemen kösedeki sirin kafeye oturdular. Delikanli öyle heyecanliydi ki, kalbinin çarpmasindan konusamiyordu. Onun bu hali kizin da huzurunu kaçirdi.. "Ben artik gideyim" demeye hazirlanirken, delikanli birden garsonu çagirdi.. "Bana biraz tuz getirir misiniz" dedi.. "Kahveme koymak için.." Yan masalardan bile saskin yüzler delikanliya bakti.. Kahveye tuz!.. Delikanli kipkirmizi oldu utançtan, ama tuzu kahvesine döktü ve içmeye basladi. Kiz, merakla "Garip bir agiz tadiniz var" dedi.. Delikanli anlatti: "Çocukken deniz kenarinda yasardik. Hep deniz kenarinda ve denizde oynardim. Denizin tuzlu suyunun tadi agzimdan hiç eksilmedi. Bu tatla büyüdüm ben.. Bu tadi çok sevdim. Kahveme tuz koymam bundan. Ne zaman o tuzlu tadi dilimde hissetsem, çocuklugumu, deniz kenarindaki evimizi ve mutlu ailemi hatirliyorum. . Annemle babam hala o deniz kenarinda oturuyorlar.. Onlari ve evimi öyle özlüyorum ki.." Bunlari söylerken gözleri nemlenmisti delikanlinin.. Kiz dinlediklerinden çok duygulanmisti. Içini bu kadar samimi döken, evini, ailesini bu kadar özleyen bir adam, evi, aileyi seven biri olmaliydi. Evini düsünen, evini arayan, evini sakinan biri.. Ev duyusu olan biri.. Kiz da konusmaya basladi.. Onun da evi uzaklardaydi.. Çocuklugu gibi.. O da ailesini anlatti. Çok sirin bir sohbet olmustu.. Tatli ve sicak.. Ve de bu sohbet öykümüzün harikulade güzel baslangici olmustu tabii.. Bulusmaya devam ettiler ve her güzel öyküde oldugu gibi, prenses, prensle evlendi. Ve de sonuna kadar çok mutlu yasadilar. Prenses ne zaman kahve yapsa prensine içine bir kasik tuz koydu, hayat boyu.. Onun böyle sevdigini biliyordu çünkü.. 40 yil sonra, adam dünyaya veda etti. "Ölümümden sonra aç" diye bir mektup birakmisti sevgili karisina.. Söyle diyordu, satirlarinda.. "Sevgilim, bir tanem.. Lütfen beni affet. Bütün hayatimizi bir yalan üzerine kurdugum için beni affet. Sana hayatimda bir tek kere yalan söyledim.. Tuzlu kahvede.. Ilk bulustugumuz günü hatirliyor musun?.Öyle heyecanli ve gergindim ki, seker diyecekken 'Tuz' çikti agzimdan.. Sen ve herkes bana bakarken, degistirmeye o kadar utandim ki, yalanla devam ettim. Bu yalanin bizim iliskimizin temeli olacagi hiç aklima gelmemisti. Sana gerçegi anlatmayi defalarca düsündüm. Ama her defasinda korkudan vazgeçtim. Simdi ölüyorum ve artik korkmam için hiçbir sebep yok.. Iste gerçek.. Ben tuzlu kahve sevmem. O garip ve rezil bir tat.. Ama seni tanidigim andan itibaren bu rezil kahveyi içtim. Hem de zerre pismanlik duymadan. Seninle olmak hayatimin en büyük mutlulugu idi ve ben bu mutlulugu tuzlu kahveye borçluydum. Dünyaya bir daha gelsem, herseyi yeniden yasamak, seni yeniden tanimak ve bütün hayatimi yeniden seninle geçirmek isterim, ikinci bir hayat boyu daha tuzlu kahve içmek zorunda kalsam da.." Yasli kadinin gözyaslari mektubu sirilsiklam islatti. Lafi açildiginda birgün biri, kadina "Tuzlu kahve nasil bir sey" diye soracak oldu.. Gözleri nemlendi kadinin.. "Çok tatli!.." dedi..
 

ravza-gülü

Asistan
Katılım
5 Şub 2007
Mesajlar
352
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
33
Konum
Ankara
Acaba insan sevdiği için bir ömür acı kahve içebilir mi ?
içebilmek için canı gönülden sevmek gerek
 

mescere

Üye
Katılım
30 Kas 2009
Mesajlar
93
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Yaş
53
Web sitesi
www.mescere.biz
Tuzlu kahve

