Türkiye’den 10 Kasım Görünümleri

  • Konbuyu başlatan Kaçak
  • Başlangıç tarihi
K

Kaçak

Guest

Salih Kutluer / Özgün Duruş
Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm tarihi olan 10 Kasım, Türkiye’de resmi ideolojinin kutsallaştırdığı günlerden birisi. İnsanların kafasındaki “mutlak kurtarıcı ve tanrısal lider Atatürk” imgesini diri tutmak üzere devlet eliyle yoğun bir propagandanın gerçekleştirildiği 10 Kasım’larda medya da her sene devlet erkânının ve kamuoyunda etkili magazinel ya da entelektüel figürlerin sözlerini ilahi bir sorumluluğu yerine getirircesine aktarıyor. Gazetelerde hazırlanan özel sayfalarda Ata’nın hiç yayınlamamış resimleri yayınlanıyor, kâdir-i mutlak kimliğini pekiştirmek için yaşamı hamasi anlatımlarla mitleştiriliyor. Televizyonlar bir köşeye Atatürk resmini yerleştiriyorlar gün boyu. Saat 9’u beş geçe çalan sirenler ise insanları huşu içinde eda edilecek bir ibadete çağırıyor sanki.


Laik Atatürk versus Gazi Mustafa Kemal

Türkiye’deki vesayet rejiminin, oligarşik zihniyetin geriletilmesi yaz aylarının en önemli gündem maddesi olan referandum tartışmalarının ana ekseninde yer alıyordu. Referandumdan çıkan ezici “evet” kararı da bu yöndeki umutları arttırdı. Ancak ilk olarak Başbakan’ın anadilde eğitim taleplerine karşı verdiği “kutsal dil Türkçe” cevabı, ardından Ak Parti’li isimlerin okullarına başörtülü olarak gitme kararı alan çocuklara ve ailelerine dönük çirkin ithamları, devletin resmi söyleminin yok olmadığını aksine karşıtına sığınma psikolojisi içindeki hükümetin felsefesine de sirayet ettiğini gösterdi. Referandumda darbecileriyle hesaplaşmış Türkiye, 2010 yılının 10 Kasım’ında da farklı bir tabloyla karşılaşmadı. Pagan ayinlerini hatırlatan anma ritüelleri bu sene de aynı coşkuyla gerçekleştirildi. Liderlerin verdikleri mesajlarda önceki senelerde olduğu gibi devletin kutsalları yüceltildi. Abdullah Gül, Atatürk’ün kurucu rolüne vurgu yaparak onun gösterdiği hedefler doğrultusunda ileri baktıklarını ifade ettiği yazılı açıklamasında “Ülke ve millet olarak, Atatürk’ün gösterdiği hedefler doğrultusunda daima ileriye bakıyoruz. O’nun dünyaya ilham vermeyi sürdüren mirasına sahip çıkma kararlılığıyla yolumuza devam ediyoruz” cümlelerini kullandı. Bir süredir “laik ve aydınlanmacı Atatürk” yerine “cumhuriyetin kurucusu ve istiklal mücadelesinin önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk” imajını öne çıkaran Recep Tayyip Erdoğan ise “Atatürk’ün temel felsefesi, bu ülkeyi muasırlaştırmak, milletimizin sahip olduğu imkânları güçlendirmek, Türkiye’yi birlik ve beraberlik içinde çağdaş medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmaktır. Hepimizin en temel görevi, onun bu ideallerini, en ileri bir demokrasi bilinciyle hayata geçirmektir. Ben, bu düşüncelerle aramızdan ayrılışının 72’nci yıldönümünde kendisini bir kez daha rahmetle, şükranla anıyorum” şeklinde konuştu. Mavi Marmara saldırısı ve İran’a yönelik nükleer silah yaptırımı konularında ortaya koyduğu tavırlar dolayısıyla şu sıralar Time dergisinin “2010 yılının adamı” anketinde aday olarak yer alan Erdoğan’la ilgili geçen hafta Reuters’da yayınlanan bir haberde şu ifadeler kullanılıyordu: “İslami geçmişi dolayısıyla laikler tarafından eleştirilen bir isim, milyonlarca dindar Türk için bir kahraman… Cumhuriyetin kurucusu Kemal Atatürk’ten bu yana hiçbir lider Türkiye üzerinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan kadar iz bırakmadı.” Bu bağlamda Başbakan’ın bu söylemiyle kendisini Atatürk’ün misyonuyla özdeşleştirdiği de söylenebilir. Başbakan’ın referandum sonrası tutumlarına ve son Atatürk mesajlarına bu açıdan bakıldığında devlet söyleminin benimsenmesinin pek ilginç bir durum olmadığı görülüyor.


BDP’den 10 Kasım Açılımı

Kemal Kılıçdaroğlu, Twitter’daki hesabında yayınladığı mesajda “Yurttaşlarımız artık 10 Kasım günü gerçekçi olmayan serzenişlerde bulunmuyorlar. Şu duygu ve düşünce hakim; “Atam sen vereceğini fazlasıyla verdin bu ülkeye, sıra bizde, bize güven” ifadelerini kullandı. BDP’li Şırnak Belediyesi’nin şehire astığı pankartlar da bu sene dikkatleri çekti. Abdullah Öcalan’ın Mustafa Kemal’le ilgili sarf ettiği övgü dolu cümleler öteden beri biliniyor. BDP’li milletvekilleri de meclis kürsüsünden bu doğrultuda ifadeleri rahatlıkla kullanıyorlar. Ancak halka yönelik bir resmi ideoloji propagandası yapılması ise daha önce görülmeyen ilginç bir durum. Şırnak Belediyesi’nin şehrin birçok bölgesine astığı pankartlarda Mustafa Kemal’e ait “Ben gerektiği zaman en büyük hediyem olmak üzere Türk milletine canımı vereceğim” gibi cümleler yer alıyor.