Tuzlu kahve

Delikanlının biri olmuştu bir kıza aşık
Uzun süredir değillerdi aslında tanışık

Ama yoktu aralarında hiç samimiyet
Gel de ferman dinlemez gönlü ikna et

Kızı davet etti bir gün kahve içmeye
Kahve bahane, gönlüne hedef biçmeye

Kız ukala değil, hanım hanımcık, kibar
Daveti kabul etti, gerekmeksizin icbar

Oturdular köşedeki şirin bir kafeye hemen
Kahveler geldi bile, daha sipariş vermeden

Delikanlı öyle heyecanlı ki, kalbi pırpır
Ter boşandı gözeneklerinden şıpır şıpır

Yüzü oldu kırmızı, sanki pancar
Kızın da huzuru kaçtı ama naçar

Biraz bekledi kız, belki delikanlı sakinleşir
Olmadı, gencin heyecanı depreştikçe depreşir

Nasıl heyecanlanmasın ki, işte an bu an
Hayatını etkileyecek, alacağı her puan

Oradaki performansı hayatını şekillendirecek
Akış değişecek, belki dünya evine de girecek

Olaya el koymalıyım dedi kız, hazırlandı
Durumu fark etti delikanlı, kalbi hızlandı

O vermeliydi siparişi, ama birinciydi hala sondan
Kahvesine koymak için biraz tuz istedi garsondan

Tuz mu? Hem de kahveye koymak için
Normal bir durum değil dedi kız için için

Yan masadakiler baktılar genç adama şaşkın şaşkın
Renkleri ve zevkleri tartışmadılar, olmadılar taşkın

Nasıl olsa tuzlu kahveyi içecek biz değiliz
Takma kafana, onun problemi, içsin keriz

Delikanlı daha da kızardı utancından
İçti hemen tuzlu kahveyi, sanki acından

Sanki normaldi yaptığı, gayet rahat
Demek alışkındı buna, oh ne hayat

Garip bir ağız tadınız var dedi kız merakla
Delikanlı açıklarken attı tam otuz iki takla

Çocukken ailemle deniz kenarında yaşardık
Kıyıda oynar, kumdan kale yapar, taş atardık

Tuzlu deniz suyunun tadı hep ağzımda
Kullanırdık o suyu hep sabah çayında

O tatla büyüdüm ve çok sevdim
O nedenle tuz istemekte evdim

Ne zaman tuzun tadını hissetsem
Ailem aklıma gelir, nasıl desem

Deniz kenarındaki baraka, mutlu ana baba
Ben hiç görmedim ne apartman ne de yaba

Onlar hala sahilde ediyorlar ikamet
Onlardan ayrı kalmak bana zahmet

Gözleri nemlendi geç adamın, istemsiz
Kız duygulandı, dedi bu adam tertemiz

Samimi, içindekileri net ifade eden, hislerini yaşayan
Evine bağlı, özleyen, seven, değer veren, sakınan, arayan

Acaba dedi kız içinden, bu çocuk mu
Olmaz, çok erken, bu kadar çabuk mu

Kız da anlatır, evi uzaklardadır, ailesini sever
Bu sırada tuzlu kahvelerin biri gelir biri gider

Delikanlı her seferinde kahvesine tuz koyar
Allah kalplerini ısındırdıkça, daha da doyar

Arada olanları çabuk geçtik, evlendiler bile
Düğünlerine katıldı üç köy ve dört kabile

Mutlu oldular sıkıntılı zamanlarında dahi
Çocukları oldu dört tane, adları neydi sahi

Onları yetiştirdiler ama bazen paraları yetmedi
Kadın, eşinin tuzlu kahvesini hiç ihmal etmedi

Kocası en çok tuzlu kahve severdi, bilirdi kadın
Bir fincan kahveye bir çay kaşığı, isterseniz tadın

Kırk yıl geçti aradan, ecel gelip çattı
Hastalandı adam, boylu boyunca yattı

Namaz gözünün nuru, Kur’an şarj cihazı
Kimseyi incitmemekti iyi tarafının en azı

İnşallah Cennet’te de beraber oluruz
Cismen olmasa da dualarda buluşuruz

Kadının aylardan beri var bir beklediği
Bir mektup var, içeriğini hiç bilmediği

Kocası bıraktı mektubu, şartı var bir tane
Ölümünden sonra açılacak, yok başka çare