Erbakan: “Atatürk Boyun Eğmeyeceğimizi Gösterdi”



Numan Kurtulmuş’un partiden ayrılarak yeni bir siyasi hareketi başlatmasıyla sonuçlanan olayların ardından yeniden Saadet Partisi genel başkanı olan 84 yaşındaki Necmettin Erbakan da bir 10 Kasım mesajı yayınladı. Saadet Partisi iktidarında “Uydu değil, lider ülke” vizyonu doğrultusunda önce “Yeniden Büyük Türkiye”yi mutlaka kuracaklarını söyleyen Erbakan “Gazi Mustafa Kemal Atatürk, milletimizin bağımsızlık konusundaki vazgeçilmez kararlılığını arkasına alarak Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur. Öncülük ettiği Milli Mücadele hareketi ile milletimizin esarete asla boyun eğmeyeceğini bütün dünyaya göstermiştir” dedi.



Taraf’ta 10 Kasım haberi yok, Yeni Akit: “Siroz’dan öldü”

Bu sene birkaç muhalif gazete dışındaki bütün basında Atatürk yine bazen bir bazen birkaç tam sayfayla anıldı. Vatan Şaşmaz, Yonca Evcimik, Gülben Ergen, Harun Kolçak gibi isimlerin ululama cümleleri basında yer aldıysa da toplum üzerinde etkisi olan magazinel isimler bu sene çok fazla öne çıkmadılar. Birkaç sene önce 10 Kasım’da Atatürk’ü bir reklam filminde canı acımayan ilahi bir varlık olarak canlandıran Haluk Bilginer şu sıralar gösterimde olan sinema filminde “kimseye kötülüğü dokunmayan, dünyanın en güzel insanı” olarak sunulan Fethullah Gülen benzeri bir tiplemeyi oynuyor. Bu da Türkiye’deki zihinsel dönüşümü ortaya koyan çarpıcı bir tablo olsa gerek. Taraf herhangi bir 10 Kasım haberine yer vermezken Yeni Akit’in ön sayfasında “10 Kasım 1938 günü saat 9.05`te yakalandığı Siroz hastalığından kurtulamayarak İstanbul Dolmabahçe sarayında hayata gözlerini yuman Mustafa Kemal, ölümünün 72. yılında tüm yurtta törenlerle anılacak” cümlesi yer aldı.


Mustafa Kemal: “Bak Tayyip! Açılımla milleti bölme...”

10 Kasım’ın en ilginç gazetesi ise Sözcü’ydü. Gazetenin genel yayın yönetmeni Metin Yılmaz’ın kurgusuyla Sözcü’nün 10 Kasım tarihli nüshasının birinci sayfasının tamamında 2010 yılında Türkiye’te gelen Mustafa Kemal’in liderlerle ve halkla diyalogları vardı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner ile görüşmeler yapan Atatürk daha sonra halkın şikayetlerini dinliyor. “Atam Yaşasaydı” manşetiyle çıkan gazetede yer alan hayali diyaloglarda Mustafa Kemal, Tayyip Erdoğan’a “Bak Tayyip! ‘Yüzde 58 aldım diye böbürlenme. Yüzde 42’ye saygı duy. Açılımla milleti bölme…” uyarısını yaparken Abdullah Gül’e de “Abdullah!” diye hitap ediyor. Liderler “Haklısınız Paşam merak etmeyin” yanıtını veriyorlar Mustafa Kemal’e. Kemal Kılıçdaroğlu’na “adaş” diye seslenen Mustafa Kemal, birbirinizle kavga etmeyin iktidara gelin çağrısında bulunuyor ve Kılıçdaroğlu’nun son dönemde dillendirdiği yeni söylemlere karşı şunları söylüyor: “Öyle türbanmış, afmış bırakın bunları. Altı oku özümsetin.” Başörtülü bir kadının “Türbanı siyasete alet ediyorlar Paşam” cümlesi ise tam bir fiyasko. Radikal’de Bahar Çuhadar’a konuşan Metin Yılmaz ise okurun sert gazete sevdiğini söyleyerek Yeni Akit’in ve Taraf’ın sert başlıklarını da beğendiğini belirtiyor. Bu 10 Kasım’ın en dikkat çekici olayı olarak anabiliriz Sözcü’nün birinci sayfasını. Geçtiğimiz senelerde özellikle Can Dündar’ın “Mustafa” belgeseli üzerinden kusursuz/tanrı Atatürk ile zaafiyetleri olan insan Atatürk algıları tartışılmış, katı ve ılımlı Kemalistler arasında sert tartışmalar yaşanmıştı. Atatürk’ü böyle bir parodinin malzemesi hâline getiren Sözcü gazetesinin bu haberi belki de Kemalizmin geçirdiği düşünsel değişimi gözler önüne seriyor.
 
Üst