Açtı kağıdı, heyecandan elleri titreyerek
Okudu satırları incitmeden, heceleyerek

Sevgilim, bir tanem, can özüm, bu acizi affet
Hayatımı bir yalan üzerine kurdum, bana lanet

Kadın afalladı, dengesi bozuldu, kafası döndü
Beyni bulandı, düştü, gözlerindeki fer söndü

Oysa hayatını adamış, canından çok sevmişti
Bir yalanı tercih edip nice fırsatları mı tepmişti

Bir yalancıyla kırk yılı aynı yastıkta geçirmek, bihaber
İnsanı nasıl yaralar, mahveder? Bilir misin sen birader

Aradan biraz zaman geçti, sakinleşti kısmen
Devam etti satırlara, ruhu gitti, kaldı cismen

Sana hayatımda bir kere yalan söyledim, inan
İlk buluştuğumuz zamanı düşün, değerdi cihan

Öyle heyecanlıydım ki karşında, tarifsiz
Garsona şeker yerine tuz dedim istemsiz

Ama iş işten geçmişti, bana bakıyordun şaşkın
Ben havada uçuyordum, pençesindeydim aşkın

Aklım zaten başımda değil, devam ettim ben de
Gerçek hasıraltı oldu, tuz istedim her seferinde

Bu yalan ilişkimizin temeli oldu, aklıma gelmezdi
Çok denedim anlatmayı sana, içim içimi yemezdi

Şimdi ölüyorum artık, korkmaya ne hacet
İşte gerçek, ben tuzlu kahve sevmem, nefret

Garip ve rezil bir tat, inan bana
Tavsiye edemem hiçbir insana

Ama içtim her seferinde gönül huzuruyla onu
Zerre miktarı pişmanlık yok çünkü sendin sonu

Seninle olmaktan çok ama çok mutluyum
Bu huzuru sadece tuzlu kahveye borçluyum

Rabbim bana bir daha dünyaya gelme şansı verse
Gene seninle yaşlanmak isterdim şayet izin verirse

Gene tuzlu kahve içmem gerekse ömür boyu
İsterdim devam etsin senden ailemizin soyu

Hakkını helal et sevdiceğim, ikinci yarım
En büyük parçam, ben sensiz ne yaparım

Kadın ağlıyordu şimdi, gözyaşları sicim sicim
Ortada sadece ruh vardı şimdi, kalmadı cisim

Az önce kızdığı kocası şimdi gözünde dağdı
Ortada sadece güzellikler kaldı, nurlar yağdı

Önce başörtüsü sonra mektup oldu sırılsıklam
Bu büyük aşkın temelinde yatan tek şey İslam

Sevmiş sevilmişti, değer vermiş karşılığını almıştı
İçindeki sıkıntı çözülmüş, tek helalleşme kalmıştı

Biraz sakinleşince fark etti ki ağzı kıpırdıyor
Mektup bitti biteli aynı cümleyi tekrarlıyor

Helal olsun, helal olsun, helal olsun, helal olsun…



Aradan zaman geçti, evde misafir var, ocakta cezve
Sordu bir komşusu kadına, nasıl bir şey tuzlu kahve

Çok tatlı bir şey dedi, hem de çok tatlı
Yüreğine bayrak dikildi, sanki Ulubatlı

Mescere der ki; Allah sevgisidir tüm güzelliklerin özü
O yüzden müslümanların üzerinde tüm kafirlerin gözü

mescere
 

~∂üяя-ι ¢αη

Kıdemli Üye
Katılım
15 Ağu 2009
Mesajlar
5,846
Tepkime puanı
1,226
Puanları
0
bazı noktalar çok komik,bazısı saçma

bazıları çok hoş..
''Bu büyük aşkın temelinde yatan tek şey İslam''

yüreğinize sağlık :)
 

Ah Min'el AŞK

Kıdemli Üye
Katılım
7 Haz 2008
Mesajlar
5,481
Tepkime puanı
1,108
Puanları
113
Web sitesi
askinelinden.wordpress.com
Abi yaaa ..süpersin :) hikayesini duymuştum,şiiride sizin kaleminizden pek güzel olmuş.Bende eşime tuzlu kahve ikram edicek,bakalım ne diycek :p öğğ derse beni sevmiyodur :O
 
Üst